TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Önümüzde yeni bir dönem başlamıştır. Eğer bu dönemi adlandırmak gerekirse, bu dönemin adı ‘post-Siyonist’ dönemdir. Yani Siyonizmin bittiği, Siyonizmin tarihin çöplüğüne atıldığı ve insanlığın rahat bir şekilde ‘oh’ çektiği bir dönem gelecektir.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde “Haklı Filistin Davası: Kalıcı ve Adil Barışın Tesisi” temasıyla düzenlenen 4. Uluslararası Model İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Liseler Zirvesi’nin kapanışında konuşmada, zirvede ele alınan konuların, milletin, Müslüman ülkelerin ve İslam ümmetinin geleceği için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Her zaman, “Gençler bizim geleceğimizdir.” dediklerini aktaran Kurtulmuş, gençlerin sadece gelecek değil, aynı zamanda gençlerin, bugünkü başarının esas kaynağı olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, 56 İslam ülkesinden temsilcinin bir araya geldiği Zirvenin, gelecek yıllarda da önemini artırarak varlığını sürdürmesini temenni ettiklerini söyledi.
“Herhangi bir şekilde stratejik adım atabilmek için, soruyu doğru şekilde sormak, doğru soruyu sormak ve doğru zamanda sormak en önemli üç temel meseledir.” diyen Kurtulmuş, bu Zirvede, iki temel sorunun, doğru bir zamanlamada sorulduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Haklı Filistin davamızın başarıya ulaşabilmesi için neler yapmamız lazım, nasıl hareket etmemiz lazım?” ve “Dünyada kalıcı ve adil bir barışı nasıl sağlayabiliriz, bunun için neler yapabiliriz?” sorularının cevaplarını bulmak için gayret sarf edilen bu Zirvenin, sadece bu temalar etrafında organize edilmesinin başlı başına çok değerli olduğunu söyledi.
– “Nerede İslam İşbirliği Teşkilatı? Nerede anlı şanlı İslam ülkeleri?”
Dört temel konu üzerine yoğunluk vermek istediğini dile getiren Kurtulmuş, bunlardan birincisinin, “İslam dünyasının birlik ve beraberliği” olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, “Hem Kudüs davasının kalıcı bir başarıya ulaştırılabilmesi hem de yeryüzünde adil ve kalıcı bir barışın temin edilebilmesi için en önemli meselelerden birisi İslam ülkelerinin, İslam dünyasının kendi arasında birliği ve beraberliği sağlamak mecburiyetidir.” dedi.
Bugün dünyanın jeostratejik olarak en önemli bölgesinde bulunan, Fas’tan Endonezya’ya kadar olan geniş bir coğrafyada yaklaşık 1,5 milyarlık nüfusuyla dünyanın en önemli kaynaklarına sahip olan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumun, yürekler acısı olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Zaman zaman haklı olarak, gençlerimiz başta olmak üzere şu soruyu bir feryat şeklinde bütün dünyaya soruyoruz. Nerede Birleşmiş Milletler? Nerede Avrupa Birliği? Nerede insan haklarından bahsedenler? Bu soruları tabii ki soracağız. Ama önce şu soruyu da sormak zorunda değil miyiz? Nerede İslam İşbirliği Teşkilatı? Nerede anlı şanlı İslam ülkeleri, Filistin davasında ne yapıyorlar? Filisin davası bir günde bu noktaya gelmedi. Şu anda dünyada İsrail’in bu pervasız tutumlarının arkasındaki en önemli güç; ne İsrail’in askeri gücüdür ne İsrail’in yani uluslararası Siyonizmin sahip olduğu finansal güçtür ne dünya medyasındaki hakimiyetidir ne de arkasında başta ABD olmak üzere bazı Batılı devletlerin vermiş olduğu destektir. Üzülerek ifade ediyorum ki, İslam dünyasının içinde bulunduğu durum, kararsızlık, dağınıklık ve çaresizlik, İsrail’in ve Siyonizmin arkasındaki en önemli güçtür. Öncelikle bu durumu ortadan kaldırmak, kararlı iş birliklerimizi artırarak birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmek mecburiyetindeyiz.”
İslam ülkelerinin başta Filistin davası olmak üzere aralarındaki ortak meselelerde anlaşabilme ve uzlaşabilme yeteneklerini kaybettiğini dile getiren Kurtulmuş, İslam ülkelerinin, problemlerini barışçıl bir şekilde müzakere etmek yerine her problemin üzerinden yeni ihtilaflar oluşturarak ayrışma yolunu tercih ettiklerini belirtti.
Kurtulmuş, “Üzülerek ifade ediyoruz ki İslam ülkelerindeki bu dağınıklık, bu parçalanmışlık maalesef İsrail’in ve bölgedeki emperyalist projelerin ekmeğine yağ sürdü. Onun için diyoruz ki, önce İslam ülkelerini temsilen burada bulunan siz sevgili genç kardeşlerimizin bir numaralı gündemi, İslam ümmetinin birleşmesi, İslam ülkelerinin farklılıklarına rağmen ortak siyasi programlarda bir araya gelmesinin başarılabilmesidir. Bunun için gayret edeceğiz, bunun için mücadele edeceğiz.” diye konuştu.
– “Bizim üzerimize düşen, demokratik standartları yüksek rejimler oluşturmak”
“İslam ülkelerinin başarı öyküleri yazmak mecburiyetinde olması”nın da ikinci temel konu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, İslam ülkelerinin insani bütün sorunları çözebilecek adımları atma mecburiyetinin bulunduğunun altını çizdi.
Mesainin tamamının, İslam ülkelerinin şartlarının iyileştirilmesi, gençlerinin eğitim, sağlık, barınma, istihdam başta olmak üzere her alanda daha ileriye gitmesinin en temel sorumluluklardan olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, İslam ülkelerinin kendi arasında demokratik standartları çok yüksek uygulamaları ortaya koymak mecburiyetinin de bulunduğunu ifade etti.
Kalkınmayı sağlamanın en temel şartının, demokrasiyi güçlendirmekten geçtiğini dile getiren Kurtulmuş, “Bizim üzerimize düşen, demokratik standartları yüksek rejimler oluşturmak ve başta ekonomik kalkınma olmak üzere eğitim, sanat ve kültür alanındaki gelişmeleri en ileriye safhaya götürmek görevimiz vardır. Bunun için de tek tek İslam dünyasında büyük başarı öykülerinin yazılabilmesini sağlayacak olan da siz değerli gençlerimizsiniz.” şeklinde konuştu.
– “Dini, diyaneti ne olursa olsun insanlık cephesinin mensuplarıyla hareket etmek sorumluluğumuz vardır”
“Hakkı Filistin davasının ve yeryüzünde küresel adaletin sağlanabilmesi için insanlığın küresel küresel vicdanını harekete geçirmek” konusunun da bir diğer başlık olduğunu ifade eden Kurtulmuş, çoğu Batılı ülkenin yöneticilerinin İsrail’den daha fazla İsrailci olduğunu, halklarının ise Filistin’in haklı davasının yanında yer aldığını bildirdi.
İsrail’in bu uygulamaları sonunda yeryüzünde insanlık cephesinin kurulduğunu, insanlığın küresel vicdanının harekete geçmeye başladığını söyleyen Kurtulmuş, “Bizlerin bu anlamda dini, diyaneti ne olursa olsun, nereden, hangi medeniyetten olursa olsun insanlığa, hakka, hukuka itibar eden bütün insanlık cephesinin mensuplarıyla hareket etmek ve onlarla birlikte bu cepheyi genişletmek ve çoğaltmak sorumluluğumuz vardır.” dedi.
İsrail’in saldırıları sonucu Filistin’deki acı ve gözyaşlarına da işaret Kurtulmuş, bu görüntüler karşısında, insanlık hissine sahip olan herkesin içinin kan ağladığını bildiklerini söyledi.
Kurtulmuş, “Ancak şunu da söylememiz gerekir ki, bunu da gençler siz göreceksiniz, inşallah biz de göreceğiz. Önümüzde yeni bir dönem başlamıştır. Eğer bu dönemi adlandırmak gerekirse, bu dönemin adı ‘post-Siyonist’ dönemdir. Yani Siyonizmin bittiği, Siyonizmin tarihin çöplüğüne atıldığı ve insanlığın rahat bir şekilde ‘oh’ çektiği bir dönem gelecektir. Çünkü insanlık tarihi bize bir cümleyle özetliyor. Zalimin zulmünün en çok arttığı nokta, zaliminin yıkılmaya en yakın olduğu noktadır.” ifadesine yer verdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, dördüncü temel meselenin de “yeni bir dünyayı kurma mecburiyeti” olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bu dünya, biz istesek dahi böyle devam etmez. Bu kadar çok haksızlığın, bu kadar çok zulmün, bu kadar çok çifte standardın, bu kadar çok insanlığı yok sayan uygulamanın olduğu bir dönemi insanlık tarihini hiç yaşamadı. Firavundan bahsediyoruz ya, belki firavunların dönemi bile bundan daha iyiydi. Böyle bir dünyanın yürümesi mümkün değil. Bu dünyanın herhangi bir şekilde çözüm üretebilmesi de mümkün değildir. Onun için İslam dünyasının gençlerine, dünyada hakkaniyetten, adaletten, insaftan ve vicdandan yana olan herkese; dini diyaneti ne olursa olsun, ırkı milliyeti ne olursa olsun ortak bir sorumluluk düşüyor. O da yeryüzünde yeni bir sistemin kurulması, hakkaniyeti, adaletli bir sistemin kurulmasıdır.”
Kurtulmuş, yeni bir sistemin, yeni bir dünya düzeninin kurulmasının başta gençlerin vazifesi olduğunu belirtti.
EKONOMİ
8 saat önceSPOR
11 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
11 saat önceGÜNDEM
19 saat önceBÖLGE
22 saat öncePOLİTİKA
24 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önce