İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri YAŞAR ve beraberinde, İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin ÖRS, İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Orhan Çakırlar, İYİ Parti Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş, İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özbay Er, İYİ Parti Giresun İl Başkanı Abdulkadir Eroğlu ve İYİ Parti Ordu İl Başkanı Ekrem Şentürk ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde fındık üreticilerinin talepleri konusunda Basın Toplantısı düzenleyerek, 2021 fındık sezonunun üreticilerimiz ve ülkemiz açısından bol ve bereketli bir sezon olmasını dilediler.
Samsun Milletvekili Bedri YAŞAR, “Türkiye, dünyanın en büyük fındık üreticisi konumundadır. Dünya genelinde fındık üretiminin yaklaşık yüzde 70’lik bölümü ülkemizde üretilmektedir. Üretimdeki büyüklük ihracata da yansımış durumdadır. Dünya fındık ihracatının yaklaşık yüzde 90’lık bölümü ülkemiz tarafından yapılmaktadır. Fındık ihracatı 2020 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 36 oranında düşmüştür.” ifadelerine yer vererek, 2020 yılında toplamda 280 bin 924 ton iç fındık ihracatından 1 milyar 945 milyon 299 bin 937 dolar ülke ekonomisine katkı sağlandığını, Fındık, Türkiye’nin en önemli geleneksel ihraç ürünü olduğnu söyledi.
Karadeniz Bölgesi’nde yıllık ortalama 500-600 bin tonun üzerinde fındık üretimi yapıldığını, fındık Karadeniz Bölgesi’nin en önemli geçim kaynaklarından birisi olduğunu belirten Milletvekili Yaşar, “500 bin aile doğrudan, 2 milyon aile de dolaylı olarak fındık üretimi, hasat, işlenme ve ticaret gibi işler kapsamında geçimini fındıktan sağlamaktadır. Türkiye için fındık ister üretildiği hektar alan bakımından olsun, isterse yapılan ihracat bakımından olsun milli ve stratejik bir üründür. Bu nedenle, hükümet fındık konusunda ulusal bir politika izlemelidir. İzlenecek politika kalıcı olmalıdır. Bu politika, İktidarlara, Bakanlara bürokratlara ve kişilere göre değişmemelidir.” dedi.
“Fındık fiyatı, uluslararası firmalar tarafından değil, üretici ve devlet tarafından belirlenmeli” diyen Yaşar, Belirlenen bu fiyat üreticiyi mağdur etmemesi gerektiğini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Fındığın fiyatı, alım politikası, üretim maliyeti, ihracat fiyatı ve diğer birçok uygulama rekolteye bağlı olarak belirlenmektedir. Rekolteyi olduğundan yüksek gösterirseniz fiyatı düşüyor. Olduğundan az gösterirseniz bu kez de fiyat yükseliyor. Her durumda birileri zarar ediyor. En büyük zararı da üretici ve haliyle ülkemiz görüyor. Bu nedenle, bakanlık tarafından rekolte tahmini çabuk ve güvenilir bir şekilde vaktinde yapılmalıdır. Aksi takdir de, ortaya çıkacak olan durum başta üretici olmak üzere bütün kesimler etkilenecektir. Bazı birlikler ve kurumlar bu yıl ki tahmini rekolte miktarını açıklamaya başladılar bile.”
REKOLTE AÇIKLAMALARI
Karadeniz İhracatçı Birliği, 2021 yılı tahmini fındık rekoltesinin 790 bin ton civarında olacağı tahmin ettiğini, Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi (INC) 2021 yılı için 640 bin ton rekolte açıkladığını, Ulusal Fındık Konseyi (UFK), Temmuz’da yapılacak çotanak sayımı sonucu asıl rekoltenin ortaya çıkacağını bildirdiğini aktaran Bedri Yaşar,
Avrupa Birliği, Türkiye’deki yüksek üretimden rahatsızdır.
“Sadece bu rakamlar bile, ülkemiz için fındık üretiminin önemini ve ulusal ekonomi açısından değerini ortaya koymaya yetmektedir. Türkiye dışında kalan ve önemli 7 fındık üreticisi ülkenin üretmiş oldukları toplam fındık miktarı, Türkiye üretiminin ancak yarısına yakınını oluşturmaktadır. Türkiye’nin en büyük ihracatı Avrupa Ülkelerine yapılmaktadır. Avrupa Birliği, ithal etmiş olduğu kabuksuz fındığın yüzde 64’lük bölümünü, kabuklu fındığın ise yüzde 4’lük bölümünü Türkiye’den almaktadır. Bu nedenle, Türkiye kabuksuz fındık konusunda 1’nci kabuklu fındık konusunda ise 3’ncü en önemli tedarikçi ülke konumundadır. Avrupa Birliği, Türkiye’deki yüksek üretimden rahatsızdır. Avrupa Birliği, sert kabuklu meyve üreticilerine yapmış olduğu destek ile İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz gibi üye ülkelerde fındık üretimini artırmaya çalışmaktadır. Ayrıca Almanya izlemiş olduğu politikalarda Arjantin ve Gürcistan gibi bazı ülkelerde fındık üretimi teşvik etmeye ve maddi destek sağlamaya başlamıştır. İzlenen tün bu politikaların tek bir amacı var. O da, Türkiye’nin elindeki fındık piyasa üstünlüğünü elinden almak.
Fındıkta şirket tarımı, şirket egemenliği kurulmak isteniyor
İşte Biz İYİ Parti olarak, Ülkemizde bir Ulusal Fındık Politikası oluşturulmasına bu bakımdan çok büyük önem veriyoruz ve istiyoruz. Fındık konusunda dünya da bütün bunlar yaşanırken, Türkiye’de durum bir tekelleşmeye doğru adım adım ilerlemektedir. Fındıkta şirket tarımı, şirket egemenliği kurulmak istenmektedir. Türkiye, pamuk ve tütünden sonra fındıkta da üretimdeki gücünü şirketlere kaptırma yoluna girmiştir. Türkiye’nin fındık üretiminde ciddi bir reforma, yenilenmeye ve verimliliği artırmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu özellikle alan bazlı destekler ve yüksek girdiler üreticiyi bahçeden uzaklaştırmaya başlamıştır. Gübre başta olmak üzere, bakım ve hasat masraflarından oluşan her türlü girdide yüksek artışlar meydana gelmiştir” dedi.
Fındık konusunda kısa ve uzun vadede tedbirler alınmalıdır
Bedri Yaşar, fındık konusunda kısa ve uzun vadede çeşitli tedbirler almak gerektiğine işaret ederek konuşmasını şu şekilde devam ettirdi;
120 TL olan işçilik ücretinin bile en az 150-160 TL olacağı konuşulmaktadır. 2019 yılında 100 TL olan ÜRE Gübrenin fiyatı, bu yıl 180 TL’ye, 130 TL olan DAP gübrenin fiyatı da 300 TL’ye yükselmiştir. Üretici artan maliyetlerden ve girdilerden yakınmaktadır. 2015 yılında fındık 20 TL iken, 80 dönüm fındık bahçesi için aldığımız fındık ilaçları 600 TL’ iken, 2021 yılı Fındık 21 TL 80 dönüm Bahçem için aldığımız Fındık ilacı 3800 TL olmuştur. 2015 yılı Fındık 20 TL fındık 80 dönüm bahçemiz için aldığımız azotlu gübre tutarı 4000 TL iken, 2021 yılı Fındık 21 80 dönüm bahçemiz için aldığımız azotlu gübre 9000 TL olmuştur. 2015 yılı Fındık 20 TL motorinin litre fiyatı ortalama 4 TL iken, 2021 yılı Fındık 21 TL motorin litre fiyatı ortalama. 7 TL’nin üzerinde olmuştur. Enflasyon artışı, döviz kuru değişiklikleri göz önüne alındığında fındık üreticisi giderek fakirleşmekte ve ürününden beklediği kazancı bir türlü elde edememektedir. Bu nedenle, fındık konusunda kısa ve uzun vadede çeşitli tedbirler almak gerekmektedir.
TMO depolarındaki fındığı ucuz fiyata kapatmalarının önüne geçilmelidir.
Kısa vadede; Her şeyden önce hükümetin açıklayacağı fındık fiyatı; artan girdiler, özellikle gıda enflasyonu, döviz kuru değişimi göz önünde bulundurularak açıklanmalı ve 35 TL’nin altına düşmemelidir. Fiskobirlik rehabilite edilmelidir. Fiskobirlik siyasi baskılardan dolayı ortaklık anlayışından uzaklaşmaya başlamıştır. Fiskobirlik üzerindeki siyasi baskılara son verilmelidir. Fiskobirlik desteklenmeli ve alım yapması sağlanmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alım kotasını kaldırmalıdır. Fındık alımı Fiskobirlik yerine Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) üzerinden yapılacaksa TMO satın aldığı değer üzerinde gerekli masraf ve karını koyarak daha alıma başlamadan önce piyasaya satacağı fiyatı da belirlemeli ve ilan etmelidir. Böylece, art niyetli ve fırsatçı piyasa spekülatörlerinin TMO depolarındaki fındığı ucuz fiyata kapatmalarının önüne geçilmelidir. TMO, bunu yapabilirse, daha alım aşamasında iken fiyat vermeden kenarda bekleyen tüccarın art niyeti kırılmış olur ve üreticiye reel piyasa şartlarını erken zamanda oluşturması sağlanır. Aksi takdirde sürekli TMO tarafından alınarak depolara konulan ve şişen stok tüccar tarafından çok cüzi bir fiyat farkı vererek TMO’nun elinden alacak ve üretici zarar edecektir. TMO’nun toplam depo kapasitesi 150.000 ton civarındadır. Tahmini rekolte miktarı bu yıl için resmi olarak açıklanmasa da bellidir.
TMO’NUN KAPASİTESİ
TMO’nun toplam depo kapasitesi 150.000 ton civarında olduğuna göre, aradaki farkın speküla edilmesi konusunda önlem alınmalıdır. Ayrıca sezon için çok önceden hazırlık yapılmalı ve depo önlerinde geçen yıl yaşanan sorunların yaşanmasına izin verilmemelidir. Üreticiye fındık alım garantisi verilmelidir. Alım fiyatının yanında üreticiye en az 5 TL refah payı verilmelidir. Fındık alım fiyatı olabildiğince erken açıklanmalı ve üreticinin ürün bedeli geciktirilmeden peşin olarak ödenmelidir. Üretim yapılan illerde, fındığa dayalı gıda sanayisi teşvik edilmelidir. Fındık sanayiine dayalı üretim ve üretim makinaları teşvik edilmelidir. Üreticiye yapılan alan bazlı destek, gübre ve mazot destekleri artan maliyetler karşısında yetersiz kalmıştır. Kur ve enflasyon artışı dikkate alınarak 4 yıldır dönüm başına 170 TL olarak ödenen alan bazlı destekler 250 TL’ye çıkarılmalıdır. Üreticiye 2020 yılı desteleri 2021 yılının Nisan ve Mayıs aylarında ödenmiştir. 2021 destekleri daha ortada yok. Destekler bir yıl geriden gitmektedir. Bu soruna bir çözüm bulunmalıdır.
Fındık fiyatı dolar kuruna endeksli hale getirilmelidir.
Her üreticinin Çiftçi Kayıt Belgesi (ÇKS) mevcut değildir. Bu nedenle, ÇKS Belgesi olmayan üretici de Toprak Mahsulleri Ofisi’ne isterse fındık verebilmeli ve devlet desteklerinden yararlandırılmalıdır. Maliyetlerin düşürülmesi için mazot ve gübre fiyatları desteklenmelidir. Üreticiye hastalık ve zararlılarla mücadele, bitki besleme ve budama gibi konularda İlçe Tarım ve Ziraat Odaları tarafından yeterli destek sağlanmalıdır. Fındıkta alan toplulaştırma ve makinalı fındık tarımı devletin olmazsa olmaz önceliği olmalıdır. Kısa vadede öncelikle bunlar yapılmalıdır. vadede ise; Fındık büyük oranda ihraç ürünüdür. Dolayısıyla uluslararası piyasada döviz bazında alınıp satılmaktadır. Gerek üreticilerin ekonomik manada önlerini görebilmeleri, gerekse de ticari belirsizliğin önüne geçmek ve her sene fiyat spekülasyonunu önleme bakımından fındık fiyatı dolar kuruna endeksli hale getirilmelidir.
Lisanslı depoculuk tabana yayılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Lisanslı depoculuk uzun vadede birçok soruna çözüm bulacak bir husustur. Lisanslı depoculuk ve fındığın türev piyasalarda ekonomik olarak değer bulması adına çok önemli bir adım olacaktır. Lisanslı depoculuk ile arz fazlası fındık garanti fiyat üzerinden teslim alınacak ve teslim ettiği ürüne karşılık üreticinin tahvil veya çek türünde bir güvencesi olacaktır. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’nın, Lisanslı Depoculuk Yönetmeliği yayımlanmıştır. Söz konusu Yönetmelik, fındık ticaretini kolaylaştırma, depolanması için yaygın bir sistem oluşturma, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlama ve kalitesini koruma amacıyla hazırlanmıştır.
Ancak bu yönetmelikte küçük üreticiyi korumaya yönelik bir düzenleme olduğunu söylemek mümkün değildir. TMO benzeri Fındık İşletmeleri Kurumu kurtulmadıkça ve lisanslı depoculuk bu sisteme entegre edilmedikçe üreticiye faydasının olması beklenmemelidir. Mevcut düzenleme talepleri, ihracatçıyı korumaya yönelik olup, Fiskobirlik’i tamamen devre dışına çıkarmayı hedeflemektedir. Bu sektörde büyük üreticinin zaten sorunu yoktur. Önemli olan küçük üreticinin korunmasıdır. Üreticiyi mağdur etmeyecek alım fiyatları hasat öncesi hükümet tarafından biran önce açıklanmalıdır. Fındık alım fiyatı, üreticinin beklentisini karşılayacak şekilde 35 TL’nin altına düşmeyecek şekilde açıklanmalıdır”
EKONOMİ
11 saat önceSPOR
13 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
13 saat önceGÜNDEM
22 saat önceBÖLGE
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önce