Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Programı kapsamında son olarak, Tarım Fuarı katılımcıları ile bir araya geldi, üretici ve çiftçilerin talep ve önerilerini dinledi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu üretici ve çifçilerin sorunlarını dinlemeden önce yaptığı konuşmada “hiçbir çiftçi zarar etmeyecek sizlerin ürünlerine sahip çıkacağız, sizlere makul bir karla destek vereceğiz ve ürünlerini satın alacağız. Hiç kimseye çiftçiyi avuç açar hale getirmeyeceğiz. Bunun sözünü veriyorum“. dedi
Kılıçdaroğlu daha sonra konuşmasında : Efendim kısa bir konuşma yapacağım çünkü sizi dinlemek istiyorum. Sizin sorunlarınızı sizin dilinizden dinlemek benim için çok daha önemli. Sabah Ödemiş’e gittik, dönüşte bir kahveye uğradık, kahvede çiftçi arkadaşlarımız vardı, kimisi hayvancılık yapıyordu, kimisi de toprakla uğraşıyordu. Söylediklerini okudum, aynen ifade ettiler bana; yem, ilaç, su, elektrik ve gübre fiyatlarında çok anormal artışlar var. Bu artışlar içinde bizim tarımla uğraşmamız mümkün değil çünkü zarar ediyoruz. Bunlara zam geliyorsa sattığımız ürünü de satabilmeliyiz ve makul bir kar elde edebilmeliyiz. Eğer makul bir kar elde edemiyorsak biz tarımla neden uğraşalım. Söyledikleri doğru mu? Doğru.
Şimdi çiftçi arkadaşlarım, değerli kardeşlerim, önce şu konuda herkesin uzlaşması lazım, bütün siyasilerin, hangi partiden olursa olsun aklı başında olan bütün siyasilerin bu konuda uzlaşması lazım. Tarım sektörü stratejik bir sektördür ve dünyanın bütün ülkelerinde tarım sektörüne destek verilir. Şimdi bu konuda bir anlaşma olunca en önemli adımı atmış olacağız. TBMM üstüne düşen görevi yaptı, Tarım Kanununu çıkardı 2006 yılında. Çıkan kanunun 12.maddesi diyor ki, her yıl en az milli gelirin yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilir. Yani her yıl en az yüzde 1 oranında çiftçiye milli gelirin yüzde 1’i oranında destek verilir. 2006 yılından bu yana hiçbir zaman bu kanunun maddesi tam uygulanmadı. Çiftçilerin var olan hükümetten 2006’dan bu yana dünya kadar alacağı var, 175 milyar lira alacağı var eğer işi rakama dökersek. Para verilmedi. Sizin hakkınız olan size teslim edilmedi. Demek ki parlamento görevini yapmış, milletvekilleri görevini yapmış, Tarım Kanununu çıkarmış, en az yüzde 1 oranında çiftçiye desteği öngörmüş, kanun bu desteği mecburi olarak hükümetin uygulamasını öngörmüş ama hükümet bunu uygulamadı. Demek ki bu konuda sizin ve bizim ortak bir dil geliştirmemiz lazım. Sizi, tarımı, her dönemde çiftçiyi desteklemek zorundayız. Bunun sadece bizim görevimiz değil bu ülkeyi düşünen herkesin ortak görevi olması lazım.
İkinci konu; pandemi döneminde tarımın, beslenmenin, insanı doyurmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Tarıma gerekli önem verilmiyor, çiftçiye gerekli destek verilmiyor, yem bile dışarıdan ithal ediliyor, ilaç ithal ediliyor, canlı hayvan ithal ediliyor, et ithal ediliyor, mercimek ithal ediliyor, nohut ithal ediliyor. İthal edilmeyen hiçbir şey yok. O zaman oturup düşünmemiz lazım neden biz topraklarımız varken bereketli, suyumuz varken, güneşimiz varken neden dışarıdan getiriyoruz bunları? Konya’dan küçük Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 185 milyar dolar. 185 milyar dolar Konya’dan küçük bir devlet tarım ürünü ihraç ediyor. Devasa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ihracatı 18 – 19 milyar dolar. İthalatı saymıyorum. Neyimiz eksik? Çiftçi deseniz var, toprak deseniz var, su deseniz var, çalışacak gençler deseniz taşı sıksa suyunu çıkaracak gençlerimiz var. Her şeyimiz var, neden tarım bu kadar kötü durumda? Saman koymuşsunuz buraya teşekkür ederim, altı ok saman diyorsunuz. Bu saman aklınıza gelir miydi yurtdışından ithal edilecek? Bu saman buğdaydan daha pahalı olacak diye aklınıza gelir miydi? Demek ki yönetemiyorlar. Sağlıklı ve tutarlı bir planlama yapmak lazım. Planlamanın özü şudur: Çiftçi neyi ekeceğini bilecek, asgariden kaça satacağını bilecek, çünkü o fiyatı devlet belirleyecek, onun üstüne bir fiyat verirse tüccar ona satacak, veremez onun altına düşerse devlet taahhüt ettiği fiyattan ürününü satın alacak. Böylece hiç kimsenin zarar etmediği, herkesin kazandığı, bol miktarda ihracat yapabileceğimiz bir alanı hep beraber ayağa kaldırmış oluruz. Çiftçiye, alın terine her zaman şükran duydum, her zaman yanınızda oldum, her zamanda yanınızda olmaya da özen göstereceğim. Bir siyasetçinin yapabileceği en güzel şey bu güzel ülkede herkesin huzur içinde yaşamasıdır. En büyük dileğimiz budur. Bunun yolu da herkesin alın terinin bedelini kazanmasıdır. Çiftçi kazanamıyor, sizler kazanamıyorsunuz, ama size sözüm söz beraber kazanacağız, birlikte kazanacağız. Göreceksiniz birlikte Türk çiftçisinin alın terini, ürettiği ürünleri dünyanın her tarafına taşıyacağız.
Bu vesileyle Büyükşehir Belediye Başkanımıza da teşekkür etmek isterim. Bir tarım merkezini gezdik, kuru iklimde susuz yani tarımda hangi ürünler ekilmeli, sulu arazide ya da alanda hangi ürünler ekilmeli, hangi meyveler dikilmeli, bütün bu konularda güzel bir merkez açmış. Toprak analizleri yapılacak, çiftçinin arzu ettiği analizler toprağını getirecek. Dedim ki, Sayın Başkan bu analizler karşılığında çiftçi size ne kadar para ödeyecek? Hiçbir para ödemeyecek tamamını bedava yapacağız, çiftçi toprağını getirecek analiz edeceğiz, gübresi nedir, hangi gübreyi kullanması lazım, hangi ürünü ekmesi lazım, en çok verimi nasıl alması lazım bütün bunların altyapısını oluşturuyorum.
Bakınız, koskoca Tarım Bakanlığının yapamadığını sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediye Başkanı tek başına yapıyor. Daha göreceksiniz İzmir’de hiçbir çiftçi zarar etmeyecek. İzmir’de, bizim Büyükşehir Belediyelerimizin olduğu bütün yerlerde çiftçiler zarar etmeyecek. Onların ürünlerine sahip çıkacağız, onlara makul bir karla destek vereceğiz ve ürünlerini satın alacağız. Hiç kimseye çiftçiyi avuç açar hale getirmeyeceğiz. Bunun sözünü veriyorum. dedi
EKONOMİ
18 saat önceSPOR
21 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
21 saat önceGÜNDEM
1 gün önceBÖLGE
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önce