DOLAR 34,7252 -0.03%
EURO 36,6135 0.19%
ALTIN 2.961,190,37
BITCOIN 33276400.16846%
Trabzon
10°

PARÇALI AZ BULUTLU

06:34

SABAHA KALAN SÜRE

EKREM İMAMOĞLU; “PARTİZANLIĞI DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN SAHİP OLDUĞU ORTAK KURUMLARDAN SÖKÜP ATMALIYIZ”
  • Haberin Yildizi
  • Gündem
  • EKREM İMAMOĞLU; “PARTİZANLIĞI DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN SAHİP OLDUĞU ORTAK KURUMLARDAN SÖKÜP ATMALIYIZ”

EKREM İMAMOĞLU; “PARTİZANLIĞI DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN SAHİP OLDUĞU ORTAK KURUMLARDAN SÖKÜP ATMALIYIZ”

ABONE OL
1 Aralık 2024 20:32
EKREM İMAMOĞLU; “PARTİZANLIĞI DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN SAHİP OLDUĞU ORTAK KURUMLARDAN SÖKÜP ATMALIYIZ”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ülke Politikaları Vakfı’nın Şişli Grand Cevahir Otel’de düzenlediği “100. Doğum Gününde 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i Anma” programına katıldı.

Burada yaptığı konuşmada Ekrem İmamoğlu ; “Eğer siyasi partiler bir kişinin idealleri, bir kişinin bekası, bir kişinin geleceği ile bağlantılı bir kavrama sığdırılmış ve o pozisyonda ise Allah öyle bir akıldan, öyle bir bakış açısından, öyle bir siyasi partiden, bu memleketi, bu devleti ve geleceğimizi korusun” diyen İmamoğlu, “İlle de fanatizm sergilemek gerekiyorsa siyasi partilere değil bu ilke ve değerlere bağlılıkta bir fanatizm sergilenmeli. Kendini milli iradenin üzerinde gören ülkenin sahibiymiş gibi davranan ‘tek adam’ aklının yerine milletin ortak aklını hakim kılacaksak, partizanlığı, siyasi partiler başta olmak üzere tüm kurumlardan hele hele devletimizin, milletimizin sahibi olduğu ortak kurumlardan söküp atmalıyız” dedi

Ekrem İmamoğlu konuşmasında ;

“ALLAH ÖYLE BİR AKILDAN GELECEĞİMİZİ KORUSUN”

“Ben de siyaseti, toplumun ortak menfaatlerine hep birlikte barış içinde ulaşma çabası olarak tarif eden bir anlayışa sahibim. Evet barış içerisinde olmak. Bu nedenle siyaseti ve siyasi partileri siyasetle başladığım ilk günden beri her daim ifade ettiğim gibi kesinlikle bir araç görerek hedefim milletimizin birlik ve beraberliği, vatanın bölünmez bütünlüğü demokrasiyi, cumhuriyeti güçlendirerek güçlü bir geleceği bu ülkede var etme mücadelesi. En temelde odaklanmamız gereken şeyin mensubu bulunduğumuz siyasi partilerin başarısı değil, siyasi partilerin varlığı değil, ülkemizi refaha, mutluluğa taşıyacak olan ilke ve değerler olduğuna inanırım ve gerçek anlamda milleti birleştirecek, milleti birlikte bir arada ve dimdik ayakta tutacak bakış açısı da budur. Cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti, laiklik, sosyal devlet, insan hak ve özgürlükleri, sosyal refah, insani kalkınma, siyasi partiler ve bu ülke değerleri hayata geçirdikleri ölçüde anlamlı ve değerli olan kurumlardır. Eğer siyasi partiler bir kişinin idealleri, bir kişinin bekası, bir kişinin geleceği ile bağlantılı bir kavrama sığdırılmış ve o pozisyonda ise Allah öyle bir akıldan, öyle bir bakış açısından, öyle bir siyasi partiden, bu memleketi, bu devleti ve geleceğimizi korusun.”

“PARTİZANLIĞI DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN SAHİP OLDUĞU ORTAK KURUMLARDAN SÖKÜP ATMALIYIZ”

“İlle de fanatizm sergilemek gerekiyorsa siyasi partilere değil bu ilke ve değerlere bağlılıkta bir fanatizm sergilenmeli. Siyasetin temel amacını geri plana atan kendi iktidarını her şeyin tek çözümü gibi dayatan partizan akıl ve partizan ruhtan kesinlikle ülkemizi arındırmak ve tabiri caizse ebedi şekilde kurtarmak mecburiyetindeyiz. Kendini milli iradenin üzerinde gören ülkenin sahibiymiş gibi davranan ‘tek adam’ aklının yerine milletin ortak aklını 86 milyon vatandaşımızın ortak aklını 86 milyon insanımızın birikimini, güzel aklını hakim kılacaksak, partizanlığı, siyasi partiler başta olmak üzere tüm kurumlardan hele hele devletimizin, milletimizin sahibi olduğu ortak kurumlardan söküp atmalıyız. Bu kadar net.”

“PARTİNİN EN ÇALIŞKANI OL AMA PARTİZANLIK YAPMA”

“Her birimiz mensubu olduğumuz partilerle elbette gurur duyuyoruz. Ben her yerde söylüyorum. Ben partimle gurur duyuyorum. Partimin ve partililerimin de gurur duyduğu görevler yapmak istiyorum. partililerimizin başarısı için elbette canla başla çalışıyoruz. Ama bu sevgi ve bağlılığı partizanlıktan ayrıştırıp objektif ilkesel bir temelde oturttuğumuz ölçüde partilerimizi de yüceltiriz. Ben 2008 yılında siyasete karar verdim ve partime üye oldum. Daha sonra Allah nasip etti, milletin takdiriyle Beylikdüzü’nde birilerine göre kıyıda köşede duran bir ilçede belediye başkanı oldum. Sabahın çok erken saatlerinde halkımızla buluşup tebliği kabul edeceğim ilk gününde sabahın çok erken saatinde eşim annem ve babamla birlikte kimse gelmeden gittik kendimizce birbirimize şans diledik. Dualar ettik, sarıldık, öpüştük. Babam bana dedi ki, ‘Partine layık ol. Partinin insanlarının seni seveceği şekilde görevini yap. Partinin en çalışkanı ol, en önde koşanı ol. Ama partizanlık yaptığın an benim evladım değilsin.’ Dolayısıyla kesinlikle ve kesinlikle o günden bugüne bu öğütün, bu tavsiyenin hani baba oğul ilişkisinde bu ültimatomun zihninden çıkmadığını sizlerle paylaşmak isterim.”

“KENDİMİ ŞANSLI GÖRÜYORUM”

“Tabii birazdan bahsedeceğim farklılıklar bunu babama elbette söyletmedi. Babamın da elbette ki siyasi görüşü vardır ama eminim o da siyasette elde ettiği deneyimlerden serbest yaşamında yaşadığı partizanlığın etkilerinden ona ifade etmek zorunda olduğunu düşündüğü en güçlü, en kuvvetli tavsiyeyi o sabahın köründe oğluna söylemek zorunda bıraktığını düşünüyorum. Ben içerisinde farklı siyasi görüşlere sahip kişiler olan geniş bir Karadenizli, Trabzonlu bir ailenin çocuğuyum. Siyasetin o gergin kavgacı yönü ailemize sirayet etmediği için de açıkçası kendimi şanslı görüyorum. Örneğin rahmetli dedem 50’lerin, 60’ların bir kısım 70’lerin, babam 60’ların, 70’lerin, 80’lerin insanı. Aslında bugün bizim hizmet ettiğimiz, özellikle genç neslin onların da biraz 90’ların ama neredeyse 2000’lerin, 2010’ların evlatları, evlatlarımız ve çocuklarımız, gençlerimiz olduğunu görüyorum. Dolayısıyla bugün yaşanan o gergin ortamın onların gelecekte daha demokrat daha adaleti önde tutan bir kuvvete sahip olmaları noktasında bize gerçekten çok daha yüksek seviyede sorumluluk yüklediğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten bu bahsettiğim evrensel değerler, ilkelerimiz hususunda çok büyük tahribatın olduğu günleri birlikte yaşamaktayız ve gerçekten ülkemiz zor günlerden geçmekte.”

“NE BÜYÜK BİR CUMHURİYET NİMETİDİR”

Allah nasip etti ben de İstanbul’da bu güzel cumhuriyetin kırk haneli köyünde doğmuş bir Ekrem İmamoğlu olarak cumhuriyetin kurucusu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem ilçe başkanı oldum, hem ilçe belediye başkanı oldum, hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldum. Ne büyük bir cumhuriyet nimetidir.”

“KENDİNİ YARGI YERİNE KOYUP İNSANLARI KOLAYCA TERÖRİST İLAN EDEN AKIL…”

“Ben bugün siyasi olarak yani espri yapıp ‘üçüncü kuşakta doğruyu bulabildik’ derim de yanlış anlaşılabilir. Sonra babamdan fırça yemeyeyim. Tabii şakalaşmak ayrı ama beni rahatlıkla eleştirebilirler. Herkes birbirine bu yönüyle o güzel gözle bakmayı başarmalıdır. Birbirimize sevgimize ve saygımıza asla halel getirmeden siyasi konularda fikrilerimizi tartışabiliriz. Bizim için en doğal şeydir. Ama biliyorum ki siyasi fikir ayrılıkları nedeniyle birbirleriyle konuşamayan, konuşmayan nice akrabalar ve arkadaşlar var. Hele bu dönemde komşular var. Birbirine selam vermeyen insanlar var. Toplumu işte bu hale getiren ‘biz ve onlar’ diyerek milleti kutuplaştıran, kendini yargının yerine koyup insanları kolayca terörist ilan eden akıl bu ülkeye çok kötülük etmiştir. Ne yazık ki etmeye devam ediyor. Sözde ifade özgürlüğünün yasaklarla, cezalarla ağır bir saldırı altında olduğu bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Aynı sözü iktidar mensupları söylediğinde ifade özgürlüğü bir başkası söylediğinde suç, hatta suçtan öte hapse girme zemini… Eleştirel bir söz söylemek derhal suç kabul ediliyor. Eleştiri; cinayet, gasp, tecavüz, dolandırıcılık suçundan daha büyük bir suçmuş gibi muamele görüyor.”

“KONUŞAN TÜRKİYE BUGÜN SUÇMUŞ GİBİ MUAMELE GÖRÜYOR”

“Böyle bir ülkede rahmetli Demirel’in talebi ne kadar değerli hale geldi. Öyle değil mi? Konuşan Türkiye. Konuşan Türkiye bugün suçmuş gibi muamele görüyor. İşte bu anma toplantısında Süleyman Demirel’in fikirlerini, siyasi yaşamını bu yönleriyle ele alıp değerlendirecek kıymetli büyüklerimizi, can kulağıyla dinleyeceğiz. Ben bu açılış konuşmasında sadece Demirel’in milli iradenin üstünlüğüne olan samimi inancının ve sıklıkla vurguladığı hürriyetçi, demokrasi fikrinin ülkemiz adına bugün ne kadar değerli olduğunu hatta çok değerli olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.”

“HAK VE HÜRRİYETLERİ KISITLAYAN BİR İKTİDAR DÖNEMİNDEYİZ”

“‘Türkiye Büyük Millet Meclisi hürriyetçi, demokratik sistemin kalbidir’ diyen Demirel, hürriyetçi demokrasinin ne olup ne olmadığını da şöyle ifade ediyor: ‘Hürriyetçi demokrasi bir ülkenin halkına sadece güvenlik veren ama güvenliğin dışında başka bir şey vermeyen rejimin adı değildir. Hürriyetçi demokrasi, hem mal ve can güvenliği hem hürriyeti hem ekmeği beraberce veren rejimin adıdır. Hangisini tercih ediyorsanız bunlardan, birisini tercih edin gibi bir tercih ile vatandaş karşı karşıya kıldığı takdirde rejim rejim olmaktan çıkar.’ Ne güzel bir söz. Bugün Türkiye’de mal ve can güvenliğini layıkıyla sağlayamadığımız gibi vatandaşın sofrasındaki ekmeği de küçülten seçme ve seçme seçilme hakkı da dahil olmak üzere hak ve hürriyetleri kısıtlayan bir iktidar dönemindeyiz.”

“BUNU HER SEÇİM ÖNCESİ YAPMAYA GAYRET EDİYORLAR”

“Bu iktidar döneminde bir beka sorunu atılıyor ortaya. Vatandaşa ne deniliyor biliyor musunuz? Ey vatandaş, ekmeği, hürriyeti bir kenara bırakın, ben sizin güvenliğinizi sağlayacağım diyor. Bunu her seçim öncesi, her kritik dönemde yapmaya gayret ediyorlar. Ama güvenliği de doğru dürüst sağlayamıyorlar. Ancak şunu söyleyelim, bunu ifade ede dursun bundan hep birlikte kurtulmamız gerekiyor. Yeni bir versiyonu da bugün sahnede ancak devlet hakkının yerini kurnazlığına bıraktığı bu yapı içerisinde ülkenin hiçbir sorununun temelden ve kalıcı bir şekilde çözmenin mümkün olmadığını da biliyoruz. 22 yıl sonra işte bu sorun çözülmüştür denecek bir tek sorun çözümünü dahi bu ülke yaşayamıyor. Türkiye’nin ağır sorunları vardır. Bu sorunlar cumhuriyete, demokrasiye, milli egemenliğe inancı olmayan hiçbir kişi ya da kadro tarafından çözülemez.”

“CUMHURİYETİN EŞİTLİKÇİ, AYDINLANMACI, KALKINMACI ÖZÜNE DERİNDEN BAĞLIYDI”

“Rahmetli Demirel mühendisti, başbakandı, 9. cumhurbaşkanıydı ama kendini her şeyden önce ve hepimiz için çok kıymetli olan cumhuriyetin bir evladı olarak görmesiydi. Bu kadar net. Cumhuriyetin evladıydı. Bu köylü çocuk İslamköy’den başlayan hayat yolculuğunda tüm ilerleyiş ve yükselişlerin Cumhuriyet sayesinde olduğuna yürekten inanırdı. Cumhuriyetin eşitlikçi, aydınlanmacı, kalkınmacı özüne derinden bağlıydı. Demirel’i bu yönüyle anlamanın daha fazla anlamaya çalışmanın özellikle de ülkemizin bugünkü koşullarında çok değerli olduğuna inanıyorum.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r
error: Content is protected !!