Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet Büyükataman’ın “Boğaziçi Üniversitesine yapılan Rektör ataması üzerinden başını kaldıran fitneye yönelik” açıklama.
Büyükataman'ın şunları ifade etti; Türkiye’de bir kaos ortamı meydana getirmek ve bu vesile ile kirli senaryolarını sahnelemek isteyen çevreler, bir süredir çeşitli teşebbüslerde bulunmaktadır. Devletimizin kararlı tutumu neticesinde yayılmadan söndürülen bu kıvılcımların bir yenisinin Boğaziçi Üniversitesinde yakılmak istendiğine şahit olmaktayız.
Kanuna uygun olarak yapılan bir rektör ataması bahane edilerek zilletin temsilcilerinin himayesinde çeşitli terör örgütlerinin meydana getirdiği bir konsensüs eliyle kanun tanımaz bir başkaldırının başlatılma çabası ortadadır.
İlim ile anılması gereken üniversitelerimize sızmaya çalışan örgüt sempatizanlarının “demokrasi, adalet, ilim” maskesiyle kendilerini haklı gösterme gayretleri beyhudedir. “Katil polis” ve “faşizme karşı omuz omuza” benzeri sloganların atıldığı, güvenlik güçlerine ve atanan Sayın Rektör’e ağza alınmayacak sözlerin sarf edildiği bu kalkışma girişiminde faşizme ve ilkelliğin son örneklerine muhatap olan büyük Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
CHP ile yancısı İP’in İstanbul İl Başkanları ve halkın kendisine ne için oy verdiğini henüz idrak edememiş olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kalkışmaya katılanlara sıcağı sıcağına verdiği destek, kalkışmanın siyasi ayağını göstermesi açısından önemlidir.
Meral, Kemal, Ali, Ahmet, Temel derken assolist olarak Terörist Demirtaş’ın da desteği ile zillet korosu tamamlanmış oldu. Bir süredir aynı konuşma metinlerinin elden ele gezdiği zilletin temsilcilerinin benzer açıklamalarını üç gündür dinlemekteyiz. Zillet tek ses, tek nefes olmuştur.
“Ankara’da işim olmasa ben de eylemlere destek vermeye giderdim.” diyen Davutoğlu’nun Ankara’da zaten bir işi yoktur. Bu sebeple isimlerini saydığımız muhteremleri de alarak önce bir talimatı olup olmadığını sormak üzere terörist Demirtaş’a uğrayıp ardından ellerinde bayraklarla eylemcilere desteğe gidebilir.
Mesafe kaygısı gütmeksizin iç içe geçen zilletin temsilcilerinin içinden neleri geçirdiğini tahmin etmek güç değil. AİHM’in aldığı yok hükmündeki Kavala kararını “tıpış tıpış” uygulayacaksınız diyenlerin bugünlerde ihtiyaç duydukları profesyonel bir destekten dolayı Osman Kavala’ya özgürlük çığırtkanlığı yaptıkları da ortaya çıkmıştır.
CHP sözcülerinin, büyümesi için pohpohlanan ancak beklenen verim alınamayan küçük ve önemsiz particiklerin başındaki isimlerin düzenledikleri basın toplantılarında, katıldıkları programlarda ağızlarından tükürükler saçarak Sayın Genel Başkanımıza saldırması boşuna değildir. Tüm kirli gündemlerin, hain emellerin önündeki en büyük engel Sayın Genel Başkanımızdır.
CHP’nin Kılıçdaroğlu ile heba ettiği son 10 yılına kefil olmaya kalkarak Kılıçdaroğlu öncesine reddi miras yapan Özel ve diğer CHP sözcüleri mikrofon bulduğunda uzunca konuşmakta ancak konuştukları laf, lafa benzememektedir.
Kurnazlık yaptığını düşünerek eski defterlerden bir şeyler bulma ümidiyle bitpazarında gezinen CHP’li sözcüler yanılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, kurulduğu günden beri ilkeleri ve ülküleriyle aynı çizgidedir. Dün ne isek bugün de oyuz. O sebeple bitpazarına terk ettiğimiz bir ilkemiz yoktur. Oysa üzerlerinde kirli çamaşırlarla gezenlerin cemâziyelevvelleri bugünden de beterdir.
Cumhur İttifakı; kapana kıstırılmak istenen Türk devletinin büyük atılımlar yapması, büyük Türk milletinin sahip olduğu gücün farkına varması için mücadelesine devam edecektir. Bu itibarla Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Sayın Genel Başkanımıza gerçekleştirdiği ziyaretten başta CHP ve aparatları olmak üzere belli çevrelerin duyduğu rahatsızlık gayet doğaldır. Ne güzel sözdür: “Çakal rüya gördü diye kurdun soyu tükenmez.”