İKİ MEHMETÇİĞİMİZ ŞEHİT OLDU, YÜREKLERİMİZ DAĞLANDI
Dün akşam Irak’ın kuzeyinde süren terörle mücadele operasyonlarında iki Mehmetçiğimiz şehit oldu. Yüreklerimiz dağlandı. Sözlerime başlarken şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı yakınlarına ve milletimize sabır diliyoruz.
SEL FELAKETİNE UĞRAYAN 7 KENTİMİZDE 60 BELEDİYE PERSONELİ, 30 AĞIR İŞ MAKİNASI GÖREV YAPIYOR
Yine bu hafta sonunda Karadeniz’de pek çok ilimizde sel ve toprak kaymaları yaşandı. Samsun’da bir vatandaşımız sele kapılarak hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyoruz. Genel Başkanımız felaketin ardından derhal Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş’ı görevlendirdi. Belediyemiz her türlü araç gereç ve personeliyle bölgede, afetlerden etkilenen vatandaşlarımızın yardımına koştu. Daha sonra yine Genel Başkanımızın talimatıyla diğer belediyelerimiz de yardım çalışmalarına katıldı. Bu sabah 8.00 itibarıyla sel felaketine uğrayan 7 kentimizde 60 belediye personeli, 30 ağır iş makinası görev yapıyor. Yine içme suyu ve gıda yardımı taşıyan çok sayıda tır da hareket etmiş vaziyette. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Ahmet Akın AFAD ve bölge belediyeleriyle iş birliği içinde çalışmaları yürütüyor. Yine Genel Başkanımızın talimatıyla Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Semra Dinçer başkanlığında bölge milletvekillerinden oluşan bir heyet Zonguldak’ta incelemelerde bulunuyor.
ALİ İSMAİL KORKMAZ GEZİ OLAYLARI SIRASINDA 19 YAŞINDAYKEN KARANLIK BİR SOKAKTA KATLEDİLDİ
‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın’ diyor Albert Camus. Erdoğan yönetiminde geçen 21 yılda, göz göre göre gelen krizlerde, borcunu ödeyemeyen çiftçiler, iş bulamayan gençler, çocuğuna pantolon alamayan babalar canlarına kıydı. İnsanlar valiliklerin önünde kendini yakarak yaşamlarına son verdi. Bugün ölüm yıl dönümü olan Ali İsmail Korkmaz Gezi olayları sırasında Eskişehir’de daha 19 yaşındayken, karanlık bir sokakta katledildi. Kendisini de rahmetle anıyoruz. Sadece krizlerde, olaylarda değil, gerekli hazırlık yapılmadığı için felakete dönüşen afetlerde, gerekli önlemler alınmadığı için katliama dönüşen kazalarda, göz göre göre yüzlerce, binlerce canımızı yitirdik. Deprem oldu öldük. Yangın oldu, sel oldu öldük. Maden patladı öldük. Tren devrildi öldük. Sorumlular, her seferinde ‘kader’ dediler, ‘fıtrat’ dediler geçtiler. Hafta sonunda 7’si çocuk 25 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, bir büyük ihmalin sonucunda yaşanan, katliam gibi bir kazanın, Çorlu Tren Faciası’nın beşinci yıl dönümüydü. Kurbanların aileleri, bu katliamın gerçek sorumlularının hak ettikleri cezaları almaları için adalet arayışını sürdürüyor. Biz, bu ve diğer faciaların kurbanları ve tüm vatandaşlarımız için hak, hukuk, adalet talep etmeye, sonuna kadar onların yanında olmaya devam edeceğiz.
1 DOLAR BEŞ YIL ÖNCE, 4 LİRA 53 KURUŞTU, ŞİMDİ 26 LİRANIN ÜZERİNE ÇIKTI
Bugün 10 Temmuz 2023, bundan tam beş yıl önce, frensiz, dengesiz, ayarsız, Erdoğan’ın nevi şahsına mahsus tek kişilik sistemi, Bakanlar Kurulu’nun Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla icraatlarına başladı. Erdoğan o dönemde seçimlere giderken ‘Verin bu kardeşinize yetkiyi, ondan sonra faizle, şununla, bununla nasıl uğraşılır görün’ demişti. Merkez Bankası’nın tabela faizi, bugün beş yıl önceki yerinde ama vatandaşın bankaya gittiğinde karşılaştığı kredi faizleri aldı başını gitti. O günden bugüne; ihtiyaç kredisi faizi yüzde 24’ten yüzde 44’e, taşıt kredisi faizi yüzde 22’den 36’ya, konut kredisi faizi yüzde 13’ten yüzde 25’e yükseldi. O da kredi verecek banka bulabilirseniz. Yine son beş yılda, ‘Tıpkı marş gibi, bayrak gibi ülkemizin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeleyen Türk lirası’ dolar karşısında yüzde 82 değer yitirdi. 1 dolar beş yıl önce, 4 lira 53 kuruştu, şimdi 26 liranın üzerine çıktı. Türk lirası aynı dönemde, Bulgar levası karşısında yüzde 81 değer yitirdi.
VATANDAŞIN YAŞADIĞI ENFLASYON İLE TÜİK’İN AÇIKLADIĞI RESMİ ENFLASYON ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR
Beş yıl önce, TÜİK’in makyajlı enflasyonu yüzde 15’ti. Bugün iki katını geçti, yüzde 38’e ulaştı. İstanbul Ticaret Odası’nın yayımladığı Ücretliler Geçinme Endeksi’ne göre, 2018 haziranında yüzde 12 olan enflasyon, bu yılın haziran ayında neredeyse beşe katlanarak yüzde 55’e çıktı. Bağımsız iktisatçıların hesapladığı EN-AG enflasyonu ise yüzde 109. Vatandaşın yaşadığı enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Beş yıl boyunca işbaşındaki tek kişilik hükümet uyguladığı kerameti kendinden menkul politikalarla enflasyonu azdırdı.
ÜLKEDE BİR EKONOMİK SOYKIRIM YAŞANIYOR
Ücret maaş aylık artışlarında kerteriz alınan enflasyonu, TÜİK’e makyajlatarak milletimizi hayat pahalılığına ezdirdi. Beş yıl önce, kilosu 22 lira olan beyaz peynir bugün 156 lira, kilosu 10 lira olan tavuk eti bugün 65 lira, pirincin kilosu 6 lira 19 kuruştu, 49 liraya çıktı. Dana etinin kilosu 47 liradan 343 liraya fırladı. 5 liraya alınan soğan 19 liraya, 4 liraya alınan patates 18 liraya yükseldi. Ama maalesef burada da kalmayacak. Bugünden itibaren başlayan iğneden ipliğe her şeye gelen zam yağmurları, geçtiğimiz beş yılı milletimize mumla aratacak. Beş yıl önce, Merkez Bankası’nın döviz kasasında 31 milyar dolar net döviz rezervi vardı. Şimdi kasa 63 milyar dolar eksi bakiye veriyor. Ülkede sahte istikrar havası basabilmek için Merkez Bankası’nın arka kapısından buharlaştırılan, yüz milyarlarca dolarların ağır faturası bugün milletimize çıkıyor. Ülkede bir ekonomik soykırım yaşanıyor. Beş yıl önce, işsiz sayısı 5 milyon 272 bindi.
İŞSİZLER ORDUSUNA GÜRCİSTAN’IN TÜM NÜFUSU KADAR İNSAN EKLENMİŞ
TÜİK bugün açıkladı. Mayıs ayı itibarıyla işsiz sayımız 8 milyon 567 bin kişi. Bizdeki işsiz sayısı, dünya üzerindeki 95 ülkenin nüfusundan fazla. Beş yılda işsiz sayısı 3 milyon 295 bin kişi artmış. İşsizler ordusuna neredeyse Gürcistan’ın tüm nüfusu kadar insan eklenmiş. Aynı dönemde, bu ucube düzenin başı yoksulluğu da azdırdı. Sosyal yardımlardan yararlanarak hayata tutunmaya çalışan hanelerin sayısı 3 milyon 495 binden 4 milyon 419 bine çıktı. Türkiye’yi uçuracağı söylenen bu rejim Türkiye’yi krizden krize sürükledi durdu. Bu rejimin başı, bugün hala meydanlarda, ‘Türkiye’yi ilk 10 ekonomi arasına sokmaktan’ bahsedebiliyor. Geçmiş olsun… Siz bundan 12 yıl önce ülkemizi bu yıl ilk 10 ekonomi arasına sokma sözü vermiştiniz. Bu sözü tutamadınız. Bırakın ülkemizi dünyada ilk 10 ekonomi arasına sokmayı, dünya sefalet liginde ilk 10 arasına soktunuz. Hala nasıl milletimizin yüzüne utanmadan, sıkılmadan bakabiliyorsunuz?
ERDOĞAN VE ŞÜREKASI KEYİF ÇATARKEN İŞSİZ KALMIŞ, HAYAT PAHALILIĞI ALTINDA EZİLMİŞ, BORCA BATMIŞ BİR MİLLET
Erdoğan tipi başkanlık sistemi, medeni bir ülkenin vatandaşına en iyisini sunmasını gerektiği her hizmette, maalesef ülkemizi küme düşürttü. Son 5 yılda Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 15, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 20, Dünya Mutluluk Endeksi’nde 43 sıra birden düştü. Erdoğan’ın üstüne göre biçilmiş, tüm yetkiyi bir yerde toplayan, ucube rejim elbisesini giymenin milletimize çıkardığı fatura işte bu: Erdoğan ve şürekası keyif çatarken işsiz kalmış, hayat pahalılığı altında ezilmiş, borca batmış bir millet. Kasası boşalmış, rezervleri erimiş, parasının değeri kalmamış, medeniyet liginde küme düşmüş bir ülke ve tüm bunların üstünü örtmek için bol bol vatan, millet, Sakarya edebiyatı.
BU TORBA YASALAŞIRSA NE ENFLASYONLA MÜCADELE OLUR NE DE YİTİRİLEN GÜVEN SAĞLANIR
Ülkede hakkı, hukuku, adaleti bitiren kasayı tamtakır eden hükümet, seçimden sonra pervasızca, milletin boğazına çökmüştür. Erdoğan kendi milletvekillerine verdirdiği, torba yasa teklifiyle Anayasayı bir kez daha çiğnedi. Vatandaştan ödediği motorlu taşıtlar vergisini, bir kere daha alıyor. Hafta sonunda Plan Bütçe Komisyonu’nda, CHP’li üyeler ‘bu olmaz, bunu çıkarı’ dediler. Ama hükümeti destekleyen partilerin üyeleri bunu kabul etmedi. Yetmez Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği bakanlık bütçelerine ödenek ekleme yetkisini de tekrar torbaya sokmuş. Meclis’in bütçe yapma yetkisini hiçe sayarak, bütçe içine tek kişinin iradesiyle harcanacak bir başka bütçe daha yerleştirilmiş. Yine bu teklifle, mali disiplinin önemli bir güvencesi olan, yasayla belirlenmiş, net borç kullanım tutarını üçe katlayan bir düzenleme getiriliyor. Bununla Cumhurbaşkanı, olağanüstü borçlanma yetkisi alıyor. Bununla da kalmıyor, Hazine’nin Kur Korumalı Mevduat uygulaması yükümlülüklerini, Merkez Bankası’na devrederek kamu harcamalarının, Merkez Bankası’ndan para basarak finanse edilmesinin önünü açıyor. Böylece en önemli enflasyon çapalarından birini de yok ediyor. Bu torba yasalaşırsa ne enflasyonla mücadele olur ne de yitirilen güven sağlanır.
EMEKLİ YÜZDE 25 ARTIRDIĞINIZ MAAŞLARLA, NEREDE YAŞASIN, KİRASINI NASIL ÖDESİN NE YESİN NE İÇSİN?
Güveni sağlasın diye yeniden işbaşına getirilen, Hazine ve Maliye Bakanı’dan da ABD’den ithal edilen Merkez Bankası Başkanı’ndan da bu torbayla ilgili tık yok. Artık her ikisi de topun ağzındadır. Ağızlarıyla kuş tutsalar inandırıcı olamazlar. Buradan bir soruyu da soralım: Siz vatandaşa kaşıkla verdiğini kepçeyle alan, tuzu kuru yandaşa dokunmayan, bu düzenlemeleri kime sorarak yaptınız? Seçimden önce toplamayı vadettiğiniz, Ekonomik ve Sosyal Konsey’i neden toplamadınız? Eğer ekonomide dengeleri yeniden sağlamak istiyorsanız, getirilen düzenlemelerin başarılı olmasının şartlarından bir tanesi de toplumun tüm kesimlerinin yükün adil dağıldığını kabul etmesidir. Ekonomik ve Sosyal Konsey’i toplamadan, ilgili kesimleri dinlemeden karar aldıkları için de hükümetin güveni, istikrarı sağlama, milleti ferahlatma konusunda, yine başarısız olması kaçınılmazdır. Teklifin bu şekilde yasalaşması halinde, Meclis grubumuz tüm bu hukuksuzlukları Anayasa Mahkemesi’ne götürecek ve iptal talebinde bulunacaktır. Torba yasa Meclis’e geldiğinde, Erdoğan’ın emeklilere verdiği sözlerin, bu yasada olamadığını söylemiştik. Kamuoyunda da ciddi bir tepki gelince emekli maaşlarını yüzde 25 artıracak bir düzenleme, Plan Bütçe Komisyonu’nda torbaya eklendi. Erdoğan da çıktı, ‘emeklinin yüzünü güldürdüklerini’ söyledi. El insaf. Sadece sene başından bu yana gerçekleşen TÜİK makyajlı, gıda enflasyonu yüzde 30’a dayanmış. Kiralar asgari ücreti geçmiş. Emekli yüzde 25 artırdığınız maaşlarla, nerede yaşasın, kirasını nasıl ödesin, ne yesin, ne içsin?
ÇAĞRIMIZA KULAK TIKADILAR, EMEKLİLERİ KADERİNE TERK ETTİLER
Diğer taraftan seçimden önce, en düşük emekli aylığı 7 bin 500 liraya çıkarılırken, 6 bin lira ve altında kök aylık alan ve aylığı 7 bin 500 liraya yükseltilen milyonlarca emekli, enflasyon telafi zammından hiçbir şekilde yararlanamayacak. Emeklilerin dul ve yetimlerinin durumu ise çok daha vahim. Onların aylıkları emekli aylığına oranlanarak bağlanıyor. Yani önceki düzenlemeden hiç yararlanmadılar. Müteveffa eşinin, yakınlarının alacağı maaş, zaten sefalet sınırının bile altındayken bunun yarısıyla, dörtte biriyle dul ve yetimler nasıl geçinecek? Zam sağanağı altında bu yüzde 25 zam yurttaşlarımızın nesine yetecek? Biz geçen hafta buradan bir çağrıda bulunduk. Emekli aylıklarında kademeli artış için emeklilerimize, dul ve yetimlerine, insan onuruna yakışan bir gelir temin etmek için, ‘Gelin Komisyon’da birlik olalım, hep beraber bu düzenlemeyi yapalım’ dedik. Çağrımıza kulak tıkadılar. Emeklileri kaderine terk ettiler. Şimdi çağrımızı bir kere daha tekrarlıyoruz. Hala zaman var. Yasanın Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde, bu düzeltmeleri yapalım. Milletin vekilleri olarak, emeklilerimizi, onların dul ve yetimini yüz üstü bırakmayalım.
CUMHURBAŞKANI KARARLARIYLA ZAM OLDU, ZULÜM OLDU
Hükümet torba yasalarla, Cumhurbaşkanı kararlarıyla zam oldu, zulüm oldu milletin üstüne yağdı. Açıkça ekonomik soykırım uyguluyor. Buna rağmen yeni bakan turpun büyüğünün heybede olduğunu söylemekten de çekinmiyor. Yani bu günümüzü aratacak, çok daha kötü günler yaklaşıyor. Sonunda Meclis’e getirdikleri ek bütçe de bunun ispatı. Ek bütçe öncelikle hükümetin samimiyetsizliğini bir kere daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Gerekçe kısmında ek ödenek ihtiyacının kaynakları tek tek sayılıyor. Gerekçede bu vergilerin, zamların, harcama artışlarının, Erdoğan’ın rasyonel olmayan politikalarının, ekonominin dibini delmesinin telafisi için olduğuna dair tek bir cümle yok.
ÜCRETSİZ DOĞAL GAZ TÜKETİMİ İÇİN DE EK ÖDENEK TALEP ETMİŞLER
Gerekçenin ikinci paragrafında deprem harcamaları diye başlayıp, sokak aydınlatma giderlerinden, stajyerler için verilen desteklere kadar pek çok gerekçe sayılıyor. Ama o da ne? Genel gerekçenin ikinci paragrafının 13 ve 14’üncü satırları… ‘Ücretsiz doğal gaz tüketimi’ için de ek ödenek talep etmişler. Hani seçimden önce Karadeniz’den çıkarttığınız gazı bedava veriyordunuz? Meydanlarda bunu anlatmış, milletten böyle oy istememiş miydiniz? Şimdi bunun için bütçeye ödenek koyup, neden milletten çaktırmadan tahsil etmeye kalkıyorsunuz? Milletin vergilerini, tüyü bitmedik yetim hakkını, kime peşkeş çekeceksiniz? Yine ek bütçede, personel gideri olarak ek ödenek istenmiyor. Neden? Çünkü torba yasanın içine konan bir maddeyle, Erdoğan’a kamu kurum ve kuruluşlarının bütçesine ödenek ekleme yetkisi veriliyor. Böylece Meclis’e getirilen ek bütçe göstermelik oluyor.
BÜTÇE AÇIĞI 1,5 TRİLYON LİRAYA ÇIKACAKTIR
Bu bütçenin içine gizlenen bir başka bütçe var. Asıl ek bütçe, Cumhurbaşkanı’na Anayasa’ya aykırı şekilde ödenek ekleme yetkisi veren, torba yasanın içine saklanmış. Anlaşılan, ek bütçe kanunun yasal olarak gelir ve giderlerinin denk olması gerektiğinden, ancak artırdıkları vergilerden elde edilecek gelir kadar harcama yazabilmişler. Diğer harcamaları da torba yasaya ekledikleri Meclis’in bütçe hakkına aykırı maddeyle halletmeye karar vermişler. Şimdiden uyarıyoruz: Torba yasadaki düzenlemelerle yapılacak ödenek eklemeleri memur zammı, en düşük emekli aylığı düzenlemesi, asgari ücret desteği derken, bütçe açığı 1,5 trilyon liraya çıkacaktır.
MİLLETE KAŞIKLA VERİLEN KEPÇEYLE GERİ ALINIYOR
Yine torba yasayla, borçlanma limitinin de 2 trilyon liranın üzerine çıkarıldığı düşünüldüğünde, bu tahminin bile üzerinde bir rekor bütçe açığının gelmekte olduğunu söylemek mümkün. Bu ek bütçenin giderler tarafıydı, bir de gelirler, yani vatandaştan alınacak vergiler tarafı var. Ek bütçede öngörülen 1 trilyon 151 milyar liralık vergi geliri artışının kabaca üçte birini Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi oluştururken üçte ikilik kısmını ÖTV ve KDV oluşturuyor. Yani yükün adil dağılması gibi bir anlayış yok. Faturanın büyüğü her zaman olduğu gibi aldığı her ekmekte, içtiği bir yudum suda, akşam eve geldiğinde elektrik anahtarına dokunduğu anda vergi ödeyen, fakirin fukaranın, dar ve sabit gelirlinin, yani bu ülkedeki milyonların sırtına yüklenecek. Hükümetin yine varsılı kayıran politikaları gelir adaletini de sürdürülemez bir biçimde bozacak. Seçim öncesinde yapılan hovardalıkların, yandaşlara aktarılan paraların, peşkeş çekilen dolarların faturası, dar ve sabit gelirli vatandaşın, yoksulun, çiftçinin, esnafın, orta direğin sırtına yükleniyor. Millete kaşıkla verilen kepçeyle geri alınıyor. Ekonomik soykırım yapıyorlar.
ERDOĞAN’IN GÜVEN SAĞLAMAK İÇİN, VİTRİNE KOYDUĞU İSİMLER DE SADECE BİR AYDA, HIZLA YIPRANDI
Sarayın menüsünde vatandaş için bol bol zam var. Yapılan zamlara da ‘acı reçete’ diyorlar ama aslında ‘acı’ var ama ortada hala bir ‘reçete’ yok. Hükümet kurulalı bir aydan fazla zaman geçti. Hala ekonomide ne yapılacağını gösteren bir plan, bir program, bir yol haritası getiremediler. 21 yıllık hükümetin, aylar önce yaşadığımız depremle üzerine şal çekmeye çalıştığı ‘Büyük bir iflasın ilanı’ var. Erdoğan’ın güven sağlamak için vitrine koyduğu isimler de sadece bir ayda, hızla yıprandı. Hazine ve Maliye Bakanı’nın attığı sosyal medya mesajları sürmekte. Mehmet Bey, ‘Milli Dayanışma Paketi’ diye bir tweet attı.
SARAY KEMER SIKMAYACAK, MİLLETİN ÜMÜĞÜNÜ SIKACAK
Bu nasıl dayanışma, Erdoğan ve şürekası saraylarda gününü gün ederken, lüks araç konvoylarının ucu bucağı görünmeyecek, kimse itibardan tasarruf etmeyi aklından bile geçirmeyecek, dayanak hep vatandaşın cebi, hep milletin tenceresi olacak. Siz, hal böyleyken hangi millilikten, hangi dayanışmadan söz ediyorsunuz? Vatandaşın KDV’sine, ÖTV’sine, MTV’sine dayanacaksınız, artıracaksınız ama yandaşa dokunmayacaksınız. Bunun adına da dayanışma diyeceksiniz. Saray kemer sıkmayacak, milletin ümüğünü sıkacak. Batsın böyle dayanışma. Bakan Şimşek’in tweetlerine göre önümüzdeki dönem, bütçe açığını kontrol altına alacaklarmış. Kendilerinin harcamalarını kısmaya niyetleri yok, böyle bir niyetleri yok. Bir tasarruf tedbiri genelgesi ortada yok. O zaman nasıl kapatacaklar açığı zamlarla, vergilerle. Bu açığı öyle kolay kolay kontrol altına almayacaklar öyle anlaşılıyor. Bir de para politikası ile maliye politikası arasındaki uyumu pekiştireceklermiş…Enflasyonla mücadeleye destek vereceklermiş böylece. Daha yeni torba yasayla Kur Korumalı Mevduat’ın yükünü, Merkez Bankası’nın sırtına yıkmadınız mı? Merkez Bankası matbaasında para basarak, dolaylı vergilere yüklenerek, bu enflasyon nasıl düşecek? Onun cevabı yok.
VATAN VE MİLLET AŞKIYLA BİR ARAYA GELMESİYLE BAŞLAYAN DEĞİŞİM, DURDURULAMAZ
Ekonominin çarkları dönmekte çok zorlanıyor. Genel seçime kadar hükümetin halının altına süpürdüklerinin kokusu ülkeyi sardı. Yerel seçime kadar gizlenmesi artık zor. Bunu bilen Erdoğan’ın gündemi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun birleştirdiği 25,5 milyon oyu bölüp parçalamak. Ne enflasyonu ne milletin sırtına yüklenen vergileri ne arşa çıkan işsizliği ne iflasın eşiğine getirdikleri ekonomiyi ne de yapmakta oldukları ekonomik soykırımı konuşturmak istemiyor. Vatandaşa, ‘Sen şu CHP’nin işlerine bak. Pahalılığı, işsizliği, yoksulluğu, benim getirdiğim vergilerimi, zamları, benim uyguladığım zulmü bir yana bırak’ diyor. Bu yıl başlayan seçim süreci, önümüzdeki yerel seçimlerle sona erecek. Bu seçimi kaybeden süreci kaybedecek. Erdoğan bunun farkında, biz de farkındayız. Yaklaşan seçimlere tüm gücümüzle hazırlanıyoruz. Mayısta sandıktan çıkan 25,5 milyon oyu 30 milyona, 35 milyona çıkaracağız. Adalet yürüyüşüyle, 2019’daki yerel seçim zaferimizle, muhalefetin tüm farklılıkları bırakıp vatan ve millet aşkıyla bir araya gelmesiyle başlayan değişim artık durdurulamaz. Mahalli idare seçimlerinde, CHP’nin yönettiği büyükşehirlerin yanına kalan büyükşehirleri de ilave etmeye kararlıyız ve büyük değişimi hep birlikte sağlayacağız.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, sorularınız varsa alayım.
Soru- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili Selçuk Sarıyar’ın görevine son verdiği, İl Başkanlığına adı geçtiği için iki görevi aynı anda yapmasının doğru olmayacağı eleştirisiyle bu kararı verdiği iddia ediliyor. Böyle bir karar var mı? Süreçle ilgili bir bilgi alabilir miyiz?
Faik ÖZTRAK- Süreçle ilgili bilgi vereyim. İl başkanlarımızı devam etmekte olan kongreler sürecinde üyelerimiz tarafından seçilen delegelerimiz belirleyecektir.
Soru- CHP’de değişim için Bolu’dan Ankara’ya yürüyüş başlatan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın Çarşamba günü Genel Merkeze varması bekleniyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise o gün Özcan’ın parti binasına alınmaması yönünde bir talimat verdiği iddia ediliyor. Bu iddialar doğru mu? Birde 15 il başkanının görevden alınacağı yönünde iddialar var. Peki bu iddialara ilişkin bir yorumunuz, bir açıklamanız olacak mı?
Faik ÖZTRAK- Böyle bir talimat yok. Bu soruyu soranlar hala CHP’yi tanımamışlar. Her vatandaş gibi gelir, kendisinin de derdi partimizde dinlenir, çayını, kahvesini içer. Biz paraları gasp edildiği için AK Parti Genel Merkezine yürüyen şehit yakınlarını ve gazileri dövdüren bir parti olmadık, hiçbir zaman olmayacağız. AK Parti değiliz biz.
15 İl Başkanıyla ilgili sorunun cevabı ise hayır doğru değil.
Soru- Başta MTV ve KDV olmak üzere bazı vergilerde artışlar yapıldı. Tekrar vergi artışına gidileceği yönünde medyada da haberler var. Vergilerin arttırılmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK- Şimdi bu vergilerin bu şekilde arttırılmasının ekonomik soykırım yapmak olduğunu söyledim. Başka bir şey daha ilave ettim. Böyle plansız, programsız vergi artışları yapılırsa daha çok zamlar, vergiler görürüz dedim.
Bitirmeden önce kısa bir hikaye anlatıyım, bir fıkra anlatıyım. Timur’un vergi fıkrası bu. Timur Anadolu’ya gelmiş işgal etmiş, ondan sonra demiş ki vergileri iki katına çıkarın. Çıkarmışlar, sonra da sormuş; ne yapıyor? Halk çok kızgın demiş yakınları, bunları araştıranlar. Biraz daha arttırın demiş. Sonra da bir bakın bakalım ne oluyor demiş. Ooo bağırıp çağırıyorlar demiş. Ağlıyorlar da biryandan demiş. O zaman biraz daha arttırın demiş. Sonra bir daha gidin bakın bakalım ne oluyor demiş. Valla şimdi ilginç bir şey oldu oynamaya başladı millet demişler. İşte anladığım kadarıyla bunlar da bu kafayla vergileri arttıracaklar. Sonunda milleti oynatmaya başlayacaklar.
DÜNYA
6 saat önceGENEL
7 saat öncePOLİTİKA
8 saat önceDÜNYA
9 saat önceEKONOMİ
1 gün önceAKTÜEL
1 gün önceSAĞLIK
1 gün önce