Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri öncesi Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ TRT de yaptığı konuşmada “Zor günlerden geçiyoruz. Ancak biz tarih sahnesinde 4000 seneden beri var olan bir büyük milletin çocuklarıyız. Bu zor günleri aşacağız. Zafer büyük Türk Milleti’nin olacak.” dedi
Ümit Özdağın konuşması şöyle ;
14 Mayıs seçimlerinde kullanacağınız oy ile hiç olmadığı kadar ülkemizin ve çocuklarınızın kaderini belirleyeceksiniz. Türkiye’nin Türkiye olarak mı kalacağına yoksa Göçmenistan mı olacağına karar vereceksiniz. 2011’den buyana ülkemize milyonlarca sığınmacı ve kaçak geldi. Hala gelmeye devam ediyorlar.
Türkiye’de 2011’den buyana yaşayanların da doğum yolu ile nüfusları hızla artıyor. Sizin en fazla 2-3 çocuğunuz olurken, onların 6-7-8 çocuğu oluyor. Tabii ekonomik krizin bu kadar ağır olduğu bir dönemde siz çocuk yapamazsınız. Bir çocuğunuz olduğunda dahi basit bir işlem için para ödüyorsunuz. Oysa, sığınmacıya sağlık hizmetleri bedava. Üstelik ikinci çocuktan sonra doğan her çocuk için para yardımı alıyor.
Sığınmacıların sağlık, ilaç, hastahane, eğitim masraflarını Türk halkı ödüyor. Şimdiye değin harcadığımız para 151 milyar dolar. Suriye’nin kuzeyinde Suriyeli devlet memurlarının maaşlarını biz ödüyoruz. Ekmeklik unu biz yolluyoruz. Sağlık giderlerini biz karşılıyoruz. Bina ve yolları biz inşa ediyoruz. Suriye’nin kuzeyinde harcadığımız para 30 milyar doları geçti. Özetle, Türk halkı sığınmacılar için 180 milyar dolar harcadı. Her Türk 2000 Dolar yani 40 bin TL harcadı.
Çok iyi bir yüzücü olsanız bile ayaklarınızda 10’ar kilo demir bağlı ise yüzemezsiniz. Türkiye’de sayıları 13 milyonu bulan sığınmacı ve kaçak ile ekonomik kalkınmasını gerçekleştiremez. Türklerin azınlık olduğu bir Göçmenistan’da güvenliğimiz de sağlanamaz. Evini su basan bir komşumuzu geçici süre ile evimize alırız. Ancak komşu “Sizin ev daha güzelmiş ben burada kalıyorum” derse buna müsaade etmezsiniz.
Türkiye, dünyanın luna parkı değildir. Her ipini koparan gelip bu ülkede dileği gibi kalamaz. Zafer Partisi, babalarımızın ve bizim çocukluğumuzda güvenli yürüdüğümüz yollarda çocuklarımızın ve torunlarımızın da güvenli yürümesini istiyoruz.
Değerli yurttaşlarım,
Zafer Partisi kurulana kadar bütün siyasi partiler sığınmacıların Türkiye’ye nasıl entegre edileceğini düşünüyorlardı. Bütün amaçları Türk halkını bu kalışa ikna etmekti. Zafer Partisi kurulup bütün sığınmacı ve kaçakları Anadolu Kalesi projesi ile gerekirse 1 sene içinde gerekirse zorla yollayacağını açıklayınca hepsi utangaç bir şekilde politika değiştirmek zorunda kaldılar. Şimdi biz de yollayacağız ancak Gönüllü diyorlar. Gönüllü kimse gitmez.
Değerli yurttaşlarım,
2011 öncesinde Ortadoğu Gaziantep-Kilis-Hatay hattında sona ererdi. Ancak yaşayan göçler ile Ortadoğu hatta Pakistan/Afganistan Türkiye içine doğru yayılıyor. Buna “dur” denilmez ise 10 sene sonra Ortadoğu Edirne’de bitecek. Türkiye, vazgeçilmez bir şekilde Ortadoğu’nun parçası olacak.
Bu durum hepimizi ancak öncelikle kadınlarımızı, onların yaşam tarzını ve özgürlüğünü etkileyecek. Hiç kimse Türkiye’de kadınların yaşam tarzlarına karışmaz. Ancak görüyoruz ki, kadınlarımız sığınmacı ve kaçakların taciz eden bakışlarının saldırısına uğruyorlar. Bu duruma artık son verme zamanı gelmiştir.
Değerli yurttaşlarım,
Zafer Partisine vereceğiniz her oy 13 milyon sığınmacı gitsin anlamına gelecektir. Vermeyeceğiniz oyları da “Türk halkı sığınmacıların kalmasını istiyor” manipüle edeceklerdir. Sizden 13 milyon sığınmacıyı 1 yıl içinde tarihin en büyük geri dönüş operasyonu ile vatanlarına yollamak için destek ve oy istiyorum. Ülkemizin göçmenistan olmasını engelleyin. Kendi ülkemizde azınlık olmayalım.
Değerli yurttaşlarım,
Ülkemizin karşı karşıya olduğu ikinci yaşamsal mesele hiç şüphesiz yaklaşan İstanbul depremidir. Bu depremi durduramayız. Ancak gereken önlemleri alırsak can kaybını çok büyük ölçüde engelleriz. Ekonomimizin çökmesine izin vermeyiz. Çünkü hazırlıksız yakalandığımız bir İstanbul depremi Türk ekonomisini de çökertecektir. 6 Şubat Kahramanmaraş depremi bilindiği halde hiçbir önlem alınmadı. Şehirler yok oldu. On binlerce belki daha fazla insanımızı yitirdik.
İstanbul depreminde yıkılması beklenen bina sayısı 90 bin ile 110 bin arasında. 45 bin bina çökse ve her binada 10 kişi ölse 450 bin kişi ölecektir. Sizde biliyorsunuz ki sayı çok daha yüksek olacaktır. Arama kurtarma için gereken uzman sayısı 720 bin kişi olacak. Bütün bu korkunç tabloya rağmen hemen hiçbir şey yapılmadan bekleniyor. İstanbul adeta ölümü bekliyor.
Zafer Partisi olarak söz veriyoruz. İstanbul’un tarihin en büyük ölüm tarlası olmasına izin vermeyeceğiz. İstanbul, adeta bir atom bombası saldırısına uğramış Japon kentleri Hiroşima ve Nagazaki’ye benzeyen sevgili Antakya’nın kaderini paylaşmayacak.
Yapacağımız ilk iş derhal İstanbul Acil Eylem Komitesini kurarak devlet kaynaklarını İstanbul için kullanmak olacak. İstanbul’da ilçelere vali ve il emniyet müdürlüğü yapmış deneyimli kadrolar yollayacağız. Devlet büyük bir hızla yıkılması beklenen binaları tahliye ederek yıkacak.
Evleri boşaltmak zorunda kalanların kirasını 2 sene devlet ödeyecek. Taşınma konusunda devlet ve belediye imkanları kullanılacak. Anadolu’ya dönmek isteyenlere dönüş için iş imkanı yaratacağız.
Bu arada İstanbul’da yaşayan 4 milyon sığınmacı ve kaçağı hızla ülkelerine yollamaya başlayacağız. İstanbul’un değişik yerlerinde deprem sonrası için geçici barınma alanlarının su ve kanalizasyon altyapını hazırlayacağız. İsteyen bütün 18 yaş üstü gençlerimize arama kurtarma ve ilk yardım eğitimi programları açarak deprem öncesinde büyük bir acil müdahale gücü oluşturacağız.
Deprem yine olacak ancak İstanbul yıkılmayacak.
Değerli yurttaşlarım,
Ülkemizin karşı karşıya kaldığı 3. Büyük tehdit ise uyuşturucunun çok büyük bir hızla yayılmasıdır. Türkiye, dünya uyuşturucu ticaretinde hedef ülke konumundadır. Uyuşturucu sokaklarımıza, okullarımıza ve damarlarımıza sızmaktadır. Çocuklarımız, gençlerimiz ellerimizin arasından adeta kaymaktadır. İstanbul’da Amsterdam ve Berlin’den daha fazla uyuşturucu kullanılmaktadır. Artık belirli bir sınır çoktan aşılmıştır.
Zafer Partisi olarak uyuşturucu ile mücadelede kurumsal ve hukuki yeni düzenlemeler yapacağız. Yurtdışında operasyon yapma yetkisi olan Uyuştucu ile Mücadele Müsteşarlığını kuracağız. Uyuşturucu baronlarına terör örgütü lideri muamelesi yapacağız. Uyuşturucu satıcıları için özel ve topluma karşı suçlarını ödeyecekleri bir ceza sistemi geliştireceğiz.
Uyuşturucu pençesine düşen çocuklarımızı uyuşturucunun pençesinden geri almak için geniş bir rehabilitasyon programı hazırladık. Çocukları uyuşturucunun pençesine düşmüş sevgili anne ve babalar, sizlere sadece sağlıklı çocuklarınızı değil sağlıklı torunlarınızı da vereceğiz.
Değerli yurttaşlarım,
VİDEO GALERİ
11 saat önceBÖLGE
13 saat önceYAŞAM
14 saat önceDÜNYA
2 gün önceGENEL
2 gün öncePOLİTİKA
2 gün önceDÜNYA
2 gün önce