Meral Akşener : Parası Değer Kaybederken, Milleti Zenginleşen Hiçbir Ülke Yoktur
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türk ekonomisinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile imtihanının geçtiğimiz hafta da hız kesmeden devam ettiğini öne sürdü.
Doların 14 liraya dayandığını ve ticaretin durduğunu ifade eden Akşener, şunları kaydetti:
"Dünyada parası değer kaybederken, milleti zenginleşen hiçbir ülke yoktur. Sırtını saraya dayayanlar dışında milletimizin her bir ferdi kan ağlıyor. Peki bunlar ne yapıyor? Saçmalamaya devam ediyor. Sayın Erdoğan, bir zamanlar 'para tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, milletin itibarıdır' diyordun. Nereden nereye? Dün bunları söylerken, bugün memleketi düşürdüğün duruma bak. Bugün, paramızın değerini düşürerek, gönderdeki bayrağımıza el uzattınız. Paramızın değerini düşürerek, milli marşımızı susturmaya kalktınız. Gücümüzü zafiyete uğrattınız. Paramızın değerini düşürerek, itibarımızı lekelediniz. Bağımsızlığımızı tehlikeye atıyorsunuz.
Bu cahilliğin, bu iş bilmezliğin, bu sorumsuzluğunun neticesinde hani 'teslim olmayız' dediğin o güçler var ya bugün, Ordu'da, Giresun'da çiftçimizin fındık bahçelerini satın alıyor. Türkiye'nin her yerinde ucuza arsa kapatıyor. Hani 'teslim olmayız' dediğiniz o güçler var ya bugün, Türkiye'de 3 kuruşa fabrika satın alıyor. Türk insanının alın teri işte o güçler tarafından sömürülüyor. Artık yeter, Türkiye sömürge valisi aklıyla yönetilemez. Türkiye, bu cahillikle hak ettiği yere yükselemez. Bu millet, bu iş bilmezliğe daha fazla mahkum edilemez. Türk milleti, kimsenin ırgatı değildir. Haddinizi, hududunuzu bilin artık. Yazıktır, günahtır."
Meral Akşener, "ucube" olarak nitelendirdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, hayatın her alanına zarar verdiğini savunarak, bunun sorumlularının, gerçekleri ve milletin dertlerini görmediğini iddia etti.
Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı buğday alım fiyatlarına değinen Akşener, AK Parti'nin çiftçiyi koruyup kollamak ve güçlendirmek yerine "çiftçisine kazık atmayı tercih eden çarpık yönetim anlayışına" sahip olduğunu ileri sürdü.
Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a yönelik açıklamalarını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Sayın Bahçeli, dünkü grup toplantısından sonra çıktı, hem de gazi Meclisimizin çatısı altında Sayın Mansur Yavaş'ı tehdit etti. Neymiş, bundan sonra Mansur Bey, bu arkadaşların nefesini ensesinde hissedecekmiş. Yok öyle yağma Sayın Bahçeli, yok öyle yağma. Mansur Yavaş'ın arkasında biz varız, Ankaralılar var. Yalana, talana, yoksulluğa ses çıkarmayacaksın, sonra da çıkıp tek derdi Ankara'ya hizmet olan belediye başkanımızı tehdit edeceksin. Ayıptır, ayıp. Siz, bu hükümetin küçük ortağısınız. Milletimiz sizden zamlara, işsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa, çare bekliyor, siz ise utanmadan salon basma peşindesiniz. Millet sizden, memleketi içine düşürdüğünüz durumun hesabını vermenizi bekliyor, siz ise tehditle, hakaretle, gündem saptırma peşindesiniz. Milletin nefesi asıl sizin ensenizde, siz ise sandıktan kaçacak yer arıyorsunuz. Yok öyle yağma Sayın Bahçeli. Millet iradesinden kaçış yok. Hesap gününden kaçış yok. O sandık, elbet milletimizin önüne gelecek. İşte o gün geldiğinde nefesi de iradeyi de karşınızda göreceksiniz. Hiç merak etmeyin."
"İktidarın kürsülerden atıp tutarken ve milletin asabını bozarken" kendilerinin vatandaşların sorunlarını dinlemeye devam ettiğini kaydeden Akşener, Yalova gezisinde vatandaşlardan gelen şikayetleri aktardı.
TÜİK'in "gerçek dışı" rakamlarına karşı milletin gerçek enflasyonunu ölçtüklerini dile getiren Akşener, bir sene önce 15 lira 75 kuruş olan bir litrelik ayçiçek yağının 29 lira 95 kuruşa, 22 lira 90 kuruş olan 16'lı tuvalet kağıdın 45 lira 90 kuruşa çıktığını söyledi.
Milletin enflasyonunu yüzde 50,76 olarak hesapladıklarını aktaran Akşener, "Önümüzdeki günlerde TÜİK'in yıllık enflasyon hesabını göreceğiz. 2022 yılı için açıklanacak maaş zamları da bu hesaba göre yapılacak. Biliyoruz ki Tayyip Bey'i üzmeyen istatistikler kurumu, yani TÜİK, sarayı memnun etmek için her zamanki gibi elinden geleni ardına koymayacak. Sonuçta gizlenen gerçeklerden saray memnun olacak, ama milletimizin gerçekleri değişmeyecek. Oynanan rakamlardan saray memnun olacak, ama geçinemeyen emeklinin, öğretmenin, memurun çilesi bitmeyecek. Ismarlama enflasyondan saray memnun olacak, ama asgari ücretlinin geçim derdi devam edecek." ifadesini kullandı.
Asgari ücrete ilişkin görüşlerini de paylaşan Akşener, ülkede asgari ücretin artık geçinme ücreti konumunda olduğunu, SGK'nin 2020 verilerine göre 4A kapsamındaki 15,2 milyon çalışanın 6 milyon 390 bininin, asgari ücretli olduğunu belirtti.
Asgari ücret tartışmasının her yıl siyasi bir malzeme haline getirildiğini söyleyen Akşener, hiçbir iktidarın asgari ücreti kendi ihtiyacına göre belirleme lüksüne sahip olmaması gerektiğini vurguladı. Asgari ücret konusunun siyasi rekabete meze yapılmasının, en hafif tabiriyle vicdansızlık olduğunu kaydeden Akşener, bunun sürdürülebilir bir durum olmadığını, asgari ücretin, siyasi tartışmaların gündeminden acilen çıkarılması gerektiğini dile getirdi.
Akşener, iktidara geldiklerinde asgari ücreti belirlerken Malezya, Brezilya ve Fransa'da olduğu gibi çeşitli makroekonomik göstergeleri temel alan sağlıklı bir modeli benimseyeceklerini aktardı.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TÜİK'in, Hane Halkı İşgücü Anketi'nin 2020 verilerine göre, hanesine sadece 1 asgari ücret giren 3 milyon 125 bin işçimiz var. Bu durum '3 milyon 125 bin işçimiz ve aileleri açlık sınırının altında yaşıyor' anlamına geliyor. İşte bu farkındalıkla biz diyoruz ki asgari ücret en az 4 bin lira olmalıdır. Ancak mevcut uygulamayla bekar bir asgari ücretlinin eline 4 bin lira geçmesi durumunda bunun işverene maliyeti en az 6 bin 574 lira olacak. İktidarın beceriksizliği nedeniyle zaten iflasın eşiğinde olan işverenimiz için bu maliyet maalesef karşılanabilir değil. Bu durumda ne istihdamı arttırabiliriz ne de güvencesiz çalışmanın önüne geçebiliriz. Bu nedenle işveren maliyetindeki artışı düşük tutan ama işçinin eline geçen tutarı da arttıran bir çözüme ihtiyacımız var. İşte o nedenle bizim asgari ücret önerimiz, brüt ücretin yüzde 22 artırılıp 4 bin 360 liraya çıkartıldıktan sonra çalışanlarımıza devlet tarafından 555 lira ek bir ödeme yapılarak ellerine geçen net ücretin 4 bin lira olmasıdır. Bu sayede işçimizin eline geçen parayı yüzde 41 buçuk arttırıp işverenimize olan maliyetini ise ÜFE'nin yaklaşık yarısı olacak şekilde yüzde 24 seviyesinde tutuyoruz. Böylece hem işçilerimizi korumuş oluyoruz, hem de işvereni mağdur etmiyoruz."
Meral Akşener, bu önerinin bütçeye ilk etapta 106 milyar liralık bir maliyet getirdiğini, ancak önerilerinin hayata geçirilmesi durumunda hem iç talebin sürdürülebilir bir şekilde artacağını hem de 350 bin yeni istihdamın sağlanacağını öne sürdü.
AK Parti iktidarının şimdiye kadar beceriksizliklerinin faturasını hep millete kestiğini ancak şimdi sıranın kendilerine geldiğini iddia eden Akşener, "İşe uçak filosundan tasarruf ederek başlayabilirler. Nasıl ki rahmetli Özal, rahmetli Demirel, dünyanın en pahalı uçağına binmedilerse Sayın Erdoğan da dünyanın en pahalı uçağına binmeden yaşayabilir. Sadece bir uçaktan vazgeçmenin bedeli bugünkü kurla 6 milyar lira kaynak sağlayacaktır. AK Parti'nin itibarlarına son derece düşkün liyakatsiz kadroları, bir yıl boyunca devletin araçları yerine kendi araçlarını kullanabilirler. Çoğunun, devletin onlara sağladığı araçlara ihtiyaçları bile yok. Dolayısıyla bir yıl boyunca kendi arabalarına binerek de yaşayabilirler." değerlendirmesinde bulundu.
Cuma gününün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olduğunu hatırlatan Akşener, bugün hala engelli vatandaşların, 21. yüzyılın imkanları göz ardı edilerek kent mimarisinden ulaşıma, sağlığa ve eğitime kadar birçok alanda engellerle karşılaştıklarını söyledi.
OECD ülkelerinde engellilerin istihdam oranının yüzde 44, Türkiye'de ise bu oranın yüzde 22 olduğunu hatırlatan Akşener, konuşmasının bir bölümünde engelli Sevda Doğan'ı kürsüye davet etti. Doğan, Akşener'e el emeği ile ürettiği hediyeleri takdim etti.
Sevda Doğan'ın konuşmasının ardından sözlerine kaldığı yerden devam eden Akşener, iktidarın 2021 yılı bütçesinde engelli vatandaşlara layık gördüğü kaynağın bütçenin sadece yüzde 1'i civarında olduğunu anımsattı.
Korumalı istihdam yerine destekli istihdam modelini getireceklerini ifade eden Akşener, "Böylelikle engelli vatandaşlarımız istedikleri firmayı ve iş koçlarını seçebilecek. Seçtikleri koçlar, potansiyellerini ortaya çıkarıp güçlü yönlerini ve becerilerini dikkate alacak şekilde onlara istihdam olanakları sağlayacak. Üstelik iş hayatlarında ve sosyal çevrelerinde dışlanma riskiyle karşılaşmamaları için koçluk kapsamında sürekli destek sağlanacak." dedi.
Meral Akşener, eşit işe eşit ücret yasasını hayata geçireceklerini, Engelli Hakları Sözleşmesi'ni imzalayıp tüm politikalarda taban olarak uygulayacaklarını, engelli vatandaşların gelir vergisi muafiyetini yeniden düzenleyeceklerini anlattı.
Engelli vatandaşların toplu taşımada ve taksilerde çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını anımsatan Akşener, bu vatandaşların hayatını kolaylaştırmak ve yaşadıkları sorunları azaltmak için "Kişisel Bağımsızlık ve Teknik Yardım Merkezi" ile "Engelsiz Taksi Projesini" hazırladıklarını kaydetti.
Akşener, projeyle engelli vatandaşların artık taksi beklemek zorunda kalmayacağını, ulaşımın onlar için çok daha erişilebilir hale gelmesini sağlayacaklarını dile getirdi.