İnsanlığı Uzaklaştırma ki, Çocuklar Ölmesin

Mesafeler uzak, gidilecek yol zorlu olsa da hiçbir şey imkânsız değildir. Yeter ki; inan, sev, iste… Yanına, cesareti – güveni - adaleti de alırsan, önündeki engeller, çağlayan, buzdan dağ, papatyalarla dolu tepeler de olsa aşarsın. İstedin ya, işte o zaman dünya çiçek gibi olur. Olunca da, küresel ısınma, susuzluk, hormonlu yiyecekle beslendiğimiz, kültürümüzü unuttuğumuz, kapı komşumuzu tanımadığımız, savaşın sürekli dillendirilerek kavak yelleri gibi estiği dünyada barış hâkimiyetini ilan edecektir. İşte tam da bu sebeplerden insanlığa, değerlerine, sevgine, babanın evladını bağrına bastığı gibi sahip çıkarsın. Gencecik hayatları, onların umutlarını ve de hayatlarını da teslim edersin. Dünya malının dünyada kaldığı insanların birbirlerini kırdığı, üzdüğü, öldürdüğü, bilerek veya bilmeyerek özlettiği ölümlü dünya iyiliklerle dolar. Kurşun, gidip bir ananın yüreğini bulduğunda kazanın kim olduğunun hiç önemi yoktur. İnsan olan insan çok bir şey istemez, avuç için kadar huzur, mutluluk ona yeter. Yani güzel insan, sana kargaşa ortamından, kirlilikten uzak, sağlıklı yaşamak yeterli gelir. Doğunca evlat “Kaderi güzel olsun” deriz. Çünkü “Kader” alın yazısıdır. “Kader.” Vuslattır. Vuslata ermek için ne kadar beklenmesi gerekiyorsa, beklenecektir. O sana asla gelmez, sen de ona gidemezsin. Sabırla, aşkla, özlemle barış içinde beklemelisin. Bir şarkıyla anlıkta olsa mutlu olabiliyorsak, o halde uzaklara gitmeyip, şarkılarda buluşalım. Hayallere dalınca, uzaklara gittiğimi sanıyorsan aldanırsın, yakımdan uzaklaşan insanlığı düşünüyorumdur. Ülkeleri yönetemem belki, ama hayallerimi yönetebiliyorum. Böyle mutluyum, kimse karışamıyor. Fatih imkânsızı başardı. Denizden kuşatıp İstanbul’u feth etti. Atatürk bir ulusu kurtardı. Cumhuriyeti kurdu. Sevdiler istediler, hayallerine kavuştular. Kimselerde mani olamadı. Zincirleri kırıp, duvarları yıkıyor, olmasını istediğim hayallerimi büyütüyorum. Tüm insanlığa kardeşçe sarılıyor, düşman çatlatıyorum. Kimselerde mani olamıyor, olamayacakta… Güzel bir dünya hayali düşüncesinde, aklımın durduğu yerde vicdanımı dinliyorum. Hayatın anlamının mutluluk, alınan nefesin yaşam, gözlerimde ki nemin sırrı çözüyorum. Ulaşamasam da görmüyor olsam da gönül gözümle sevip gül gibi incitmeden kokluyorum. İşte o an içimde açan çiçekler orman oluyorlar. Her geçen gün büyüyen ormanımı hayallerimle besliyorum. Ormanları yakan vicdansızlar, dalına bile dokunamıyorlar. Ey güzel insan, belki yaşadıkların sana yeterli olabilir, ya senden sonra gelen nesil ne olacak. Bunları düşün. Gençlerin de hayalleri olsun. Onlar da yaşasın. Uzaktan bakma genç erkeklere –kızlara kendine yaklaştır. Yaklaştır ki, yüreğin sıkışır, hani nefes alamıyor gibi olursun ya, hani görmek istersin, uzaktasın göremezsin ya, işte bunu yaşamamak için insanlığını da yakınında tut ki, Savaşlar olmasın çocuklar ölmesin. Kalp gözün kapanmışsa, sana geçmiş olsun, bağırsa da duyamazlar. Artık onlar için sen yoksundur. Hatanı anladığında, ellerin titremeye başlar. Vücudun buz gibi olur. Gittiğini anlarsın. Üzülür, sebebini kimselere söyleyemezsin. İnsanlığı yaşayan dostların hasta olduğunu düşünür, üstüne titrerler. Aklından, namussuzca gönderdiğin bombalardan düşen şarapnel parçalarıyla ölenler gelir. Utancından itiraf edemezsin. Kahrolursun. Gözyaşlarını içine akıttığın için yanındakiler acını göremezler. O an bir türkü yükselir gökyüzüne doğru, “Havada bulut yok, bu ne dumandır. Mahlede ölü yok Bu ne figandır.” Bunları yaşamamak için insanlığı kendinden uzaklaştırma, içindeki sevgiyi, barışı yaşat... Herkesi eşit sev. Sev ki, kurşunlar kimsenin içini yakmasın, Sev ki, dünya çiçek gibi olsun. Sebahattin Ali ““Ben karanlık şeylerden bahsetmek için dünyaya gelmemişim. İçim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteğiyle yanıyor.” Bende savaşsız dünya olsun diye insanlığı yakımda tutmak için türlü hayallere dalarım ki insanlık hep yanımda kalsın. Ne diyor Nazım hikmet, “Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder.
Benzer Videolar