Günler, haftalar, aylar—ve yıllar boyunca Gazze’de yaşayan sivillerin hayatı adım adım yok oluyor. Hava saldırıları, tank atışları ve ağır silahların kullanımıyla kent merkezleri harabeye dönmüş; milyonlarca insan evsiz, aç ve tıbbi bakımdan yoksun kalmış durumda. Sağlık kuruluşları ve BM organları, Gazze’de çocukların, bebeklerin ve ailelerin maruz kaldığı insani krizi “felaket” ve “katastrofik” olarak tanımlıyor.
Savaşın halk üzerindeki en acı yüzü, çocuklar. UNICEF ve diğer insani yardım kuruluşları, Gazze’de on binlerce çocuğun öldüğünü, yaralandığını veya akut beslenme yetersizliğiyle karşı karşıya olduğunu bildiriyor. Sağlık tesislerinin büyük bölümü ya yok edilmiş ya da hizmet veremez hale gelmiş; yoğun bakım, cerrahi müdahale ve doğum hizmetleri ciddi oranda aksıyor. Bu koşullar altında yenidoğanlar ve küçük çocuklar hayatlarını kolaylıkla kaybedebiliyor.
Günbegün artan ölüm sayıları ve kitlesel yerinden edilme, temel insani ihtiyaçların erişimini neredeyse imkânsız hale getirdi. BM kuruluşları ve uluslararası yardım örgütleri, Gazze’de nüfusun büyük kısmının suya, gıdaya, yakacağa ve tıbbi malzemeye erişemediğini; insani yardımın engellendiğini veya yetersiz kaldığını raporluyor. Açlıktan, kötü hijyen koşullarından ve tedavi edilebilen hastalıklardan ölenlerin sayısı hızla yükseliyor; bazı bölgelerde açlık ve malnütrisyon belirtileri artık açıkça gözlemleniyor.
Sivillerin güvenli bölgelere kaçışı da bir çözüm sunmuyor: hareket yolları bombardıman altında, güvenli geçişler sınırlı ve güneyde ilan edilen “insani bölgeler” bile güvenliğin garantisi değil. Binlerce aile, gece yarısı yollara dökülüyor; yanında yalnızca birkaç torba eşya olan insanlar çadır kamplarda, okullarda veya sokaklarda hayatta kalmaya çalışıyor. Bu kitlesel yerinden edilme dalgası, sağlık ve su altyapısının çöküşüyle birleşince ölümler hızla artıyor.
Uluslararası kurumlar bazı olayları savaş suçları ve daha ağır suçlamalar bağlamında incelemeye alırken, İnsan Hakları Yüksek Komisyonu’na bağlı bir bağımsız komisyon da Gazze’deki bazı uygulamaların soykırım tanımına girebileceğine dair raporlar yayımladı. Bu tür hukuki değerlendirmeler uluslararası toplumda geniş yankı uyandırdı; ancak sahadaki koşulları değiştiren tek şey ateşkes ve kesintisiz insani erişim olacaktır.
Sağlık altyapısına yönelik saldırılar, sivil yaşamı sürdürmeyi neredeyse imkânsız kılıyor. Hastaneler ya doğrudan hasar alıyor ya da personel ve ilaç eksikliği nedeniyle hizmet veremiyor. Acil müdahale kapasitesinin azalması, her gün artan bebek ve çocuk ölümlerinin temel nedenlerinden biri. Yardım kuruluşları, düşük stoklar ve koridorların güvenli olmaması nedeniyle temel beslenme ve tıbbi malzemelerin ulaştırılamadığını tekrarlıyor.
Peki ne yapılabilir? Öncelikle acil ve koşulsuz insani erişim sağlanmalı; hastanelere, beslenme merkezlerine, su ve sanitasyon hizmetlerine ulaştırılacak malzemelerin engellenmeden girmesine izin verilmeli. Uluslararası toplum, insani koridorların açılması, sivillerin korunması ve ateşkes için baskıyı artırmalı. Ayrıca çocuklara yönelik beslenme ve sağlık müdahaleleri derhal artırılmalı; uzun vadede ise Gazze’de yaşayanların temel yaşam haklarını güvence altına alacak siyasi çözümler aranmalı.
GÜNDEM
Az önceMAGAZİN
5 saat öncePOLİTİKA
5 saat önceDÜNYA
6 saat önceSPOR
1 gün önceEKONOMİ
2 gün öncePOLİTİKA
2 gün önce