-“DOĞRULARI YAPACAKSINIZ, GÜVENİ SAĞLAYACAKSINIZ, MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZ OLACAK”
-“BU HÜKÜMET ARTIK GÜVEN SAĞLAYAMAZ”
-“CHP YENİ KURALLAR, YENİ KURUMLAR VE YENİ KADROLARLA İKTİDARA HAZIR”
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, enflasyonun ve faizin düşmesini en çok kendilerinin istediğini, ancak faizin baskıyla, kalıcı şekilde düşürülemeyeceğini belirterek, “Faizi düşürmek için reçete bellidir. Önce doğruları yapacaksınız, riski azaltacaksınız, güveni artıracaksınız. Ekonomide kural olacak, kral olmayacak. Enflasyon hedefini hükümet, Merkez Bankası’nın da görüşünü alarak belirledikten sonra o hedefin tutturulmasıyla ilgili politikalara hükümet karışmayacak. Banka elindeki araçları bu hedefi tutturmak için, serbestçe kullanacak. Merkez Bankalarının en önemli sermayesi güvendir. Bankanın yöneticileri güven veren, liyakatli şahsiyetler olmalıdır” diye konuştu.
Güvenin ruh gibi terk ettiği bedene asla geri dönmeyeceğini hatırlatan Öztrak, “Artık ne Erdoğan’a ne de kadrolarına güven kalmıştır. Faizin düşmesi için yapılacak ilk işin seçim sandığının derhal milletin önüne getirilmesidir. Ülkenin yeni kurallarla, yeni kurumlarla, yeni kadrolarla teçhiz edilmesidir. CHP olarak bunu gerçekleştirmeye hazırız” diye konuştu.
2009’da döviz geliri olmayan şirketlere dövizle borçlanma izni verilmesinin ardından şirketlerin döviz açık pozisyonunun hızla arttığını söyleyen Öztrak, “O zaman Meclis kürsüsünden çok uyardık. ‘Aman buna dikkat edin, şirketlerin açık pozisyonu başımıza bela olur’ dedik. Aldığımız cevap, ‘Artık paradigmalar değişti’ oldu. Bu tarihten sonra artan özel kesimin dövizle borçlanması, ülkemizin en kırılgan ekonomiler arasında, ilk beşe girmesine neden oldu” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Merkez Yönetim Kurulu toplantımız bitti. Toplantımızda, Erdoğan Şahsım Yönetiminin, kendi eliyle çıkardığı döviz krizini, bunun ailelere, şirketlere ve finansal sisteme yansımalarını, giderek ağırlaşan kara kış tablosunu, mutfaklarda büyüyen yangını, memurun, işçinin, emeklinin halini ele aldık. Büyüyen döviz krizinin, derin bir ekonomik ve toplumsal çöküşe dönüşmemesi için, yapılması gerekenleri ve mevcut yönetime yapacağımız uyarıları tartıştık.
DOLAR KURUNA YENİDEN SIFIR EKLEMEK BU HÜKÜMETE NASİP OLDU
Türk lirasından 6 sıfır 2005 yılında atıldı. Dolar kurunun, 1 liralardan 9 liraya yükselişi tam 16 yıl sürdü. Ama kurun 9 liradan, çift haneye geçişi ise sadece 1 ay sürdü. 10 liradan 11 liraya çıkışı ise sadece 6 gün. Böylece 6 sıfır atıldıktan sonra 16 yıl sonra, dolar kuruna yeniden ilk 0’ı koymak, Erdoğan Şahsım Hükümetine nasip oldu. Paramız sadece dolar karşısında değil, tüm yabancı ülke para birimleri karşısında, gün görmüş kar gibi eriyor.
TL SADECE DOLARA KARŞI DEĞİL, BAŞKA PARALARA KARŞI DA DEĞER KAYBEDİYOR
Türk Lirası son üç ayda: Bulgar Levasına karşı yüzde 20, Rumen Leyine karşı yüzde 20, Pakistan Rupisine karşı yüzde 18 değer kaybetti. Serhat şehrimiz Edirne, Bulgaristan’dan günü birlik gelenlerle dolup taşıyor. Bizim yurttaşlarımız dükkânlara yanaşamıyor. Ama sınırın öte tarafından gelenler. “Sizin paranız değersiz”, arabalarına ne var, ne yoksa dolduruyorlar. Doldurduklarını da Bulgaristan’a götürüp satıyorlar. Kapıkule sınır kapısında araba kuyrukları, uzadıkça uzuyor.
SERVET VE MÜLKİYET EL DEĞİŞTİRİYOR
Ülke sanki yağmalanıyor. Türkiye, böyle bir manzarayı hiçbir dönemde yaşamadı. Malımız, mülkümüz pazara çıkmış, yabancılara ucuz ucuz satılıyor. Servet ve mülkiyet hızla el değiştiriyor. Bundan 7 yıl önce, 4 dolara satılan banka hisseleri, şimdi yabancılar tarafından, 1 dolar 20 cente kapatılıyor. Dörtte bir fiyatına, yabancılar şirketlerimizi topluyor. Ne yazık ki ucuza kapatılan şirketleri, gayrimenkulleri, Türk varlıklarını, daha çok duyacağız. Ama ağızlardan yerliliği ve milliliği düşürmeyen, Erdoğan Şahsım Hükümeti ve Koalisyonu, yabancıların ucuza kapattığı malın, mülkün, gayrimenkulün yanına, bir de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını, promosyon diye koyuyorlar.
YABANCIYA VE DOLARI OLANA CENNET, VATANDAŞA CEHENNEM
Ne yazık ki ülkemizin durumu, ünlü yazar Stefan Zweig’ın, “Dünün Dünyası” adlı kitabında anlattığı, Birinci Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış, Avusturya’nın halini andırıyor. Zweig otobiyografisinde, “Avusturya Kronu eriyip gittiği için, herkes İsviçre Frangı, Amerikan Doları istiyordu. Bunu fırsat bilen bir sürü yabancı, can çekişen Avusturya Kronunun leşini kemiriyordu. Viyana’daki tüm oteller, bu akbabalarla dolmuştu. Bunlar diş fırçasından, otellere kadar her şeyi satın alıyordu” diye şikâyet ediyor. Paranın değeri, itibarı işte bunun için önemlidir. Erdoğan Şahsım Hükümeti ve Koalisyonu, bugün paramızın da, ülkemizin de itibarını tüketti. Erdoğan yönetiminde ülkemiz; yabancılara, kazancı Dolar olana, Dolarla, Avroyla gelir garantisi verdikleri yandaşlarına cennet, milletimize ise cehennem oldu. Hep dedik: “Bu hükümet, el iyisidir. Kendi yurttaşına nobran, elin insanına ise son derece müşfiktir.”
DİPLOMALISI BÖYLEYSE
Cahil, bilmediğini bilir. Yarı cahil yarım yamalak bilgisiyle, her şeyi bildiğini sanır. Yarı cahillerin bilgileri kısıtlı, kibirleri ise sonsuzdur. Kendilerini allame-i cihan zannederler. Milleti kör, alemi de sersem sanacak kadar ölçüyü de kaybederler. Kâh, “Japonlar 114 lira olan, yen-dolar kurunu göstererek, kendi ekonomilerini değerlendiriyor mu?” derler. Komik duruma düşerler. Kâh çıkarlar, “Bugün Amerika’da enflasyon sıfırdan 7’ye çıkmış. Bu ne demektir? 7 kat artış” derler. Matematiğe rahmet okuturlar. Millete; “Bu kadar cehalet, ancak tahsille mümkün” dedirtirler. Gerçi, Meclis’te AK Parti Grup Başkanvekilliği yapan, ülkede bakanlık, başbakanlık yapmış bu isimlere bakınca, insan; “Bunların okumuşu, diplomalıları böyleyse, Allah bu milleti, diplomasız olanından korusun” demeden de edemiyor. Konfüçyüs’ün şu sözlerini zaman zaman hatırlatırım: Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız. Ne yazık ki, bilmediğini bilmeyenler yüzünden, milletimiz çok ağır bedeller ödedi, ödüyor.
GECİKİLEN 5 DAKİKADA KİMLER DOLAR ALDI
128 milyar doların hesabı hala ortada yok. 128 milyar dolar, Erdoğan ve damadı tarafından, kendi siyasi ikballeri için hiç edildi. Merkez Bankası’nın arka kapısından, teamüllere ve kurallara aykırı bir şekilde, ihalesiz, hesapsız, kitapsız buharlaştırıldı. Bugün Türk Lirası tamamen savunmasız kaldıysa, bunun en önemli sebeplerinden biri de, bu buharlaşan 128 milyar dolardır. Bu nedenle milli paramız, spekülatörlerin, manipülatörlerin oyuncağı oldu. Son faiz kararı öncesinde yaşananları hep beraber gördük. Kurdaki oynaklık, olağanüstü seviyelere çıktı. Ama Merkez Bankası müdahale edemedi. Yetmez Merkez Bankası faiz kararının açıklanmasını, beş dakika geciktirdi. Belirsizliğe kendi eliyle zirve yaptırdı. O beş dakikalık zaman diliminde, soruyorum buradan ucuz dövizleri kim kapattı? Kimler o beş dakikadan sonra aldığı dövizleri satıp köşeyi döndü? Bunu sorduk. Şimdi bu konuda bir soru önergesi hazırlayarak, konuyu da TBMM gündemine taşıdık.
GELECEK YILIN EKMEĞİ BİLE TEHLİKEDE
Dolar almış başını giderken, paramız pul oluyor. Halkımız yoksulluğu, fukaralığı, iliklerine kadar hissediyor. Tezgâhlardaki, raflardaki malların, yanına yaklaşılmıyor. Fiyat etiketleri iki günde bir değişiyor. El yakıyor. Benzin istasyonlarında uzun kuyruklar, market raflarında kıtlık ve karaborsa emareleri başladı. Ayçiçek yağı, şeker ve un, artık altın muamelesi görüyor. Bir alan, ikinciyi alamıyor. Millet ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce bekliyor. “Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur.” Hamurun çoğu ise ancak bol unla yapılır. Ancak fırıncı un bulamıyor. Fırıncı esnafımız, “Kıtlık geldi de haberimiz mi yok?” diye, soruyor. Bu yılı geçtik. Gelecek yılın ekmeği bile tehlikede.
FAİZİ DÜŞÜRMENİN REÇETESİ BELLİ
Faizin de, enflasyonun da düşmesini en çok biz isteriz. Çünkü bunlar vatandaşımızın cebini boşaltmaktadır. Ama bu, suni şekilde faizi baskılayarak olmaz. Faizi düşürmek için reçete bellidir. Önce doğruları yapacaksınız, riski azaltacaksınız, güveni artıracaksınız. Ekonomide kural olacak, kral olmayacak. Oyun içinde kural değiştirmeyeceksiniz. Enflasyon hedefini hükümet, Merkez Bankası’nın da görüşünü alarak belirledikten sonra o hedefin tutturulmasıyla ilgili politikalara hükümet karışmayacak. Bu Merkez Bankasının görevi olacak. Banka elindeki araçları bu hedefi tutturmak için, serbestçe kullanacak. Merkez Bankalarının en önemli sermayesi güvendir. Bankanın yöneticileri güven veren, liyakatli şahsiyetler olmalıdır. Güven ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri dönmez. Artık ne Erdoğan’a ne de kadrolarına güven kalmıştır.
GÜNDEM
Az öncePOLİTİKA
Az önceEKONOMİ
Az önceGÜNDEM
11 dakika önceBÖLGE
39 dakika önceVİDEO GALERİ
17 saat önceBÖLGE
20 saat önce