Ana Sayfa Gündem, Tarım ve Hayvancılık 7 Eylül 2022

KILIÇDAROĞLU FINDIK ÜZERİNDEN HÜKÜMETE YÜKLENDİ…

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun’da düzenlenen CHP Grup Toplantısında konuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Grup Toplantısında konuşmasının çoğunu fındık ve fındık üreticisine ayırdı 

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Bu ülkeyi kuranlar, “köylü milletin efendisidir” dediler. Bir daha ifade edeyim: Bu ülkeyi kuranlar, “köylü milletin efendisidir” dediler. Yani üreten milletin efendisidir. Yani alın teri dökenler bu milletin efendisidir dediler. Ve köylü ürettiği ürünü birileri elinden kapmasın, zararı olmasın, zarar etmesinler diye Toprak Mahsulleri Ofisi’ni kurdular. TARİŞ’i kurdular, FİSKOBİRLİK’i kurdular, ANTBİRLİK’i kurdular pek çok alanda. Dolayısıyla çiftçi ürettiği ürünün karşılığını alsın. Çiftçi ürettiği zaman gelir elde etsin. Çiftçi ürettiği zaman 85 milyonun karnı doyacaktır, 85 milyon evine ekmek götürebilecektir. Alın terinin değerini vermiş olacağız eğer üreten çiftçiye destek verirsek.

FİSKOBİRLİK’in aldılar. Ne zaman kuruldu? Kurulmadan önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1937’de Meclis’te yaptığı bir konuşma var. Şöyle der: “Önümüzdeki yıl içinde fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” diyor. Ölmeden önce diyor, “kurulmalıdır” diyor ve Fiskobirlik 5 kooperatifin birleşmesiyle kuruldu. FİSKOBİRLİK, fındık üreticisinin kara gün dostudur. Toprak Mahsulleri Ofisi, tahıl üretenlerin kara gün dostudur. Dolayısıyla üreticiyi koruduğunuz zaman herkesin hakkını teslim etmiş olursunuz. Geldiler FİSKOBİRLİK’i devre dışı bıraktılar. Giresun’dan söz veriyorum. Giresunlu size söz veriyorum. Sadece Giresun’a değil, bütün Karadeniz’e söz veriyorum: FİSKOBİRLİK’i yeniden ayağa kaldıracağız, FİSKOBİRLİK yeniden fındık üreticisinin dostu olacaktır.

Giresun’un bir özelliği daha var. Giresun kalite fındığın da başkenti. Kabul edelim… Sadece bunu biz söylemiyoruz, Bütün dünya söylüyor. “Giresun fındığı mı” diye soruyor. “Evet, Giresun fındığıysa demek ki değerlidir” diyor. Bizim Seyit Başkan burada mı? Ordulular bana kızmaz herhalde. Hakkını teslim edelim, yani Giresunluların hakkını teslim edelim.

Efendim, kişi başına bakın izlenen politika: FİSKOBİRLİK devre dışı bırakıldı, Toprak Mahsulleri Ofisi, Diğerleri, TARİŞ… Çiftçi bir anlamda birilerinin eline teslim edildi; alın teri bir anlamda hortumlandı ve buradan çekip çıkarmamız lazım. Giresun’da kişi başına gelir 2014’te 7058 dolarken, 2020’de 5291 dolara düştü. 7000 dolardan, 5000 dolara düştü; 2000 dolar her Giresunlu daha az gelir elde ediyor. Bunun ne anlama geldiğini herhalde bütün Giresunlular çarşıya, pazara giderken fark ediyorlardır.

Giresun da ayrıca neredeyse kamuya ait bütün fabrikalar ya kapatıldı ya satıldı. Yani Giresun açıkça cezalandırıldı, bu iktidar tarafından cezalandırıldı. O kadar ki, Giresun gibi bir yerde uzman doktor sayısı bile yetersiz, yeteri kadar uzman doktor bile yok. Giresunluların bir başka özelliği; burası arıcılık açısından da dünyanın, daha doğrusu Türkiye’nin önemli merkezlerinden birisidir. Onu da ifade etmek isterim. Alan bazlı gelir desteği, fındık üreticisine veriliyor. Alan bazlı gelir desteği dönüm başına tam 9 yıldır değişmedi, hâlâ 170 lira. 9 yıldır… Ya dolar 10 kat arttı, gübre 8 kat arttı ama alan bazlı fındık desteği hiç artmadı. Teşvik hiç artmadı. Nasıl olsa -burada biraz sitem edeyim- diyorlar ki: “Ya oy versen de vermesen de ne olur? Nasıl olsa bunlar bize oy verecekler. Başka kime versinler, gelip bize oy verecekler. Fındık fiyatını düşük ver, bize oy verecekler. Gelirlerini düşür, gelip bize oy verecekler. Ne yaparsan yap, yolunu yapma, yine gelip bize oy verecekler.”

Buradan size sitemim var: Demokrasi… Verilen sözü tutmuyorlarsa, o iktidarı değiştireceksiniz. Gelecek milletvekili gelecek, soracaksınız. Yol ne oldu? Efendim, yol hâlâ yapılmadı, 20 yıldır yapmıyorsun. O zaman Giresunlu kardeşlerim bir de şunu düşünecekler: Bunlar yapılmıyorsa, verilen sözler tutulmuyorsa, siyasetçi verdiği sözünün arkasında durmuyorsa, seçim gelince benden oy istemeye gelince şunu soracağım. Arkadaş sen fındık fiyatını ne yaptın? Yol için söz vermiştin, ne oldu? Şu sözü verdin, ne oldu? Bunları yapmadın, kusura bakma ben de sana oy vermeyeceğim. Bu çok güzel, demokrasi açısından çok güzel bir cümledir. Bunun kullanılması lazım.

Efendim, fındık dediğimiz sadece sıradan bir olay değildir. Fındık sanayiinin, yani fındığın kullanıldığı sanayinin -başta çikolata olmak üzere- yıllık dünyadaki hacmi 120 milyar dolar civarındadır. Yani siz fındık gönderiyorsunuz kabuklu veya kabuksuz, 120 milyar dolarlık bir gelir dünyada paylaşılıyor. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu 120 milyar dolardan sadece 2-2,5 milyar dolarını alıyor ham fındık ihraç ederek. Hak mıdır, adalet midir bu? Elin oğlu 120 milyar dolar para kazanacak, biz sadece 2 2,5 milyar dolar. Bu ne demektir? Siyasetçinin öngörüsü yok demektir.

Siyasetçinin sağlıklı öngörüsü ne demektir? 120 milyar dolarlık bir pazar varsa, 120 milyar dolarlık pazardan, en azından 15-20 milyar dolarını da biz alalım. Dünyada bir numarayız, biz satıyoruz. Biz satmasak, dünyada fındık neredeyse olmayacak. O zaman benim ürettiğim ürün neden başkalarının gelir kapısı oluyor da bizim açımızdan gelir kapısı olmuyor? Bunun da düşünülmesi lazım.

Fındıkta -şimdi geldik- 3 tane taban fiyat var. Giresunlu kardeşlerim de herhalde benden daha iyi bilirler. Bir; saraydan gelen zatın açıkladığı fiyat, 54 lira. İki; serbest piyasada şimdi 44-45 lira. O fiyat eğer giderse böyle daha da düşecek. Üç; Ferrero’nun belirlediği fiyat, o da 48

1. Yani baktığınız zaman, fındığın taban fiyatını belirleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümeti değil, bir yabancı firmanın kendi beyanıdır. Koskoca Karadeniz’in fındık ürünü bir firmanın tekeline bırakılır mı? Bir daha ifade edeyim: Koskoca Karadeniz’in fındık taban fiyatı bir firmanın tekeline bırakılır mı? Ve bir firmanın tekeline bırakıldı… Eğer böyle giderse fındık bahçelerinin sahibi de o olacak, o firma olacak. Fındık üreticisi, o bahçelerde işçi olarak çalışacak. Milyar dolarları o kazanacak, sizler asgari ücretle geçineceksiniz. Bu tabloyu kabul ediyor musunuz? Bu tablo doğrudur diyor musunuz? O zaman değiştireceğiz; bize katılacaksınız, beraber değiştireceğiz.

Bir şey daha söyleyeyim: Bazen diyorlar ya, “CHP milliyetçi mi?” Cumhuriyet Halk Partisi’nin 6 okundan birisi milliyetçiliktir ve biz fındık üreticisini yabancı tekellere peşkeş çektirmeyiz. İşte milliyetçilik budur.

Yabancı mı kazansın, benim alın teri döken çiftçim mi kazansın? İşte milliyetçilik budur. Biz böyle yapacağız. Bizim insanımız kazanacak. Bizim insanımız kazanırken de şunu söylemeyeceğiz: Dur bakalım sen hangi partidensin? Yok öyle bir şey. Hangi partiden olursan ol kardeşim, sen kazanacaksın. Biz onlar gibi ayrımcılık yapmıyoruz, onlar gibi toplumu bölmüyoruz, araştırmıyoruz. Tam tersine herkesin bir arada, huzur içinde yaşaması için mücadele ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım; Türkiye’yi bekleyen tehlike, az önce söyledim. Bir tekelleşme gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bir daha ifade edeyim, fındıkta bir tekelleşme gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ferrero denilen firma, dikey bütünleşik bir yapı içinde giderek büyüyor. Bir daha ifade edeyim, dikey bütünleşik yapı içinde giderek büyüyor. En büyük fındık ihracatçısını satın aldı ve 1 numara oldu. Onun verdiği fiyat geçerlidir, hiçbir politikacının verdiği fiyat geçerli değildir. Açıkça bir sömürü çarkı ile bizim fındık üreticisi karşı karşıya. Fındık fiyatını kontrol eden, fındık fiyatını belirleyen bu yabancı firma. Ticaret Odası şikayet eder, Sanayi Odası şikayet eder, Esnaf Odası şikayet eder; ediyorsunuz, ben de dinliyorum. İyi de kardeşim, kalkıp da Türkiye’yi bu hâle sokan partiye oyu benim mi verdim Allah aşkına? Oyu veren arkadaşların düşünmesi lazım. Ya memleket bir yerlere sürükleniyor denmesi lazım. Üreticinin alın teri sömürülüyor denmesi lazım. Bunun yapılması lazım.

Şu anda fındık piyasasını belirleyen tek bir firma var, kabul edin. Kırım tesislerini kurdu bu firma ayrıca, kendi fabrikasını kurdu. Kırım tesisini kurduğunuz andan itibaren, ticaret alanında da ağırlığını artık ortaya koydu. Ve kırımı sadece kendisine mal satan firmalardan almaya başladı, diğerlerini devre dışı bırakmaya başladı. Yani ayrımcılık yapmaya başladı. Bazı işletmelerden alıyor beğendiği, kendisiyle ortak hareket etmeyen işletmelerden almıyor.

Bu gerçeği bilerek bütün fındık üreticisi kardeşlerime açık ve net söylemek isterim: Eğer yabancı bir tekele karşı devleti yönetenler sessiz kalıyorlarsa, o yabancı tekelin ortaklığını yapıyorlar demektir. O yabancı tekele son veremezler. Peki, soru: O yabancı tekele kim son verebilir? Onun tekelciliğini kim ortadan kaldırabilir? Bay Kemal kaldıracak arkadaşlar. Hiç endişe etmeyin, hiç endişe etmeyin…

Çünkü Bay Kemal’in verilmeyecek hesabı yok ki! Gelip neyle tehdit edecekler? Verilmeyecek hesabınız varsa, milletin lehine karar alırsınız. Ama “bu can bu bedende kaldığı sürece sen papazı alamazsın” deyip, üç gün sonra papazı veriyorsan olmaz, olmaz, olmaz… O nedenle FİSKOBİRLİK’i yeniden ayağa kaldırmamız lazım, FİSKOBİRLİK’in fındık üreticisinin kara gün dostu olması lazım dedi

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

error: Content is protected !!
Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil