İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Kararın ardından Ekrem İmamoğlu altılı masa liderlerini dayanışmaya çağırdı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu İBB başkanlık binasına geldi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise hastaneye gideceğini duyurarak programa katılamadı. İmamoğlu liderleri tek tek kapıda karşıladı.
Miting başlamadan önce kalabalık alanda toplandı. Buluşmaya, altılı masa liderlerinin yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı. Altılı masanın genel başkanlarıyla birlikte mitingin yapılacağı alana geçen İmamoğlu, kürsüde açıklamalarda bulunuyor.
İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Saygıdeğer genel başkanlarımız, çok değerli demokrasiye inanan, hemşehrilerim, hanımefendiler, beyefendiler, gençler, çocuklar, demokrasiye inanan yüze Türk milleti evinize hoş geldiniz. Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ne derseniz o olur. Ama önce sizlere soru sormak istiyorum. Bana bu sorunun cevabını vermenizi istiyorum.
"ÜLKEYİ YÖNETENLERİN MİLLETİMİZLE NE ALIP VEREMEDİĞİ VAR"
"Ülkeyi yönetenlerin milletimizle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart'ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. Zarfa attığınız 4 oy pusulasından - bu arada bu 4, o dört değil- 3'ü geçerli, büyükşehir belediyesi için kullandığınız oy ise geçersizdir dediler. Sizin helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine eskiden bizden bir gün önce kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3 buçuk yıldır bankalardan bir kuruş vermiyorlar.
"16 MİLYON İNSANIMIZDAN NE İSTİYOR BU İNSANLAR?"
Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda fonlar bulup getiriyor. Bu defa da uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların? 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?
"SİZİN SEÇTİĞİNİZ BELEDİYE BAŞKANINI HAPSETMEK İÇİN MAHKEMEDEN KARAR ÇIKARDILAR"
Hepimizin çok yakından bildiği, eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları İBB alırdı. Artık taksi kararları İstanbul'dan değil Ankara'dan alınacak diyorlar. Daha ilginç şeyler var. Mesela bu çok komik. Eskiden Gezi Parkı'nın mülkiyeti sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine aitti. Yok dediler, Gezi Parkı artık vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim. Siz ne yaptınız, bir kere değil iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz. Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkardılar. Üstelik baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka hakim getirtip karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri var?
"ONLARI GÖNDERECEK ALTI SİYASİ PARTİNİN LİDERİ BURADA"
Yok, öyle kolay kaçmak yok. Onları gönderecek altı siyasi partinin lideri burada. Bakın size bir şey söyleyeyim. Bu ülkeyi yönetenler hasta, hasta. Hem de çok hasta. Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok ama başka türlü bir karar çıkarsa bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama yapsınlar, nafile, nafile, nafile.
"NE HUKUK NE AHLAK GÖZETİYORLAR"
Ne hukuk, ne ahlak gözetiyorlar. Ne din ne iman gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada işte bu büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için buradayız. Haksızlığa ve adaletsizliğe karşı buradayız.
"BU BİR ADALET REFLEKSİDİR"
Milyonlarca insan harekete geçiyor. Demokrasi için ayağa kalkıyor. Demokrasi ve özgürlük için hak, hukuk ve adalet için ayağa kalkıyor. Bu bir adalet refleksidir. Sizler ortaya koyduğunuz şey bu rızanın kalktığının kanıtıdır. Vicdansızlığın olduğu anlarda olur. Dün de oldu, şimdi de oluyor. Milletin iradesine alerjiden varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan tavsiyemiz siyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon vatandaşımızı eşit görmüyorsan bu ülkeyi yönetiyorum diyemezsiniz. Bu ülkeyi yönetmiyorsunuz sadece birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekler, karanlık odakları yönetiyorsunuz. İsraf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. İstanbul'un canına okuyan bir düzendi bu. Ben seçimden önce yetki isterken, görevi verin bu israf düzenini yok edelim dedim. Hatta şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi ilave ettim.
"İSRAF DÜZENİNE HEP BİRLİKTE SON VERDİK"
Kişilere, gruplara, vakıflara, cemaatlere, partilere, kişisel yakınlığınızın olduğu bu tarz kurumlara yakın olmayacağız dedik. İstanbullular beni bunun için seçtiler. İsraf düzenine hep birlikte son verdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan avucunu yaladı. Bugün bize yapılanların tümü işte bu yüzden. Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul'da insaf düzeni kurduk. İnsan düzeni onların bilmediği şey. İnsaf düzeni adalet demektir.
"TÜRKİYE YOL AYRIMINDADIR"
İstanbul, 3.5 yıldır vicdana ve mantığa uygun bir şekilde yönetiliyor. İstanbul'da artık hiçbir zaman İstanbullunun heba edecek bir düzene asla izin vermeyecek. Artık İstanbullunun adaletsiz kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. Türkiye'de aynen bu şiarla görevini bu şekilde yapan 11 belediye başkanımız sayesinde de Türkiye'de millet israf düzenini istemiyor. 1001 numara çeviriyorlar. Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız biçimde görevden almak haddinizi bilmemektir. Hukukla bağdaşmaz. 100. yılına girerken Türkiye Cumhuriyeti bu ülke vatandaşlarının kanıyla hep birlikte mücadele ederek kurulmuştur. Cumhuriyet herkes eşit olsun diye kuruldu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Atatürk'ün dediği gibi 'Toplumda en yüksek hürriyetin sağlanması ve korunması için Cumhuriyet kuruldu.' Bu yüksek hürriyeti nasıl kuracağız? Atatürk, 'Milli egemenliğin kurulmasıyla' diyor. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor. Türkiye yol ayrımındadır. Milli egemenliği kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Milli egemenliği, kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız.
Ayrıntılar geliyor...
Kaynak:sondakika.com