Adalet Bakanlığı’nın 2023 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmelerin ardından kabul edildi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2023 yılı bütçesinin üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Hukuk devleti ilkesiyle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının son derece önemli olduğunu belirten Bozdağ, Adalet Bakanının daha önce Cumhuriyet başsavcılarına dava açma konusunda talimat verebildiğini, söz konusu uygulamayı kendilerinin kaldırdığını söyledi. Bozdağ, “Benim herhangi bir konuda yargıya ‘Soruşturma başlatın’ yahut ‘Kovuşturma için iddianame tanzim edin’ deme hakkım da yok, yetkim de yok.” diye konuştu.
Meclis kürsüsü, komisyonlar ve grupların adeta birer mahkemeye döndüğünü ifade eden Bozdağ, “Yargılama yapanlar, karar verenler, mahkum edenler, beraat edenler, sanık sandalyesine oturtanlar çoğaldı. O zaman savcılara, hakimlere, mahkemelere ne gerek var? Madem bunu siyasilerimiz, milletvekillerimiz yapacak, o zaman biz hukuk devletini nasıl işleteceğiz, nasıl ayakta tutacağız? Onun için ben herkesten asgari düzeyde bir ortak yaklaşımı görmek isterim. Çünkü hepimizin buna ihtiyacı var. Türkiye’de adalet kadar hırpalanan ikinci bir kavram yok.” değerlendirmesinde bulundu.
– GERÇEKLİĞİ DE GÖREREK BİR DEĞERLENDİRME YAPMAKTA FAYDA GÖRÜYORUM
Yargıdaki dosya sayılarına ilişkin bilgi veren Bozdağ, “2021 rakamlarına göre, Cumhuriyet başsavcılıklarımız nezdinde 6 milyon 126 bin 458 dosya var. Ceza mahkemelerinde 3 milyon 290 bin 195, hukuk mahkemelerinde 4 milyon 331 bin 658, idare mahkemelerinde 393 bin 685, vergi mahkemelerinde 192 bin 166 dosya var. Toplamda 2021 yılında savcı ve hakimlerimizin önünde 14 milyon 334 bin 162 dosya var.” bilgisini paylaştı.
Bekir Bozdağ, siyasi taraftarlık üzerinden hakim ve savcıların kararlarını tartmanın büyük bir haksızlık ve hakaret olduğunu dile getirerek, bunu asla kabul etmeyeceklerini, hakim ve savcıların gece gündüz çalışıp bu kadar dosyayı karara bağladığını kaydetti.
Yargı hizmetlerinden memnuniyet konusu değerlendirilirken mahkemelerin verdiği kararların sağlık veya ulaştırma hizmetleriyle bir tutulamayacağını aktaran Bozdağ, “14 milyon dava veya soruşturma var. Bunun hepsinin müştekisi, müdahili, şüphelisi, sanığı, davacısı, davalısı var. Yargılama sonucu yarısı zaten hukuk sistemimiz gereği kaybediyor. Kazananlar da bazen istediğini elde edemeyebiliyor. 100 bin tazminat istemiş de 50 bin çıkmış. Kazananı da memnun değil. Öyleyse böyle bir konuda, sistemin doğasında olan gerçekliği de görerek bir değerlendirme yapmakta fayda görüyorum.” ifadelerini kullandı.
Yargı hizmetlerinden memnun olanların oranının 2011’de yüzde 38,9′ iken 2021’de yüzde 54,8’e, orta düzeyde memnun olanların oranının ise 2011’de yüzde 8,2 iken 2021’de yüzde 10’a yükseldiğini aktaran Bozdağ, yargı hizmetlerinden memnun olmayanların oranının 2011’de 9,6 olduğunu, bu oranın 2021’de 11,2 olarak tespit edildiğini söyledi.
– BU RAPOR GÜVENİLİR RAPOR DEĞİL
Yargı hizmetlerine ilişkin uluslararası raporlara da değinen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sürekli referans gösterilen Dünya Adalet Projesi 2022 Raporu’nda Türkiye ile ilgili değerlendirmeler var. Bu rapor ABD’de yayınlanıyor. Sponsorlarına baktığınızda pek çok vakıf, kişi ve kurum var. Sponsora göre yazı yazıyorlar, karar veriyorlar. Çok net söylüyorum. Buradaki ülkelere baktığınızda, elinizi vicdanınıza koyun, bu raporda Türkiye’nin önünde adı zikredilen ülkelerin kaçı bizden ileri diyebiliriz? Adamlarda hukuk yok, hukukun h’si yok ama bakıyorsunuz raporda bizden önde. Bas parayı, al raporu. Bu rapor güvenilir bir rapor değil, fonlanan bir rapor. Türkiye’yi bu rapor nedeniyle yargılamak haksızdır ama OECD raporu için aynı şeyi söylemiyorum. Oradaki verilere biz de dikkat ediyoruz ama parayla, fonlarla desteklenen raporlarla ilgili bu hususun altını çizmekte fayda görüyorum.”
– BURASI NİYET OKUNACAK YER DEĞİL
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararlarına bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da uyacağını bildirdi.
AİHM kararlarına ilişkin bazı verileri paylaşan Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Tüm üye ülkelerin AİHM kararlarını icra etme oranının ortalaması yüzde 79,51’dir. Aynı periyotta ülkemiz hakkında 4 bin 307 karar, ihlal ve dostane çözüm kararları, icrası için Bakanlar Komitesine gönderilmiş olup, bunlardan 3 bin 782’sinin icra süreci tamamlandı. Dolayısıyla ülkemizin AİHM kararlarını icra etme oranına baktığımızda yüzde 87,81 olduğunu görüyoruz.
Adalet Bakanlığının AİHM’ye yapılan savunmaları devraldığı 2012 yılından itibaren AİHM, ülkemizle ilgili 85 bin 526 başvuruyu sonuçlandırdı. 2012-2021 yılları arasında toplam ihlal sayısı 981’dir. Anılan yıllar arasındaki ihlal oranları yüzde 1,17 olup, genel ihlal oranlarının üçte birine tekabül ediyor. Tüm ülkeler açısından AİHM’nin vermiş olduğu ihlal kararlarının tüm kararlara oranı ise yüzde 2,3’tür. Elbette daha iyi olmamız, daha ileri gitmemiz lazım. Bunda hiç şüphe yok.”
Adalet Bakanı Bozdağ, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin, Türkiye’ye karşı taraflı davrandığını ifade ederek, “Yunanistan’da soydaşlarımız, Yunan mahkemelerinde reddedilen ve Yunan yüksek yargısı tarafından onaylanan kararları AİHM’ye götürmüşler, AİHM de hak ihlali kararı vermiş. Yıl 2008. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi daha gündemine dahi almamış. Sadece Yunanistan değil, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ile ilgili karar var, onlarca karar var.” diye konuştu.
Türk yargısının Osman Kavala konusunda AİHM’nin kararına uyduğunu, tahliye kararı verdiğini anımsatan Bozdağ, “Daha sonra AİHM niyet okuyor. Siz buradan benim kararıma uydunuz ama şuradan dolanarak bu kararı bu hale getirdiniz. Burası niyet dokunacak yer değil? Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi niyet okursa, orada adalet olmaz.” dedi.
– BİREYSEL BAŞVURU KONUSUNU YENİDEN ELE ALIYORUZ
Bekir Bozdağ, önemli reformları hayata geçirdiklerini dile getirerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu başladıktan sonra vatandaşların yeni bir hak arama yolu bulduğunu, bu yolun vatandaşlara ve ülkeye çok şey kazandırdığını söyledi.
Anayasa Mahkemesine 2021 yılında 32 bin 826 başvuru yapıldığını, bu dosyalardan yüzde 72’sinin başvuru şartı taşımadığı için kabul edilemez bulunduğunu aktaran Bozdağ, “Anayasa Mahkememize bireysel başvuru konusunu yeniden ele alıyoruz. Dostane çözüm çerçevesinde önemli bir kısmını önümüzdeki süreçte getireceğimiz yargı paketi kapsamında Adalet Bakanlığına alacağız, yeni dönemde de bu konuyu daha sağlıklı işleyen bir hale dönüştüreceğiz.” dedi.
Hakim ve savcıların hem AİHM hem de Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarına uyup uymadığının terfilerde dikkate alındığını belirten Bozdağ, hakim ve savcıların kararlara uymadıkları takdirde birinci sınıfa ayrılma ve diğer konularda müeyyidelerle muhatap olduğunu ifade etti.
Geçmişte siyasi parti üyesi olanların hakim ve savcı olarak alınmasına ilişkin eleştirilere yanıt veren Bozdağ, “Hiçbir hakim veya savcı şu anda hiçbir partiye üye değildir. Sınava girmeden önce bir partiye üyeliği olabilir. Onların hepsi üyeliklerini sonlandırıyorlar. Aksi takdirde siyasetle en çok iştigal eden hukuk fakültesi mezunlarımızı siyaset dışına itmiş oluruz. Önemli olan; kararlarda tarafsız mı, bağımsız mı, adil mi? Ona bakmak lazım.” sözlerini sarf etti.
Bozdağ, yargıda çoğulculuğu şiar edindiklerini, gruplaşmaya ve FETÖ gibi oluşumlara asla izin verilmeyeceğini vurguladı.
Yargıda kadrolaşma iddialarına, eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay’ın bir konuşmasına değinerek cevap veren Bozdağ, “Şimdi kalkmışlar bize ders veriyorlar. Olmaz öyle şey. Önce geçmişe dönüp bir bakacasınız.” dedi.
Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK), yapılan değişikliklerle demokratikleştirildiğini anlatan Bozdağ, daha önce üyeleri arasında askeri Yargıtaydan kişiler bulunan Anayasa Mahkemesinin sivilleştirildiğini, demokratikleştirildiğini dile getirdi.
HSK’ye idari ve mali özerklik verildiğini, teftiş kurulunun ikiye ayrıldığını anımsatan Bozdağ, Adalet Bakanının toplantılara katılmadığını, disiplinle ilgili hiçbir işe katılmadığını belirtti. Bozdağ, son anayasa değişikliğiyle de seçilen üyelerin çoğunluğunu seçme yetkisinin parlamentoya verildiğini kaydetti.
– ŞEREFLE ATTIĞIM BİR İMZADIR
Bozdağ, yargının geçmişte FETÖ tarafından manipüle edildiğine herkesin şahit olduğuna işaret ederek, “İlk defa FETÖ/PDY’ye önce haşhaşi, sonra legal görünümlü illegal yapılar, sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü diyen, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bunların altında da MGK üyesi olarak benim imzam vardır. Şerefle attığım bir imzadır.” diye konuştu.
Kendisinin 25 Aralık 2013’te Adalet Bakanı olduğunu anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:
“Ben FETÖ’yü yargıdan silen adamım, FETÖ ile mücadeleyi en üst düzeyde yapan adamım. Bakan olduktan sonra HSK’deki herkesin görevine son veren kanunu getirdik. Adalet Akademisindeki görevlere son verdik. Bakanlıkta büyük ayıklama yaptık ve bütün çalışmalarımızı Yargıtaydan, Danıştaydan, yargının içinden FETÖ’yü ayıklamak üzere yaptık. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün aleyhine konuşan çoğaldı ama biz 15 Temmuz’dan önce 17/25 Aralık’la birlikte FETÖ’ye karşı hem hukuk yoluyla hem de diğer hukuk içinde yöntemlerle mücadeleyi başlatmışız.
FETÖ, terör örgütüdür, Fetullah Gülen terörist başıdır, vatanımıza milletimize, dinimize, devletimize ihanet etmiş hain oğlu haindir. Bütün ekibiyle beraber Amerika’ya uşaklık yapıyor. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade olmasaydı FETÖ ile mücadele başarıyla yürütülemezdi.”
Bakan Bozdağ, FETÖ ile mücadelede kapsamında 4 bin 646 hakim ve savcı hakkında adli işlem yapıldığını, bunlardan 2 bin 238 kişi hakkında mahkumiyet, 992 kişi hakkında beraat, 27 kişi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, 811 kişi hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini söyledi.
Adalet Bakanlığında da 7 bin 530 personelle ilgili FETÖ kapsamında meslekten uzaklaştırma kararı verildiğini aktaran Bozdağ, yargının 15 Temmuz darbe girişimi sırasında verdiği onurlu mücadeleyi de saygıyla karşıladığını dile getirdi. Bozdağ, “Bugüne kadar darbe teşebbüsüne kalkışanlara, darbecilere yol gösteren ve onlara danışmanlık yapan yargı gitti, yerinde ölümüne onlara karşı duran ve mücadele eden bir yargı geldi.” dedi.
– İZİN VERMEYECEĞİZ
Yargıda FETÖ’nün belinin kırılmasında en büyük etkinin Yargıda Birlik’in kurulması ve 2014 HSYK seçimlerinin kazanılması olduğunu anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
“O seçim olmasaydı acaba 15 Temmuz 2016 gecesi Türk yargısı bu onurlu direnişi ortaya koyar mıydı, koyamaz mıydı? Esasında biz FETÖ’ye karşı verdiğimiz mücadeleyle yargımızın bağımsız ve tarafsız vasfını yeniden kazanmasına neden olduk. Teröristlerin işgaline son verdik. Bundan sonra da çok net söylüyorum; sadece FETÖ değil, FETÖ gibi hareket eden kim olursa olsun onların karşısında Bakanlık olarak duracağız. Hiçbir gruplaşmaya, hiçbir ekibin, görüşün, ideolojinin, tarikatın, cemaatin farklı farklı yapıların gruplaşmasına izin vermeyeceğiz. Sınavlarda da diğer iş ve işlemlerimizde de çoğulculuğu esas alacağız. Çoğulculuğun, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının en önemli sigortası olduğuna yürekten inanıyorum. Bunu muhafaza ettik, bundan sonra da muhafaza etmeye devam edeceğiz.”
– BENİM VAZİFEM
Eski Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman hakkındaki davada CHP’li 3 milletvekilinin mahkeme heyetine yönelik eylemlerine değinen Bozdağ, “Yargıya karşı, yargı görevi yapan hakim ve savcılarımıza hakaret edilmesi, Yalova örneğinde olduğu gibi mahkeme heyetine karşı el kol sallanması ve hakaret içeren sözler söylenmesi asla kabul edilemez. Fotoğrafları, o görüntüleri izledikten sonra, salondan çıkıp o koridorlarda konuşanları, deşifreleri gördükten sonra ben Adalet Bakanıyım, Hakimler Savcılar Kurulunun başkanıyım, orada görev yapan hakime savcıya hakaret edene cevap vermek, haddini bildirmek benim vazifem.” değerlendirmesinde bulundu.
Milletvekillerine çağrıda bulunan Bozdağ, “Türk mahkemelerini basanların, yargıçlarımıza, savcılarımıza el kol sallayıp onlara hakaret edenlerin lütfen dokunulmazlığını kaldırın. El salladıkları yargının huzuruna bunları çıkarın.” diye konuştu.
– DÜZENLEMEYİ MECLİSİMİZİN HUZURUNA GETİRECEĞİZ
Bakan Bekir Bozdağ, cezaevlerinde kalanların sağlığa erişimlerine ilişkin soru hakkında, söz konusu kişilerin devlete emanet olduğu bilinciyle hareket ettiklerini söyledi. Bozdağ, sağlığa erişimle ilgili Adalet Bakanlığı bünyesinde görevli tabiplerin bulunduğunu, aksayan yönlerin bulunmadığını, gerekirse Sağlık Bakanlığıyla görüşerek yeniden bir düzenleme yapılabileceğini ifade etti.
Bozdağ, adli tıp raporlarına yönelik zaman zaman eleştiriler yapıldığını belirterek, “Hasta, tutuklu ve hükümlülerle ilgili yeni bir çalışma başlattık. Buradaki sorunu aşmak için bizim yeni bir düzenleme yapmaya ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. İnşallah bununla ilgili düzenlemeyi Yüce Meclisimizin huzuruna getireceğimizi ifade etmek isterim.” dedi.
Kadın cinayetleri konusunda son yıllarda yapılan yasal düzenlemelere değinen Bozdağ, bu suçun cezasının ağırlaştırılmış müebbet olduğunu anımsattı. Aile içi şiddetin de resen takip edilen suçlar arasına alındığını söyleyen Bozdağ, bu konuda önemli müesseselerin hayata geçirildiğini kaydetti.
Bozdağ, cinayetin cezasının ağırlaştırılmış müebbet olmasına rağmen sayının azalmadığı yönündeki söylemlere ilişkin ise “Esasında bir zihniyet değişimine ihtiyaç var.” diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, görüşmelerin ardından Adalet Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının 2023 yılı bütçeleri kabul edildi.
DÜNYA
16 saat önceGENEL
17 saat öncePOLİTİKA
18 saat önceDÜNYA
19 saat önceEKONOMİ
2 gün önceAKTÜEL
2 gün önceSAĞLIK
2 gün önce