“Türk Futbolu Tam Bağımsız Olmalı”
“Türk futbolu tam bağımsız olmalı”
Haberin Yıldızı -- Haber Merkezi
Pandemi günlerinde her alanda çalkantılar olduğu gibi Ülkemizde de futbol anlaşılmaz bir halde Karadenizin fırtınalı hallerini aratmaz oldu. Basketbol, Voleybol, Hentbol liğlerinin virüsün yayılmaması adına sona verilirken, Sağlık kurulundan ve TFF den futbola ise devam kararı çıktı.
Gazete ve Tv kanallarına konuşmayı pek sevmeyen Trabzonspor’un şampiyon apoletli oyuncusu, 2012-2013 sezonunda ligde ve kupada fırtınalar koparan 1461 Trabzon kulübü yaratıcılarından Mehmet KÖROĞLU ricamız üzerine www.haberinyildizi.com’a düşünceleri aktardı.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi toplam 31 il içinde bulunan şehrimiz de sokağa çıkma yasağının kaldırılması üzerine, tedbirimizi alarak sosyal mesafe kuralları içerisinde futbolu adına sizler için www.haberinyildizi.com olarak sorduk. Sporun duayeni de açık sözlülükle cevap verdi.
-Sayın Mehmet KÖROĞLU, son şampiyon kadrodaki oyunculardansınız, neden artık şampiyonluk gelmiyor?
-M.K.: Öz olmalı, özünde özü olmalı. Birlik, beraberlik, inanç, aidiyet duygusu olmaz, az olsun benim olsun derseniz başarıyı yakalayamaz, şampiyonda olamazsınız. Trabzonspor, Trabzonlu olmayanlara verdiği değeri Trabzonlu olan kendi öz evlalarına vermeli ki başarı da şampiyonlukta bizim olsun.
Bakın şunuda söyleyeyim bir şey göz ardı edilmesin bu takım ligde ve avrupada fırtınalar koparıp desdanlar yazarken Türkiyede Şampiyonluklara kupalara ambargo koyarken Yöneticiler Trabzonlu,Teknik ekip Trabzonlu ve Futbolcular yerli ve %80 ide TRABZONLU idi ne zamanki yabancı hayranlığı başladı biz şampiyonluktan ve kupalardan uzaklaştık kısaca şunu demek isterimki Trabzonsporda başarı Trabzonun evlatlarıyla oluyor.
- Değer neden verilmiyor?
-M.K.: İnanın buna bende anlam veremiyorum ama dışarıdan geleni misafir diye daha çok seviyoruz herhalde. Kendi değerlerimizi kaybetmeden elimizden uçmadan değerini bilmeli kıymet vermeliyiz.
- 38 yıl geçti ve son şampiyon kadronun oyuncusu olarak anılıyorsunuz neler hissediyorsunuz ?
-M.K.:Öncelikle bir yanlışı düzeltelim son şampiyon değil,son resmi şampiyon kadronun oyuncusuyum. Kim ne derse desin, nasıl kabul ederse etsin fark etmez biz biliyoruz. Dünya biliyor ve kabul ettiler ki Trabzonspor 2010/2011 sezonu şampiyonudur.
Sorunuza gelince, elbette güzel bir duygu 2010/2011 sezonu şampiyon kadromuzu da kutluyorum. O sezon bizim için gurur yılıdır. O tarihlerde 1461 Trabzon kulübünün yöneticisi idim. Türkiye’ye genç,inançlı hem de öz evlatlarımızla neleri başardığımızı gösterdik.
-1461 demişken, başarılı idiniz. Türkiye sizi konuşuyordu neden bıraktınız?
-Misyonumuzu tamamladığımızı düşündüm. Belki bir müddet daha devam edebilirdik ama 1461 Trabzon’un asıl amacı Trabzonspor’a futbolcu kazandırmaktır. Dolayısı ile Trabzonspor ile 1461 Trabzon yönetimleri arasında bir uyum ve ahenk olmalı ve biz bunu sağlamıştık. Bıraktığım dönem Trabzonspor başkanı olan sayın Sadri ŞENER, aday olmama kararı alınca, gelecek yönetimin 1461 Trabzon Kulübü yönetimiyle uyumlu çalışabilmesi için istifa ederek ellerini rahatlatmak istedim.
-Türk futbolununasıl görüyorsunuz?
-M.K.: Tam bağımsız olmalı. Kurullar bağımsız olmalı. MHK, Tahkim, Ceza kurulları ve Federasyonun rengi Kırmızı- Beyaz olmalı. Bir takım veya futbolcu hakkında karar alınırken kararmerciindekiler formalarını çıkarmalıdır. Böyle olursa futbolumuz gelişir. Avrupa’ya daha çok oyuncu gönderebilir. Göndermeliyiz. Futbolcu ithal değil, ihraç etmeliyiz. Futbol bir temaşa sanatıdır. Siyaset ile bağdaştırmak doğru değildir.
-Covid 19 salgını nedeniyle, ligler oynansın mı, oynanmasın mı tartışmaları var. Kulüplerde test sonucu pozif olan sporcu, yöneticiler mevcut, ne yapılmalı nasıl yapılmalı?
M.K.:Öncelikle normalleşme olmalı hayat böyle geçmez. Tabiî ki şartlar olgunlaşmışsa vaka sayısı minimumda kaldı ise halk sağlığını tehdit eden unsurlar kalktı ise ligler oynanmalı. Dediğim gibi futbol temaşa sanatıdır.
“FUTBOLCU, SEMBOLİKTE OLSA TİRİBÜNDE SEYİRCİ İSTER”
Seyircisiz de oynanabilir. Fakat aynı tuzsuz yemek gibi olur. Seyircide olmalı. Madem sosyal mesafe diyoruz. Sahada 22 futbolcu, 3 hakem aktif olarak bir arada olabiliyor ise tribünde de sembolik olarak örneğin 500 taraftar olmalı. Futbolcu tribünü boş görmemelidir.
Bu iş üç boyutludur. İkinci boyutu maddiyattır. Sporcu para isteyecek, kulüp vermeyecek çünkü oynanmamış 8 maç var. Yönetim haklı yayıncı kuruluş para vermiyor. Yayıncı kuruluş haklı maçlar oynanmamış, reklam gelirinden mahrum kalmıştır. Yani herkes haklı bir haksız o da Covid -19 .. (gülüşmeler)
Üçüncü boyutu insani vicdandır. Yüzyılda bir olacak bir olay oldu. Salgın Dünyayı etkisi altına aldı. Kimsenin dâhili ve kabahati yok, hayat durdu. İnsanlar evlerine hapsoldu. Bizde kalktık tartışıyoruz. Maçlar oynasın! Kim şampiyon olacak, Avrupa’ya kim gidecek.
-Ligin tescili hakkında ne söyleyebilirsiniz?
-M.K.:Kulüpler bir araya gelsin, oturup konuşsunlar. 100 yılda bir olan olay olmuştur. Sadece bizim ülkemiz değil Dünyada olmuştur. O halde bizde bu durumu kabul edelim. Hakkaniyet neyse kalan sekiz maç için o olur, bu olur demeden herkes vicdanen kabul ederek sıralama ligde neyse bunu kabul edelim. Şu anda orada Trabzonspor mu var? O şampiyon olsun. Sıralama da oynanmış maçlara göre kalsın deyip lig tescil edilsin. Kulüplerimiz şunuda diyebilmeli 1. sırada Galatasaray, Fenerbahçe,Beşiktaş, Malatya veya Alanya’da olabilirdi. Görünün tabloda Trabzonspor var. Trabzonspor’da bizim takımımız, ülkemizin bir takımı Avrupa’da gururumuz diyebilmeli ve bu ligi böyle tescil edebilme erdemliğini göstermelidirler.
-Liğin devam kararı sonrası vaka oluşursa sorumluluk kime ait olur?
M.K. : Diyelim ki tescil edilmedi oynandı. Müsabakadan önce test yapıldı. Ve herhangi bir görevlide veya sporcuda test sonucu pozitif çıktı. O kişi karantinaya aldınız, sorunu çözdünüz. Ayrıca bu süreçte öğrendik ki etkileri de 14 günde çıkıyormuş. Peki, karşılaşmayı 14 gün bekletecek miyiz? Arkadaşında virüs tespit edilen diğer oyuncu ve oyuncuları veya diğer görev yapanları hangi ruh haliyle oynamaya hatta o stadyuma girmeye zorlayabilirsiniz?
Her hangi bir kurum, şirket, atölye gibi yerlerde çalışanların birinde dahi virüs tespit edilmiş ise diğer çalışanların o iş yerine gitmeme hakkı var. Bu durumda bahsettiğimiz duruma göre futbolcular veya diğerleri bizde oynamıyoruz derse altı kişilik oyun mu kuracaksınız.
En önemlisi transferde milyon dolarlar konuşulsa bile bir futbolcu, yönetici, top toplayıcı,teknik ekip veya yöneticilerden birisi o saha şartlarında virüs kapar vede vefat ederse bunun manevi bedelini dillendirmek dahi istemiyorum. Ancak maddi bedeli kaç lira olacak ve bunu o kişinin ailesine nasıl anlatacaksınız? Ve sorduğunuz gibi bu sorumluluğu kim üstlenecek, sağlık kurulu topu Federasyona attı. O halde Futbol Federasyonu olacaktır. Altından kalkabilir mi? Bende bunu onlara soruyorum. Bunu bize onlar anlatmalıdır.
Sonuç olarak, egolar bir kenara bırakılıp puan cetveline göre lig bu şekilde tescil edilmelidir. Gelecek sezonlara başımız dik, sağlıklı bakmalıyız.