Cumhuriyet Halk Partisi genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yozgat’ta muhtarlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun toplantının açılışında yaptığı konuşma şöyle: Memleketin ne halde olduğunu bende biliyorum, sizde biliyorsunuz. Sorunları çözecek olan biziz beraber çözeceğiz. Dışarıdan birisi gelip bizim sorunlarımızı çözemez. Böyle bir şeye ihtiyacımızda yok ve böyle bir şeye şiddetle de karşıyız. Kendi irademizle, kendi gücümüzle, kendi bilgimizle, kendi tarihimizle, kendi ilmimiz ve irfanımızla kendi sorunlarımızı çözebiliriz.
Eğer bu konuda birlik olabilirsek, gücümüzü ortaklaştırabilirsek inanın Türkiye’nin önünde hiçbir güç duramaz ve biz bütün sorunları tereyağından kıl çeker gibi çekeriz ve çözeriz. Bu nedenle sizinle dertleşmeye geldimVe bir işsizlik sorunu.
Cebimde kağıtlar var bakın daha yeni geldi bir sürü kağıt var. Vatandaş iş istiyor. Vatandaş yanlış mı yapıyor? Hayır. Talep etmesi doğru mudur? Talep etmesi doğrudur. İşsizlik temel bir sorun mu? Temel bir sorun. İşsizliğin olduğu yerde ne oluyor? İnsanlar Yozgat’ı terk ediyor. Peki bu süre içinde son 20 yıl içinde Yozgat’ta irili ufaklı kaç fabrika kapandı? 230’un üstünde fabrika kapandı. Bu fabrikalarda insanlar çalışıyordu değil mi, alın teri döküyordu değil mi, evlerine ekmek götürüyorlardı değil mi? Nasıl oldu da bu fabrikalar niçin kapanıyor. Bu soruyu her Yozgatlı kardeşimin kendisine sormasını isterim. Bu işin sağı solu yoktur. Bu işin particiliği de yoktur. Bu işin felsefesi vardır felsefesi. Biz bir ülkeyi, bir ili, bir bölgeyi nasıl büyütürüz? Bunu düşünmediğimiz takdirde siyaset yanlış zeminde oturmuş olur, yanlış zeminde yürümeye başlar.
Tarım. Bu bölgenin tarımı çok değerli. Herhalde Yozgat’ın kokulu yeşil mercimeğini benim kadar telaffuz eden ikinci bir siyasetçi yoktur. Bütün dünya duydu Yozgat’ın kokulu yeşil mercimeğini bütün dünya duydu gittiğim her yerde anlattım bunu. Bu bölgeye özgü bir değer. Biz neden dışarıdan mercimek ithal ediyoruz, hangi gerekçeyle dışarıdan mercimek, nohut, fasulye, canlı hayvan, et, saman, yem, gübre, ilaç bunları neden dışarıdan ithal ediyoruz, neden dışarıdan geliyor bunlar ve neden biz bunlara dünyanın parasını ödüyoruz ve neden biz üretmiyoruz? Bu soruyu da hafızanızın bir yerinde tutun. Türkiye bunları üretebilir mi? Elbette üretebilir. Türkiye kazanabilir mi? Elbette kazanabilir. Tarım bir stratejik sektör müdür? Evet dünyada tarım bir stratejik sektördür. Tarıma destek vermeyen dünyanın hiçbir ülkesi yoktur. Her ülke mutlaka tarıma destek verir. Neden stratejik sektördür? Efendim evinizde buzdolabı olmayabilir, çamaşır makinası olmayabilir ama yiyecek olmak zorunda, yemek yemek zorundasınız. O nedenle tarımın ve çiftçinin, besicinin rolü dünyanın her tarafında çok önemlidir ve stratejiktir. Peki biz bunun farkında mıyız? Biz bunun farkında bile değiliz. Farkında değiliz derken çiftçiyi kastetmiyorum siyaset kurumu bunun farkında mı diye. Siyaset kurumu yani devleti yönetenler bunun farkında değiller. Tarım kanunu var girin birinci maddesi der ki, her yıl en az milli gelirin yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilir. Verilebilir değil verilir diyor emredici hüküm vereceksin diyor bu parayı. Çiftçiye vereceksin. Kim söylüyor? TBMM söylüyor. Neyle? Bir kanun çıkararak söylüyor. Peki yürütme organı bu kanunun gereğini yapıyor mu? Yapmıyor. Bir kişi kanuna aykırı iş yaptığı takdirde savcı yakalayıp götürüyor değil mi neden kanuna aykırı iş yaptın diye. Peki bir yürütme organı çıkan yasayı uygulamıyorsa ve çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verilir hükmünü çalıştırmıyorsa ne yapmak gerekir? Herhalde yakalayıp savcıya götürmeyeceğiz. Bu bir siyasi tercihtir. Tercihin değerlendirileceği yer sandıktır. Dolayısıyla sandık geldiği zaman yani seçim dönemi geldiği zaman bütün çiftçilerin şunu sorması lazım, besicilerin şunu sorması lazım. Sen neden kanunun gereğini yapmadın ve yüzde 1 teşviki vermedin bize? O zaman kusura bakma ben sandıkta oyumun rengini değiştireceğim demesi lazım. Bu olduğu takdirde her şey yürür. Mazotu da biliyorum, gübreyi de biliyorum, ilacı da biliyorum hepsini biliyorum. İzlenecek politika şu bakın onu da söyleyeyim. Öyle ya siz gelince ne yapacaksınız.
İzlenecek politika şu, siz iktidar yani Allah’ın izniyle destek verir ve bizi yetkilendirirseniz yapılacak iş şudur. Bir, çiftçinin ürettiği ürünün maliyetini bulacaksınız. Öyle mazottu, gübreydi falan filan maliyetini bulacaksınız. Kimle? Ziraat odalarıyla beraber. Devletin yetkilisi kaç dönüm ektin, ne ektin maliyetini bulacak. Üstüne makul bir kâr ilave edeceksiniz eşittir o taban fiyatı olacak. Maliyet artı kâr eşittir taban fiyat olacak. Böylece hangi çiftçi neyi ekerse planlanacak, programlanacak, kimin neyi ekeceğini herkes bilecek ve hiç kimse zarar etmeyecek. Taban fiyat belli mi? Belli. Taban fiyatın üstünde müşteri bulursan götür sat kardeşim. Taban fiyatın altına düştü mü devlet diyecek ki ben alacağım çiftçiye zarar ettirmeyeceğim. İşin özü, işin mantığı budur. Bizde tarım planlaması var mı? Tarım planlaması yok. Şöyle yapıyoruz genelde. Bu sene hep beraber ne ekiyoruz? Patates ekiyoruz ve hepimiz zarar ediyoruz. Bir bakıyoruz soğan iyi fiyat etti bu sene ertesi yıl hep beraber soğan ekiyoruz ve yine hep beraber zarar ediyoruz. Planlama nedir? Planlama şudur değerli kardeşlerim, planlama sınırsız ihtiyaçlarla sınırlı kaynaklar arasında sağlıklı bir dengeyi sağlamaktır. Planlama budur. İhtiyaçlar sonsuzdur ama kaynaklar sınırlıdır. Kaynaklarla ihtiyaçlar arasındaki sağlıklı dengenin kurulması lazım. Peki ben size soruyum. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı değil mi? Var mı şimdi? Yok kapatıldı. Niye kapatıldı? Çiftçi planlama yapar. Bankadan borç almıştır maliyeti vardır kaça satacağım, ne kadar gelir elde edeceğim, ayakta duracak mıyım durmayacak mıyım? Sanayici planlama yapar. Evde halk, aile planlama yapar. Memursa aldığı aylıkla bir ayı nasıl geçindireceğim diye. Koskoca devletin Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı ve bu tablo ortaya çıktı. O nedenle bunun da ayağa kaldırılması lazım.
Değerli arkadaşlarım, yine aynı şeyi ifade edeyim. Çiftçiye özel teşviklerin getirilmesi lazım ve bölgelere göre çiftçinin neyi ektiği bölgelerin özelliğine göre belirlenmesi lazım. Erzurum’dan Kars’a kadar olan alanda tamamen hayvancılığın, besiciliğin desteklenmesi lazım. Emin olun bu desteği sağladığınız zaman sadece Türkiye’yi değil biz Kafkasları da, Ortadoğu’yu da besleyebiliriz. Tarımı iyi planladığınız zaman bırakın dışarıdan mal ithal etmeyi biz dünyanın her tarafında tarım ürünü ihraç edebiliriz. Şunu hafızanızın bir yerinde tutun yine. Konya ilinden küçük bir devlet var adı Hollanda. Konya’dan küçük toprak büyüklüğü. Bu devletin yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üstünde. Peki bizim dünya kadar toprağımız var, insanımız çalışkan, topraklarımız bereketli, ayımız, güneşimiz, suyumuz, denizlerimiz her şeyimiz var ve neden biz bu haldeyiz? İyi yönetilmiyoruz. İyi yönetilmiyoruz ama iyi yönetilmemenin faturasını sizler çekiyorsunuz, birlikte çekiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, tarımla ilgili yine bir şey daha ifade edeyim sonra kısaca esnafa da değineceğim. Bir çiftçinin traktörü haczedilemez. Bir çiftçinin malları ya da bir besicinin malları haczedilemez. Çiftçiyi haczediyorlar götürüyorlar traktörünü. Bir kanun çıkararak bunları haczin dışında tutacağız. Çiftçinin Ziraat Bankası veya diğer bankalar Tarım Kredi Kooperatifinin herhangi bir şubesinden aldığı kredilerin faizlerini tamamen sileceğiz. Daha ne faizi alıyorsun adam batmış zaten. Faizlerini sileceğiz. Ana parayı makul bir taksite bağlayacağız. Makul bir taksiti zaman dilimi içinde ödeyecek. Zaten bu dediğim faizleri sileceğiz dememde öyle çok büyük bir lütufta değil zaten. Tarım kanununun 21.maddesinin sizin için öngördüğü teşvik zaten bu. Ne faizi ödeyeceksiniz katmerli faiz ödüyorsunuz. Pandemide borç verdik diyorlar. Geri ödeyemiyor üstüne yeniden faizler, yeniden taksitlendirmeler. Çiftçi bunun altından kalkar mı? Kalkamaz. Kaldıracağız, faizleri bitireceğiz bundan hiç endişeniz olmasın. Çiftçinin kullandığı mazot, yata hangi fiyattan veriyorlarsa denizlerde tur atıyorlar ya geziyorlar ya ona hangi fiyattan mazot veriyorlarsa aynı fiyattan mazotu çiftçiye vereceğiz. Çiftçi de aynı fiyattan alacak. Efendim yata binen kişi geziyor keyfini çıkarıyor. Çiftçi traktörüne binecek kardeşim, tarlasına gidecek, üretecek, bir katma değer yaratacak, Türkiye’nin büyümesine katkıda bulunacak. Sen kimi destekliyorsun ve niye destekliyorsun akıl var mantık var. Bunları öğütledim, söyledim yalnız bunları yapın diye ama yapmıyorlar. O zaman biz yapacağız, beraber yapacağız, birlikte yapacağız. Ele güne bu ülkenin çiftçisini mahkum etmeyeceğiz.
SPOR
13 saat önceGÜNDEM
20 saat öncePOLİTİKA
20 saat önceDÜNYA
21 saat önceDÜNYA
2 gün öncePOLİTİKA
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önce