95 yılı öncesi doğan anne babaların duygularına tercüman olmak niyetim.
Zavallı Y kuşağı.
Milenyum çağına geçişte arada kalmış, ezilmiş, şaşırmış bir kuşak.
Haliyle bu arada kalmışlığın, adapte olmayışın travmalarını taşıyorlar.
Toplumsal baskı neticesinde anne kucağı, baba sevgisi görememiş bir kuşak.
Anadolu’da (batıda öyle olduğunu düşünmüyorum) aile büyüklerinin yanında çocuk sevmenin ayıplandığı tufah! bir döneme denk gelen sevgi görmeyen, sevgi nedir bilmeyen bir kuşağın aşırı sevgi ile büyütmeye çalıştırdıkları Alfa Kuşağı konumuz….
Bütün bunların neticesinde “Ben görmedim çocuğum görsün. Ben yaşamadım o yaşasın.” merkezli çocuk büyütme serüveni.
Sonuca bakarsak kimine göre sağlıklı kimine göre problemli bir nesil yetiştirdiler.
İki bakış açısıyla da bakacak olursak
Evet, kendine güvenen, sosyal, üretken bir kısım var.
Kendini ifade edebilen, hakkını koruyan bir nesil gurur kaynağımız tabii ki.
Projeleriyle yurtdışı burslar kazanan, bilime, teknolojiye yön veren azınlık da olsa başarılı, topluma faydalı bir Alfa kuşağı var bunu yadsıyamayız.
Lakin çoğunluğa bakacak olursak üzülmemek elde değil.
Bütün öğretmeler dert yakınıyor.
Sınıfta kendi kendine bağıran, anlamsızca sürekli konuşan onlarca çocuk olduğunu, yaptıkları tek şeyin sadece gürültü çıkarmak olduğunu söylüyorlar.
Özgüven ile şımarıklık arasındaki o ince ayrıntının Y kuşağı ebeveynler penceresinden “özgüven” olarak algılanmasının sonuçları…
Çocuklar büyüdükçe fark eden bir şey olmuyor.
“Çocuğuma söz geçiremiyorum.” diyerek sitem eden binlerde ebeveyn var maalesef.
Çocuk kendi krallığını kurmuş, anne baba köle olmuş küçük saraylar artık hepimizin evi.
Ah! Şimdiki çocuklar…
Okumuyorlar, yazmıyorlar. Her zaman telefondalar.
Sanal bir dünyaları var o dünyada yaşıyorlar.
Konfor alanından çıkmakta zorlanan çocuk dışarıda olup biten mücadelenin farkında olmuyor.
Tüm ihtiyacı ailesi tarafından karşılanmış bu kuşağı, aile evinden uzaklaştığında sudan çıkmış balığa dönüyor.
Kendi ihtiyaçlarını karşılamayacak durumda, hayatın sert darbelerine karşı göğüs geremeyecek nahiflikte savrulup gidiyor.
Muhtemel böyle bir nesil yine kendileri gibi bir çocuk yetiştireceğinden gelecek kuşak da aynı kaderi yaşayacak.
Travmatik ebeveynlerin çocukları büyüdükçe, ebeveynler biz nerde yanlış yaptık sorusunu sorsalar da iş işten geçmiş oluyor. Evet Sevgili Ebevenyler,
Her çiçek kendi zamanında, kendi mevsiminde açar.
Çocuklarınıza geçmiş travmalarınıza göre bir yaşam şekli sunmayın.
Bizlere verilen kısacık bir hayatı renklendirmek, hareketlendirmek, sağlıklı hale getirmek biz ebeveynlerin elinde.
Çocuklar bizim geleceğimizi oluştururken, “şimdiki zaman”ı en kaliteli şekilde geçirmeniz dileklerimle
BÖLGE
3 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
13 saat önceSPOR
13 saat öncePOLİTİKA
1 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önceBÖLGE
2 gün öncePOLİTİKA
2 gün önce