Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerle iftar programında yaptığı konuşmada, “Güçlüyü koruyan, zayıfın hakkını yok sayan, insanlığın kaderini beş ülkenin iki dudağı arasına hapseden mevcut nizam sürdürülebilir değildir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kapsayıcı ve kuşatıcı bir anlayışla reforma tabi tutulması acil bir ihtiyaçtır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Geleneksel Büyükelçiler İftarı’nda konuştu.
“ZAFERİN AYAK SESLERİNİ DUYUYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’tan bu yana deprem bölgesindeki illerin hepsini birkaç kez ziyaret ettiğini anımsatarak, “Cumhur İttifakı olarak beraberce dolaştık. Gittiğim illerin tamamında, aziz milletimizin metanetine, hayata yeniden başlama kararlılığına gerçekten hayran kaldım. Depremin yıktığı şehirlerimiz, eskisinden daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalkmak için adeta sabırsızlanıyor. Devlet kurumları, belediyesi, sivil toplumu, gönüllüsüyle birlikte 85 milyon olarak yaralarımızı hızla sarıyoruz” dedi.
Hasar tespit çalışmalarının neticelenmek üzere olduğunu, enkaz kaldırma faaliyetlerinin süratle devam ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çadırların yerini konteyner kentler ve prefabrik yapılar alıyor. Konteynerlerin sayısını en kısa zamanda 100 bine çıkartacağız. Bir yandan geçici barınma alanlarını tamamlarken, diğer yandan kalıcı konutların inşasına geçiyoruz. Dün itibarıyla 70 bin konut ve köy evinin yapım süreci başladı. Bunlardan 40 bin 761’inin temelini attık. Bu sayılar her gün yukarı yönlü güncelleniyor” bilgisini verdi.
Deprem bölgesinde, ilk bir yıl içinde de 319 bin konut ve köy evi olmak üzere toplam 650 bin konut inşasını planladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar vatandaşına verdiği tüm sözleri tutan bir hükümet olarak, Allah’ın izniyle bunu da başaracağız” şeklinde konuştu.
“MİLLETİMİZİN DAYANIŞMA RUHUNA GÜVENİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sürecinin bu çalışmaları yavaşlatmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu konudaki kararlılığımızı ilk günden itibaren açıkça ortaya koyduk. 11 ilimizi ve 14 milyon vatandaşımızı etkileyen deprem felaketine rağmen, seçimleri erteleme yolunu gitmedik. Biz, Türkiye’nin kapasitesine, demokrasimizin gücüne, hepsinden önemlisi milletimizin dayanışma ruhuna güveniyoruz. 14 Mayıs seçimlerinde insanımızın hem kendi hem de evlatlarının geleceği için sandıkta yine en doğru kararı vereceğinden şüphemiz yok. Meydanların dilini çok iyi bilen, son 20 yılda girdiği 15 seçimin hepsinde milletin teveccühünü kazanan bir siyasetçi olarak, dalga dalga büyüyen bir zaferin ayak seslerini duyuyoruz.”
Türkiye Yüzyılı’nın cemresinin sadece gönüllere değil, aynı zamanda seçim sandığına düştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014’ten beri yurt dışındaki Türk vatandaşlarının da oy kullanabildiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen seçimlerde gümrük kapılarının yanı sıra 60 ülke, 123 merkezde sandık kurulduğunu, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının bulundukları yerlerde oy kullanacakları 6’ncı seçim olacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın iradelerini sandığa özgürce ve geniş bir katılımla yansıtabilmeleri noktasında sizlerin desteğini bekliyoruz. Özellikle bölücü örgüt yandaşlarının baskıyla, zorbalıkla seçimlere gölge düşürmesine müsaade etmeyeceğinize yürekten inanıyorum” diye konuştu.
“ÇEVREMİZDE YAŞANAN TRAJEDİLERE SIRTIMIZI DÖNMÜYORUZ”
Felaketlerin hatırlattığı en çarpıcı hakikatin, dünya hayatının faniliği yanında, tüm insanların aynı kaderi paylaştığı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hangi inanca, kültüre, kökene mensup olursak olalım hepimiz büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz. Fikir ayrılıklarımız, farklı önceliklerimiz, çoğu zaman çıkarlarımız farklı olsa da her birimizin müşterek paydası insandır. Bu ortak payda temelinde küresel barış ve huzurun temini için bizlere önemli görevler düşüyor. Türkiye olarak, girişimci ve insani vasıflarıyla öne çıkan dış politikamızı, bu ilkeler ekseninde yürütmenin çabasındayız. Ülkemizin çıkarlarını cesaretle savunurken, komşularımızdan başlayarak çevremizde yaşanan trajedilere sırtımızı dönmüyoruz, çatışmaları görmezden gelmiyor, mazlum ve mağdurların feryatlarına kulaklarımızı tıkamıyoruz. Nerede bir yangın varsa söndürmenin, nerede bir insani dram varsa durdurmanın, nerede bir kriz varsa çözüm bulmanın peşindeyiz. Özellikle Ukrayna Savaşı’ndaki tutumumuz, kolaylaştırıcı ve arabulucu rolümüz bunun en son örneğidir. Türkiye, ilk günden itibaren yangına körükle gitmenin değil, iki komşusu arasındaki krize çözüm üretmenin derdinde olmuştur. Karadeniz tahıl girişimi, savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşı ortamının mümkün olduğunu göstermiştir. Muhataplarımızın da destekleriyle elde ettiğimiz bu diplomatik başarıyla küresel gıda krizinin önüne geçtik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mart ayında mutabakatın devam etmesini temin edecek çabaları yine aynı hüsnü niyetle sürdürdüklerini belirterek, “Aynı şekilde esir takaslarıyla pek çok aileyi buluşturmanın, sevdikleriyle yeniden kucaklaştırmanın mutluluğunu yaşadık. Savaşın başından bu yana, Sayın Zelenskiy ve Sayın Putin’le irtibat hâlindeyim. Hemen hemen her hafta her ikisiyle de görüşüyorum” dedi.
Çatışmaların durması için samimiyetle gayret gösterdiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her iki tarafa da onurlu çıkış imkanı verecek, bölgemizi, içinde sürüklendiği girdaptan çekip alacak adil bir barışın mümkün olduğuna inanıyorum. Sadece Rusya-Ukrayna krizi değil, Filistin’de, Suriye’de, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de, Somali’de de kronikleşen sorunlar çözüm bekliyor. Fakat uluslararası toplum, krizleri hâl yoluna koyacak iradeyi sergilemekte mütereddit davranıyor. Çözümsüzlüğü sıradan hâle getiren bu tablonun gerisinde küresel güvenliği sağlamakla mesul kuruluşların adaletsiz yapısı vardır.”
“EVLATLARIMIZA YENİ BİR DÜNYA PERSPEKTİFİ SUNALIM İSTİYORUZ”
Bir süredir ‘Dünya beşten büyüktür.’ diyerek bu adaletsizliğe ve çarpıklığa dikkat çektiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Güçlüyü koruyan, zayıfın hakkını yok sayan, insanlığın kaderini beş ülkenin iki dudağı arasına hapseden mevcut nizam sürdürülebilir değildir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kapsayıcı ve kuşatıcı bir anlayışla reforma tabi tutulması acil bir ihtiyaçtır. Bu konuda adım atmakta geç kaldığımız her günün ceremesini maalesef hiçbir günahı olmayan masumlar çekiyor. Kendi tecrübelerimizin ışığında artık şu muhasebeyi yapmamız gerekiyor; birçoğumuz ömrümüzün önemli bir kısmını soğuk savaş şartlarında, iki kutuplu dünyada geçirdik. Milyonlarca insanın hayatına mal olan çatışmaları, krizleri, gerilimleri yaşadık, vaktinde adım atılmadığı için göz göre göre ölüme sürüklenen çocukları, bebekleri gördük. Buna bir ‘dur’ demenin vaktinin çoktan geldiğine inanıyorum. Evlatlarımıza yeni bir dünya perspektifi sunalım istiyoruz. Bu hasbi çağrımıza tüm ülkelerin destek vermesini bekliyoruz.”
“TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞI MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ”
Dayanışmaya ihtiyaç duydukları bir başka alanın terörle mücadele olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörü insanlığın gündeminden çıkarmanın temel vazifeleri arasında olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu şiarla PKK, PYD, YPG, FETÖ ve DEAŞ başta olmak üzere terörün her türlüsüne karşı ayrım yapmadan mücadelemizi sürdürüyoruz. Kelime oyunlarıyla, diplomatik ve askerî cambazlıklarla, bölücü terör örgütünü palazlandırma girişimlerini biliyor, tek tek takip ediyoruz. Vakti saati geldiğinde, elbette bunları muhataplarının önüne koyacağız. Nasıl ülkemizin bir terör koridoruyla kuşatılmasına rıza göstermediysek, yeni teşebbüslere de kesinlikle izin vermeyeceğiz. Vatanımıza yönelik terör tehditlerini kaynağında bertaraf etme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz.”
İSLAM DÜŞMANLIĞINI KÖRÜKLEYEN EYLEMLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz ve Ege’de, Yunanistan ile son dönemde oluşan havanın, sorunların çözümü için bir fırsat olarak değerlendirilmesinin temennileri olduğunu söyledi.
Balkanlar’ın istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımları her zaman olduğu gibi desteklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, maruz kaldıkları onca haksızlığa rağmen Avrupa Birliği üyeliğinin stratejik hedefleri olmayı sürdürdüğünü anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu. “Kimi Avrupa ülkelerinde İslam düşmanlığını körükleyen eylemlere göz yumulması, geleceğimiz bakımından endişe vericidir. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in mushafının yakılmasına kadar varan bu menfur girişimler hiçbir şekilde kabul edilemez, mazur görülemez. Bu açık ve net bir nefret suçudur. Mushaf yakma eylemlerine, ifade hürriyeti kisvesi altında izin verenler, demokrasi ve özgürlük kavramlarının altını oymaktadır. Yaklaşık 2 milyar insanı rencide etmekle kalmayıp öfkeye sürükleyen bu alçaklıklara artık bir son verilmesi gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum. Bu beklentilerimizin, ilgili makamlarınıza ve ülke kamuoylarınıza gerektiği şekilde aktarılması noktasında sizlere güveniyorum.”
ULUSLARARASI SIFIR ATIK GÜNÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO müttefikleri ABD ile yakın diyaloglarının devam ettiğini, iki ülke arasındaki stratejik mekanizmadan da faydalanarak işbirliğini ilerlettiklerini dile getirdi.
Yeniden Asya Girişimi’ni güçlendirirken, Latin Amerika ve Afrika açılım politikalarının müspet sonuçlarını pek çok alanda gördüklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sayısı 260’a çıkan dış temsilcilik ağımızla ülkelerinizle ilişkilerimizi güçlendirmek için canla, başla çalışıyoruz. Türkiye’de mukim, diplomatik temsilcilik sayısının 302’ye ulaşması da bu çabalarımızda bizlere güç veriyor. Kıymetli dostlar, hepimiz bu dünyada çocuklarımızın ve gelecek nesillerin misafiriyiz. Misafirliğin hakkını vermek, evlatlarımıza bizimkinden daha adil, barışçıl, yeşil ve güzel bir dünya bırakmakla mümkündür. Biliyorsunuz, eşim Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen Sıfır Atık Projesi, Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu’nda 105 ülkenin eş sunuculuğunda kabul edilen kararla küresel boyut kazandı. 30 Mart tarihi Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildi. Bu anlamlı günü idrak etmek üzere kısa süre önce BM’de bu konuda özel bir oturum da düzenlendi. İnsanlığın geleceğini ilgilendiren, bu konudaki destekleriniz dolayısıyla her birinize teşekkür ediyorum. Sözlerime burada son verirken ülkelerinize, halklarınıza Türkiye’nin ve halkımızın en kalbi selamlarını iletmenizi sizlerden rica ediyorum. Türkiye’nin deprem afetiyle mücadelesine sağladığınız ve sağlayacağınız katkılar için şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Ramazan ayının ülkelerimiz, halklarımız ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyor, barışın egemen olduğu bir dünya için sürekli ileri diyorum.”
İftar yemeğine, büyükelçilerin yanı sıra, Arap Devletleri Ligi, D-8 Sekreteryası, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Türk Devletleri Teşkilatı ve AB Delegasyonu temsilcileri ile dini liderler katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde, Türkiye’deki en kıdemli büyükelçi olan Cibuti’nin Ankara Büyükelçisi Aden Hüseyin Abdillahi ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala selamlama konuşması yaptı.
DÜNYA
11 saat önceGENEL
13 saat öncePOLİTİKA
14 saat önceDÜNYA
14 saat önceEKONOMİ
1 gün önceAKTÜEL
1 gün önceSAĞLIK
1 gün önce