Mersin Milletvekili Kocamaz TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada ; Ülkemizde ekonomik kriz her geçen gün derinleşmekte, maaşlara yapılan zamlar daha ceplere girmeden yüksek enflasyon ve kur artışı karşısında kısa sürede erimektedir. Türkiye ekonomisi yeni ekonomi yönetimiyle düzlüğe çıkmak bir yana, üretim ve istihdam konusunda büyük sorunlar yaşamaktadır. Ekonomik kriz karşısında Hükûmet, bırakın yeni istihdam sağlamayı mevcut istihdamı koruma konusunda bile zorlanmaktadır. Bu nedenle, Hükûmetin işverenlere sağlamış olduğu asgari ücret ve kısa çalışma ödeneği destekleri sürekli olarak uzatılmaktadır. Bu işler için de Hükûmet ne yazık ki her zaman olduğu gibi İşsizlik Fonu’nu kullanmaktadır. İşsizlik Fonu bu Hükûmetin elinde âdeta işveren fonuna dönüşmüştür. 2023 yılında işsizlik maaşı için başvuran 1 milyon 483 bin kişiden sadece 673 bin 360 kişiye maaş bağlanmıştır. İşsizlik Fonu’ndan işverene 40 milyar TL ödeme yapılırken işsizlere yalnızca yarısı kadar, 21 milyar 673 milyon TL aktarılmıştır. İşsizlik Sigortası Fonu’nda amacı dışında kullanım artmıştır. İşverene, hazine garantili yatırımlara kaynak bulma konusunda hiç sıkıntı yaşamayan Hükûmet, söz konusu emeklilerimiz olduğunda her ne hikmetse kaynak sorunu yaşamakta, yüksek zam yapmaktan kaçınmakta ve kul hakkına girmektedir. Daha sonra, emeklilerimizden ve muhalefetten gelen tepki üzerine Hükûmet, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin zam oranını önce yüzde 5’lik ilave artışla yüzde 42,6’ya, daha sonra da yüzde 49,25’e yükseltmiştir. Buna rağmen, emeklilerimize yapılan zam oranı, özel sektör tarafından işletilen hazine garantili otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yılbaşında yapılan yüzde 50 ve yüzde 76 oranındaki zam ile her türlü vergi ve harçlara yapılan yüzde 58,46’lık zam oranının bile gerisinde kalmıştır. Böylece, 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı, bugün 14.431 TL’lik açlık sınırının ve 47 bin TL’lik yoksulluk sınırının çok altında kalmıştır. En düşük emekli maaşı en azından açlık sınırının üzerine, asgari ücret seviyesine yükseltilmelidir, emeklilerimizin talepleri de bu yöndedir.
Yapılan zamlar yetersiz kalmış, emeklilerimiz yıllardır içine düşürüldükleri fakirlik ve yardıma muhtaç durumdan kurtulamamıştır. 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 2’nci maddesine göre, hane içerisinde kişi başına düşen aylık gelirin asgari ücretin 1/3’ünden az olması hâlinde, hane fakir ve yardıma muhtaçtır. Bugün asgari ücretin 1/3’lük kısmı 5.667 TL’dir. Aylık 10 bin TL gelire sahip 2 kişilik emekli ailenin kişi başına düşen geliri 5 bin TL olacağına göre, emeklilerimiz yasayla tanımlanan “fakir ve yardıma muhtaç” kapsamına girmektedir. Bu tablo karşısında hiç kimse çıkıp da 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etmeye kalkmasın “Biz emeklileri enflasyona ezdirmedik.” diyerek milletle alay etmesin; önce aynaya baksın, söylediklerine samimi olarak kendisinin de inanıp inanmadığını test etsin, söylediği yalan nedeniyle yüzünün kızarıp kızarmadığını görsün. Gerçek şu ki: Emeklilerimiz bugün yüksek enflasyon altında inim inim inlemektedir.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi Aziz Atatürk’ün şu söyleriyle tamamlamak istiyorum: “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.” dedi
EKONOMİ
15 saat önceSPOR
18 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
18 saat önceGÜNDEM
1 gün önceBÖLGE
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önce