CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında: “Memuru, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi geçinemiyor. Gazileri, şehit yakınları bağlanan aylıklarıyla geçinemiyor. Herkes büyük bir sıkıntı içinde. Bugün aldığını esnaf yarın sabah yerine koyamıyor. Saat başı etiketler değişiyor. Bütün bunları biliyoruz ama bütün bunlara rağmen diyoruz ki ‘meraklanmayın’. Biraz sıkıntı çekeceksiniz, az kaldı. Geliyor gelmekte olan. Buna inanın.” İfadelerini kullandı.
Onlara üzülmemeleri gerektiğini söylediklerini ve sıkıntıları aşmak için halktan destek istediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, vatandaşların şikayetlerinden bazılarını aktardı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri’de Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı’nın eskiden 1 ton et satıp 25 ton yem alındığını, şimdi ise 1 ton ete karşılık 15-16 ton yem alınabildiğini, gübre bayisi bir çiftçinin de bayi olmasına rağmen 40 dönüm gübresiz ekim yaptığını söylediğini ileri sürdü. Bir fırıncının, 5 ay önce çuvalını 153 liraya aldığı unun şu anda 246 liraya çıktığını, maya fiyatlarının da arttığını ifade ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, vatandaşın enflasyonunun yüzde 70 olduğunu savundu.
Kılıçdaroğlu, insanların geçinemediğini dile getirerek, “Memuru, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi geçinemiyor. Gazileri, şehit yakınları bağlanan aylıklarıyla geçinemiyor. Herkes büyük bir sıkıntı içinde. Bugün aldığını esnaf yarın sabah yerine koyamıyor. Saat başı etiketler değişiyor. Bütün bunları biliyoruz ama bütün bunlara rağmen diyoruz ki ‘meraklanmayın’. Biraz sıkıntı çekeceksiniz, az kaldı. Geliyor gelmekte olan. Buna inanın.” diye konuştu.
İlk yapacakları işlerden birinin devleti derleyip toparlamak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, her kuruma kanuni görevlerini teslim edip bu görevlerini yerine getirmelerini bekleyeceklerini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, devleti liyakatle, adaletle, erdemle ve bilgiyle yönetenlerin, bütün sorunları aşacağını dile getirdi.
Fiyat istikrarından Merkez Bankası’nın sorumlu olduğunu, ancak bunu yapacak bankanın, elinin kolunun bağlandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, “Yukarıdan talimat veriyorlar. ‘Bunu yapmazsan seni değiştireceğiz’ diyorlar. O da sarayın talimatını yerine getiriyor ve malum bu tablo ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankası Kanunu’na göre bankanın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu, bunu sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirleyeceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu yetkinin bir kararnameyle Merkez Bankası’ndan alındığını ve “Fiyat İstikrarı Komitesi” kurulduğunu anımsattı.
TBMM’nin bankaya verdiği yetkinin, bir komiteye verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu komite hiç çalıştı mı? Bu komite bu fiyatlara, zamlara bir şey dedi mi? ‘Şu önlemlerin alınması gerekir’ diye bir rapor hazırladı mı? İlgili kişiler acaba bir araya gelip ‘yahu ne oluyor, bu kadar zam nereden geliyor, bu Türk lirası neden böyle güneş görmüş kar gibi eriyor’ diye düşündü mü? Hiç düşünmedi. Memleket bu hale geldi. Ateş pahası. Neyi tutsanız eliniz yanıyor. Merkez Bankası’na müdahale ettiler de ne oldu? Bir, 128 milyar dolar Merkez Bankası Kanunu’na aykırı olarak kayınpeder damat arasında yok edildi. 128 milyar dolar buhar oldu. Nereye gitti 128 milyar dolar? Cevabını hala almış değiliz. 128 milyar doları buharlaştırdılar. Öz malı olan ne 1 doları ne de 1 senti var Merkez Bankası’nda. Tam 35 milyar dolar eksi bakiyesi var. Doları kontrol edelim derken 128 milyar buharlaştı ve bugün dolar 10 liranın üstüne çıktı. Ne oldu Cumhur İttifakı’nın milli ve yerlilerine, ne oldu? Türk lirası tarihinde bu kadar kötü duruma düşmüş müydü? Düşmemişti.”
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete yönelik eleştirilerini, “Ha bire bize kızıyor, ha bire bizim eleştirilerimize tahammül edemiyor.” sözleriyle değerlendirdi.
Devlet yönetilirken liyakatin esas alınması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sadece eleştirsem diyebilirler, ‘Şu CHP de hep eleştiriyor, hiç öneri getirmedi.’ Her eleştirinin arkasına mutlaka öneriyi de getirdim.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ülkede iğneden ipliğe her şeye zam geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Öyle bir duruma geldi ki Türkiye, damat ayrılırken, ‘At izi, it izine karıştı’ demek zorunda kaldı. Damat, kayınpeder birisi oturmuş paranın başına, öbürü oturmuş saraya. 128 milyar doları iç ettiler. Hedefleri şu, Türk lirası erisin, dolar yükselsin, memleket fakirleşsin, bizim servetlerimiz pula insin ve biz her şeyi ihraç edelim. Dışarıdan dolar gelsin, dolardan cari fazla oluşturalım. Cari fazla ile biz bu durumu düzeltiriz. Akıl alacak şey değil. Dünyada böyle bir şey yok. Ekonomi biliminde paranın itibarını, değerini koruyacaksın. Bunun için sadece para politikası değil, maliye politikası var. Onunla da uğraşacaksın”
Kılıçdaroğlu, son 7 yılda milli gelirin dolar bazında sürekli düştüğünü dile getirerek, “İşsizliği rekor düzeye çıkardılar. Memlekette de kara paraya umut bağladılar. ‘Baronların rüşvet paraları, uyuşturucu paraları Türkiye’ye nasıl gelir, biz buradan acaba köşeyi dönebilir miyiz?’ O uyuşturucu baronu parasını Türkiye’ye getiriyor. Bir gün tutuyor, burada aklıyor sonra yurt dışına götürüyor. Bunlar da aracılık ediyor. Sadece uyuşturucu parası mı? Hayır. Ne kadar yasa dışı para varsa aynı yöntemlerle bu paraları aklıyorlar.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz ekonominin kitabını yazdık” sözlerini de eleştiren Kılıçdaroğlu, Zafer Havalimanı için dolar bazında 878 bin yolcu garantisi verildiğini ancak sayının beklenenden çok düşük olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Peki devletin Hazinesinden beşli çeteye giden para ne kadar? 4 milyon 650 bin Avro. Erdoğan’ın kitabında bu yazıyor.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi eleştiren Kılıçdaroğlu, “MHP’lilere de sesleniyorum. Bakmayın yok şöyledir, yok böyledir. Ne kadar yolsuzluk varsa da ilk alkışlayan Sayın Devlet Bahçeli’dir. Siz hiçbir zaman MHP’nin esnaf, çiftçi, emekli dediğini duydunuz mu? Bir şey söylüyorlar; ‘talimat geldi, el kaldıracağız; talimat geldi, el indireceğiz.’ Bu ülkenin en köklü partilerinden MHP bu hale nasıl geldi, gerçekten üzülüyorum.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yazdığı kitabın finansal çöküşü getirdiğini savunan Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası eksi 35 milyar dolar. Tam bir finansal çöküş. Bir kişi her şeye egemen. O kadar komik ki Türk Hava Kurumu başkanı istifa dilekçisi vermiş, aylardır ‘istifa ettim’ diyor. İstifası kabul olmamış. Mahkemeye başvuruyor, ‘Ben istifa ettim, imza atmıyorum.’ ‘Hayır, sen orada duracaksın kayyum olarak’. Şu düzene bakın Allah aşkına.” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, sosyal çöküşün de yaşandığını iddia ederek, “Ahlaki temellerimizde ciddi zedelenmeler var. Sabah akşam dinden, imandan bahseden bu iktidar en büyük ahlaki çöküşü getirdi bu ülkeye. Uyuşturucu bataklığı içerisinde şu anda. Baronlar el üstünde tutuluyor, baronlar serbest bırakılıyor. Sebebi ne? Baron siyaseti satın almışsa o baron hapiste kalmaz.” sözlerini sarf etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “virane yerlerde uyuşturucu kullanılması halinde oranın yıkılması” yönündeki sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Gücün yetiyorsa o baronlara neden sesin çıkmıyor? Onlara sesi çıkamaz.” dedi.
Kültürel çöküşün de başladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, “Rüşvet alanların burnundan getireceğiz. Bu ülkede uyuşturucu satan bütün baronları bu topraklardan sileceğiz. Gencecik, fidan gibi evlatlarımız özellikle fakir ailelerin çocukları uyuşturucuya alıştırılıyor. Erdoğan ve şürekasının sesi dahi çıkmıyor. Kendi genel merkezlerindeki tabloyu görüyorlar mı? Gencecik fidan gibi çocuklar o lüks araçların içerisinde, o kokain miydi neydi, pudra şekerini çekerken, acaba bunlar hiç düşünmediler mi nereye getirdik biz bu memleketi diye?” şeklinde konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapacaklarını vurgulayarak, apartman görevlisinin, manavın, esnafın, çiftinin sorunlarını çözeceklerini söyledi.
Antalya’da özel halk otobüsü bileşenlerinin kendisini davet ettiğini ve sorunlarını aktardığını belirten Kılıçdaroğlu, esnaf bakanlığı kuracaklarını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, iktidara gelmeleri halinde özel halk otobüslerine ilişkin mevzuatın tekleştirilmesi için çalışma yapacaklarını söyledi.
Bu otobüsleri ücretsiz kullanan kişilerin ücretinin genel bütçeden karşılanmasını istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, özel halk otobüslerinde değerlenen plakayı, şoförün kıdem tazminatı olarak gördüklerini, bu nedenle iktidarlarında herkese plaka vermeyeceklerini belirtti. Şoförlerin maaşlarına objektif bir kurala göre her yıl zam yapılacağını da ifade eden Kılıçdaroğlu, kamunun bu kesime taahhüt ettiği ücretin zamanında ödenmemesi halinde faiz uygulanması, yeni araç alımlarında ise düşük faizli kredi verilmesini sağlayacaklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, halk otobüsü şoförleriyle CHP’nin isim kardeşliği bulunduğuna da işaret ederek, her iki ismin de temelini halkın oluşturduğunu dile getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak çalışan geçici Kur’an kursu öğreticileri ve vekil imam hatiplerle görüştüğünü belirterek, 25 bin geçici Kur’an kursu öğreticisi ile imam hatipten 14 bininin işine son verildiğini söyledi. Bu kişilerin, görevlerini yapabilmeleri için 2 yılda bir KPSS’ye girdiklerini ayrıca Din Hizmetleri testine de tabi tutulduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, “Öyle sokaktan bulunup da gel bu işi yap denilen kişiler değil. Ayda 1000 lira ile 1300 lira arasında, açlık ve yoksulluk sınırının, asgari ücretin altında bir para alıyorlar. Kadrolu öğreticilerle aynı işi, daha zor şartlarda yapıyorlar. Hiçbir güvenceleri yok. Her sene istifaya zorlanıyorlar, işe alınırken yeniden sözleşme yapıyorlar. İşsizlik Sigortası’ndan yararlanamıyorlar. Haftalık, senelik ücretsiz izinleri yok. Ayda iki gün izin hakları var ama kullandıkları zaman aylıklarından kesiliyor.” şeklinde konuştu.
Bu kişilerin, önce AK Parti’yi ziyaret ederek sorunlarını ilettiklerini; dönemin Başbakanı, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın bu sorunu çözeceklerini söylediğini aktardı. Kılıçdaroğlu, “(Bu çarpıklığı ve yanlışı ortadan kaldırmak için hükümetimiz ortaya irade koydu.) Ne zaman? 2016. Hangi tarihteyiz, 2021. İrade nerede? Çöp sepetinde, böyle bir irade yok.” sözlerini sarf etti.
İktidarın, daha sonraki süreçte de bu kesime yönelik vaatlerde bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın konuşmasından sonra MHP ‘Acaba rol kapabilir miyiz?’ diye, hemen kanun teklifi vermiş, 2018’de. Kanun teklifinde bunların kadroya alınmalarıyla ilgili düzenleme öngörülmüş. Teklifi veren Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı. İsmet Büyükataman, Devlet Bahçeli adına tweet atıyor: ‘Kadro alamayan taşeron işçiler, 4/B’li, vekil, sözleşmeli, fahri ve geçici statüde çalışanlar kadroya alınacaktır.’ Herhangi bir şey yok, tık yok.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Cumhur İttifakı’nın yayımladığı bir kitapta da bu kesime kadro verileceği vaadinin yer aldığını belirten Kılıçdaroğlu, “Sonra BBP’de 2019’da veriyor. Bunlardan bir şey çıkmaz, bir halt olmaz, biliyoruz. Bunu yapacak olan CHP’dir. Biz halkın partisiyiz, ayrımcılık yapmayız, alın terine değer veririz, birilerinin emeğinin sömürülmesine izin vermeyiz. Aynı işi yapan aynı ücreti alacak, eşit işe eşit ücret diyoruz, bizim felsefemiz budur.” sözlerini sarf etti.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup başkanvekillerine bu kesimin sorunlarının çözümü için kanun teklifi hazırlamaları talimatını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin bugünkü TBMM Grup Toplantısı’nda EYT’lilere ilişkin açıklamasını anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“(EYT’lilerin sorunu çözülmeli, 3600 ek gösterge çözülmeli, asgari ücret yükseltilmeli.) Sen onu benim külahıma anlat. Saraya anlatabiliyor musun? Anlatamıyorsun. Gücün varsa, ‘Bu üçü çıkmadan elimi kaldırmayacağım.’ dersin. O zaman derim ki, gerçekten Cumhur İttifakı içinde MHP’nin bir ağırlığı var. Yapmıyorsa müdahale ediyor, derim. Sadece salı günü bir konuşma, 3600 ek gösterge çıkmalı.’ 2022’nin sonuna attı Erdoğan, ‘Çıkarmayacağım.’ diyor. EYT’lilerin sorununu birisi ‘Çözeceğim.’, diğeri ‘Çözmeyeceğim.’ diyor. Nasıl bakıyorsun sen buna? ‘Asgari ücret artsın.’ Artsın, elinden tutan mı var? Hükümetin ortağısın. ‘Ortağı değilim.’ diyorsun ama koşulsuz ortağısın. ‘Hiçbir beklentim olmadan sonuna kadar seni destekleyeceğim.’ diyorsun.”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, iktidara geleceklerini ancak bunun kendisine yetmediğini anlatmaya çalıştığı ve Türkiye için kaleme aldığını söylediği mektubu okudu. Mektubunda, hayatının her aşamasında kendisi için sarayların, konvoyların zerre kadar önemi bulunmadığını, evinden ve mütevazı hayatından memnun olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Ne yapayım ben tüm bunları, konvoyları, sarayları? Tüm bunların tek bir anlamı var benim için, o da ülkemizin makus talihini kırabiliyor muyum? Eğer kırabiliyorsam ben iktidar olayım. Olayım ki çocuklarımıza bembeyaz bir Türkiye bırakalım. Videomda söyledim, ben ülkemizde iktidar olmaktan çok, iz bırakan, başka bir miras bırakan biri olarak anılmak istiyorum. Bizden sonra da gelecek yüz tane iktidarlar da, bizim gibi bir şeyler ekleyerek yürüsün. Batıda nasıl iktidar değiştiğinde kimse kaygı yaşamıyorsa, işte böyle bir Türkiye olsun istiyorum. Yaralarımızı sarmamız lazım. Biliyorum bazılarınız zorlanıyor bu konuyu konuşmakta. Yaralar hala açık. Ama yapacağız. Çocuklarımız, geleceğimiz için yapacağız. Bizim gördüğümüzü, yaşadığımızı milletimizin çocukları gelecekte yaşamayacak, yaşamamalı. Bundan daha büyük bir ödül olur mu Allah aşkına?”
Kemal Kılıçdaroğlu, helalleşmenin, “yüzleşmek, barışabilmek, devam edebilmek.” anlamına geldiğini, yarası olan topluluklarla helalleşeceklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Hukuk başka. Kim ne suç işlediyse, onun karşılığı hukuktur. Hukukla helalleşmeyi karıştırmamak lazım. Onunla zaten helalleşmek imkansız. Hukuk onun hesabını soracak. Videoda da söyledim. Bir de medyada bazılarının, ‘Ne güzel, muhalefet zaten kazanıyor, ne gerek vardı tüm bunlara.’ demesine hüzünlendim. Çünkü bunlar, bu söylediklerimi strateji zannediyor. Ne stratejisi? Ben gelecekte, bu ülke çocuklarının, ardımdan bu ülkeyi barıştırdığımı söylemelerini istiyorum. Böyle anılmak istiyorum. Ne stratejisi? Evlatlarımız, diyorum. Hangi strateji çocuklarımızın geleceğinden daha önemli? Helalleşeceğiz dostlarım. Açık yaralar var, biliyorum zor olacak ama kesinlikle yapacağız ve başaracağız. 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz. Bakın hukuk başka, helalleşme başka. Bu insanlara devlet tazminat ödeyecek ama bir taraftan da helalleşeceğiz.”
Sivas ve Kahramanmaraş mağdurları, Diyarbakır hapishanesi mahkumları, “mahalleleri gasp edilip sürülen” Romanlar, “varlık vergileri altında inim inim inlemiş azınlıklar” ve 6-7 Eylül olaylarının mağdurları, “mahkemelerde süründürülen” askerler ve aileleri, bugün Londra’ya göç etmiş en parlak genç beyinler, Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi ve Soma ile helalleşeceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Darbeciler tarafından bir sağdan, bir soldan gencecik çocuklarımız asıldı bu ülkede. Bir sağdan, bir soldan o insanlarımızla helalleşeceğiz. 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve mahkemelerde süründürülen Mısra Öz ile helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz. Helalleşeceğiz dostlarım. Yakın gelecekte bir gün çocuklarımız, geçmişe baktıklarında, ‘Neler olmuş ama önümüze bakmayı bilmişiz, helal olsun onlara.’ diyecekler. Laik, demokrat, insan haklarına saygılı, müreffeh, Atatürkçü bir ülkede yaşayan çocuklarımız, birileri buna cesaret ettiği için teşekkür edecekler bize. Bizim iktidarımızı konuşmuyorum dostlarım, bizden sonra gelecek yüz iktidara bir kapı aralamamız gerekiyor. Doğru bir kapı açmamız. Evet, bütün baskıyı biz yaşayacağız ama birinin bunu yapması gerekiyordu. Nasip bize oldu.”
AKTÜEL
Az önceSAĞLIK
Az önceEKONOMİ
Az önceEKONOMİ
23 saat önceSPOR
1 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önce