ÇİFTÇİNİN BORÇLARINI YENİDEN FAİZSİZ YAPILANDIRIN
Gıda enflasyonuyla mücadele ve tarım politikalarındaki dağınıklığı toplamak için yapılması gerekenleri maddeler halinde sıralayan Öztrak, tarımda acilen planlamaya geçilmesi ve üretimi yetersiz olan tarımsal ürünlerde alım fiyatı ile alım garantisinin önceden açıklanması gerektiğini vurguladı. Tarımda belli girdilerin, belirli şartlarla kamunun kaynaklarından istifade edilerek çiftçiye verilmesi önerisinde bulunan Öztrak, gübrede, mazotta, tarımsal sulamada kullanılan elektrikte ciddi destekler gerektiğini söyledi. Öztrak, çiftçi borçlarının faizsiz yeniden yapılandırması gerektiğinin altını çizdi.
Çarşı-pazar yanıyor. İnsanlar meyveyi-sebzeyi taneyle alıyor. Şahsım hükümeti çarşı pazardaki etiketlerle ve çarşı pazara operasyon çekmekle uğraşıyor. Müfettişleri esnafların üzerine gönderiyor. Hala kavrayamadılar, hala anlayamadılar enflasyonla mücadele markette sopayla yapılmaz. Etiketlerle boğuşarak olmaz. Çözüm tarlada. Çözüm üretimde. Gübre, tohum, ilaç fiyatı katlanmış. Tarlayı sürmek, ilaç atmak için, traktöre mazot lazım… Geçen sene bu zamanlar traktör deposu 820 liraya doluyordu. Bugün 2 bin 400 liraya doluyor. Geçen yılın üç katı. El insaf. Ülkenin buğday ambarı Konya’da mazotun litresi 20 lirayı geçti. Yarın öbür gün tabi 22 lirayı da görecek, 23 lirayı da görecek. Şaka gibi.
ANTALYA’DAN GELEN BİR TIR’IN MALİYETİ 20 BİN LİRA
Antalya’dan domates, narenciye Saray’ın “Bir kuruş vermeden yaptırdık” dediği paralı yollardan, köprülerden geçerek İstanbul’a geliyor. Mazot, köprü, yol ücreti, derken, TIR başına nakliye maliyeti, geçen seneye göre 3 kat artmış. 20 bin lira olmuş. Bir tırın taşıdığı ürün bedava bile olsa, kilo başına otomatik 1 lira ekleniyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasındaki kuyrukları, Kıbrıs Barış Harekatında, bize uygulanan ambargolar nedeniyle ortaya çıkan kuyrukları, dillerinden düşürmeyenler, şimdi kıtlıkların hükümeti, kuyrukların efendisi oldular. Saray artık kınadıklarıyla sınanıyor. Şimdi bunlarda yetmiyor, Ayçiçek yağı almak için insanlar birbirini eziyor…
TEK TAŞ PIRLANTA MI ALIYORUZ YOKSA AYÇİÇEK YAĞI MI?
Bunun öyle marketler istif yapıyor diye açıklanır yanı da yok. Çünkü Bakanlıkla birlikte çalışan Tarım Kredi’nin marketlerinde de, Ayçiçek yağı rafları boş. Bu fotoğraf, bu sabah Ankara’da bir Tarım Kredi Kooperatifi Marketinde çekildi. İşgal edilen Ukrayna, yaptırım uygulanan Rusya ama yokluğu, kuyruğu sıkıntıyı çeken Türkiye! İnternette 18 litrelik Ayçiçek yağı 1.100 liraya 36 ay taksitle satılıyor. Sanki tek taş pırlanta, sanki araba. Yani ne alıyoruz yemeğe koyacak yağ mı alıyoruz yoksa başka bir şey mi alıyoruz. 36 ay taksit nedir?
Yine dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızı en çok ezen gıda enflasyonu ile mücadele için tarım politikasındaki dağınıklığı toparlamak için acilen atılması gereken adımlar var.
Öncelikle, vakit geçirmeden ülkemizin ihtiyacı ve ihracatı çerçevesinde, önümüzdeki dönem yapılacak tarımsal üretim planlanmasını gerçekleştireceksiniz. Üretimi yetersiz olan ve stratejik olan tarımsal ürünlerde, alım fiyatı ve alım garantisini önceden açıklayacaksınız. Bu çerçevede, Ayçiçeğinde bu sene hızla sözleşmeli üretimi yaygınlaştırmak gerekiyor. Ayçiçeğinde bu Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ortaya çıkabilecek krizi dikkate alarak Ayçiçeği ekecek çiftçilerimize verilen 50 kuruş destek, sözleşmeli ekim çerçevesinde 1 lira 50 kuruşa çıkarılmalı ve hemen ödenmelidir.
Belli girdilerin, belirli şartlarla kamunun kaynaklarından istifade edilerek, çiftçimize verilmesi sağlanmalıdır. Mali ve yasal tedbirler alınarak bahar gübreleri, üreticilere uygun fiyatlarla dağıtılmalıdır.
Çiftçimizin kullanacağı gübrenin yüzde 50’si desteklenmelidir. Çiftçimizin kullandığı mazotun vergileri kaldırılmalıdır, “Yarısı bizden yarısı sizden” sözü mazotla ilgili olarak tutulmalıdır. Hükümet çiftçinin üretimde kullandığı mazotun yarısını karşılamalıdır.
Tarımsal sulamada kullanılan elektrikte vergi yükü kaldırılmalıdır. Elektrik borçları hasat sonrasında, faizsiz tahsil edilmelidir. Tarımsal sulamada kullanılan suda 2021 yılının fiyatları uygulanmalıdır.
TİGEM, damızlık hayvan ve tohumluk üreterek, çiftçimize ucuz tohum ve damızlık hayvan sağlamalıdır. Tarımsal destekler, kanunda yazıldığı gibi Milli Gelirin en az yüzde 1’i kadar verilmelidir. Verilen destekten hiçbir ad altında kesinti yapılmamalıdır.
Süt üreticileri için 1 kilo süt satıp 1,5 kilo yem alabileceği, besiciler için 1 kilo et satıp 25 kilo yem alabilecekleri pariteler korunmalıdır. Bunun için gerekirse prim desteği de sağlanmalıdır.
Besicinin hayvanını ucuza beslemesi için mera alanları ıslah edilerek çiftçimizin hizmetine verilmelidir.
Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı tüm üretim alanları devlet tarafından sigortalanmalıdır. Çiftçimiz altında ezildiği borç yükünden derhal kurtarılmalıdır. Bankalarda ve tarım kredi kooperatifindeki kredilerinin faizi silinmeli, kalan para uzun vadelere yayılarak yapılandırılmalıdır. Ziraat Bankası yeniden çiftçinin bankası olmalıdır.
Tüm tarım araç ve gereçleri alım satım işleri 5 yıl süreyle KDV ve diğer vergilerden muaf tutulmalıdır.
Bu hükümet bunları yapabilir mi? Hiç sanmıyoruz.