Cumhurbaşkanı Erdoğan: CUMHURİYETİMİZE SAHİP ÇIKALIM
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Fransa'da Peygamber Efendimizle ilgili çıkan çirkin ve ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayınladığı bir karikatürle şahsımı hedef aldığını duyduk. Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zül kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki, benim sevgili Peygamberime, Sevgililer Sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, sözlerine geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan'a Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
Erdoğan, "Bizlerle birlikte bu ülkede gerçekten demokrasi mücadelesinde çok aydınlık geleceğe imzalar atan bu kardeşimiz iki dönem milletvekili, sonunda da bizimle Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi olarak çalıştı. Son dönemde gerçekten çok çile çekti. Kendisini arkadaşlarımızla birlikte ebedi aleme uğurlarken dünyaya da bir mesajı verdik. O mesaj da bizim birlikteliğimizin, kadim medeniyetimizin gereği neyse, orada dayalı olduğu anlayışıydı. Kendisine rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum." diye konuştu.
Hatay ve İskenderun'a "geçmiş olsun" dileklerini ileten Erdoğan, önceki gün Amanoslardan Türkiye'ye eylem için giren iki teröristin, güvenlik güçlerinin dikkati ve feraseti sayesinde kısa sürede tespitinin, büyük bir felaketin önüne geçtiğini söyledi. Erdoğan, "Her ikisi de güvenlik güçlerimizce etkisiz hale getirilen teröristlerin, daha önce belirlenen bir grubun son üyeleri olduğu anlaşılmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik ediyor, her birinin alınlarından öpüyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, bu olayın, Türkiye'nin Suriye merkezli terör saldırıları konusundaki hassasiyetinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile İdlib'deki ısrarlı duruşun bir bahane veya vehim değil, somut güvenlik kaygılarına dayandığını hiç kimsenin inkar edemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Suriye sınırımız boyunca kontrolümüz altında bulunmayan yerlerdeki terör örgütü varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin, bize verilen tüm sözlere rağmen artarak sürdüğünü görüyoruz. Şayet bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkarılmazsa ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum."
Erdoğan, Suriye'den Türkiye'ye gelen terör örgütü DEAŞ mensuplarının eylem arayışlarının sürdüğünü, geçtiğimiz günlerde yakalanan çok sayıdaki teröristten bildiklerini belirterek, "Suriye'deki varlıklarını DEAŞ'la mücadeleye bağlayanların bahanesinin altı da boştur. DEAŞ'la gerçek anlamda yalnızca Türkiye mücadele ediyor." dedi.
Rusya'nın, İdlib bölgesindeki Suriye Milli Ordusu güçlerinin eğitim merkezine yönelik saldırısının, bölgede kalıcı barış ve huzurun istenmediğinin işareti olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Amerika'nın, Suriye'nin Irak sınırı boyunca oluşturmaya çalıştığı yapının, yeni çatışmaların, acıların, trajedilerin habercisi olduğu da açıktır. Suriye halkı, bölge dışından gelen güçlerle onların güdümündeki terör örgütlerinin ve rejimin strateji oyunlarının bedelini kanıyla, canıyla ödüyor. Biz bu riyakarlığa, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe seyirci kalamayız. Çünkü sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan her hadisenin sancısını biz de hissediyoruz. Hatay'daki olay bunun en son ve müşahhas örneğidir.
Suriye topraklarına çöreklenen ama DEAŞ'la bizim kadar mücadelesi olmayan güçler, artık bu orta oyununu bir kenara bırakmalıdır. Türkiye'nin gücü gerekiyorsa Suriye'yi tüm terör örgütlerinden temizlemeye yeterlidir. Ama biliyoruz ki Suriye üzerinde yapılan hesapların, ülke halkının yaşadığı zulmü sona erdirmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bizim tek gayemiz kendi güvenliğimizi sağlamak, Suriye halkının huzura ve esenliğe kavuşmasını sağlamaktır. Bunun dışında kimsenin ne toprağında ne petrolünde ne hakkında ne de hukukunda gözümüz bulunmuyor."
Bir asırdır emperyalistlerin oyun sahası haline dönüşen bu kadim coğrafyanın artık içine sokulduğu cendereden kurtulma vaktinin geldiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"İnşallah bu kutlu çıkışın en büyük destekçisi de Türkiye olacaktır. Suriye'yi dilim dilim bölme çabalarına karşı ortaya koyduğumuz tavır bunun içindir. Libya'nın geleceğini kukla darbeciler eliyle karartma girişimlerinin önünü kesmemiz bunun içindir. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılma mücadelesine verdiğimiz destek bunun içindir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve ülkemizin Doğu Akdeniz'deki haklarını savunma kararlılığımız bunun içindir. Siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri gücümüzü artırmaya, kendimiz yanında kardeşlerimize ve dostlarımıza destek olmak için de ihtiyacımız bulunuyor. Velhasıl sorumluluğumuz ağırdır. AK Parti olarak Meclis grubumuzla, genel merkezimizle, teşkilatımızla, belediyelerimizle bu şuur etrafında çalışmak mecburiyetindeyiz. Kabinemiz de aynı anlayışla gece gündüz çalışıyor. İnşallah ülkemizi hedeflerine ulaştırarak, halkımızın güvenine layık olacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cumhuriyet'in kuruluşunun 97. yıl dönümüne ulaşılacağına işaret ederek, "Milletimizin Cumhuriyet Bayramı'nı şimdiden tebrik ediyorum. Geçtiğimiz asrın başlarında Balkanlardan Kafkaslara, Karadeniz'den Kuzey Afrika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada saldırıya uğrayan devletimize, Anadolu toprakları bile çok görülmüştü. Bugünkü topraklarımızı parça parça bölerek paylaşmayı, milletimizi Anadolu'da esir haline getirmeyi ve hatta tümden tasfiye etmeyi planlayanların hesaplarını, İstiklal Harbimizle bozmuştuk. Dönemin şartlarında razı olabileceğimizin asgarisini oluşturan, Misakımilli'nin bile gerisindeki bugünkü sınırlarımızda, kendimize yeni bir gelecek kurduk. Milli iradenin üstünlüğü ilkesi üzerine inşa edilen Cumhuriyetimiz, işte bu geleceğin sembolüdür." değerlendirmesinde bulundu.
Önceki asırda dünyayı kan ve gözyaşına bulayanların, Türkiye'yi de hiçbir zaman rahat bırakmadıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak kendilerine bağlı ve bağımlı tutmak isteyenlerin, farklı görünümler ve isimler altında sürekli işbaşında olduğunun altını çizdi.
Recep Tayyip Erdoğan, "Yeri geldi toplumsal yapımıza saldırdılar. Yeri geldi darbe yaptırdılar. Yeri geldi terör örgütlerini üzerimize saldılar. Yeri geldi vesayet düzeni kurdular. Hamdolsun milletimiz her saldırının ardından yeniden iradesine sahip çıktı, ülkeyi yeniden rayına oturttu." diye konuştu.
Erdoğan, İstiklal Harbini yöneten Meclis'in, bugüne kadar yaşadığı tüm badirelerin ardından dimdik ayağa kalkmayı başardığına dikkati çekti. Erdoğan, en son 15 Temmuz'da kuşatılmasına ve bombalanmasına rağmen milletle birlikte darbecilere cesaretle direnen Meclis'in, ikinci kez gazilik unvanıyla şereflendiğini hatırlattı.
Erdoğan, Cumhuriyetin, tüm bu badirelerden sıyrılıp gelerek bugünlere ulaştığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkmanın kolay, yapmanın zor olduğunu dile getirdi. Milli şair Mehmet Akif Ersoy'un, "Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen. İki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak hadi gel yapalım geri şunu desen. Bir Sinan bir de Süleyman gerek." dizelerini okuyan Erdoğan, "Bunun için elimizdeki her değer gibi, Cumhuriyetimize de sahip çıkacağız." ifadesini kullandı.
Yakın zamanda bölgede yaşananların, bu gerçeğin en açık ispatı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçmişten bugüne hepimizin bildiği tüm eksiklerine, tüm sıkıntılarına rağmen Cumhuriyetimize var gücümüzle sahip çıkarak kendimize güçlü bir gelecek inşa edeceğiz. Nasıl İstiklal Harbimizde Gazi Mustafa Kemal Paşa ordumuza 'İlk hedefiniz Akdeniz'dir.' diyerek istikamet göstermişse, bugün bizim de ilk durağımız 2023 hedeflerimizdir. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması demek, her alanda dünyanın en üst ligindeki varlığını tescil etmesi demektir. Ülkemizin son 7 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırı dalgası kimi alanlardaki ilerlememizi yavaşlatmış olsa da 2023 hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Böylece bizden sonraki nesillere 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmış olacağız."
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İslam ve Türkiye düşmanlarının özgürlük adına girdikleri kin ve nefret bataklığında boğulup gideceklerine inanıyorum. Bunlar Avrupa'nın yeniden barbarlık dönemine geri gidişinin işaretleridir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gece Müslümanlar için özel bir gece olduğunu belirtti.
"Mevlit Kandili değil, Leyle-i Mevlid" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbime bizleri, adı güzel, kendi güzel Muhammed'in dünyaya vasıl oluşunun bir seneidevriyesine daha kavuşturduğu için hamdediyorum. Bu mübarek gecenin günahlarımızın affına vesile olmasını diliyorum. Bu kutlu gece hürmetine Rabb'imin kıldığımız namazları, ettiğimiz duaları, yaptığımız hayırları dergahı izzetinde kabul buyurmasını temenni ediyorum." diye konuştu.
"Maalesef, İslam ve Müslüman düşmanlığının, Peygamber Efendimize saygısızlığın özellikle Avrupa'daki yöneticiler arasında adeta kanser gibi yayıldığı bir dönemden geçiyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fransa'da Peygamber Efendimizle ilgili çıkan çirkin ve ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayınladığı bir karikatürle şahsımı hedef aldığını duyduk. Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zül kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki, benim sevgili Peygamberime, Sevgililer Sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten." değerlendirmesinde bulundu.
Bu sözler üzerine salondaki milletvekilleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı uzun süre ayakta alkışladı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üzüntüm ve öfkem şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasındandır. Hedefin şahsımız değil, savunduğumuz değerlerimiz olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bunların uzantılarının olduğunu da görüyor ve biliyoruz. Hatta hatta bu parlamentonun çatısı altında olanları da biliyoruz. Aile mefhumunu bir kenara koymak suretiyle bu tür saldırının içerisinde olanları da biliyoruz. Böyle bir zamanda yek vücut olmak gerekirken, hala bunlar buralardan oy devşireceklerini zannediyorlar. Bu pazarda size yer yok. İslam ve Türkiye düşmanlarının özgürlük adına girdikleri kin ve nefret bataklığında boğulup gideceklerine inanıyorum. Bunlar Avrupa'nın yeniden barbarlık dönemine geri gidişinin işaretleridir. Fransa ve genel olarak Avrupa, Macron'un ve onunla aynı zihniyeti taşıyanların bu kısır, provokatif, çirkin, nefret tohumları saçan politikalarını hak etmiyor. Sağduyulu Avrupalıları, kendileri ve çocukları adına aydınlık bir gelecek için bu tehlikeli gidişe karşı inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Müslüman ve Türk düşmanlığını, iç politikalarındaki başarısızlıklarını örtmenin kılıfı olarak kullanmaya çalışanlardan, o kirli ellerini mukaddes değerlerimizden çekmelerini istiyoruz."
"Peygamber Efendimize hakareti savunarak, kararmış kalplerini cesaretlendirmeye çalışanlara cevabı, 1442 yıl önce Medine halkının verdiği şekliyle tekrarlayalım." diyen Erdoğan, "Taleal Bedru" ilahisinin sözlerinin bir bölümünü okudu.
"Ay doğdu üzerimize/Veda tepesinden/Şükür gerekti bizlere/Allah'a davetinden/ Ey bize gönderilen elçi/Yüce bir davetle geldin/Geldin Medine'ye şeref verdin/Merhaba ey Sevgili" dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mekke'ye Medine'ye, Asya'ya, Afrika'ya, Avrupa'ya, tüm dünyaya, tüm zamanlara şeref veren Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz, son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz, tepkisiz kaldığımız, mukabelede bulunmadığımız gün öldük demektir." diye konuştu.
Türklerin özgürlüğünün sembolü olarak gördükleri ezanı ve bayrağı için gerektiğinde canını veren bir millet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bunların karşısında mı boynumuzu büküp, susup duracağız? Bunların karşısında mı onurumuzdan vazgeçeceğiz? Bunların karşısında mı yönümüzü başka tarafa çevireceğiz? Birileri böyle yapabilir ama Türk milleti, inancına ve değerlerine yönelik hiçbir saldırı karşısında böyle cibiliyetsiz bir tavır asla takınamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Türklerin kendi dininin yanı sıra diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir millet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Asırlardır bu topraklarda cami, kilise, sinagog, yan yana müntesiplerine hizmet vermiştir. Hatta ecdadımızın koruması altına alınmıştır. Devletin koruması altına alınmıştır. İstanbul'dan Hatay'a bunun sayısız örneği hala vardır. Şimdi buradan ben Batı'ya sesleniyorum, hepsine sesleniyorum, siz değil misiniz, Ruanda'da yüzbinlerce insanı katleden? Siz değil misiniz, milyonlarca Cezayirliyi katleden? Siz değil misiniz Afrika'nın her ülkesine sadece 'elmas, fosfat, altın var' diye giren ve oradaki insanları katleden. Siz katilsiniz, katil. Bugün hala aynı şeylerin arayışı içerisindesiniz ama kusura bakmayın. Lübnan'a gidiyorsun. Ne işin var senin Lübnan'da?
Lübnan'da bir felaket yaşanıyor, oraya güya istikamet vermeye gidiyor. Ne oldu aradığını buldun mu orada? Bulamadın. Niye? Kovdular seni kovdular. Vaka bu. Tanındıkça bunlar her yerden kovulacak. Adeta, bunlar, Haçlı Seferini yeniden başlatmak istiyorlar. Haçlı Seferlerinden itibaren ne zaman ki Avrupa üzerinden gelen fitne ve kin tohumları bu topraklara düşmeye başlamıştır o vakit huzur bozulmuştur. Bin yıl birlikte yaşadığımız insanlarla bir anda düşman kesilmemiz için hiçbir sebep yoktur. Biz sadece dışardan ve içerden maruz kaldığımız saldırılara karşı kendimizi savunduk. Tehcir ve mübadele gibi hadiseler Batılı güçlerin topraklarımızda sahneledikleri oyunların acı sonuçlarıdır. Buna rağmen ülkemizde vatandaşımız veya misafirimiz olarak bulunan diğer dinlerin mensupları eşsiz bir hoşgörü ve saygı iklimi içinde hayatlarını sürdürüyor."
Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de çok sayıda kilise ve sinagog bulunduğunu belirtti.
"Topraklarımız içinde, bu vatanda 435 kilise, sinagog ve havra bulunuyor ve bunlar devletimizin yedieminindedir, güvencesi altındadır. Hiç kimsenin inancına, ibadetine, kutsalına müdahale etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz." diyen Erdoğan, son 18 yılda kilise ve diğer ibadet yerlerinin restorasyonu ile farklı inançlara sahip insanların dini özgürlük alanını genişletmek için birçok adım attıklarını vurguladı.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, Hristiyan ve Musevi vatandaşların sıkıntısını, derdini daima kendi sorunları olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemizdeki hoşgörü anlayışı Avrupa'daki gibi faşist suratların yüzlerine maske yaptıkları türden bir riyakarlık değil inancımızın köklerinden ve kalplerimizin derinliklerinden gelen samimi bir hissiyattır. Almanya'da Mevlana Camisi'ne sabah namazında 100-150 kadar Alman polisinin girmesini bana Şansölye Merkel izah edemez. Ne yaptığına bakarım. Sadece görüşmek, konuşmak bunlar çıkar yol değil. Bugün milyonlarca insanın yaşadığı Almanya'da oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın inancına, kimliğine eğer gerekli değeri vermiyorsanız kusura bakmayın. O insanların ciddi bir kısmı şu anda senin vatandaşın. Onların inanç hürriyetine, onların eğitim, öğretim özgürlüğüne, onların yaşam hürriyetine değer vermen lazım ama yok böyle bir şey. İstiklalimize ve istikbalimize, değerlerimize saygı duyulması şartıyla biz hiç kimseye inancından, kökeninden, renginden, mezhebinden, meşrebinden ötürü husumet beslemeyiz."
Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısıyla başlayan çatışmalara da değinen Erdoğan, Ermenistan'ın Azerbaycan Türklerinin topraklarını işgal etmesinden bu yana 30 yılın geçtiğini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Minsk Üçlüsü" olarak adlandırılan Amerika, Rusya ve Fransa'nın bu sorunu çözemediğini belirtti.
"Minsk Üçlüsü'nün adeta ipe un serdiğini" söyleyen Erdoğan, "Her toplantı; oturdular, konuştular, dağıldılar şeklinde geçti." ifadesini kullandı.
Liderle görüşmelerinin devam ettiğini aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"En son dün akşam Sayın Putin ile de bir görüşmemiz oldu. Kendileri ile buradaki süreci etraflıca ele aldık. Dedik ki 'Artık bu işe Kafkaslar'da bir son verelim. İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan ile görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle bu görüşmeleri yapayım. Bu işi artık tatlı bir yere bağlayalım' dedik. Heyetinizi gönderin, heyetlerimizle görüşmeler yapsın. Dışişleri bakanlarımız birbirleri ile görüşmeler yapsın ama bir şeye karar vermemiz lazım. Bu işi çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz? Daha önce kendileriyle görüştük. Bu konuda samimi bir adım atalım. Burada bu işi bitirmek durumundayız. Biz samimiyiz, ben sizin de samimi olduğunuza inanıyorum, bu adımı atalım. Güzel bir görüşme oldu, temennim odur ki inşallah bunu neticelendiririz. Tabii kırmızı çizgilerimizi de söyledik, bu kırmızı çizgilerimiz aşıldığında da hiç kimse kusura bakmasın babamızın oğlunu gözümüz görmez.
Bize diyorlar ki 'Siz Orta Doğu'dan, Suriye'den Azerbaycan'a asker gönderiyorsunuz, yabancı güçler gönderiyorsunuz' filan, felan. Ben de Sayın Başkan'a bir şey söyledim, 'Şu anda 2 bin civarında istihbari olarak tespit ettiğimiz PKK'lıları YPG'lileri şu anda Ermenistan 600 dolar maaşla oraya aldı, orada savaşıyorlar, yabancı savaşçılar olarak onlar orada.' 'Benim onlardan haberim yok' dedi. 'Ben şimdi size haber veriyorum' dedim. Bunun üzerinde durmanız lazım. 'Bu PKK'lılar, YPG'liler nereden geliyor biliyor musunuz?' dedim. Suriye'de bunlar çalışıyordu, Suriye'den oraya ithal ve bu konuda da dayanışmamız lazım. Benim özellikle tabii Sayın Putin'in PKK, YPG bunlara yüz vereceğine ihtimal vermiyorum ama Paşinyan'a bunu söylemesi lazım. Aksi takdirde gereği yapılır."
İslama ve Müslümanlara saldıranların en büyük bahanesinin ve hilesinin bu kavramları terörle özdeşleştirmek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Peygamber Efendimize hakareti de düşünce ve fikir özgürlüğü kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Hollanda'da bir müsvedde var ya, adı da güya Özgürlük Partisi, ne özgürlüğü ya, adı özgürlük arkasında ne takarsan var. Halbuki Müslümandan terörist olmaz, teröristten de Müslüman olmaz. Zira terörist kendi amaçlarına ulaşmak için masum insanları katletmekten çekinmeyen, bu yolda her yöntemi kullanabilen, kalbi kara, eli kanlı bir canidir." diye konuştu.
Teröristi, hangi dine mensup olursa olsun, tüm sıfatlarının ötesindeki amaçları ve eylemleriyle tanımlamak gerektiğine değinen Erdoğan, "Kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın teröristi böyle görmeyen ve tavır geliştirmeyen herkes Fransa'nın düştüğü duruma düşer. Aynı şekilde Peygamber Efendimize yönelik saygısızlıkların özgürlükle izahı da en bayağısından bir kandırmacadan başka bir şey değildir. Halbuki Peygamber Efendimiz, insana insan olduğu için saygı duyan, kişinin dini dahil diğer tüm vasıflarına bunun ardından bakan bir anlayışa sahipti." dedi.