AKŞENER:SAYIN ERDOĞAN HAFTALIK BAZDA BİLE KENDİSİ İLE ÇELİŞİR OLDU
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, prim ödeme gün sayısını doldurduğu halde yaklaşık 3 milyon vatandaşın yaş nedeniyle emekli olamadığını, 1,8 milyon kişinin de önümüzdeki dönemde emeklilikte yaşa takılacağını söyledi. Yapacakları düzenlemeyle EYT'lilerin diğer emekliler gibi sağlık imkanlarına tam olarak erişeceğini anlatan Akşener, bu düzenlemeden yararlanacakların, istedikleri zaman yeniden işgücü piyasasına dönebileceğini belirtti.
Tunceli'de 5 Ocak 2020'den bu yana kayıp olan üniversite öğrencisi Gülistan Doku'un ailesinin de grup toplantısına katıldığını dile getiren Akşener, "Keşke sizi, çok daha iyi şartlarda, bugün burada Gülistan'la birlikte ağırlayabilseydik ama olamadı. Maalesef Gülistan, 2 yıldan uzun bir süredir kayıp. Şayet genç bir üniversiteli kadın 2 yıldır kayıpsa bu memlekette kadınlar güvende diyemeyiz. Kadın cinayetlerinin, önüne geçemeyiz. Kadına yönelik şiddete dur diyemeyiz, kadınları koruyamazsak, hiçbirimiz memlekette huzurla yaşayamayız." diye konuştu.
Adalet ve İçişleri bakanlarını göreve çağıran Akşener, Meclis'te araştırma komisyonu kurulması için teklif vereceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, birbirinden farklı açıklamalar yaptığını iddia eden Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Erdoğan'ın söyledikleri birbiriyle aylık ya da yıllık bazda çelişirdi. Ama gelinen noktada artık bu arkadaşımız, haftalık bazda bile kendisiyle çelişir oldu. Artık her hafta bir önceki hafta söylediğini unutup farklı bir şey söylüyor. Sandık sıkıştırmaya başlamış, panik büyük. Geçen hafta zamların yüksekliğiyle ilgili muhalefetin yaygara yaptığını, her şeyin olağanüstü iyi olduğunu söylerken bu hafta çıkıp 'Ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettik. Külfeti de hep birlikte sırtlayacağız.' dedi. Madem geçen hafta her şey yolundaydı, madem biz yaygara yapıyorduk o zaman bu haftaki külfet nereden çıktı Sayın Erdoğan? 'Ülkenin kazancından hep beraber istifade ettik.' diyorsun da sen, yandaşlarının gönlü olsun diye milletimizin vergilerini çarçur ederken bu ülkede anneler çocuklarına mama alamaz hale geldiler. Sen, sarayda sefa sürerken bu ülkede gençler tatile gitmenin hayalini bile kuramaz haldeler. Sen danışmanlarına 5-10 maaş bağlarken bu ülkede öğretmenler atanıp tek maaşa bile kavuşamıyorlar. Milletimizin cebinden aldığını yandaşının cebine koydun. Şimdi de çıkmış ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye çalışıyorsun."
Tarkan'ın tartışmalara neden olan şarkısına değinen Akşener, "millete sırtını dönen, Cumhuriyet'in tüm birikimlerini yok saymayı seçen iktidarın, son dönemdeki fobisinin sanat olduğunu" öne sürdü. Akşener, bu durumun artık saplantı haline geldiğini, "Sanatkar el öpmez sanatkarın eli öpülür." diyen büyük vizyondan sanatçıları her fırsatta yargılayan, hedef gösteren, tehdit eden bir vizyonsuzluğuna geçiş yapıldığını savundu. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz günlerde Tarkan bir şarkı çıkardı.Yaşadığımız bu kötü günlerin geride kalacağını söyleyen umutvar bir şarkı. Ama nedense bu şarkı, bazılarına çok ağır geldi. Bu öyle garip bir zihniyet ki, 'Bu kötü günler geride kalacak.' diye şarkı söylenmesine bile tahammülleri yok. Şarkıda küfür, hakaret yok. Umut var. Ama bu arkadaşların o umuda bile alerjileri var. Kimlere alerjileri yok? Kendilerini eleştirmek yerine kuzu kuzu oturanlara, havuz medyasındaki dilli düdüklere, ihaleleri hüp diye götüren a-acayip müteahhitlere alerjileri yok. Aslında, Tarkan 'Geççek' diye şarkı yapınca arıza çıkarmaları çok normal. Çünkü hiç geçmesin, hiç bitmesin istiyorlar. Mesela Türk lirasını pula çevirelim, enflasyonda dünya rekoru kıralım ama sürdüğümüz sefa hiç bitmesin istiyorlar. Her yıl daha fazla vergi toplayalım, milletin adeta ümüğünü sıkalım, topladıklarımızı da yandaşa dağıtalım ama bu eğri düzen hiç bitmesin istiyorlar. Ne kadar beceriksiz, kifayetsiz varsa 5 maaş, 10 maaş bağlayalım. Yeğeni, gelini, kayınçoyu, yönetim kurullarına atayıp, zengin edelim. Ve bu utanmazlık hiç bitmesin istiyorlar."
Türkiye'de herkesin sanatını icra etmekte özgür olduğunu vurgulayan Akşener, "Kimi neşeli müzik yapar, kimi protest müzik yapar. Kimi över, kimi eleştirir. Size ve bizlere düşen aynı rahmetli Özal, Demirel gibi onlara saygı göstermektir. Bu kadar basit. Bu ülkenin sanatçısıyla, bu milletin dinlediği müzikle uğraşacağınıza, oturun kendi işinizi yapın. Bu ülkenin sorunlarını, milletin dertlerini çözmenin peşinde koşun. En azından giderayak bu millete bir faydanız dokunsun. Çünkü er ya da geç o sandık gelecek. Ağlasanız da sızlansanız da milletin başına bela ettiğiniz bu ucube sistem, geldiği gibi gitçek. Siz isteseniz de istemeseniz de bu çile bitçek. İYİ Parti yetkiyi aldığında milletimize reva gördüğünüz bu kabus elbette geççek." değerlendirmesinde bulundu.
Akşener, otoyol ve köprü geçişlerinde kullanılan HGS'nin satış ve tahsilat yetkisinin PTT'ye ait olduğunu, PTT'nin belli bir ücret karşılığında bankalara da HGS satış yetkisi verebildiğini belirtti. PTT'nin yüzde 40 hissesine sahip olduğu "PtteM" isimli bir şirketin bulunduğunu ifade eden Akşener, şöyle konuştu:
"Bu şirketin, yüzde 60 hissesi Hakan Çevikoğlu adında bir kişiye ait. Yani devletin kurumu PTT, bir vatandaşımızın küçük ortağı olmuş. Bu şirket 'pttavm.com' internet sitesi üzerinden satış yapıyor. Tüm satış ve tahsilat yetkisi PTT'nin elinde bulunan HGS, ne hikmetse bu site üzerinden satılıyor. Hatta HGS yüklemek için PTT'nin resmi internet sitesine girerseniz 'İnternet üzerinden PTT müşterileri için yalnızca pttavm.com adresinden yükleme yapılmaktadır. Başka bir siteden yükleme yapılmamaktadır.' şeklinde ilginç bir açıklamayla karşılaşıyorsunuz. Ayrıca, e-Devlet'ten HGS yüklemek için ilgili sekmeleri takip ettiğinizde yine pttavm.com sitesine yönlendiriliyorsunuz. Vurgunun büyüklüğüne bakar mısınız? PTT'nin HGS satış ve tahsilat yetkisi, PTT'nin küçük ortak olduğu PtteM isimli şirkete devredilmiş, bankalardan talep edilen yetkilendirme ücretleri de büyük bir hoşgörü gösterilerek ücret talep edilmemiş. Yani PTT, kendi resmi internet sitesi üzerinden doğrudan HGS satışı yaptığında tahsilatın tamamı kendi kasasında kalacakken, bu dahiyane yöntem sayesinde tüm HGS satış gelirlerinin yüzde 60'ı, PtteM şirketine hiçbir gerekçe olmadan bırakılmış. Gerçekten ibretlik."
Akşener, bu konunun takipçisi olacaklarını, hem Meclis çatısı altında hem de diğer alanlarda bu "vurgunun" peşini bırakmayacaklarını anlattı.
Akşener, diplomasinin, usta ellerde şekillendirilmesi gereken bir sanat olduğunu ancak Erdoğan ve arkadaşlarının elinde bu sanatın da yok oluşuna şahit olduklarını savunarak "Nerede torpilli eş-dost, eski vekil, eski bakan, ayak altından çekilmesi gereken bir siyasi tortu varsa, gittiler büyükelçi yaptılar. Cumhuriyetimizin ruhuyla şekillenmiş olan hariciyemizi AK Parti'nin geri dönüşüm kutusuna çevirdiler." dedi.
Ukrayna'daki krize değinen Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2008'de Osetya ve Abhazya'nın Gürcistan'dan koparılması, 2014'te Kırım'ın ilhak edilmesi ve şimdi de Donbas ve Luhansk'ın Ukrayna'dan koparılmak istenmesi Rusya'nın, coğrafi olarak genişleme stratejisinin bir sonucudur. Bunun da ülkemize kaçınılmaz olarak yansımaları olacaktır. İYİ Parti olarak, her şeyden önce devletlerin toprak bütünlüğüne ve tam egemenliğine saygı duyulması gerektiğini düşünüyoruz. Bir ülkenin egemenlik sahasının başka bir egemen devlet tarafından ihlal edilmesine karşıyız. Bu çerçevede saldırıya uğrayan devletin, uluslararası hukuktan ve Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinden doğan meşru müdafaa hakkını da tanıyoruz. Bu bağlamda, Rusya öncelikle işgal ve ilhak ettiği Kırım'dan çekilmelidir. AK Parti, Uygur Türkü kardeşlerimiz için takındığı pısırık tavrı Kırım Türkü kardeşlerimiz için de takınıyor olsa da biz, İYİ Parti olarak Rusya'nın, Kırım Türklerine yönelik baskısına son vermesini, soydaşlarımızın insani ve kültürel haklarına yönelik ihlallerin ivedilikle durdurulmasını talep ediyoruz. Ayrıca Ukrayna gibi egemen bir ülkenin sınırına asker yığarak ülkelerin toprak bütünlüğüne yönelik tehdit oluşturulması günümüzde kabul edilebilecek bir tutum değildir. Rusya'yı bir an önce bu askeri tahkimatına son vermeye ve askerlerini geri çekmeye çağırıyoruz."
Akşener, bu gerilimli ortama rağmen iktidarın, Türkiye'nin Ukrayna'ya SİHA satışına devam etmesi yönündeki kararını olumlu bulduklarını, Ukrayna'nın, Türkiye için savunma sanayisinin gelişiminde kritik rol oynayabilecek bir ülke olduğunu, bu alandaki iş birliğinin geliştirilmesini ve derinleştirilmesini desteklediklerini dile getirdi. Rusya'nın NATO'nun genişlemesiyle bağlantılı olarak kendi güvenliğine dair kaygıları olduğuna işaret eden Akşener, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ancak bu kaygıların giderilmesi bir savaş tehdidi üzerinden olamaz. Bu bağlamda da bir yandan Rusya'yı diğer yandan da NATO müttefiklerimizi bir an önce yapıcı bir gündem üzerinde çalışmaya davet ediyoruz. Bu gündemin, Avrupa güvenliğine dair yeni bir şemsiye oluşturmaya yönelik olacağı oldukça açık. Silahsızlanma, silahların denetimi, güven arttırıcı önlemler ve siber güvenlik gibi alanlara odaklanacak bu müzakerelere ülkemizin en iyi şekilde hazırlanması gerekiyor. Bunun için de devlet yönetiminde uzmanlığa değer veren, kurumsal mekanizmaları ön plana çıkaran, liyakati ve ciddiyeti esas alan bir yaklaşım kritik öneme sahip."
Arıcılık sektöründe yaşanan sıkıntıları anlatan Akşener, Türkiye'nin bal üretiminde dünya ikincisi olmasına rağmen ihracatta 22. sırada yer aldığına dikkati çekti. Bal üretimine ilişkin rakamlar paylaşan Akşener, "Dünyada, bal üretiminde ikinci, kovan sayısında da üçüncü olmamıza rağmen Çin, üretiminin yüzde 27'sini ihraç ederken biz ancak yüzde 5'ini ihraç edebiliyoruz. Çin, kovan başına yaklaşık 49 kilo bal alırken biz yalnızca 11 kilo alabiliyoruz. Çiftçi düşmanı Tarım Bakanı kaç yıldır o koltukta oturmasına rağmen, 'Bu durum neden böyle oldu acaba?' diye hiç kendisine sormuyor. Son 5 yılda kovan başı bal verimi neden 14 kilodan 11 kiloya düşmüş hiç merak etmiyor. Kovan sayısı artsa da çerçeve sayısı aynı kalacağı için üretimin artmayacağı aklına bile gelmiyor." ifadesini kullandı.
Akşener, konuşmasının bir bölümünde arıcılık yapan Mustafa Yılmaz adlı bir vatandaşı kürsüye davet etti. Yılmaz'ın konuşmasının ardından sözlerine kaldığı yerden devam eden Akşener, daha önce açıkladıkları projeleri hatırlattı. Neredeyse her ay, hesabı kitabı yapılmış somut bir proje ortaya koyduklarını dile getiren Akşener, şunları kaydetti:
"Sayın Erdoğan, sizin ne projeniz var? Sarayda bostan korkuluğu gibi oturmak dışında ne projeniz var? Yoksulluğu engellemek için ne gibi projeleriniz var? Gıda fiyatları iki katına çıktı. Elektrik faturaları yüzde 125 zamlandı. Benzin iki katına çıktı. Hayat pahalılığını azaltmak için milletin birikimine dadanmak dışında ne projeniz var? Blok zinciri teknolojileri tüm dünyada çığır açıyor. Sizin Türkiye'yi bu alanda öncü yapabilmek için ne hazırlığınız var? Yolsuzluğu önlemek için ne çare ürettiniz? Finansal istikrar için ne çözüm ürettiniz? Kamuda israfı engellemek için ne adım attınız? Fırsat eşitliği, adalet için ne çözümünüz var? Kadına şiddeti önlemek için ne yaptınız? Bu soruların hiçbirisine somut bir cevap veremezsin. Çünkü hiçbir şey yapmadınız. Ortaya yandaş beslemek dışında dişe dokunur hiçbir proje koymadınız."
İYİ Parti Grup Toplantısı'na Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu yetkilileri de katıldı.