YA OKU YADA OKUYANLARI DİNLE…

Gâvur, dinsiz dediklerimiz 'OKU' duklarından mezarlıkları boş… Celal Şengör’ün, “Senin cahilliğin benim yaşamımı etkiliyor.” Cümlesine hadi hak verme. Eğitime önem vermeyince, okumayanların ülke yönetiminin kilit noktalarında olmasını ‘anlayamıyorum’ demek yanlıştır. Bu yanlış iyi bir doğru değildir. Dersimiz felsefe olmadığı gibi öğretmen de değilim. Platon’un ‘Devlet’, Vıctor Hugo’nun ‘Sefiller’ i oku-muşsan anlamışsındır. Babamın ilkokul karnesinde Felsefe, psikoloji gibi dersler olduğunu gördüğümde şaşırmıştım. Ortaokulda kriz yönetimi diye ders bile varmış. 1955 yılında “Liselerin son sınıfları için JEOLOJİ” ders kitabı olduğunu internette kitap araştırmalarım sırasında görmüştüm. Bildiğiniz gibi artık liseler de dahi mantık, laiklik dersleri de yok. Ne mi olmuş? Okuyalım… Kriz yönetiminde başarısız olan iktidar, depremzedeleri yerleştirmek için KYK yurtlarını boşalttı. Üniversitelerde uzaktan eğitime geçildi. Gençler bilimden uzaklaştırıldı. Diyanet ise deprem bölgesi hariç tüm yatılı Kuran kurslarında yüz yüze eğitime başlanacağını açıkladı. Eğitimciler, kararı “Gençler, yetersizliklerini konuşmasın, soru sormasın istiyorlar. Karar politik” diye eleştirdi. Devam edelim okumaya. Deprem bölgesindeki çoğu kullanılamaz halde olan PTT yerleşkeleri için PTT Genel müdürü iş başı çağrısında bulundu. “Hizmetlerimizin bölgede bulunan Mobil PTT işyerleri aracılığıyla yürütülmesi uygun görülmüştür” denildi.” … Okulları kapatırsak, para ile diplomalar dağıtırsak, liselerdeki çocuklarımızı akşam liselerinde sınava tabi tutarsak okumuş-okutmuş olmuyoruz demek oluyor. Ne oluyoruz biliyor musunuz? Malzemeyi eksik koyan, İnsanlara ev değil tabut inşa eden, Ülkenin hücrelerine kadar işlemiş Cehaleti yerleştirmiş oluyoruz. Sonuç; eğitimin olmadığı yerde çöküş var olmuştur. Kentlerde çadırlar, hastaneler, mutfak, wc kurup, köyleri sahipsiz bıraktığımızda, Kurtulanları, yaşamla mücadele içinde bıraktığımız da, Binlerce insan göçük altında iken sen yapmadın, ben yaptım yarışına girildiğinde kriz yönetiminden bi habersin demek olur. Otur! SIFIR… İktidar, para, rant hırsına, muhalefet oy kazanma kurnazlığına kriz anında devam ediyorsa, dersten değil sınıfta kaldınız. En acı olan da bir kitapta okumuştum. "Sen iyi bir insansın. Onun için seni çok öldürmüşler. Bu, hep böyledir " diyordu. Siyaset böyle devam ettikçe, ‘OKU’madıkça galiba bizler, tekrar tekrar ÖLmeye mahkûmuz… Lösemi hastası çocuğun tedavi masrafının bir kısmını depremzedeler için gönderdiğini, şehit çocuğunun kendisine bağlanan maaşı bağışladığını duyduğun da ölmemişseniz, aldığınız nefesten utanmalısınız! Ya Hatay oy Hatay sınırımın bekçisi, Ata’mın kişisel namusum dediği adını “Sınırdaki Ay” koyduğu Hatay! Sana hizmet getirmeyenler, topraklarına yabancıları dolduranlar şimdi acaba emellerine kavuştular mı? Harçlığını, kumbarasındaki parayı, maaşını, emekli maaşını, hac parasını bağışlayanlarını OKU-dular ise biz Hatay’a ne yaptık diyebildiler mi?   “Önce tedbir, sonra tevekkül” demeyenler her doğal afetten sonra döktükleri timsah gözyaşlarına inanmamızı da beklemesinler. Neden mi? Depremler sonrasında bile ranta, talana, israfa, liyakatsizliğe devam edildi! Yurttaş, bölgeden gelecek iyi haberlere odaklanmışken, seçim iptal edilsin, edilmesin ile gündemi değiştirdiler. İktidar hiçbir şey olmamış gibi ihalelere, atamalara devam etti. Bilim insanlarının, “Doğa talanı bitsin” uyarılarına karşın 6 Şubat sonrası deprem bölgesindeki 11 farklı proje için ÇED süreci başlatıldı. 10 kamu ihalesi için girişimde bulunuldu. Doğru kentleşme tartışmaları arasında mimarlık fakültesine ilahiyat mezunu dekan atandı. Tam da ülkemizin, Okullara, Öğretmenlere, Bilim İnsanına, Araştırmacılara, Medeniyete, Halkçılığa, Özgür bireylere, Aydınlığa, İhtiyacı olduğuna zaman da…! Yani; Eğitim, Eğitim, EĞİTİM!
Benzer Videolar