İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDEN ÇOK ÖZEL HİZMET…
Covid-19 pandemisi, toplumun 7’den 70’e her kesimini derinden etkiledi. Bazı insanlar profesyonel destek almak durumunda kaldı. İBB de çocuk ve gençlere; 12 Psikolojik Danışmalık Merkezi ve 5 Psikoterapi Merkezi ile danışmanlık hizmeti veriyor.
Geçen Mart ayından beri dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgının etkileri devam ediyor. Maddi ve manevi toplumların her kesimini derinden etkileyen pandemi sebebiyle çok sayıda kişi profesyonel psikoloijik danışmanlık desteği alıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de yarınımız olan çocuk ve gençler için psikolojik danışmanlık hizmeti veriyor. Telefonla psikolojik danışmanlık hizmeti almak isteyenler 0 212 449 49 00’dan, merkezlerde yüz yüze hizmet almak isteyenler ise ALO 153’ten randevu alabiliyorlar.
Bu süreçte birçok yönden olumsuz etkilenen çocuk ve gençlerin, izolasyon nedeniyle uzun süre okuldan ve arkadaşlarından uzakta olmaları, yaşıtlarıyla yeterli iletişim kuramamaları, çocukların ruhsal, sosyal, akademik, fiziksel, zihinsel gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Bu yaşanan olumsuzluklar da genç bireylerde kaygının artmasına neden oluyor.
MUSTAFA HAKAN YILMAZTÜRK: “AİLELER SALGIN SÜRECİNDE RUHSAL OLARAK ZOR GÜNLER GEÇİRİYOR”
İBB Sağlık Daire Başkanlığı Sağlık Hıfzıssıhha Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Hakan Yılmaztürk, salgının fizyolojik ve psikolojik etkilerine en çok çocuk ve gençlerin maruz kaldığını belirterek, 12 Psikolojik Danışmalık Merkezi ve 5 Psikoterapi Merkezi ile hem yüz yüze hem de telefonla hafta içi her gün psikolojik danışmanlık hizmeti verdiklerini söyledi. Bu süreçte genç bireylerin yanlarında olduklarına vurgu yapan Yılmaztürk, “Aileler ve çpcuklar, salgın sürecinde ruhsal olarak zor günler geçiriyor. Çocuklar ve ailelerin ruhsal yapılarının gelişimine katkı sağlamak ve ebeveynleri enfekte olan, karantinaya alınan ya da vefat eden çocukların üzerindeki psikolojik etkileri en aza indirmek için hizmetlerimizi en iyi şekilde vermeye devam ediyoruz” dedi.
KEVSER KURT: “PENDEMİ ÇOCUKLARI RUHSAL OLARAK DA ETKİLEDİ”
Çocuklar ve ergenler üzerinde Covid-19 salgının oluşturduğu psikolojik etkilere dair bilgi veren İBB Sağlık Daire Başkanlığı’na bağlı Toplum ve Ruh Sağlığı Projesi Koordinatörü Uzm. Psikolog Kevser Kurt, “COVİD-19 salgın sürecinde yaşam rutinlerimizin değişmesi, sosyal mesafelenme, izolasyon, karantina, uzaktan eğitim süreci, ebeveynlerin sağlığı, arkadaşlarından ayrılma ve okulların kapatılması gibi birçok etken çocuk ve ergenlerin ruhsal olarak etkilenmesine neden oluyor” dedi. Bu sebeplerden dolayı, salgın öncesi herhangi bir ruh sağlığı sorunu olmayan çocuk ve ergenlerde salgın sürecinde bazı psikolojik semptomların geliştiğine dikkat çeken Kurt, şöyle devam etti: “Okul çağındaki çocuklarda; korku ve kaygı, kardeşlerle sorun yaşama, huzursuzluk, saldırganlık, sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınma, uyku sorunları, ergenlerde bu durumlara ek olarak çabuk öfkelenme, sıkıntılı hissetme, mutsuzluk, takıntılar, dikkat ve konsantrasyon sorunları gözlenmektedir. Salgın nedeniyle çocuk ve ergenlerin kendileri, aileleri, arkadaşları, sevdikleri ve yakınları için endişe, kaygı, korku ve panik yaşaması normaldir. Ancak çocuğunuzun bu süreçte yaşadığı yoğun stres ve kaygı tepkilerinde zamanla herhangi bir azalma olmuyorsa ya da tepkilerin sıklığı ve şiddeti giderek artıyorsa, çocuğunuz için psikolojik yardım almak gerekiyor. Salgın öncesi ruh sağlığı sorunu olan çocuk ve ergenlerin ise, normal popülasyona göre daha düşük seviyede kendini koruma becerilerine sahip oldukları, kaygı yönetiminde daha az başarılı oldukları, daha az psikolojik esneklik ve yaşam doyumuna sahip oldukları gözleniyor. Olumsuz duygular ve stres var olan psikolojik sorunların ve şiddetinin artmasına yol açabiliyor.”
“SINAV KAYGISI OLMAMASI İÇİN AİLELER ANLAYIŞLI OLMALI”
Sınav sürecinin çocuklar için başlı başına stresli bir süreç olduğunu ve pandemi süreci ile birlikte d belirsizlikten dolayı çocuklardaki kaygı düzeyinin arttığının altını çizen Kurt, “Aslında orta düzeyde yaşanan kaygı düzeyi çocukları motive edicidir ve öğrenmeye teşvik eder. Fakat yüksek ve aşırı kaygı sınavda başarısızlığa neden olabilir bu nedenle kaygı düzeyini normal seviyede tutma noktasında ailelere de görevler düşmektedir, Sınavda başarısız olmanın dünyanın sonu olmadığını çocuklara hissettirmek sınav kaygısını azaltır. Ailelerin destekleyici ve anlayışlı davranmaları gerekir. Gerçekçi hedefler üzerinden planlama yapmalılar ve sonuç ne olursa olsun çocuğunuzun yanında olduğunuzu hissettirmeniz gerekir” ifadelerini kullandı.
“BU DÖNEMDE SOSYAL MEDYA KULLANIMI ARTTI”
Pandemi sebebiyle çevrimiçi eğitime geçildiğini ve çocukların arkadaşlarıyla birlikte yaptığı aktivitelerden mahrum kaldığını ifade eden kurt, bunun da sosyalleşmenin önüne geçtiğini söyledi. Kurt şöyle devam etti: “Sosyalleşmeleri güçleşen çocuklar-ergenler, iletişimin ve sosyal ortamın sağlanabilmesi için sıklıkla kullanılan sosyal medya ve diğer çevrimiçi araçların kullanımına daha çok yoğunlaştılar. Covıd-19 salgın hakkındaki doğru ya da asılsız bilgilerin paylaşımının yoğun bir şekilde yapıldığı bu mecralar, çocuklarda kaygı yaşanmasına neden oluyor. Internet ortamında fazla vakit geçirmek mutsuzluk, öfke nöbetleri dikkat eksikliği, odaklanma problemi, hiçbir şey yapmak istememe gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Bunun yanı sıra sosyal izolasyon ve karantinada günlük rutinlerinde ani ve hızlı bir değişim yaşayan çocukların ebeveynlerinden daha çok ilgi istediği daha yapışkan davranışlar sergilediği ve ebeveynlerine daha bağımlı hale geldiği görülüyor. Aile üyelerinden herkesin evde olması iletişim çatışmalarını da beraberinde getiriyor. Ergenlik dönemindeki çocukların telefona erişimleri daha kolay olduğu için doğru olduğu kanıtlanmayan birçok habere maruz kalabiliyorlar. Bu nedenle öğrendikleri bilgiler hakkında konuşmak ve doğru bilgileri nereden bulabileceğini aktarmak önem taşıyor. Bu süreçte ailenin kendi kaygısını kontrol altına alması çok önemli. Bu nedenle bu süreçte ebeveynlerin tutum ve davranışları çocuklar için bir rol modeldir. Eğer anne ve baba bu durumdan çok kaygılanırsa, çocuk da benzer bir tutum içine girer.”
-UZMANINDAN ÖNERİLER-
- Çocukların evde uzun süre kapalı kalması, enerjisini yeterince atamadığı ve kısıtlandığı için hırçınlaşmasına yol açıyor, müzik açıp dans edilmesi, fiziksel bir aktivitede bulunması çocuklara iyi hissettirecektir.
- Çocuğunuz ile hazırlayabileceğiniz bir yemek seçerek mutfakta keyifli iyi vakit geçirebilirsiniz.
- Tüm aile bireylerinin bir arada olduğu sinema saati yapılabilir. Sanal müze gezisi yapabilir.
- Egzersiz yapmak hem ruh sağlığı hem de beden sağlığı açısından çok önemlidir. Ev içerisin de esneme hareketleri veya yoga ve meditasyon gibi bedeni ve zihni gevşeten aktiviteler yapılabilir.
-Çocuğunuzun yaşına uygun, ilgi ve merakına yönelik yeni bir şeyler öğretebilirsiniz. Örn. (Yabancı dil öğrenmek, enstrüman çalmayı öğrenmek, fotoğraf çekmeyi öğrenmek gibi.)
- Ailece kutu oyunları oynayabilirsiniz.
- Ev işlerine çocuğunuzun yaşına uygun olacak şekilde dâhil edebilirsiniz. Örn. (beraber sofra kurmak, oda toplamak.)
- Evdeki malzemelerden kukla, maske, araba gibi yeni tasarımlar yapılabilir.
- Evde bir bitki ekilip yetiştirilebilir. Pamuk-fasulye deneyi de yapılabilir ve her gün sulamasını isteyebilirsiniz. Bu etkinlik sorumluluk duygusu kazanmasına yardımcı olacaktır
- Anne babayla yapılan aktiviteler çocuklarımızın kaygıdan uzak kalmalarına ve güvende hissetmelerine yardımcı olur. Çocukla geçirilen bu zaman diliminde katılan ebeveynin tüm dikkatini oyuna vermesi, televizyon ve telefondan uzak durmasını öneriyoruz.