Türkiye Ekonomisinde "Talep Soğutma"nın İki Büyük Bedeli
Manşetler: Yüksek faiz ve kredi kısıtlamaları iç talebi keserken, işsizlik oranlarında kademeli artış endişesi büyüyor. Öte yandan, cari dengede beklenen iyileşme hız kazanıyor.
Türkiye'nin ekonomik programı, temel olarak yüksek enflasyonu dize getirmek amacıyla parasal sıkılaştırma üzerine kuruldu. Ancak bu agresif politikaların iki temel sonucu, makro dengelerde çelişkili bir tablo ortaya koyuyor: Cari dengede iyileşme hızlanırken, ekonomik aktivitedeki yavaşlama nedeniyle istihdam piyasası üzerindeki baskı artıyor.
İstihdamda Geri Adım: Büyümedeki Düşüşün İşgücü Piyasasına Etkisi
Ekonomi yönetiminin iç talebi "soğutma" çabaları, kaçınılmaz olarak ekonomik büyüme hızını düşürdü. GSYH büyümesindeki bu yavaşlama (2025'in ilk çeyreğindeki görece zayıf büyüme performansı), istihdam yaratma kapasitesini de sınırlıyor.
İşsizlik Artışı Riski: Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı hala tek hanelerde (Eylül 2025 itibarıyla %8.6 civarında) seyretse de, imalat sanayiindeki zayıf seyir ve iç piyasaya yönelik beklentilerdeki düşüş, özellikle genç işsizliğinde ve genel işsizlikte kademeli bir artış riski oluşturuyor.
Küçülen KOBİ'ler: Kredi maliyetlerinin tarihi seviyelere ulaşması, sermayeye erişimi zorlaştırdı. Bu durum, ekonominin can damarı olan KOBİ'lerin yeni işçi alımı yapmasını engelliyor, hatta mevcut istihdamı koruma yeteneklerini tehdit ediyor.
Tüketimdeki Yavaşlama: Hane halkı, yüksek enflasyon ve kısıtlı kredi koşulları nedeniyle harcamalarını erteliyor. Bu durum, hizmet ve perakende sektörlerindeki iş hacmini daraltarak bu sektörlerdeki istihdamı baskılıyor.
Cari Açıkta İyileşme: Sıkılaşmanın Beklenen Pozitif Etkisi
Parasal sıkılaştırma politikalarının en belirgin ve olumlu etkisi ise dış ticaret dengesi ve cari açık cephesinde görülüyor.
İthalat Azalıyor: Yüksek faizler ve iç talepteki daralma, vatandaşların ve şirketlerin ithal mal ve hizmetlere olan iştahını önemli ölçüde kesti. Bu durum, aylık dış ticaret açıklarının daralmasına ve cari işlemler dengesinin iyileşmesine doğrudan katkı sağlıyor.
Rezervler Güçleniyor: Atılan kararlı adımlar ve yabancı yatırımcının tekrar Türk varlıklarına olan ilgisi sayesinde, Merkez Bankası'nın brüt ve net uluslararası rezervlerinde önemli bir toparlanma sağlandı. Bu durum, Türk lirasının kırılganlığını azaltan en önemli unsurlardan biri.
Sürdürülebilirlik: Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerine göre, cari açığın milli gelire oranının 2026'da %1.3'e kadar gerilemesi hedefleniyor. Bu, ekonominin dış şoklara karşı direncini artırmak açısından kritik bir başarı olarak değerlendiriliyor.
Sonuç: Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyonun bedelini, hız kesen büyüme ve istihdam piyasası üzerindeki artan riskler ile ödüyor. Ancak uygulanan sıkı politikalar sayesinde dış dengelerdeki iyileşme hızlanıyor. Gelecek dönemde ekonomi yönetiminin asıl zorluğu, fiyat istikrarını sağlarken istihdam piyasasını krize sokmayacak hassas bir dengeyi kurmak olacak.
Yorumlar