Milletvekili Tığlı verdiği kanun teklifinde : Ülke ekonomisine verdiği katkı ile önemli tarımsal ürün olan fındık, başta Giresun, Ordu, Trabzon, Rize, Artvin, Samsun, Gümüşhane, Sinop, Kastamonu, Düzce, Sakarya, Zonguldak, Bartın, Kocaeli, Bolu, Tokat olmak üzere hemen hemen Karadeniz’e kıyısı olan her ilde yetiştirilmektedir.
Doğu Karadeniz’in yaklaşık iki buçuk milyon insanı için fındık, yaşantılarını belirleyen bir efsanedir. Dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini üreten Türkiye, en önemli üretici ülke konumundadır. Giresun Kalite, Levant Kalite ve Sivri Kalite olarak ayrılan Türk fındığı dünya fındıkları içinde en kaliteli olanıdır. Sadece Piraziz ile Beşikdüzü arasındaki bölgede yetişen Giresun kalite fındık, yağ oranı yüksek, aroması oldukça yoğun olan bir fındık cinsidir. Doğa, Doğu Karadeniz’in toprağına yeryüzünün en iyi fındığını yetiştiren olağanüstü özellikler vermiştir.
700-750 bin hektarlık bir alanda dolaylı ya da dolaysız olarak yaklaşık 500 bine yakın aile tarafından üretilen fındık ile elde edilen gelirden, ülke nüfusunun yfizde 101uk bir kısmı faydalanmaktadır. Fındık üretiminde dünya piyasasının çoğunu elinde bulunduran ülkemiz, fındığı dış pazarda daha etkili bir hale getirmek için yaptığı çalışmalarda yetersiz kaldığı görülmektedir.
Ülkemizde ABD, İtalya, İspanya, Fransa, Iran, Gürcistan, Azerbaycan ve Çin’den daha çok fındık üretildiği halde, fındık politikalarındaki yanlışlar, rekolte tahminlerinin manipüle edilmesi ve kabuklu fındık alım ve destekleme fiyatlarının üretim maliyetleriyle başa baş olması nedeniyle hak ettiği değeri bir türlü bulamamıştır.
Oysa, ülkemizde ki fındık üretimi, 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde yapılan çalışmalar ile birçok kez değişikliğe uğramıştır. Fındık bahçelerinin gençleştirilmesi, üretim maliyetlerindeki dengesizlik, rekolte tahminlerin manipüle edilmesi, ihracat gelirleri ve fındığa yüklenen katma değer çalışmaları hep yetersiz olmuştur.
Hasat zamanından önce fındık rekoltesi üzerine yapılan manipülasyon içerikli açıklamalar ve bu açıklamalara bağlı arz talep dengesini belirleyen fiyatlar, üreticinin elindeki fındığın karşılığı olamamıştır. Fındık üretimi, işlenmesi ve pazarlanması hakkında güncel ve üreticiden yana bir kanun olmadığı için üreticiler her hasat döneminde zorda kalmakta ve fındık alımların’ yöneten tekelciler karşısında çaresiz kalmaktadırlar.
Hasat zamanı geldiğinde kimi üreticimiz düz ovada, kimi üreticimiz sarp arazilerde hasat yapmaya çalışmaktadır. Yaptığı bu hasat ile de geçi ” sağlamanın yanı sıra kredi borcunu, okul taksitini, ilaç parasını, k. işçi parasını, SGK ve çeşitli sigorta primlerini ödeyebilmek için etmektedirler. Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik), 2 Kasım 1935 tarihinde yürürlüğe giren 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu ve Tarım Satış Kooperatifi Anamukavelenamesi kapsamına göre 28 Temmuz 1938 tarihinde kurulmuştur. 1964 yılına kadar kendi adı ve hesabına, daha sonra da çıkartılan bir Bakanlar Kurulu Kararı ile 1994 yılına kadar doğrudan ya da dolaylı olarak Hazine adına, 2000 yılına kadar da Destekleme ve Fiyat istikrar Fonu’ndan kredi kullanarak Hazine adına alım yaparak üreticiyi rahatlatmıştır. Daha sonra ki yıllarda yaptığı alımlar da ise herhangi bir görevlendirme olmamıştır.
Tarım satış kooperatiflerine ait işletme ve tesislerin özelleştirilmesini amaçlayan 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun 2000 yılında yürürlüğe girmişti. Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte 50 kooperatifi, 250 bine yakın ortağı ve 5 binden fazla çalışanı ile dünya fındık sektörünün en önemli kuruluşu olan Fiskobirlik, Yeniden Yapılandırma adı altında şirketleştirilmiş ve üç ayrı şirkete bölünmüştü.
1964 ile 2000 yılları arasında Fiskobirlik tarafından yapılan devlet destekleme alımları, 2000’li yıllardan sonra Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından yapılmaya başlanmıştır. TMO tarafından yapılan devlet destekleme alımlarında serbest piyasada oluşan fındık fiyatları, her zaman destekleme flyatlarından az olmuştur.
Oysa Fiskobirlik tarafından 20001i yıllara kadar yapılan devlet destekleme alımlarında serbest piyasada oluşan fındık fiyatları, daima destekleme fiyatlanndan yüksek olmuştur.
Istikrarlı bir fındık piyasası ve üreticinin geleceği için Fiskobirlik yeniden devlet adına alım yapmalı, üreticinin belirleyeceği şekilde yönetim organları yeniden yapılandırılmalı, şirketleşme modelini terk edip 2000’li yıllardan önceki konumuna geri dönmeli ve devlet adına fındık alımlarını yapması gerekmektedir.
Fındık üreticilerinin, sendikal örgütlenmesi bağımsız olarak yeniden sağlanırsa hem müdahale alımlarında hem de rekolte belirleme sürecinde üreticinin lehine sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu durumda ihracat yoluyla ülke ekonomisine yüksek miktarlarda döviz girdisi olarak geri dönecektir.
01.01.2020 ile 31.12.2020 tarihleri arasında ülkemiz, 292 bin 433 ton fındık ihraç edip karşılığında 2 milyar 10 milyon 787 bin 689 ABD doları ihracat geliri elde etmiştir.
01.01.2019 ile 31.12.2019 yılının aynı döneminde ise ihracatımız 343 bin 557 ton olurken ihracat geliri de 2 milyar 312 milyon 45 bin 738 ABD doları olmuştur.
Geçen yıla oranla miktar bazında 51 bin 114 ton (yüzde 17. girdisinde ise 301 milyon 258 bin 49 dolar (yüzde 13.2) azalış yaÜlke ekonomisine verdiği büyük katkıdan sonra hali hazırda bulunan potansiyel pazarlar çoğaltılmalı, yeni ülkelerde pazar araştırmaları yapılmalı, bu yönde tanıtım faaliyetleri arttırılmalı, ülkelere göre farklılaştırılmalı ve çeşitlendirilmelidir.
Kalite, bir malın pazarlanmasında oldukça önemlidir. Bu bağlamda Türkiye genelindeki irili ufaklı tüm imalatçı firmalar kaliteli üretim yapılması için teşvik edilmeli ve bu firmaların vergi, SGK, stopaj gibi borçlarına ait ödemelerin oranları düşürülmelidir.
Çiftçi Kayıt Sistemi’nde (ÇKS) kaydı bulunan fındık üreticilerine, 2009 yılından itibaren dekar başına 170 TL alan bazlı destek verilmektedir. Bu destek 2009 yılından beri artan üretim maliyetlerine hep aynı kalmıştır. Dönüm başına verilen doğrudan gelir desteğinin yerine ürüne destek verilen bir modele geçilmesi, aynı zamanda kaliteli ürün elde etmek için iyi tarım uygulamaları yapan çiftçiye kilogram başına ayrıca yeni yeni desteklerin verilmesi modeline geçilmelidir.
Dolayısıyla kalitenin ve üretimin artması için dekar başına kalite ve üretim bazlı desteklerin de artık verilmesi gerekmektedir.
Bilindiği gibi Fındık üretim bölgesindeki sorunlardan en büyüğü depo sorunudur. En az 300-320 bin tonluk ihtiyacı karşılayacak lisanslı depolara ihtiyaç vardır. Fındık için lisanslı depo kuruluş alt limiti en az 5 bin ton olmalıdır. Dolayısıyla lisanslı depoculuğun daha aktif hale getirilmesi için tüm sektör bileşenleri gerek inşaat gerek KDV istisnası gerekse diğer desteklerle teşvik edilmelidir. Sigortalı ve sağlıklı depolama imk.aM sağlayan lisanslı depoculuk ne kadar çok yaygmlaşırsa üretici kendini o kadar çok güvende hissedecektir.
Ayrıca, lisanslı depoculuğun olması, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’nun 53’ncü maddesi ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre faaliyette bulunan ve 08.06.2018 tarihinde kurulan Türkiye Ürün Ihtisas Borsası (TÜRİB) için şarttır.
SPOR
3 saat önceGÜNDEM
9 saat öncePOLİTİKA
9 saat önceDÜNYA
10 saat önceDÜNYA
1 gün öncePOLİTİKA
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önce