DOLAR 34,6260 0.15%
EURO 36,3545 0.08%
ALTIN 2.920,270,11
BITCOIN 3227197-4.40304%
Trabzon

KAPALI

06:27

SABAHA KALAN SÜRE

DEVLET BAHÇELİ : MİLLİYETÇİ HAREKET YAPARSA EN İYİSİNİ YAPAR

DEVLET BAHÇELİ : MİLLİYETÇİ HAREKET YAPARSA EN İYİSİNİ YAPAR

ABONE OL
8 Ekim 2021 12:07
DEVLET BAHÇELİ : MİLLİYETÇİ HAREKET YAPARSA EN İYİSİNİ YAPAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli  yaptığı açıklamada “Cumhur ittifakı ülkemiz için hizmet etmeye devam edecektir” dedi.

Gene Başkan Bahçeli yaptığı aöıklamaya şöyle devam etti, Bizim her soruya verilecek bir cevabımız, her soruna yönelik çözüm önerilerimiz vardır, her zaman da milletimizin emrine ve hizmetine bilaistisna amadedir.

Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’yla birlikte Türkiye’nin muazzam sinerjisi, akıl ve gönül enerjisidir.

TBMM’nin bu yeni yasama yılında Cumhur İttifakı olarak Türkiye’mize yapacağımız, sağlayacağımız ve kazandıracağımız pek çok yasal düzenleme, insanımızı huzur, refah ve esenliğe kavuşturacak yine pek çok sayıda adım ve kararımız olacaktır.

Bildiğiniz üzere, parti olarak Eylül ayıyla birlikte sahadaki temas ve çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.

Siyasi faaliyetlerimizi ülkemizin her köşesine nüfus ve sirayet edecek şekilde yaygınlaştırdık.

Detaylarıyla planlayıp hayata geçirdiğimiz bölge istişare toplantılarımız vesilesiyle 81 ilimizin tamamına ulaştık.

Salgın şartlarını titizlikle dikkate alarak düzenlediğimiz bölge istişare toplantılarımız hamd olsun canlı, coşkulu, düzenli, disiplinli, verimli şekilde geçmiş ve nihayetlenmiştir.

Bu vesileyle bütün dava arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi yaparsa en iyisini yapar.

Nitekim davamızın haklarını layıkıyla savunacağız.

Vatan ve millet sevdasının bayraktarı olacağız.

Başarmanın sınırı, mücadelenin de sonu yoktur.

Çünkü hayat ve hadiselerin akışı devamlı değişime uğramaktadır.

Bu değişimin momentini anlayanlar, bu değişimin sistemsel mekaniğini çözenler taktik çelişkileri, stratejik gelgitleri aşma becerisi gösterenlerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi işte böylesi bir beceriyi muvaffakiyetle perçinlemenin, daha da ilerletmenin, olanla yetinmeyen bir hedef büyüklüğünün izindedir, munzam iddiasındadır.

İnandığımız sürece, ilkelerimizin irfanına, davamızın itibarına bağlı kaldığımız müddetçe ne bir engel tanıyacağız, ne de iftira ve ihanetlere boyun eğeceğiz.

Dünya, eski teorik şemaları sallayan yeni düşünsel keşiflerin, köklü zihniyet değişimlerini tetikleyen güçlü sarsıntıların tesiri altındadır.

Klasik tabirle söylersek, dünya ne eski dünya, insan ne eski insandır.

Ne var ki, beşeriyetin müşterek değerlerindeki gelişme hızı, baş döndüren değişim dinamiklerinin çok gerisindedir.

Bu çelişkiden mütevellit yığılan açmazlar ve çarpıklıklar hepimizin gündemini meşgul etmektedir.

KOVİD-19 salgının tehlike saçması, küresel ve bölgesel çatışmaların artan ölçeği, asimetrik ve ekonomik gerilimlerin yaygınlık kazanması, siyasi ve diplomatik kutuplaşmaların yumuşama emaresi göstermeyen sertliği aslına bakarsanız iyimserliğimizi bir hayli gölgelemektedir.

Bilim ve teknolojik atılımlardan dolayı dünya küçülmesine küçülmüştür, ancak insanlığı kapanına sıkıştıran nevzuhur meselelerin ağırlığı da günbegün fazlalaşmıştır.

İnsani felaketlerin, göç krizlerinin, göçmen akınlarının, sınır anlaşmazlıklarının, paylaşım kavgalarının, etnik ve mezhep rekabetlerinin, hegemonya mücadelelerinin, çok kutuplu dünyaya geçiş sancılarının neden olduğu karmaşa medeniyet ve milletler arasındaki soğumayı donma noktasına taşımaktadır.

29 Ekim 2021 Çarşamba günü, Soçi’de Rusya Federasyonu Devlet Başkanıyla 3 saatlik bir görüşme yapan Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye başta olmak üzere iki ülkeyi doğrudan ilgilendiren meseleleri görüşme fırsatı bulmuştur.

İki liderin de memnuniyetini dile getirdiği, bunun yanında verimli ve yararlı neticelere kapı araladığı gün gibi aşikar olan Soçi Zirvesi Türkiye ile Rusya arasındaki netameli konuların en azından yumuşama ümitlerini ve mevcut statükoyu canlı tutmuştur.

Rusya’yla işbirliği alanlarının uçak motorları, savaş uçakları, uzay çalışmaları, gemi ve denizaltı yapımı hedeflerini kapsayacak şekilde genişleyecek olması her iki ülkenin de çıkarına uygundur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, Suriye’de kalıcı, nihai ve sürdürülebilir bir çözüm bulma vakti gelmiştir.

Malumunuz olduğu gibi, ABD yönetimi ise Rusya’dan silah ve askeri malzeme alan ülkelere muhtelif yaptırımları devreye sokmaktadır.

Bunlardan birisi olan “Amerika’nın hasımlarına yaptırımlar yoluyla karşı koyma yasası”Türkiye’yi de içeriğine almıştır.

Amerika yaptırım kartını masaya çıkardı diye devletimizin egemen vasfından vazgeçeceğimizi bekleyenler, bunu dileyenler, aldığımız füze ve hava savunma sistemini depolarda çürümeye terk edilmesini tavsiye edenler ya işbirlikçi mahluklar ya da iradesiz mankurtlardır.

Türkiye olarak neyi alacağımızın, ne zaman alacağımızın, nasıl alacağımızın, hangi vasıtaları kullanacağımızın ihtiyaç duyulan hesabını yalnızca büyük Türk milletine vereceğimizi herkesin bilmesinde yarar vardır.

Palavracı tiplerin, histerik kişiliklerin, patolojik siyasi zihniyetlerin ne dediğinin, ne söylediğinin, neyi önerdiğinin hiçbir ehemmiyeti yoktur.

ABD yönetimi yeni yaptırımlarla bizi tehdit ediyormuş.

Varsın etsinler, nasıl olsa alıştık, yaptırım var diye Türkiye Cumhuriyeti’nin şeref ve haysiyetini hiç kimseye çiğnettirmeyiz, hiç kimseye de böylesi bir teşebbüs şansını vermeyiz.

Yağlı kuyruk gördüler mi ağızlarının suyu akan içimizdeki emperyalist kalıntıların Türkiye’de hatırı sayılamaz, hükmü geçemez.

ABD, silah almayın diye ülkemize yaptırım gözdağı verirken, aynı anda Suriye’nin kuzey doğusunda ne işler çevirdiğini itiraf edecek dürüstlüğe sahip midir?

PKK’ya, YPG’ye suikast ve saldırı silahlarını bedelsiz vermeyi kendisine hak görüyor da, milli güvenliğimizi korumak amacıyla temin ettiğimiz silahlar mı gözüne batıyor?

Teröristlerle ittifak içinde olan bu ülkenin şaşkın ve şuursuz yöneticileri Türkiye’yi ne sanıyorlar?

Hainlere gelince mubah olan, Türkiye’ye gelince ne hakla günah sayılıyor?

2 Ekim 2021 Cumartesi günü, Bingöl’ün Genç ilçesi Yolçatı köyünde yaşanan bir elektrik arızasını gidermek için yola koyulan iki işçimizi, yola tuzaklanan el yapımı patlayıcıyı uzaktan patlatarak şehit eden PKK’lı şerefsizler, ABD’nin kelepir beslemeleri, emperyalizmin kiralık tetikçileridir.

Şehit işçilerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve mesai arkadaşlarına da sabır ve başsağlığı diliyorum.

Afganistan’ı bu hale getiren kimdir?

Dünya üzerinde 800 noktada 350 bine yakın askeri konuşlandırarak yapmadığını bırakmayan ülke Türkiye’ye ne anlatıyor? Dost ve müttefiklik onların lügatinde düşmanlıkla mı tanımlanıyor?

YPG’li terörist Mazlum Kobani kod isimli alçak, 28 Eylül 2021 tarihinde, The Times Gazetesi’ne verdiği demeçte, Biden’in Suriye’de kendilerini terk etmeyeceklerine dair söz verdiğini ileri sürüyor.

Üstelik ABD Merkez Kuvvetler Komutanı güvence vermek, Biden’in sözlerini aktarmak için bu teröristbaşını ziyaret ediyor.

Terörizmin paravan yapılanması olan Demokratik Suriye Meclisi’nin sözde yürütme kurulu başkanı ABD’nin bölgede kalacağını söylüyor.

Kimin kimlerle yürüdüğü netleşiyor, sis perdesi aralandıkça aralanıyor.

Biz HDP demek PKK demektir diyorduk, meğerse bu denkleme ABD de bağımsız değişken olarak eklenmiştir.

Yüz kızartıcı, utanç verici, insanlık değerlerini hiçe sayan kanlı bir ittifak Türkiye’ye karşı kurulmuştur.

Biraz sonra temas edeceğim üzere, böylesi bir dönemde, CHP Genel Başkanı’nın sözde Kürt sorununu telaffuz etmesi tesadüf müdür?

Yoksa iç işgal cephesine restoresi ve yeni baştan dizaynı yapılarak siparişi verilen bayatlamış sömürge teklifi midir?

Nedir bu gelişmelerin sır ve gizemi?

Tam da bu sırada, FETÖ irtibatlı Demokrat Partili bir senatör Temsilciler Meclisi’nin gündemine Ülkü Ocaklarını getirmiştir.

Şu işe bakınız! Şu talihe bakınız! Şu feleğin oyununa bakınız!

2022 yılı ABD Ulusal Savunma Yetki Yasası’nın Temsilciler Meclisi’nde onaylanan metninde, “Ülkü Ocakları”nın bir terör örgütü olup olmadığı hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından rapor hazırlanmasını öngören bir madde de yer almıştır.

Yine bazı Avrupa ülkelerine benzer şekilde Milliyetçi-Ülkücü Hareket açıkça, adice hedef alınmıştır.

Bu konuda söyleyeceğim sözler saatler boyunca konuşsam yine bitmez.

9 Ekim 2021 Cumartesi günü, Türk Gençlik Kurultayı’na teşrif edecek kardeşlerim hep bir ağızdan elbet gerekli cevabı vakar ve asaletleriyle vereceklerdir.

Ancak anlamadığım şudur; bu kadar mı korkuyorlar bizden? Bu kadar mı kabuslar görüyorlar Ülkücülerin varlığından? Bu denli mi ürküyorlar cesaretimizden?

Ben, Ülkü Ocakları’nda yetişmekten iftihar eden bir Genel Başkanım.

Hayatım boyunca kalbimin ve fikrimin bir köşesinde Milliyetçi Hareket Partisi’ni, diğer köşesinde Ülkü Ocakları’nı bir sancak gibi taşıdım.

İkbal için değil, Türklüğün muzaffer şafağının sökmesi, Türk milletinin istiklal ve istikbal haklarının ebed müddet muhafazası için Ülkücü oldum, Ülkücü yaşadım, vakti saati geldiğinde can emanetini de Ülkücü olarak Rabbim’e teslim edeceğim.

Bundan da şeref ve bahtiyarlık duyacağım.

Dünyaya bir kez daha gelsem, bin defa Ülkü Ocaklarına giderdim, yine Ülkücü Hareket’in bir ferdi olurdum.

Ne güzel de söylemiş Hz.Mevlana; “insanı ateş değil kendi gafleti yakar; herkeste kusur görür kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan o sana öyle bakar.”

Yine demiş ki, “insan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa değeri o kadardır.”

Ey ABD’nin Temsilciler Meclisi, ne anlatsak boş, ne söylesek yararsız.

Ne biliyorsanız onu yapın, elinizden geleni ardınıza koymayın.

Ülkü Ocakları’ndan şehit çıkar, gazi çıkar, kahraman çıkar, vatan ve millet sevdalısı çıkar, devlet ve siyaset adamı çıkar, sanatçı ve bilim insanı çıkar, velhasıl adam gibi adam, yiğitler yiğidi insan çıkar.

Bir tek çıkmayacak teröristtir, haindir, devlet ve millet düşmanıdır.

Eğer ille de terörist arıyorlarsa, terör örgütü görmeye merak sarmışlarsa, onlara Pensilvanya’ya bakın diyeceğim, FETÖ’yü kurcalayın diyeceğim, PKK’ya, YPG’ye, DEAŞ’a odaklanın diyeceğim, velakin nafile, çünkü baktıkları yerde görecekleri yalnızca kendileri olacaktır.

 

Muhterem Arkadaşlarım,

Türk milleti üzerinde hesabı olan zalim ve muhasım çevreler, her dönemde kullanıma müzahir figüranları elleriyle koydukları gibi bulmuşlar, onları havuç-sopa stratejisiyle çemberlerinde tutmuşlardır.

Bizim gibi görünen, ama bizden olmayan; yerli gibi duran, ama yabancılara ajanlık yapanlar sürekli milli ve manevi hassasiyetlerimizle oynamışlardır.

Zira aldıkları zelil talimatlar, altında ezildikleri diyet listeleri bunu gerektirmiştir.

Anadolu coğrafyasındaki varlığımız Türk milleti adıyla 950 yıllık bir maziye sahiptir.

Partiler ve siyaset üstü yüksek politikamızın yönünü tarihin ve coğrafyanın zorunlulukları çizmiştir.

Bu kapsamda, 13 Kasım 2009 tarihinde, TBMM Genel Kurulu’nda yapmış olduğum konuşmamda aynen şunları söylemiştim:

“Adı üstünde, jeo-politik, üzerinde yaşanılan coğrafyanın yöneticilerine yüklediği yönetim sorumluluğunu ve vizyonunu tanımlar.

Yüksek siyaset, kaynağını ve duruşunu coğrafyadan alır. Her coğrafyanın doğal ve zorunlu politikası vardır.

Anadolu üzerinde yaşıyor olmanın da bir jeopolitiği vardır ve bin yıldır değişmemiştir.

Coğrafya aynı duruyorken (ki öyledir); on asırdır bu topraklardan yükselen politik dinamikleri değiştirirseniz, buradan hepinizi uyarıyorum ki coğrafyayı mutlaka kaybedersiniz.

Ve size başka başkentlerin jeopolitiğinden doğmuş yeni coğrafyalar dayatılırken, onun da politiğini öngöremezseniz ve anayurt politiği ile eklemleyemezseniz, ortaya kesinlikle dağılma ve yıkılış çıkacaktır. Bugün karşımızdaki tehlike de budur.

Bu kaçınılmaz akıbeti değiştirecek bir tek olumlu örneğe tarih henüz şahitlik etmemiştir.  İnsanlığın geçmişi, tarihin çöplüğü bunu öngörememiş yöneticilerin ve devletlerin enkazı ile doludur.”

Zillet ittifakının ana ortaklarını ikaz ediyorum, sözde Kürt sorununu tartışmak demek, milleti tartışmak demektir.

Milletin tartışılması devleti tartışmaya açmakla eşanlamlıdır.

Bu düşüncelerim ne bir vehmin, ne bir sendromun, ne de bir paranoyanın mahsulüdür.

Binlerce yıllık insanlık tarihinin, yüzlerce yıllık milletler mücadelesinin, millet olmanın inceliklerine nüfuz edebilmiş yüksek bir fikriyatın, derin bir duyuşun ve milli tarihe vakıf olmanın eseri ve neticesidir.

Bunlar benim şahsi fikrim değil, bin yıllık millet varlığının bu topraklarda tutunmak için, kanla, gözyaşıyla, çileyle bugüne aktardıkları stratejik mirasıdır.

Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP vardır, İP vardır, HDP vardır, köşesiz köşe yazarları vardır, karanlığın teşrifatçısı satılmış aydınlar vardır.

Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r
error: Content is protected !!