Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Ziyaretleri başarıyla tamamladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin ilk bölümünde Kırgızistan'da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı'nı düzenlediklerini anımsattı. Bu toplantıda Kırgız Cumhuriyeti'yle ilişkileri stratejik ortaklıktan kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselttiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konsey toplantısında güvenlik, enerji, kültür gibi alanlarda ortak bildiri dahil toplam 19 anlaşmaya imza attıklarını söyledi.
Manas Üniversitesinde toplam 110 tesis, eser, proje ve hizmetin resmi açılış törenini düzenlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1995 yılında faaliyete geçen üniversitemiz, 7 bine yaklaşan öğrenci sayısı, 13 bini aşan mezunuyla çok önemli hizmetler yapıyor. Üniversitemizin dünyanın ilk 1000 yükseköğretim kurumu arasına girmesi bizim açımızdan oldukça anlamlıydı." diye konuştu.
TİKA'nın katkısıyla inşa edilen Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi'nin açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Toplam 150 yataklı Dostluk Hastanemize şahsımın isminin verilmesinden büyük bir onur duydum. Hastanenin iki ülke arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın sembollerinden biri olacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Caparov'un dirayetli liderliğinde Kırgızistan'ın büyük bir atılım içinde olduğunu gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak bu süreçte biz de Kırgız kardeşlerimize her türlü desteği vermenin çabasındayız. Gelecekte müşterek gayretlerimizle çok daha iyi yerlerde olacağımızdan şüphe duymuyorum." dedi.
Ziyaretin ikinci gününde Türk Devletleri Teşkilatı 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katıldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Merhum Gaspıralı İsmail Bey'in 'dilde, fikirde, işte birlik' şiarı doğrultusunda, Türk dünyası olarak bağlarımızı güçlendiriyoruz. 175 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, 1,2 trilyon doları bulan ticaret hacmine sahibiz. Ekonomi başta olmak üzere bilim, enerji, ulaştırma, savunma ve güvenlik gibi alanlarda potansiyelimizi ortaya çıkarmakta kararlıyız. Zirvemizde Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında süren İsrail soykırımına karşı atılacak ortak adımların yanı sıra, Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu da görüştük. Ayrıca zirvemiz sırasında teşkilatımız bünyesinde toplam 8 belgeye imza atıldı. Ortak Türk alfabesi üzerinde de titizlikle çalışıyoruz. Ortak alfabeye geçebilirsek tarihi bir eşiği daha aşacak, böylece büyük bir kucaklaşmayı sağlamış olacağız. Zirvede diğer konularla birlikte özellikle bu meseleyle ilgili hassasiyetlerimizi de vurguladım. Zirve vesilesiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'in yanı sıra katılımcı diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da temaslarımız oldu."
Macaristan ziyareti
Dün de Macaristan'da Avrupa Siyasi Topluluğu 5. Zirvesi'ne katıldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada göç ve ekonomik güvenlik konuları dahil karşı karşıya olunan sınamaları değerlendirdiklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Topluluğun 2022 yılında Prag'da gerçekleştirilen ilk zirvesine de katıldıklarını hatırlattı.
Zirveye hitabında savunma ve güvenlik başta olmak üzere enerji, ulaştırma, gıda güvenliği, göç yönetimi gibi alanlarda Türkiye ile işbirliğinin önemini dile getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği'ne üyelik sürecimizin bazı kesimlerin kısır siyasi hesapları nedeniyle engellenmesinin stratejik akıl ve hakkaniyetle bağdaşmadığının altını çizdim. Gazze'deki İsrail soykırımı ve Lübnan'da yaşanan vahşetin durdurulması için Avrupa'nın üzerine düşen ahlaki ve vicdani sorumluluğunu bir kez daha hatırlattım. Ukrayna'da adil ve kalıcı barışın ancak tüm tarafların diplomasiye alan açmasıyla mümkün olabileceğini ifade ettim. Zirve marjında ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Sayın Dick Schoof, Danimarka Başbakanı Sayın Mette Frederiksen, NATO Genel Sekreteri Sayın Mark Rutte, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen ile ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Bunlara ilaveten Kosova, Polonya, Ermenistan, Ukrayna, İsviçre, Arnavutluk, İtalya, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Sırbistan liderleriyle temaslarımız oldu. Toplantı, görüşme ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ABD başkanlık seçimini Donald Trump'ın kazandığı anımsatılarak, "Siz Sayın Trump ile görüştünüz ve kendisini tebrik ettiniz. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz, seçim sonucu Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seçimin Amerika Birleşik Devletleri'ne, bölgeye ve dünyaya hayırlı olmasını diledi.
"Başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı"
Trump'ın seçim sürecinde suikast girişimi dahil birçok güçlükle büyük bir mücadele örneği verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Malum, kendisini vurmaya yeltendiler, mermi kulağını sıyırdı. Elleri kelepçeli halde karakollara götürdüler. Bütün bu olaylar cereyan ederken o, seçim kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Bu, her siyasetçinin rahat rahat başaracağı bir uğraş değildir. Trump bunu başardı. Seçimin ilk dönemlerine girerken hep söylenen şuydu, 'Kamala Harris açık ara bu seçimi alır.' Hep bunu söylediler. Trump'a da doğrusu şans vermiyorlardı. Fakat son dönemece girildiğinde fark sürekli açılmaya başladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi. Bütün bu yargı süreci de dahil olmak üzere bu kadar yüklenmelerine rağmen Trump, bence çok çok başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı. Neticede seçimi aldı."
"Türkiye ve ABD'nin model ortaklığı tartışılmaz"
Trump ile yaptığı telefon görüşmesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Trump ile samimi bir görüşme yaptık. O esnada aile yemeğindeydiler. Elon Musk ve Musk'ın çocuğu yanındaydı ve kendileriyle görüşmemizi bu şekilde yaptık. Seçim sürecini ve Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki işbirliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik. Temenni ederim ki davetimize de icabet eder ve böylece Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki işbirliğini geçmiş dönemden farklı bir şekilde güçlendiririz. Çünkü ABD ile aramızda F-35 konusu bulunuyor. S-400 ile ilgili bir süreç var. F-35 konusu ile ilgili Trump'ın başkanlığı döneminde Türkiye'den bahsederken 'Parayı verdiler buna rağmen siz hala uçakları vermiyorsunuz?' beyanları bulunuyor. Yeni dönemde bu meseleleri bakalım nasıl bir zemine oturtacağız ve yolumuza nasıl devam edeceğiz? Bizim, Türkiye olarak müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'nden beklentilerimiz biliniyor. Başta Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere pek çok sınama ile karşı karşıyayız. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri işbirliği ile bunların üstesinden gelmek mümkün. Trump'ın başkanlığıyla birlikte bölgesel ve küresel çapta yaşanan savaşların ve krizlerin son bulmasını ümit ediyorum. Sayın Trump'la daha önceki başkanlık döneminde de beraber çalıştık. Zaman zaman fikir ayrılıkları yaşansa da Türkiye ve ABD'nin model ortaklığı tartışılmaz."
"Biz barıştan ve huzurdan yanayız"
İsrail'de yapılan kamuoyu araştırmalarının halkın 3'te 2'sinin Donald Trump'a destek verdiğini gösterdiği, seçimi Trump'ın kazanmasının Orta Doğu için kritik bir dönüm noktası olacağına dair analizler bulunduğu, Lübnan saldırıları sonrası İsrail'in nihai hedefinin toprak genişletmek olduğuna dair artan kaygıların söz konusu olduğu ifade edilerek, "Amerikan seçimlerinin bu açıdan Orta Doğu'ya etkileri nasıl olacak?" sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Yeni dönemde Donald Trump ile görüşmelerimizi devam ettirerek Orta Doğu'daki gelişmeleri nasıl şekillendireceğimizi, bundan önce olduğu gibi telefon diplomasisiyle gelişmelere göre ele alacağız. Örneğin Suriye'den Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmalarını nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak, belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum. Zira bundan önceki dönemde bizim Sayın Trump ile iletişim kurmakta hiçbir zorluk yaşamadık. 24 saatte irtibatımızı kuruyor ve buna göre de telefon diplomasisiyle netice almaya gayret ediyorduk. Bu dönemde ben bu yönde herhangi bir sıkıntımızın olacağına ihtimal vermiyorum. Trump'ın İsrail tarafından başlatılan bu çatışmaları sonlandırma vaatleri var biliyorsunuz. Biz o vaadin yerine getirilmesini ve İsrail'e 'dur' denilmesini isteriz. Temenni ederiz, Sayın Trump'ın ikinci döneminde bölgede kalıcı barışın ve huzurun sağlandığı bir dönem inşa edilir. Biz barıştan ve huzurdan yanayız."
İsrail-Filistin meselesinde kalıcı çözümün ortaya konmamasının şiddet sarmalını doğurduğunu ve bölgenin o döngüden kurtulamadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biden dönemindeki politikaların devam ettirilmesi bölgede çözümsüzlüğü derinleştirir ve çatışmayı yayar. Bunu asla istemeyiz. Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump'ın İsrail'e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim. İsrail'in yayılmacı hedeflerini destekleyecek her adım, bölgedeki gerilimi artırabilir ve çatışma alanlarını genişletebilir. Bölge dışındaki ülkelerin tüm bu risklerin göz önünde bulundurularak Orta Doğu politikalarını şekillendirmesinde fayda var. Trump'ın ABD başkanlığı, Orta Doğu'daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Rusya-Ukrayna) (Donald) Trump döneminde, meseleye çözüm perspektifinden yaklaşan bir ABD yönetimi görürsek biz bu savaşı kolaylıkla bitirebiliriz." dedi.
ABD başkanlık seçiminde zaferini ilan eden Donald Trump'ın başkanlığında ABD'nin Ukrayna-Rusya meselesine yaklaşımının ne yönde değişeceği ve savaşın gidişatına dair beklentilerine yönelik soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Trump açık sözlü biri. Geçmişte (Angela) Merkel'e 'Ben NATO'ya şu kadar para veriyorum, sen Almanya olarak ne veriyorsun?' demişti. Merkel'den orada bir çıt dahi çıkmadı. NATO'ya Amerika'dan sonra en yüksek seviyede para veren ülkelerden birisi de biziz. Bu noktada NATO içinde en fazla savunma harcaması yapan ülkelerden biri Türkiye. Bu dönemde de biz Amerika Birleşik Devletleri karşısında onun rakamını yakalamayabiliriz ama ideal seviyede olan ülkelerden bir tanesi olarak yolumuza devam ederiz." yanıtını verdi.
NATO'nun asker hususunda bir sıkıntısının olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Asker sayısı itibarıyla zaten iyiyiz. Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bazı Batı ülkelerinin Ukrayna'daki savaşın bitirilmesi için çaba sarf etmesi, orada çözümü hızlandırır. Biz, en başından beri hem Ukrayna'nın haklılığını ortaya koyduk hem bu savaşta barışın yanında yer almayı tercih ettik. Savaşın tarafı olmamız konusundaki yönlendirmelere kulak asmadık ve her iki tarafla da teması sürdürdük. Sorunların diplomasi yoluyla çözülebileceğine yönelik inancımızın Batı tarafından yeterince paylaşılmadığını gördük. Trump döneminde meseleye çözüm perspektifinden yaklaşan bir ABD yönetimi görürsek biz bu savaşı kolaylıkla bitirebiliriz. Daha fazla silah, daha fazla bomba, daha fazla kaos ve çatışma bu savaşı bitirmez. Daha çok diyalog, daha çok diplomasi, daha çok mutabakat barışın kapısını aralar. Biz her iki tarafı da aynı masa etrafında buluşturmayı başarmış bir ülkeyiz. Bunu defalarca yaptık ve yine yapabiliriz. Bu savaş artık bitmelidir. Biz gayretlerimizi barış için yoğunlaştırdık ve buna devam edeceğiz. Umarız yeni dönemde yeni başlangıçlar yapar ve tüm çatışmaların ve savaşların sona erdiği bir dünyaya kavuşuruz."
"Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda tam üyelik hedefimize bağlıyız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecine ilişkin AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in "AB-Türkiye ortaklığının güçlenmesi ortak bölgemize fayda sağlayacaktır" paylaşımı ve bu konuda yeni bir gelişme olup olmadığını sorması üzerine, görüşmede von der Leyen'den henüz böyle bir tavır görmediklerini söyledi.
Hala görüşme aşamasında atılan adımlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer bize hakikaten böyle bir açılım sağlarlarsa bunu paylaşırız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Avrupa Birliği ile ilgili arkadaşlarımız muhatapları ile temaslarını sıklaştıracak. Biz de liderlerle görüşmelerimizde bu konuyu ele almayı sürdürecek ve inşallah hayırlı bir netice için gayret edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Herkesin Türkiye'nin potansiyelinin farkında olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son dönemde Avrupa'nın Türkiye ile işbirliği konusundaki gayretleri de bunun göstergesi. Biz Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda tam üyelik hedefimize bağlıyız ve bununla ilgili adımlarımızı attık, atıyoruz. Avrupa Birliği ile siyasi bariyerlere takılmadan, eşit koşullarda ve göz hizasında bir ilişki biçiminden yanayız. Avrupa Birliği'nden kaybedilmiş zamanı telafi edecek hızda vizyoner bir yaklaşım bekliyoruz." diye konuştu.
Bunu Avrupalı muhataplarına her fırsatta söylediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda adım atılması iyi bir başlangıç olacaktır. Bize verilen sözlerin tutulması Avrupa Birliği'nin de samimiyetini ortaya koyması açısından bir fırsattır. Çünkü biz verdiğimiz tüm sözleri tutarak o sınavdan zaten çoktan geçtik." ifadelerini kullandı.
"Bölgedeki güvenlik işbirliğini artırma adına önemli bir adım"
Türk Devletleri Teşkilatının 11. Devlet Başkanları Zirvesi'nde imzalanan sivil koruma mekanizması anlaşmasının, ileride teşkilatın ortak bir ordu kurmasının öncü adımları olup olmadığına yönelik soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu, çok ileri bir ifade olur. Şu anda öyle bir görüntü söz konusu değil. İleride ortak bir ordu kurma gibi bir çalışma, bir gayret şu anda Türk Devletleri arasında bulunmuyor. Sivil Koruma Mekanizması Anlaşması, bölgedeki güvenlik işbirliğini artırma adına önemli bir adım. Afet ve acil durum müdahalelerinde koordinasyon sağlamak, devletlerimiz arasındaki derin işbirliklerini güçlendirecektir. Bu anlaşmanın temel amacı, afet ve acil durumlarda Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin dayanışmasını artırmaktır. Bu dayanışma bizleri afetlere ve afet sonrası süreçlere daha hazırlıklı ve dayanıklı kılacak. Biliyorsunuz bunun fikri temelini asrın felaketi sonrası ülkemizde düzenlediğimiz olağanüstü zirvede atmıştık.
Bu anlaşma, Türk Devletleri Teşkilatının birlik ruhunu biraz daha kuvvetlendirecektir. Afet ve acil durumlarda dost ve kardeşlerimizle dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak bir kez daha öğrendik. Ülkelerimiz arasında eğitim, tatbikat ve teknoloji transferi gibi konular gündemimizde ve bu konuda atılan adımlar var. Tüm bu gelişmeler, güvenlik alanında daha derin bağların kurulmasına yardımcı olabilir. Bu süreçler zaman alır ve çeşitli siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerden etkilenir. Çağımızda ittifakların, birliklerin ve uluslararası teşkilatların önemi birkaç kat artmıştır. Bu tip dayanışma temelli adımlar, teşkilatların gücüne güç katar."
"FETÖ ve benzeri tüm terör örgütleri, insanları mankurtlaştırıp kullanmak ister"
Bir gazetecinin, "Kırgızistan ziyaretinizin önemli gündemlerinden birinin de ülkedeki FETÖ okullarının Maarif Vakfına devredilmesi konusu olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir ilerleme kaydedildi mi? Farklı ülkelerle de benzer talepleriniz vardı, beklentileriniz vardı. Örgüt elebaşının ölümünün Türkiye'nin bu mücadelesine olumlu katkısı olacağını değerlendiriyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Her şeyden önce bu konu sizin de ifade ettiğiniz gibi Türkiye'yi adeta huzurlu kılan bir adım olmuştur. Kırgızistan, FETÖ'nün tutunmaya çalıştığı, örgütün hedefindeki ülkelerden biri. Son zamanlarda bu sinsi örgütle mücadele konusunda etkin adımlar atılıyor. Manas Üniversitesinde öğrencilere hitabımda, 'aklınızı kiralamaya, şahsiyetinizi gasbetmeye çalışanlara prim vermeyin' uyarısında bulundum. Çünkü FETÖ ve benzeri tüm terör örgütleri, insanları mankurtlaştırıp kullanmak ister. Bu anlamda terör örgütlerinin birbirlerinden farkları yok. Hepsi iradesiz, bilinçsiz, şahsiyetsiz kullanışlı robotlar ister ve onları hedeflerine saldırmakta kullanır.
FETÖ'nün faaliyet gösterdiği bütün ülkelere örgütün gerçek yüzünü anlatıyor, onların ve nesillerinin güvenliği için bu kanserli hücreyi kesip atmaları, onlarla mücadele etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. FETÖ'nün taktığı maskelerin ne kadar çeşitli olabileceğini, örgütün hipnoz yöntemlerini, onlarla mücadelenin bir güvenlik meselesi olduğunu örnekleri ile izah ediyoruz. Bizi anlayanlar, tehlikeyi fark edenler Kırgızistan örneğinde olduğu gibi harekete geçiyor. Örgütün oluşturduğu tehlikenin farkında olanların sayısı artıyor. Bu artışı sağlamak için biz de gayretlerimizi hiç sonlandırmayacağız. Bu aynı zamanda bir terörle mücadele faaliyetidir. Terörle mücadelenin her şeklinden bir milim bile geri adım atmayız."
"FETÖ ve diğer tüm terör örgütleri ile mücadelemizde kararlıyız"
FETÖ ile mücadelenin uluslararası boyutunun oldukça önemli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu örgütün yurt dışındaki yapılanmalarına karşı kapsamlı mücadelemiz her alanda sürüyor. Özellikle eğitim alanında alınacak tedbirlerin öneminin anlaşılmasından ve bu örgütün elindeki eğitim tesislerinin Maarif Vakfımıza devri konusunda adımlar atılmasından memnuniyet duyuyoruz. FETÖ'nün elinde tuttuğu okulların kontrolünü ve yönetimini Maarif Vakfı'nın eğitim anlayışıyla uyumlu hale getirmeyi sürdürüyoruz. Kırgızistan'da da Maarif Vakfımızın etkinliğini yakında çok daha güçlü şekilde hissedeceğiz. Biz FETÖ ve diğer tüm terör örgütleri ile mücadelemizde kararlıyız ve mesafe almaya devam ediyoruz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörle demokrasinin, terörle sivil siyasetin aynı koltukta taşınmayacağını her zaman söyledik, söylüyoruz. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Siyasetçinin görevi halkına, şehrine, ilçesine hizmettir, bölücü elebaşlarına hizmetçilik yapmak değildir." dedi.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında 13 ayın geride bırakıldığı hatırlatılarak, "İslam ve Türk dünyasının Gazze konusunda üzerine düşeni yaptığını düşünüyor musunuz? İsrail ile ticaret meselesinde son günlerde iftiraların ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Türkiye, İsrail ile ticareti tamamen kapattıktan sonra Filistin tarafının talebiyle bir mutabakat imzalandı. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine, "Ne yazık ki adı sanı duyulmayan veyahut şöyle kasaya, tartıya çıkarsan gramı, kilosu beş para etmeyen bazı kimseler, İsrail ile ilişkiler konusunda bize garip garip iftiralar atıyorlar." ifadesini kullandı.
Bazı siyasi partilerin hala oralardan bir şeyler beklemeye çalıştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu an itibarıyla biz İsrail ile ticari ilişkileri kestik. Bundan sonraki süreçte de mümkün olduğunca biz, İsrail ile ilişkilerimizi kesmiş olarak yolumuza devam edeceğiz. Bunların elinde herhangi bir güç yok, atacakları veya attıkları adım yok ama iftiraya gelince iftira diz boyu. Biz aynı kararlılıkta yolumuza devam edeceğiz. Mısır ile dayanışma halinde, buralarla ilgili adımlarımızı kararlı bir şekilde sürdürecek ve İsrail'e bu noktada prim vermeyeceğiz.
İsrail, Filistin'i onlarca yıldır işgal ediyor. İnsanlar yıllardır açık hava hapishanelerinde yaşam mücadelesi veriyor. Bugün Gazze'de yaşananlar kelimenin tam anlamıyla soykırım. Çoğu çocuk ve kadın, masum insanlar vahşice katlediliyor. Bir avuç toprak parçasına hapsedilen 2 milyondan fazla kişinin üzerine bomba yağdırılıyor. Maalesef insanlık adına utanç verici günlerden geçiyoruz. Bizim Gazze'deki mezalimi anlatma mesaimiz bitmeyecek. Her fırsatta İsrail'in zulmünü, insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerini dile getireceğiz. Herkes Gazze'deki katliamları, bebeklerin, annelerin çığlıklarını unutsa bile biz unutmayacak ve unutturmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve çetesinin, yaptıklarının hesabını mutlaka vereceğini belirterek, "Onların peşindeyiz ve cinayetlerinin hesabını vermeden bırakmayacağız." dedi.
Türkiye'nin elinden ne geliyorsa, ne kadar imkanı varsa Gazzeli kardeşleri için seferber ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 85 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini Mısırlı yetkililerin de desteğiyle Gazze'ye ulaştırdıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu rakamlara bakarak Gazze'ye en fazla yardım ulaştıran ülke olduğumuzu söyleyebiliriz." diye konuştu.
"Terörle kesintisiz bir mücadele halindeyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede atılacak adımlara ilişkin soru üzerine, terörle mücadelede kararlılığı aynı şekilde sürdüreceklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bu 30-40 kilometrelik derinlik meselesi aynen devam edecek. Şu an itibarıyla Suriye ve Irak'taki derinliklere girme, oradaki teröristleri takip etme ve terörü kaynağında kurutma mücadelemiz tavizsiz devam ediyor. Sınırlarımızın ötesinde bir 'teröristan' kurulmasına müsaade etmeyeceğimizi sözle ifade ettiğimiz gibi, fiilen de ortaya koyuyoruz. Bu mücadeleden geri adım atma, mücadeleyi gevşetme asla söz konusu değildir, bu olmayacaktır. Terörist unsurlara bırakılabilecek en küçük boşluğun ulusal güvenliğimize yönelik büyük bir tehdit olduğunun bilincindeyiz ve boşluk bırakmadan terörle mücadelemizi sürdürüyoruz."
Türkiye'nin, kendini korumak için gereken önlemleri almaktan asla çekinmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sınır güvenliğimize yönelik attığımız her adım, teröristlerin geçiş yollarını kapatmayı hedefliyor ve gelişmiş teknoloji ve personel yığınakları ile sınır güvenliğimizi artırıyoruz. Biz terörle kesintisiz bir mücadele halindeyiz ve bu ancak son terörist etkisiz hale getirilince, ülkemize yönelik bu tehdit ortadan kaldırılınca biter." ifadesini kullandı.
"Makamını suistimal eden, bedelini öder"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sınır ötesinde PKK'ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer'in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP'nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP'nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM'in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil'in baskısı mı?" sorusuna, "Bu konuda Kandil'in baskısı olur veya olmaz bu önemli değil." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Seçim kampanyasında bir şey söylemiştik, dedik ki 'Kesinlikle hak eden makama oturur ama hak etmeyen, makamını suistimal eden, kesinlikle bedelini öder.' Yargı, başsavcı ve savcılar, bu konuda çok ciddi bir dirayet ortaya koyuyorlar. Ben bu dirayetleri sebebiyle yargıyı tebrik ediyorum. Bu süreç içerisinde attıkları adımlarla, aldıkları mesafeyle inanıyorum ki halkımın güvenini de kazanıyorlar. Çünkü yargı eğer dik durursa, halkımın da yargıya olan güveni artarak devam eder. Terörle demokrasinin, terörle sivil siyasetin aynı koltukta taşınmayacağını her zaman söyledik, söylüyoruz. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Siyasetçinin görevi halkına, şehrine, ilçesine hizmettir, bölücü elebaşlarına hizmetçilik yapmak değildir. Milletin imkanlarının, Kandil'deki ve Avrupa'daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız."
Adı geçen şahıslarla ilgili yargı kararları, deliller, iddialar, bilgi ve belgelerle yürütülen soruşturmaları hep beraber takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yargıdan, artık ayyuka çıkan bu vahim iddiaları ve suçu görmezden gelmesini bekleyemeyiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalefet, yargıyı görevini yaptığı için baskı altına almaya kalkmamalıdır. Hele hele savcıları tehdit etmek, hukuk insanlarını hedef göstermek ve onlara hakaret etmek tam anlamıyla eşkıyalıktır. Biz bu baskılara, bu hakaretlere boyun eğmeyiz. Siyasi nezaketimizi sonuna kadar koruruz ama tehdit siyasetine eyvallah etmeyiz." şeklinde konuştu.
"Açıklanan rakamlar basit rakamlar değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı CHP'li belediyelerin konser harcamalarına ilişkin soru üzerine, "CHP'nin seçim mantalitesi, mantığı her zaman böyle çalışmıştır." değerlendirmesini yaptı.
Yargının, bu süreci en hayırlı şekilde işlettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üzerine üzerine gidecekler. Çünkü eğer biz bu pislikleri temizleyemezsek, şunu bilelim ki ülkemizin geleceği de pek hayra alamet olmaz. Şu anda ben yargının çok sağlam yere bastığını görüyorum. Açıklanan rakamlar basit, ufak rakamlar değil. Bu rakamlarla ilgili belgeler ortaya çıktığında bunlar ne diyecekler? Bunun hesabını vermeleri lazım." diye konuştu.
Bu durumun millete hizmete dönüşmesi gereken kaynakların, nasıl har vurup harman savurma anlayışıyla sağa sola saçıldığının somut bir göstergesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kamuya borçlarını ödemeyen belediyeler milyonluk eğlenceler tertip ediyor. Millet adına borçlar istendiğinde 'Bizi çalıştırmıyorlar.' feryatları koparan bir zihniyetle karşı karşıyayız. CHP'li belediyeler, her zaman için sorumsuz bir yönetim anlayışı ve kamu kaynaklarının heba edilmesinin net bir göstergesi olmuştur. Özellikle işçi grevlerinin yaşandığı, temel belediyecilik hizmetlerinin verilmediği bir ortamda, belediyelerin önceliklerini sorgulamak gerekiyor."
CHP'li belediyelerde sorumluluk bilinci olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP'nin yönettiği şehirlerden bir bir çöp dolu sokaklar, çamurlu çukurlu yollara ilişkin haberler geliyor. Biz zaten her fırsatta CHP'nin çöp, çamur, çukur olduğunu anlatıyoruz. Maalesef milletimiz acı bir şekilde bu sözlerimizin ne kadar haklı olduğunu görüyor." dedi.
"CHP'li belediyeler, kamunun kaynaklarını hoyratça harcarken, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa bunların hesabının sorulması gerekir." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hesabı millet adına sormaktan çekinmeyeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'de her zaman olduğu gibi bugün de siyasi sorumluluk ve mali disiplin konusunda ciddi bir eksikliğin söz konusu olduğunu vurguladı.
"İnanıyorum ki önümüzdeki yıl enflasyonu gündemimizden çıkaracağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomideki gelişmelere ilişkin soru üzerine, "Enflasyon artık sürekli olarak inişte olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son 2 ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz." açıklamasında bulundu.
Şu an itibarıyla bu iniş emaresinin kendini gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hiç tereddüde mahal bırakmadan inşallah enflasyondaki bu düşüşü göreceğiz. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın. Benim ekonomideki mantığım bu. Bir ekonomist olarak aldığım, öğrendiğim bilgi bu. Hatırlayın Mehmet Bey'in yine Maliye Bakanı olduğu dönemlerde faiz 4 küsur seviyesindeydi. Enflasyon da 5,6'ya kadar düşmüştü. Şimdi bunu yeniden inşallah ülkemizin gündemine getireceğiz. İstikrarlı bir mali politika ve yapısal reformların uygulanmasıyla bu olumlu trend devam edecektir. Ayrıca dış ekonomik koşullar ve küresel piyasalardaki gelişmeler de Türkiye'nin ekonomik durumunu etkileyecektir. Her türlü riski göz önünde bulundurularak attığımız ekonomik adımlarımızı aynı kararlılıkla ve disiplinle sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnanıyorum ki önümüzdeki yıl enflasyonu gündemimizden çıkaracak, yeni ve büyük yatırımlara odaklanacağız. Küresel krizlere, dalgalanmalara karşı ekonomik savunmamızı güçlendiriyor, ekonomik bağımsızlığımızı koruyacak adımları atıyoruz." değerlendirmesini yaptı.