DEVLET BAHÇELİ;DÜNYANIN TAMAMI KORKU TÜNELİNDE
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sistemini konsolide etmeye çalışan kırılgan bir devletin, zorlu sınamalardan, zorlayıcı sınavlardan kazasız belasız çıkmasının hiç kolay olmayacağını söyledi.
Türkiye'nin sistem sorununu demokratik reform ve restorasyon hamleleriyle çözdüğünü, siyasi istikrarın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile taçlandığını belirten Bahçeli, böylesi bir kazanımın Türkiye'nin elini güçlendirmekle kalmadığını, bölgesel ve küresel arenada manevra kabiliyetini, moral üstünlüğünü takviye ettiğini dile getirdi.
Devlet Bahçeli, dünyanın bugünkü halinin nükleer savaş riskine işaret etmesinin, küresel cepheleşmenin silah dışındaki uzlaşma arayışlarını gölgelemesinin, bir yanda uluslararası sistemin çöküş alarmı, diğer yanda da kurumsal ve kurallara dayalı sorun çözme istek ve iradesinin tükenişinin habercisi olduğunu ifade etti.
Durumun ciddi ve kritik olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye'mizin, hayatın olağan akışı içinde karşılaşma olasılığı giderek artan olağan dışı gelişmelere karşı bütün senaryoları değerlendirerek baraj kurması ve enine boyuna hazırlık yapması sadece bir güvenlik önlemi değil, bunun da ötesinde bir varoluş meselesidir. Uzun menzilli balistik ve orta menzilli hipersonik füzelerin ateşlendiği, nükleer başlıklı füzelerin fırlatma rampalarında bekletildiği, ortak aklın ve barış havasının cinnetle bezendiği bir karanlık jeopolitik görüş açımıza perde çekmiştir. Ne tarafa dönsek kanlı boğuşma sahneleri gözümüze çarpmaktadır. Hangi yöne baksak insani felaketler birbirini kovalamaktadır. İşin özünde İkinci Dünya Savaşı'nı takiben tesis edilen kurallara dayalı uluslararası sistem ilansız ve ilamsız iflas bayrağını çekmiş durumdadır."
Askeri ve siyasi basınçtaki yükselişin patlama eşiğine kadar dayandığını belirten Bahçeli, vaziyetin oldukça vahim olduğuna işaret etti. Bahçeli, küresel sistemin mimarisinin her yanından hasar aldığını anlattı.
İngiltere merkezli bir kuruluşun hazırladığı "Çatışma Yoğunluğu Endeksi" raporuna değinen Bahçeli, rapora göre küresel düzeyde çatışma alanlarının 2021'den bu yana yüzde 65 arttığını aktardı.
- "Dünyanın tamamı korku tünelinde"
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın küresel bir mahiyet kazanmasıyla ilgili tahrik ve gerilim atmosferinin günbegün mesafe aldığına işaret eden Bahçeli, Kuzey Kore'nin bölgeye asker sevkiyatı yaptığını, Batı'nın uzun menzilli füzelerle Rusya'nın vurulmasına verdiği onayın, Rusya'nın buna misilleme yapmasının kabus senaryolarını aktife ettiğini vurguladı.
Bahçeli, "Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'in imzaladığı güncellenmiş nükleer caydırıcılık doktrininin, devri saltanatının bitmesine sayılı günleri kalan Biden'ın Ukrayna'ya verilen füzelere kullanım iznini onaylamasından sonra açıklandığı ortadadır. Yalnızca Kafkaslar değil dünyanın tamamı korku tünelindedir." diye konuştu.
Ukrayna'nın Batı yapımı silahlarla Rusya'yı vurması üzerine Putin'in "savaşın küresel boyut" kazandığına dair söyleminin, üçüncü dünya savaşı ihtimalini gün ışığına taşıdığına dikkati çeken Bahçeli, savaşın kazananının olmayacağını belirtti.
Yaşanan iki dünya savaşının en ağır sonuçlarıyla yüzleşenin Türkiye ve Türk milleti olduğunu anlatan Bahçeli, "Her şart ve gelişme karşısında; barışı savunmak, barışçıl çabalara destek olmak, mutabakat ve müzakere arayışlarının yanında durmak hem insanlık görevi, hem insanlık onuru, hem de siyasi ve stratejik önceliğimiz olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştüğünü, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'yi kabul ettiğini hatırlatan Bahçeli, bölgesel gerilimin düşürülmesi maksadıyla dile getirdiği samimi çağrıların Türkiye'nin ahlaki ve insani duruşunu teyit etmenin yanında, barışsever bir millet olduğunu da tekrar belgelediğini kaydetti.
"Türkiye'nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması bugünden kestirilmesi mümkün olmayan anormal külfetlere ve trajik neticelere yol açabilecektir" uyarısında bulunan Bahçeli, Türkiye'nin pozisyonunun kalıcı ateşkes ve barışın teminine yönelik olduğunun altını çizdi. Bahçeli, "Onun bunun dolduruşuna gelerek bir maceraya atılmak milli birliğimizi ve güvenliğimizi riske atacaktır." görüşünü paylaştı.
Devlet Bahçeli, barış ümitlerini canlı tutmak, barış çabalarına katkı sunmak varken savaş diline müracaat etmenin, fason kahramanlıklar taslamanın, ne devlet aklıyla ne de tarih şuuruyla bağdaşmayacağını söyledi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Trump'ın koltuğa oturmasını beklemeden klinik vaka Biden'ın ellerini silah ve füze butonlarının etrafında gezdirmesi, dünyayı yeni bir savaşa sürükleme gayesi, maruz ve makul görülebilecek bir alçaklık değildir. Biden'ın akli melekeleri mefluçtur. Aldığı veya alacağı her karar sakat ve mahsurludur. 20 Ocak 2025 tarihinde yapılacak başkanlık devir teslim töreni beklenmeden insanlığı ve dünyayı ateşe atmak için fırsat kollayan Biden'ın, görevinden derhal azledilmesi dünya barışına muazzam bir hizmet olarak tarihe geçecektir.
Gördüğümüz yalın gerçek şudur: Türkiye'nin çevresi silahlarla, füzelerle, şiddet versiyonlarıyla, yeni nesil savaşlarla kuşatılmaktadır. Biliniz ki hesaplaşmanın adresi bellidir. Biliniz ki herkesin gözü üstümüzdedir. Alacağımız karar ve varacağımız sonuçlar küresel dengeyle beraber, bölgesel akışı değiştirebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti dünyanın kemer taşıdır. Bu taş yerinden oynar veya oynatılırsa gök kubbe herkesin başına yıkılacaktır."
- "Cansa ihtiyaç olan canımızı da seve seve bu uğurda feda edeceğiz"
Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu gerçeğe dönüştürmek amacıyla yaptıkları mücadelenin menziline ulaşması için emekse istenen emek vereceklerini, zamansa istenen zaman harcayacaklarını belirten Bahçeli, "Özellikle ifade etmeyi zaruri görüyorum ki cansa ihtiyaç olan canımızı da seve seve bu uğurda feda edeceğiz." dedi.
Mücavir coğrafyalar cayır cayır yanarken milli varlığa ve iç barışa ateş saçmayı hedefleyen müstevlileri ve bunların "sızma uşaklarını" milli birlik ve kardeşliğin gücüyle yerle bir edeceklerini ifade eden Bahçeli, günün, Türk milletinin topyekun ayağa kalkma, kenetlenme, tek yürek olma günü olduğunu vurguladı.
- "Bu açık yükümlülükten statü taraftarı hiçbir ülke kaçamaz"
Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'a yönelik tutuklama emrini anımsatan Bahçeli, insanlık suçu işleyen katilleri yakalamak için hukukun devrede olduğunu dile getirdi. Bahçeli, "Caniyahu köşeye sıkışmıştır ve sonu görünmüştür. İsrail halkı sokaklara dökülmüş, vicdan ve sağduyunun refakatinde Caniyahu protesto edilmiştir. AB Yüksek Temsilcisi'nin, birlik üyesi ülkelere Uluslararası Ceza Mahkemesi tutuklama kararının uygulanmasıyla ilgili hatırlatmada bulunması çarpıcı bir gelişmedir." diye konuştu.
İsrail yönetiminde soykırım suçuna karışanların, dökülen her masum kanın damla damla hesabını vereceğini ve bugünlerin uzak olmadığını vurgulayan Bahçeli, Roma Statüsü'nün ilgili maddeleri doğrultusunda, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin aldığı tutuklama kararının taraf ülkelerce uygulanmasının hukuki bir yükümlülük olduğunu aktardı.
Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu açık yükümlülükten statü taraftarı hiçbir ülke kaçamaz, muafiyet bahşedecek herhangi bir imtiyaza da sahip olamaz. Roma Statüsü'nün 89. maddesi gereğince, Caniyahu ile eski savunma bakanının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olan herhangi bir ülkeye gitmesi halinde ellerine kelepçe vurulup Lahey'deki mahkemeye çıkartılması bir hukuk ve insanlık namusudur. Aralarında Fransa, İspanya, Belçika, Cezayir, Kanada, Güney Afrika, İtalya, Hollanda ve İrlanda'nın yer aldığı ülkeler, Caniyahu'nun ülkelerine gelmesi halinde tutuklayacaklarını açıklamışlardır.
Çember daralmış, vakit yaklaşmış, akıbet netleşmiştir. Soykırım suçlularından hesap sorulması artık sabır ve zaman meselesi halini almıştır. İnsanlığa karşı suç işleyen katillerin, 50 bine yakın masumun kanı alınlarına kazınan şerefsiz canilerin ibretlik sonlarını göreceğimiz günlere inşallah az kalmıştır. Caniyahu ve eski savunma bakanı azılı suçludur, bu soykırımcıların arkasında duran ülkeler de işlenmiş suçlara taammüden ortaktır."
"Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin devletleri yargılamadığı, kişi sorumluluğunu esas aldığı ve sadece gerçek kişilere hesap sorduğu dikkate alındığında, adaletin tecellisiyle Caniyahu ve soykırımcı yandaşlarının ömür boyunca demir parmaklıklar ardında cezasını çekmesi kaçınılmaz bir hak ifası olacaktır" diyen Bahçeli, haksızlık telafi edilmeden sıkılı yumrukların açılmayacağını, akan kanın durmayacağını, huzursuzluğun tesirini kaybetmeyeceğini belirtti.
14 Kasım 2023 tarihinde TBMM Grup Toplantısı'nda İsrail-Filistin ihtilafına dair altı maddelik çözüm teklifini paylaştığını anımsatan Bahçeli, bugün de aynı görüşte olduklarını ifade etti.
Devlet Bahçeli, konuşmasında, "Bölgemizde her taşın altı nifakla tuzaklanmışken, küresel siyaset denklemi yeni baştan kuruluyorken, belirsiz ve bilinmez bir dünyanın kapıları gürültüyle açılıyorken, içimize kıvrılmamız, kabuğumuza kısılmamız, sessizce kımıldamamız idare-i maslahattan öte bir anlam taşımaz" ifadesini kullanan Bahçeli, sözü dinlenen, nazı geçen, ne diyeceği merak uyandıran, ne yapacağı takip edilen bir Türkiye'nin, paradigma değişiminin tesiriyle yol haritası yeni baştan çizilen dünyada muhkem bir mevki olması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin tarihinin omuzlarına basıp, coğrafyasının avantaj veya dezavantajlarını fikri ve politik sezgiyle yorumlamanın, ileriyi, çok daha ileriyi görmeyi kolaylaştıracağına dikkati çeken Bahçeli, "Bugünün mihmandarlığına değil, geleceğin müşahitliğine ve mimarisine talip olmalıyız. Bu yüzden Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini gerçekleştirmeliyiz. Maksatları, muğlak ve muallakta asılı kalanların bizi anlamasını elbette beklemiyoruz. Bunların idrak damarları tıkalı, iradeleri tımarhaneliktir." değerlendirmesinde bulundu.
İnsanların aralarındaki konuşmaların ne kadar akli ve ahlaki safiyet ve süreklilik kazanırsa, kendilerine uzak gördükleri noktalara ulaşmalarının o kadar mümkün hale geleceğini ifade eden Bahçeli, konuşarak uçurumların iki yakasının kapatılacağını, anlaşarak önyargıların ve peşin hükümlerin akıntısının kesileceğini söyledi.
Bahçeli, insanı, yine insanda tanıyıp bularak, dahası saygı ve sevgi kümesinde buluşarak yanlış anlamaların, yalan anlatıların direncinin kırılacağını belirterek, sahte davranışların çölünde zorlukla çiçek veren kaktüs arayışında olmadıklarını kaydetti.
Bahçeli, "Hafıza mihrabımızı ve hayat mizanımızı zincire vuran, çok yönlü düşünme kabiliyetimizi sekteye uğratan, yakınlaşıp birbirimizin gözünün içine baka baka diyalog kurmamızı sakatlayan ilkel dürtülerden, siyasi ve ideolojik hüllelerden ne kadar uzaklaşmamız gerekiyorsa o kadar uzağa gitmeliyiz. İnsanlarımız arasına sanal duvarlar örenleri, milli birlik ve dayanışma ruhumuza baldıran zehri serpenleri yeni yüzyılın bereket ikliminde ya hayatımızdan çekip çıkarmalıyız ya da onların eylem ve söylemlerinden peydahlanacak makus ve menhus akıbetten sızlanmayı bırakmalıyız." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Türkiye'nin yeni bir fetret devri yaşamasına müsaade edemeyeceklerini, göz göre göre buna seyirci kalamayacaklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Siyaseti fareli köyün kavalcısına benzer şekilde yapanların tuzak ve tezgahlarına aldanıp da geleceğimizi tesadüflere havale edemeyiz. Türkiye'nin ve Türk milletinin tarihi mücadelesini onurluca sürdürmek mecburiyetindeyiz. Milletimizin arasına ayrımcılık tohumu ekmeyi demokratik hak olarak tarif ve tevil eden ucube insanlık defolarıyla ortak bir geleceğin istikametinde yürümek pek tabii imkan ve ihtimal dışıdır.
Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa götüren, kanlarını emen, duygularını ajite eden ne kadar bölücü ve terörist varsa hepsi birden kaybetmeye, bunun da bedelini misliyle ödemeye mahkumdur. Terörsüz bir Türkiye, huzurlu, müreffeh ve güvenli bir Türkiye demektir. Türk milletinin asil ve asli mensubu olmak duruyorken, emperyalizmin kanlı menüsünde yer almaya tamam demek insan onurunun hiçe sayılmasıdır. Hiçbir Kürt kardeşim böylesi korkunç bir vebale ortak olmamış ve olmayacaktır. Kürt'ü Türk'ten ayırmak dünyayı güneş sisteminden ayırmak kadar imkansız ve deli saçmasıdır. Anımız bir, acımız bir, ahlakımız bir, aminimiz bir, geleceğimiz de birdir. O halde el ele verip, gönüllerimizi birbiriyle yoğurarak terörü ve bölücülüğü gündemimizden tamamıyla çıkarmalıyız."
-"Terörizmi lanetleyecek misiniz?"
"Kandil'de ve Türkiye düşmanlarının mahzeninde DEM'lenip Türkiye'yi devirmek isteyenlerin bir karar eşiğinde olduğunun" altını çizen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bölücü terörün mü DEM'isiniz? Yoksa kader ortaklığının ve bin yıllık kardeşliğin DEM'i mi olacaksınız? Terörizmi lanetleyecek misiniz? Yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz?
Milliyetçi Hareket Partisi her sözünün arkasındadır. 22 Ekim 2024 tarihli Grup Toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız. İmralı'yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. İnandığımız yolda hiçbir baskıya aldırış etmeyiz. Onun bunun tezvirat ve tefrikalarıyla Türkiye'nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden kesinlikle vazgeçmeyiz. Televizyon ekranlarına yuvalanan özel görevli MHP düşmanlarını, ne dedikleri, neyi teklif ettikleri, nasıl bir yöntem ve reçete sundukları belli olmayan cahil ve küstah yorumcu müsveddelerini, bilhassa Halk TV başta olmak üzere MHP'ye saldırı ortamı açan, taltif ve teşvik eden medya organlarını ve medya patronlarını tek tek not aldığımızı, yeri ve zamanı gelince de burunlarından fitil fitil getireceğimizi, kalabalıkta yapılan itibar suikastlarının tenhada özrünün kabul edilmeyeceğini muhataplarına duyurmak istiyorum. Akılsız, ahlaksız ve asılsız konuşanların, sahibinin sesini aktaranların, bu sinsi tertibe çanak tutanların, sponsor olanların, maaş bağlayanların alınlarını karışlar, kirli yakalarına da yapışırız."
-"Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir"
"Türk-Kürt kardeşliğini kemikleştirip Türkiye Yüzyılını gerçeğe dönüştürmek için sabırla mücadele ediyorken, etnik bölücülüğün ve terör örgütünün hain emellerine kucak açan ve destek olan namertleri Türk milleti affetmeyecektir." değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Terör çıkmaz sokaktır. Terör insanlığın ortak düşmanıdır. Terörle hiçbir yere varılamaz. Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir. Türk milleti hepimizin şanı, şerefi, mensubiyet cevheridir. Yeterince çile çekildi. Yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir. Yoksulluk kader değil zenginlik hedefimizdir. İşsizlik talih değil istihdam hedefimizdir. Yıkmak değil yatırım ve üretim hedefimizdir. Karamsarlıkları paylaşmak yerine umutlarımızın şafağında buluşalım. Asgari ücretle çalışanlarımızdan emeklilerimize, memurlarımızdan çiftçilerimize, esnaflarımızdan işçilerimize, iş adamlarımızdan dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar ekmeğini büyüten, büyüdükçe güçlenen, tasasız bir hayatın temelini kuran süper güç Türkiye'ye ulaşalım. Dışımız yanarken, dünya savaşı tartışılırken, içimizi barış ve kardeşlik seferberliğiyle pekiştirip kalemizi güçlendirmemiz herkesin milli ve manevi vecibesidir. Aynı zamanda ortak yararımızadır."
- "'Kürdistan' diye bir yer de yoktur"
Bahçeli, Irak'ın Duhok kentinde düzenlenen 5. Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu'nda Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı konuşmanın kendilerini son derece rahatsız ettiğinin altını çizdi.
Davutoğlu'nun "Türkiye'de Türkler ile Kürtler ve diğer topluluklar arasında tam eşitlik sağlanacak ve Türkiye ile Kürdistan arasında mükemmel bir ilişki kurulacaktır." ifadelerini "talihsiz" olarak nitelendiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Sayın Davutoğlu, Başbakanlık görevini üstlenmiş bir akademisyen olarak bu iddia ve ifadelerinin hiçbir ahlaki ve nesnel karşılığı olmadığı gibi, baştan ayağa sakat ve sorunludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki öncelik eşitliğe verilmiştir. Çünkü İkinci Meşrutiyet'in özgürlüğü esas alan sistemsel bütünlüğü tutmamış, bundan ders çıkaran Cumhuriyet dönemi eşitlik ilkesini hukuk devletinin ana kolonu yapmıştır. Bugüne kadar milletimizin hiçbir ferdi eşitsizliğe maruz kalmamıştır. Türk demokrasisi fırsat eşitliğini her zaman korumuş ve öne almıştır.
Ayrıca 'Kürdistan' diye bir yer de yoktur, bu ağız sipariş almış bir ağızdır ve son derece sakıncalıdır." dedi