DOLAR 40,7021 0.17%
EURO 47,4636 -0.19%
ALTIN 4.440,390,15
BITCOIN 4751574-0.13592%
Trabzon
26°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

İRADE HIRSIZLIĞI

İRADE HIRSIZLIĞI

ABONE OL
8 Ağustos 2025 20:53
İRADE HIRSIZLIĞI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her seçim dönemi, umutların tazelendiği, sözlerin verildiği, partilerin ve adayların halkın kapısını çaldığı bir zaman dilimidir. Vatandaş, oy pusulasının başına geçtiğinde sadece bir isme değil, o ismin temsil ettiği siyasi görüşe, ilkelere ve vaatlere mühür basar. İşte bu yüzden bir partiden seçilen kişinin, zaman içinde başka bir partiye geçmesi yalnızca siyasi bir pozisyon değişikliği değil; aynı zamanda seçmenin iradesine karşı yapılmış bir saygısızlıktır.

Bugün Türkiye’de milletvekilleri ya da belediye başkanlarının parti değiştirmesi hukuken mümkün. Ancak hukuken doğru olan her şey vicdanen kabul edilebilir midir? İşte asıl sorgulanması gereken yer tam da burasıdır.

Bir seçilmişin, “fikirlerim değişti”, “partim beni dışladı” gibi gerekçelerle başka bir siyasi çatının altına geçmesi, sadece onun kişisel kararı değildir. O kararın ardında, milyonlarca seçmenin teveccühü, güveni ve umudu vardır. Bu güveni yok sayarak atılan her adım, demokrasiye değil; kişisel hesaplara hizmet eder.

Siyasette ilke ve sadakat kadar halkın iradesine saygı da önemlidir. Bugün seçilip yarın başka partide saf tutanlar, “milletin vekili” değil, adeta kendi çıkarının temsilcisi haline geliyor. Bu tür geçişlerin ardından ne seçmen tatmin oluyor ne de temsil anlamını buluyor.

Toplumun büyük bir bölümü bu durumu “siyasi etik ihlali” olarak görüyor. Zira seçilmiş bir kişinin parti değiştirme ihtiyacı duyuyorsa, en doğru ve şeffaf yol bellidir: İstifa eder, halkın karşısına tekrar çıkar ve meşruiyetini yeniden sandıkta alır.

Seçmen, bir partiye bağlı olarak oy verirken bir gelecek hayaline de ortak olur. O hayal, bir süre sonra başka bir partinin söylemlerine bağlanıyorsa ortada büyük bir sorun vardır. Çünkü seçmen vekil seçmiştir ama vekil kendi yolunu çizmiş, asıl sahibi olan halkı devre dışı bırakmıştır. Bu duruma başka ne ad verilebilir ki? İrade hırsızlığı değilse nedir?

Parti değiştirmek isteyen bir siyasetçi gerçekten dürüst ve samimiyse yapacağı şey bellidir: İstifa eder, halkın huzuruna yeniden çıkar. “Ben bu yeni yolda yürüyeceğim” der ve halkın rızasını bir kez daha alır. İşte o zaman siyaset erdem kazanır.

Ama görüyoruz ki çoğu zaman koltuklar bırakılmak istenmez. Çünkü dert fikir değil, temsil değil, hizmet değil; dert o koltuğun sağladığı imkânlardır. Bu da siyaseti kirletir, güveni zedeler.

Sonuç olarak:
Bugün, siyasette ilkenin, sadakatin ve halk iradesine saygının yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Halkın oyuyla seçilen bir kişi, başka bir partide siyaset yapacaksa önce halktan yeniden izin istemelidir. Aksi takdirde bu geçişler, sadece siyasi değil, ahlaki bir problem olarak da karşımıza çıkmaya devam edecektir.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r
error: Content is protected !!