İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, iktidarın boş konuşmaları, hamasi nutukları ve öfke nöbetleriyle geçirdiği bir haftayı daha geride bıraktıklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının, her hafta olduğu gibi bu hafta da dertli çiftçileri görmezden, esnafı duymazdan, borç batağındaki emeklileri bilmezden geldiğini savundu. Bu ibretlik durumu artık yadırgamadıklarını dile getiren Akşener, çünkü iktidarın, beceriksizliklerinin üstünü örtecek bahaneleri, tutmadıkları vaatleri unutturacak sözleri, milletin dertlerine derman olacak çözümlerinin kalmadığını savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Milletimizi bunaltan sıkıntıları biz çözeriz, fahiş fiyat artışlarını biz çözeriz.” dediğini aktaran Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yanlış duymadınız, aynen böyle dedi. Bir de utanmadan havuz medyasına manşet attırmışlar. Güler misin, ağlar mısın? Sabah şeriflerin hayır olsun Sayın Erdoğan. Günaydın. Yahu 20 yıldır neredeydin? Şimdiye kadar çözdün de elini tutan mı oldu? 999 haftadır iktidardasın hala ‘Biz çözeriz.’ diyorsun. 999 haftadır çözememişsin tam tersine sorun olup memleketin üzerine yağmışsın, şimdi utanmadan çıkıp ‘biz çözeriz’ diyorsun. Neyi çözeceksin Sayın Erdoğan? Zerre sıkılmadan çıkıp ‘Ekonomide işler yolunda’ diyorsun. Bu üstün farkındalıkla sen neyi çözeceksin? Her ağzını açtığında döviz zıplıyor, sen ısrarla çıkıp ‘Faiz sebep, enflasyon neticedir.’ saçmalığını sayıklamaya devam ediyorsun. Bu engin ekonomi bilginle sen neyi çözeceksin? ‘Açım.’ diyen vatandaşımıza utanmadan ‘Abartma.’ diyorsun. Dertli vatandaşın kafasına çay atmaktan da geri durmuyorsun. Bu olağanüstü empati yeteneğinle sen neyi çözeceksin? Her hafta çıkıp tarlasına küsmüş çiftçimizi nasıl zengin ettiğinden bahsediyorsun. Bu acayip hayal gücünle sen neyi çözeceksin?”
Erdoğan’ın, “Gelişmiş ülkeler, bir anda 5 ila 7 katına çıkan bir enflasyon gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalmıştır.” değini belirten Akşener, farklı ülkelerin enflasyon rakamlarını paylaştı.
Akşener, Japonya’da yıllık enflasyonun yüzde 0,1’den, yüzde 0,6’ya çıktığına işaret ederek şunları söyledi:
“İşte size Sayın Erdoğan’ın bahsettiği Batı ülkelerindeki 6 katlık enflasyon artışına bir örnek. Doğrudur, Batı ülkelerinde enflasyon 6 kat artmış ama yüzde 0,1’den 0,6’ya çıkmış. Enflasyon canavarı, Japonya’yı adeta esir almış. Sayın Erdoğan’a göre enflasyon şoku yaşayan diğer ülkelerde de durum vahim. Suudi Arabistan’da yüzde 1,2’ye, Çin’de yüzde 1,5’e, Endonezya’da yüzde 1,9’a çıkmış. Fransa’da yüzde 2,8’e, Güney Kore’de yüzde 3,7’ye, Euro bölgesinde yüzde 5’e, Güney Afrika’da yüzde 5,5 dayanmış. Hindistan’da yüzde 5,6, ABD’de ülke yanıp tükenmiş yüzde 7, Meksika iflasın eşiğinde yüzde 7,4, Sayın Erdoğan’ın feyz aldığı kankası Putin’in Rusya’sında ise yüzde 8,4.
Peki dünyada böylesine vahim bir kriz söz konusuyken bizde durum nasıl? Sayın Erdoğan ve hünerli ekonomi ekibi sayesinde enflasyon bizi teğet geçmiş yüzde 36. Memlekette enflasyon, Avrupa’nın büyük ülkelerindeki enflasyonun toplamına ulaşmış ama bu arkadaşların enflasyon gibi bir derdi yokmuş. Şu ciddiyetsizliğe, iş bilmezliğe bir bakar mısınız? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten şu lakayt tavra bir bakar mısınız? Yazıklar olsun. Doğrudur, dünyada oransal olarak bakıldığında görece yüksek enflasyon artışları var. Ama bu Türkiye’deki dünyanın katbekat üzerinde seyreden enflasyonu meşrulaştırabilir mi? Hayır. İktidarın beceriksizliğini örtecek bir veri olabilir mi? Hayır. Peki bu zihniyetle milletimizin enflasyon kaynaklı sorunlarına çözüm bulunabilir mi? Hayır. Sayın Erdoğan’ı acilen ciddiyete davet ediyorum.”
Akşener, “iktidarın enflasyonla mücadelede gösterdiği iş bilmezliğin bir benzerinin, faizle mücadelede de görüldüğünü, Erdoğan’ın marttan beri kafayı politika faiziyle bozduğunu” savundu.
Hazinenin borçlanma faizinin marta göre 10 puan arttığını dile getiren Akşener, ticari kredilerde en itibarlı müşterilerin dahi yüzde 37 ile 40 bandında faiz ödemek zorunda olduğunu, dosya masraflarıyla birlikte ihtiyaç kredilerindeki faiz oranlarının yüzde 50’ye ulaştığını anlattı. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şöyle konuştu:
“Sayın Erdoğan, politika faizini 5 puan indirdi ama piyasadaki tüm faizler 10 ila 25 puan arasında arttı. Neden mi? Çünkü Sayın Erdoğan’ın güven veren ekonomi yönetiminin bir sonucu olarak hiç kimse enflasyonun kalıcı olarak düşürüleceğine inanmıyor. Politika faizinin inmesiyle birlikte bugün bankalar, Merkez Bankasından yüzde 14 ile aldıkları paraları, Hazineye yüzde 26 ile borç veriyor. Milletin hazinesine yapılan şu ihanete bakar mısınız? Daha bitmedi. Sayın Erdoğan’ın faiz severliği bunlarla da sınırlı değil. Tepeden tırnağa, iğneden ipliğe her şeyden vergi alan bu arkadaş, nedense faiz gelirlerinden vergi almıyor. Ayrıca, bu hafta Meclis gündeminde olan bir kanun teklifiyle de şirketlere önemli bir vergi istisnası getiriliyor. Merkez Bankasının dolarlarını yandaşlarına ucuz ucuz sattılar şimdi de dolar biriktirmek için 84 milyon insanımızdan topladığı vergileri çarçur ediyorlar. Devleti 70 sente muhtaç eden AK Parti iktidarı, şimdi de adeta kapitülasyonlara benzer tavizler vererek, bunun yanında da ülkemizi adeta kara para aklama yeri haline getirerek ömrünü uzatmaya çalışıyor.”
İktidarın tehlikeli adımlar attığını öne süren Akşener, “Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, geçen hafta, yargı süreci devam eden Selahattin Demirtaş’ı, gitti terörist başı Abdullah Öcalan’a şikayet etti. Dedi ki ‘Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Rezalete bakar mısınız? Türk yargısının düşürüldüğü şu duruma bir bakar mısınız?” diye sordu. Akşener, sözlerine şöyle devam etti:
“Sayın Erdoğan, bu memlekette eğer bir hesap kesilecekse onu yüce Türk yargısı keser, kesmelidir, o kadar. Makamının ciddiyetinin farkına var artık. ‘Seçilmiş cumhurbaşkanıyım’ diye caka satarak geziyorsun ama AKP Genel Başkanlığı fikrinden, anlayışından kurtulamadın gittin kardeşim. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, böyle abuk sabuk konuşamaz. Kendine gel. Belli ki 2019 seçimlerinden ders almamışsın. Anketlerde çakılınca yine gidip Cumhur İttifakı’nın pek de gizli olmayan gayri resmi ortağının peşine takılıyorsun. Geçen sefer mektupla işi kurtarmaya çalışmıştın. Görüyorum ki bu sefer başka oyunlar peşindesin. Seni şimdiden uyarıyorum; eğer arzu ettiğin, hesabı kesmesi için İmralı’dakini İmralı’dan çıkarmanın peşindeysen orada duracaksın. Sakın ha yapma. Seçim kazanmak için böyle bir kötülüğü bu memlekete yapmaya kalkma. Belki küçük ortağını ikna edebilirsin ama böyle bir ahmaklığa, hainliğe yeltenirsen karşında bizi bulursun. Ve o sandık geldiğinde kim, kimden nasıl hesap kesiyormuş ilk elden görürsün. Bu memleketi senin seçim kazanma hırslarına yedirmeyiz. Şehitlerimizin aziz hatırasını senin siyasi hesaplarına ezdirmeyiz. Bunu böyle bilesin.”
Kasım ayı ödemeler dengesi sonuçlarının açıklandığını hatırlatan Akşener, 2,7 milyar dolar cari açık verildiğini, kur krizi nedeniyle 3 ay boyunca verilen cari fazlanın hep süreceğini zanneden sarayın sözde ekonomistlerinin bir anda sus pus olduğunu iddia etti.
İktidarın, “Artık Türkiye ekonomisi cari fazla veriyor” demeye başladığını dile getiren Akşener, Türkiye’nin 1994, 1998, 1999, 2001, 2002 ve 2019 yıllarında da 9 aya varan sürelerde üst üste cari fazlalar verdiğini, bunun aslında bir kriz karakteristiği olduğunu söyledi.
Akşener, iktidarın yanlış politikalarından ihracat sektörünün de nasibini aldığını, ihracatçıya az gelişmiş ülkelerde uygulanan döviz devri zorunluluğu getirildiğini savundu.
Akşener, öğrenci yurtlarının durumuna ilişkin bilgiler paylaştı. Akşener, iktidarın artan yurt talebini görmezden geldiğini, bu alanda taşeronlaşmaya gidildiğini, özel yurtların sayısının, iktidarın öğrencileri bazı dernek ve vakıfların yurtlarında kalmaya zorladığını gösterdiğini ileri sürdü.
Öğrencilerin son 15 yılda, sayıları iki katına çıkan özel yurtlarda barınmak zorunda kaldığını dile getiren Akşener, 2020 yılı itibarıyla Türkiye’deki toplam yurtların yüzde 35’inin vakıf ve derneklere ait olduğunu söyledi. Akşener, İstanbul’da öğrencilerin yalnızca yüzde 2’sinin devlet yurdunda kalabildiğini, Sayıştay raporlarına göre devlet yurdu olarak kiralanan çoğu binanın da deprem yönetmeliğine uygun olmadığını kaydetti. İstanbul’daki Çemberlitaş ve Fatih KYK kız yurtlarından iki fotoğraf gösteren Akşener, iktidarın, gençlere, genç kızlara reva gördüğü yaşam alanlarını kabul edemeyeceklerini belirtti.
Türkiye’de özel yurtların sayısının, devlet yurtlarının 6 katı olduğunu dile getiren Akşener, “Bu özel yurtların en çok kapatıldığı yıl sizce hangi yıl? Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçen, milletimizin devletini sokaktan toplamak zorunda kaldığı 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün olduğu 2016 yılı. 2016-2017 öğretim yılında özel yurt sayısı 4 bin 741’den 3 bin 900’lere kadar düşüyor. Yani 900’e yakın, birçoğu FETÖ terör örgütüne ait özel yurt kapatılıyor. Sırf bu bile aslında öğrencilerimizi devlet yurtları yerine bazı vakıf ve derneklerin yurtlarına terk etmenin ne kadar yanlış olduğunun bir vesikası. Bu yurtlara izin verenler, barınma sorunu yaşayan dar gelirli öğrencilerimizi göz göre göre FETÖ’nün kucağına itenler bunun da hesabını vermek zorunda.” değerlendirmesinde bulundu.
Akşener, bir araştırma şirketinin verilerini paylaşarak şunları kaydetti:
“Vatandaşlarımızın yüzde 63’ü devlet yurtlarının yetersiz olduğunu, yüzde 80’i cemaat, tarikat, dernek ve vakıfların, öğrenci yurdu işletmesini doğru bulmadığını, yüzde 81’i ise çocuğunu bu tür yurtlara vermek istemediğini söylüyor. Yani, vatandaşlarımız, çocuklarının ne olduğu belli olmayan yurtlarda kalmasını değil, devletin yurdunda rahatça yaşamasını istiyor. Madem milletimiz istiyor sen de bunu yapacaksın Sayın Erdoğan. Devlet yurtlarının sayısını artıracaksın. Cemaatlerin, tarikatların, vakıf ve derneklerin yurtlarını başka 15 Temmuzlar olmasın diye kapatacaksın ve öğrencilerimize hak ettikleri hizmeti layıkıyla vereceksin. Milletimiz bu eylemi bekliyor. Eğer veremiyorsan da paşa paşa o koltuktan kalkacaksın.
Seçim ufukta görünüyor. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının her sözü, her vaadi, her adımı artık yeniden seçilebilmek için. Her türlü vaadi verecekler. Her türlü hamaseti yapacaklar. Korkutmak için her türlü yalanı söyleyecekler. Ve zamanı geldiğinde 3,5 yıldan sonra ilk kez karşınıza geçip, onlara yeniden bir şans vermenizi isteyecekler. Ama bir şans daha vermeniz gereken 20 yıldır iktidarda olup da ekonomide enkaz bırakanlar değildir. Bir şans daha vermeniz gereken, Türk lirasını pula, gelirimizi kuşa çevirenler değildir. Artık şans vermeniz gereken, vizyonuyla, çözümleriyle, projeleriyle, gümbür gümbür gelen İYİ Parti’dir.
VİDEO GALERİ
9 saat önceBÖLGE
11 saat önceYAŞAM
13 saat önceDÜNYA
2 gün önceGENEL
2 gün öncePOLİTİKA
2 gün önceDÜNYA
2 gün önce