ALİ BABACAN: ‘Milletin Sofrasındaki Ekmeği Büyüteceğiz’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan’ın gündeminde enflasyon, yurt dışına çıkmak isteyen hekimlerin sayısındaki artış ve Cemal Kaşıkçı dosyası vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yıl enflasyona ilişkin yaptığı konuşmaları izleten Babacan şu ifadeleri kullandı:
‘Kronik yüksek enflasyon sorununu çözmek her babayiğidin harcı değil’
“Türkiye, kronik yüksek enflasyon dönemine girmiştir. Kronik yüksek enflasyon sorununu çözmek her babayiğidin harcı değildir. Türkiye o çukurdan 34 sene çıkamamıştır. Enflasyonun 34 seneden sonra ilk defa tek haneye indiği yıl 2004 yılıdır.”
‘Bu iş çözülecek’
“Biz, bu milletin sofrasındaki ekmeği büyüteceğiz. Bu iş çözülecek. Hiç endişeniz olmasın. Önümüzdeki seçimlerden sonra bu iş bitecek. Enflasyonu yeniden tek haneli seviyelere indireceğiz. Biz yaparız, herkes yapamaz. Halkımızın satın alım gücünü arttıracağız. Türkiye’de hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diye çalışacağız. Asgari ücret, açlık sınırının altında kalmayacak.”
‘Ne yapacağımızı eylem planlarıyla açıklıyoruz’
“2001-2002 ve 2008-2009 krizlerini nasıl aştıysak, bugünkü Beştepe yapımı, yerli ve milli bu krizden de ülkemizi en kısa sürede yine biz çıkartacağız. Daha önce nasıl yaptıysak, yine yapacağız. Bazıları soruyor: ‘Nasıl yapacaksınız?’. Bütün detaylarıyla eylem planlarıyla açıklıyoruz. En son 119 maddelik Ekonomi ve Finans Eylem Planı açıkladık. Hepsi takvime bağlanmış, bütçesi hazır. Sizin çözümünüz ne? Bir sayfa bir şey koyun.”
‘Merkez Bankası’nın rezervlerini yeniden inşa edeceğiz’
“Para politikasında fiyat istikrarından vazgeçmeyeceğiz. Merkez Bankası yönetimini, Cumhurbaşkanlığı makamının saldırısından kurtararak tam bağımsız hale getireceğiz. Merkez Bankası’nın rezervlerini yeniden inşa edeceğiz. Rezerv yönetimini şeffaf ve hesap verebilir hale getireceğiz.”
‘Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta zam yapan kim?’
“Fiyatlar konusunda vicdansızlık yaparak milletin aşına, ekmeğine göz dikenlere acımayacağım, diyor. Bu ülkede elektriğe, doğal gaza, akaryakıta zam yapan kim? Cumhurbaşkanı. Şeker fiyatlarını belirleyen kim? Erdoğan’ın kendisi. İşyerlerinde elektrik ve doğal gaz fiyatlarını patlatan o. Mazotundan gübresine tüm tarımı haşat eden o.”
‘Esnaf etikete doğrusunu yazsa, ‘Erdoğan ve Bahçeli’nin eseri’ yazacak’
“Sebze ve meyve etiketlerine artık yarım kiloluk fiyatlar yazılıyor. Kimi esnaf etikete fiyat yazmaktan bile utanıyor. Bir manav, domatesin üstüne ‘Maalesef 20 lira’ yazmış. Çaresiz, ne yapsın? ‘Elimden bir şey gelmiyor’ diyor. Kartona doğrusunu yazsa, ‘Bu fiyatlar Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin eseridir, biz ne yapalım’ yazacak. O zaman da başına başka iş geleceğinden korkuyor.”
‘Bu kriz; Beştepe yapımı yerli ve millî krizdir’
“Hayat pahalılığının sorumlusu, döviz kurunu patlatandır. Dolar kurunu bir çırpıda 8 liradan 14 liraya yükselten politikalar hangi ‘akıllının’ aklına geldiyse, sorumlu odur. Hayat pahalılığının sorumlusu, milletin 130 milyar dolar döviz rezervini cayır cayır yakandır. Yüz milyarlarca lirayı mevduat ve proje garantilerine harcayandır. Yaşadığımız bu kriz; dış düşmandan, iç düşmandan falan kaynaklanmıyor. Bu kriz; Beştepe yapımı yerli ve millî krizdir.”
‘Utanmadan vatandaşlarımızı aldatmaya çalışıyorlar’
Enflasyonu dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslayan Babacan şöyle devam etti:
“Şu an yıllık enflasyon Kenya’da yüzde 5 buçuk. Uganda’da 3,7. Türkiye’de TÜİK’in örttüğü enflasyon yüzde 61. G20 ülkeleri arasında en yüksek enflasyon bizde. Enflasyonla mücadeleyi kim başaramıyor? Japonya, ‘Yüzde 1’e çıktı’ diye panik oluyor. Geçen gün birisi ‘Yüzde 1-2 bizim sağ kulağımıza iki damla bir şey’ demiş. Amerika’da enflasyon yüzde 7 küsur olunca ‘40 yılın en yüksek enflasyonu’ diye acil tedbirler almaya başladılar. Biz yüzde 7’yi bir haftada, 10 günde yaşıyoruz. Hiç utanmadan ‘Dünyanın her yerinde enflasyon yüksek’ diyerek sözüm ona bilmeyen vatandaşlarımızı aldatmaya çalışıyorlar.”
‘Hikmet imzadaysa, o imzayı at da düzelsin’
Orta Vadeli Program’da dolar kurunun 2022’de 9,30, 2023’te 9,80, 2024’te ise 10,30 olarak konulduğunu hatırlatan Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“3 yıllık ekonomik program açıklıyor, 3 ay sonra programın yerinde yeller esiyor. ‘Biz ne yaptığımızı biliyoruz’ diyen Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Ne yaptığını bilmek bu mu? İki lafın başı ‘Ben ekonomistim’ diyor. O zaman düzelt şunu. Elini tutan mı var? Zamanında bu ülke bir başarıdan diğerine koşarken bizleri kastederek ‘Ben imza atmasam onlar yapamazdı’ diyor. Hikmet imzadaysa, at o imzayı da ülke düzelsin bakalım.”
‘Gıcır gıcır havalimanları yapabilirsiniz ama yetişmiş insan gücünü altyapı yatırımıyla kazanamazsınız’
Ayrıca ocakta 197, şubatta 157, martta 213 hekimin yurt dışına gitmek için “iyi hal belgesi” başvuru yapmasını değerlendiren Babacan şunları söyledi:
“Geçen ay tüm zamanların rekoru kırılmış. Bunca emekle yetiştirdiğimiz 567 hekimimizi üç ayda kendi ellerimizle başka ülkelere hediye ediyoruz. Bir ülkeye gıcır gıcır havalimanları yapabilirsiniz. Eyvallah. Bu ülkeye yakışır. Ama o ülkenin iyi yetişmiş insan gücü, o havalimanlarının dış hatlarını umut kapısı olarak görüyorsa, hiçbir altyapı yatırımıyla onları geri kazanamazsınız.”
‘Çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağının kararı Suud yargısına bırakılmış’
Babacan’ın gündeminde Adalet Bakanlığı’nın 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a nakledilmesine olumlu görüş bildireceğini açıklaması da vardı:
“Sayın Erdoğan, Kaşıkçı cinayetinin ardından ‘Gazetecinin ölümünün tüm yönleriyle aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecektir’ demişti. Belli ki, geldiğimiz noktada, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağının kararı Suud yargısına bırakılmış. Suç mahallinin Türkiye olduğu Kaşıkçı cinayetinin üstünün örtüleceği yönünde çok güçlü işaretler var. Neyin pazarlığının döndüğünü bilemiyoruz. Ekonomisi zayıfladıkça diğer devletlerden borç ve swap dilenen, borç dilendikçe el alemden emir alan, emir aldıkça ahlaki üstünlüğünü yitiren bir yönetimin Türkiye’ye büyük zararlar verdiğini gayet iyi görüyoruz.”