Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP’nin Suriye ve Irak tezkeresinin oylamasındaki ve sonrasındaki tutumunun, doğrudan Türkiye’yi hedef aldığını; daha vahiminin, bu tutum değişikliğinin CHP’nin kendi iradesiyle değil, ülke sınırları dışından verilen talimatlarla gerçekleşmesi olduğunu söyledi.
AK Parti’nin haftalık olağan grup toplantısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, dün 88 yaşında vefat eden şair, yazar ve mütefekkir Sezai Karakoç’un, “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” adlı şiirini seslendirdiği videonun gösterimiyle başladı.
Daha sonra kürsüye gelerek milletvekillerine hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sezai Karakoç’a Allah’tan rahmet dileyerek “Yakınlarının, sevenlerinin, bir medeniyet tasavvuru olarak gördüğü diriliş davası yolunda kendisini takip edenlerin, okuyucularının, tüm milletimizin, tüm İslam aleminin ve tüm insanlığın başı sağ olsun.” dedi.
“Mehmet Akif’ten Necip Fazıl’a uzanan milli sanat ve düşünce nehrimizin günümüze akan temsilcilerinden olan bu müstesna değerimizin vefatı hepimiz için çok önemli bir kayıptır.” ifadesini kullanan Erdoğan, Karakoç’un, İslam medeniyetini, aynı zamanda bir fikir medeniyeti olarak telakki ettiğini söyledi.
Karakoç’un, insanı, düşüncede hayat arayan, düşüncesi dirilmeden, inancı dirilmeyecek, inancı dirilmeden sanatı ve edebiyatı dirilmeyecek bir varlık olarak gördüğünü aktaran Erdoğan, “Şiirleri, yazıları ve sohbetleriyle dal, budak salan sanatını da işte bu diriliş ağacının gövdesi etrafında şekillendirmişti. Onun, ‘Ben Müslüman’ım, insanlığın türküsünü söylüyorum.’ sözü ile tek başına hepimizi üzerinde uzun uzun düşündürmeye yeterli mesajlarla yüklüdür. Bizden önceki neslin ve bizim neslimizin olduğu gibi bugünkü gençlerin ve sonraki kuşakların da kendisinden öğrenilecek çok şeyi, alacak çok feyzi, ilhamı olduğuna inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
“Sezai Karakoç’u, hepimizin gençliğinin şiiri Mona Roza’sız anmak olmaz.” diyen Erdoğan, Mona Roza şiirinin dizelerini okudu. Erdoğan, partililerden, rahmetle andığı Karakoç için Fatiha Suresi’ni okumalarını istedi.
AK Parti TBMM Grup Başkanlığına seçilen Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’a yeni görevinde başarılar dileyen Erdoğan, “Prof. Dr. Naci Bostancı Hocamız, 2023 seçimleri hazırlıklarında önemli sorumluluklar üstleneceği için görevinden affını istedi. Naci Hocamıza, Grup Başkanı sıfatıyla bugüne kadar yaptığı hizmetler için şahsım, grubum adına ayrıca teşekkür ediyorum. Kendisiyle yeni vazife alanlarında yakın çalışmayı İnşallah sürdüreceğiz.” dedi.
AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz’ın, geçmişte kamuda ve özel sektörde başarılı hizmetleri olan, 2011’den bu yana milletvekili, bakan, Meclis Başkanı, komisyon başkanı olarak görev üstlenen tecrübeli biri olduğunu belirten Erdoğan, “Bütçe görüşmeleri ve sonrasında çok önemli yasa çalışmalarının gündeminde olduğu grubumuzun, İsmet Yılmaz kardeşimizin riyasetinde ahenkli ve verimli şekilde çalışmayı sürdüreceğine inanıyorum.” değerlendirmesini yaptı.
Milli iradenin tecelligahı olan Meclis’in lokomotifinin, Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin milletvekilleri olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Sizler ne kadar iyi çalışır ne kadar hayırlı hizmetlere imza atarsanız demokrasimizin üç sac ayağından biri olan yasamanın gücü ve itibarı o derece artar. Her ne kadar bu çatı altında istisnai de olsa milletvekilliği sıfatının gerektirdiği vakara, duruşa, ahlaka ve haysiyete sahip bulunmayanlar çıkabilse de Meclis’imiz, milletimizin gözbebeğidir. Hukuki süreç nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, şehit yakınlarına hakaret edenlerin, bizim de milletimizin de gözünde milletvekilliği sakıt olmuştur. Bu küfürbaz, terbiyesiz, yüzsüz, erdemsiz kişiliklere hak ettiği dersin, gittikleri her platformda ve sandıkta mutlaka verileceğine inanıyorum. Hele hele Genel Başkanı bir bayan olanın, küfrü asla yenilir yutulur değil.
Bir bayanın ağzından ‘yavşak, yavşaklar’ diye bir ifade çıkar mı? Ne yazık ki bu çatı, bu çatının altı bunu da gördü. Ben diyorum ki milletim, işte bu tür bir bayana gereken dersi, cevabı inşallah 2023’ün haziranında verecektir. Zira bu çatının altı, bu tür kadınlara asla müsaade etmez. Karşınıza geçip bölücü örgüt propagandası yapana, mahcup bir edayla mukabele ediyorsunuz. Buna karşılık şehit yakınının hiçbir hakaret içermeyen isyanına, bacısına söverek, hani bacıydı kendisi de öbür tarafta bu kardeşimizin bacısına söverek ve kendisini tekmeleyerek cevap veriyorsunuz. Milletimizin değer dünyasında bu iki tavrın yeri de adı da bellidir. Şehitlerinin emanetlerine ve gazilerine saygı göstermeyenden, ülkesinin milli güvenlik çıkarlarına öncelik vermeyenden bu millete hayır gelmez. Meclis’imiz, bölücü terör örgütünün payandasından kurtulmayı başaramamış bir kesimin özellikle yükünü zaten uzunca bir süredir çekmektedir. Ülkenin ikinci büyük partisinin de kısır siyasi hesaplarla ve geçmişte verdiği oyları inkar pahasına bölücü örgütün çizgisine dümen kırması hepimizi üzmüş ve öfkelendirmiştir. Biz bunların yüzleri kızarmadan aynı yalanları sürekli tekrarlamalarına alıştık. Kendileri ile hukuk önünde hesaplaşıyor, attıkları iftiraların bedelini ödetiyorduk ama bu defa doğrudan ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, insanlarımızın geleceği hedef alınmıştır.”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Son tezkere oylamasıyla ve yatırımcılar başta olmak üzere pek çok kesime yönelik tehdit diliyle CHP, artık fiilen de pozisyon değiştirmeye başlamıştır. Önceleri ülkemizi yabancılara şikayetle, yalan yanlış ifadelerle milletimizin gündemini fuzuli yere ve işgalle başlayan süreç, bir süredir milli çıkarlarımıza somut darbeler vurma safhasına geçmiştir.” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP’nin Suriye ve Irak tezkeresinin oylamasındaki ve sonrasındaki tutumunun, doğrudan Türkiye’yi hedef aldığını; daha vahiminin, bu tutum değişikliğinin CHP’nin kendi iradesiyle değil, ülke sınırları dışından verilen talimatlarla gerçekleşmesi olduğunu söyledi.
“Bu oylamadan sonra CHP’nin sırtını kimler sıvazlıyor, CHP’ye kimler teşekkür ediyorsa ipini de onlar tutuyor demektir.” diyen Erdoğan, Türkiye’nin, Suriye’de oluşturduğu güvenli bölgeler vasıtasıyla terör tehdidini kendi topraklarından ve vatandaşlarından uzak tutmasına tahammül edemeyenlerin karın ağrılarını herkesin bildiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde Akdeniz’de, Kuzey Afrika’da, Ege’de Türkiye’nin çıkarlarına uygun politikalara yönelmelerinin kimleri çileden çıkardığını da bildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“CHP, işte bu yeminli Türkiye düşmanlarının ülke içindeki taşeronluğuna talip olmuştur. Son tezkere oylamasıyla ve yatırımcılar başta olmak üzere pek çok kesime yönelik tehdit diliyle CHP, artık fiilen de pozisyon değiştirmeye başlamıştır. Önceleri ülkemizi yabancılara şikayetle, yalan yanlış ifadelerle milletimizin gündemini fuzuli yere işgalle başlayan süreç, bir süredir milli çıkarlarımıza somut darbeler vurma safhasına geçmiştir. Ülkenin ve milletin yaşadığı felaketlerden kendilerini iktidar çıkarma hevesiyle çıktıkları yolun, bunları ülkeyi felakete sürükleyerek iktidarı değiştirme stratejisine kadar getirdiği anlaşılıyor. Bir yanlarına güya milliyetçi, güya memleket seven bir partiyi, diğer yanlarına bölücü örgütün güdümündeki partiyi alan, arkalarına da kırık dökük kim varsa takan CHP’yi yönlendirenler, kendileri için görünüşte karlı ama ülkemiz için bir o kadar zararlı bir oyun oynuyorlar. Eğer başarırlarsa, Türkiye, sadece son 19 yıldaki kazandıklarını kaybetmekle kalmayacak, sonu belirsiz bir kaosa sürüklenecektir.”
Bunu, kendilerinin değil; tarihin, tek parti CHP’sinin faşizan uygulamalarının, Başbakan Adnan Menderes’i asan, “Bir sağdan bir soldan” diyerek bu ülkenin gençlerini darağaçlarına gönderen, terörü ve rejim istismarını vesayetinin gıdası haline getiren darbeler zincirinin söylediğini vurgulayan Erdoğan, bunu aynı zamanda, 1970’li ve 1990’lı yılların ülkeye ağır maliyetleri olan siyasi ve ekonomik krizlerin, 19 yıl boyunca attıkları her adımı engellemek için önlerine kurulan tuzakların, oynanan oyunların söylediğini dile getirdi.
Erdoğan, “Bunu, bir yandan PKK’nın en üst düzey isimleri, diğer yandan FETÖ’nün borazanları, beriki yandan uluslararası kumpasları özellikle yöneten yapıların sözcüleri söylüyor. Hatta ve hatta bunu, bizzat kendileri, kendi milletvekilleri söylüyor. ‘AK Parti’yi iktidardan indirmeliyiz.’ fikrini açıkça ifade etmekten çekinmeyenlerin derdi, Türkiye’nin güvenliği ve esenliği olabilir mi? ‘Tayyip Erdoğan’dan kurtulmalıyız.’ beyanını pek çok mecrada dolaşıma sokanların derdi, milletimizin huzuru ve refahı olabilir mi?” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefeti destekleyerek “Türkiye’de yönetimi değiştirmeliyiz.” diyenlerin derdinin, ülkenin demokrasisini, insanların hak ve özgürlüklerini geliştirmek olup olamayacağını sorarak, “Eğer buna inanan varsa, ya ülkesinden ve dünyadan bihaberdir ya hırsı ve kini gözünü kör etmiştir ya da aynı projenin bir parçasıdır. CHP’nin öncülüğünde hayata geçirilmeye çalışılan bu proje, eski Türkiye’yi hortlatma, demokrasimizi yıkma, ekonomimizi çökertme, insanımızı esir alma projesidir. Hiç merak etmeyin başaramayacaklar. Çünkü Türkiye, eski Türkiye değil. Gençleriyle, kadınlarıyla, her kesimden insanıyla milletimiz olup biten her şeyin farkındadır. Bu sıklet bu yükü kaldırır. Kaldırmakla kalmaz, yere çalıp paramparça eder.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, bunca yıldır vesayetçiler, darbeciler, terör örgütleri, finans ve medya baronları üzerinden önlerine kurulan tuzakları birer birer bozdukları gibi Allah’ın yardımı ve milletin desteğiyle bu senaryoyu da yırtıp atacaklarını anlattı.
Milletin, 2023 Haziran’ındaki seçimlerde sandığa gittiğinde, bir AK Parti’nin bunca yıllık eser ve hizmetlerine bakacağını, bir de “kifayetsiz muhterislere” ve iplerini elinde tutan karanlık güçlere bakacağını belirten Erdoğan, “Böyle bir mukayese, böyle bir muhasebe, böyle bir tablo karşısında elini vicdanına koyarak tercihini yapan herkesin yöneleceği yer, AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine verilen görevi bir türlü başaramadığını, yalanlarına ve iftiralarına milleti bir türlü inandıramadığını görünce, milletin umutlarının ve değerlerinin istismarına yöneldiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vizyon çizmeye, insanların dertleriyle dertlenmeye alışık olmayınca da ya kavramı yanlış kullanıyor ya geçmişte aynı hususta ne dediğini, ne yaptığını unutuyor ya da desteksiz atıp kendini boşa düşürüyor. Devlet nasıl yönetilir, güvenlik birimleri nasıl çalışır, uluslararası işleyiş neyi gerektirir, Anayasa ve yasalarımız neyi emreder, eldeki imkanlar nedir bilmediği için aklına geleni söylüyor. Hadi Haşhaşiler’in sahte cenneti misali, herkesi kamuda işe almayı, herkese balya balya para dağıtmayı, herkesi arş-ı alaya çıkarmayı taahhüt etmesini anladık, dilin kemiği, yerine getirilmeyecek vaadin sınırı yok nasılsa salla sallayabildiğin kadar.”
Erdoğan, bazı hususlarda dikkatli olunması gerektiğini vurgulayarak, “Daha dün Irak ve Suriye tezkerelerine ‘evet’ diyenleri ihanetle suçlarken, bugün PKK’yı bitirmekten söz ediyor. Bir yandan ülkenin tüm sorunları, sıkıntılarını çözmekten bahsediyor, diğer yandan yatırımları engellemeye, insanları iş yapamaz, kamu görevlilerini hizmet veremez hale getirmeye çalışıyor. Son günlerde bir de ‘Helalleşelim.’ demeye başladı. Bizim inancımızda helalleşme vardır ve çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun, helalleşmeyi nasıl anladığını ve tanımladığını sorarak, buna ilişkin bir video izletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme yolculuğuna çıkacağı”na yönelik sözlerini değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme yolculuğuna çıkacağını anlattığı video ile önceki açıklamalarında “helalleşme” üzerine farklı ifadelerinin yer aldığı videoyu izlettiren Erdoğan, “Dün helalleşme kavramına böyle bakan bir zatın bugün birden aydınlanma yaşayıp 180 derecelik bir dönüşle helalleşme peşine düşmesi ne kadar ilginç değil mi?” diye sordu.
“Ey Bay Kemal, sen önce benim başörtülü kızlarımdan, bacılarımdan git helallik dile.” ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Utanmadan, sıkılmadan hala kalkıyorsun diyorsun ki onların hukukunu biz koruduk. Neyi korudun? Hayatın yalan. Biz bu işin gerisindeki niyeti görmesek, Kılıçdaroğlu’nun eline tutuşturulan senaryodaki rolünü oynamadan öte bir işlevi olmadığını bilmesek diyeceğiz ki ‘olabilir, insan değişebilir.’ Geçmişteki yanlışlarını görüp helalleşmek suretiyle önünde yeni bir sayfa açmaya herkesin hakkı vardır. Bay Kemal, ben seninle ilgili kazandığım davaları geri çektim mi? Çektim ama sen bunların hiçbirinin kadrini, kıymetini bilmedin, anlamadın. Sen de anlayacak yüz de yok. Buradaki sorun şu ki maalesef ortada bir değişim de yok, değişen kimse de yok. CHP aynı CHP, Kılıçdaroğlu aynı Kılıçdaroğlu, zihniyet aynı zihniyet. Sadece bunlara verilen rol değişti. Dün tüm güçleri ve samimiyetleri ile vesayetin bekçiliğine, darbecilerin şakşakçılığına, tarihimize ve değerlerimize düşmanlığa soyunmuşlardı. Bugün biraz zoraki de olsa daha başka şeyler söylüyor, daha başka bir görünüme bürünmeye çalışıyor, tabii yerseniz. Her tarafı lime lime dökülen bu bukalemun siyasetini milletimizin takdirine havale ediyoruz.”
Erdoğan, “Biz ‘ne düşünüyorsak onu söyleme, ne söylüyorsak onu yapma’ düsturuyla milletimizin gönlündeki yerimizi sürekli daha da güçlendirmek için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik olarak tarihinin en kritik kavşaklarından birine ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, “Bir yanda büyük ve güçlü Türkiye’ye giden yol, diğer tarafta eski Türkiye’ye dönen yol var. Tabii bu gerçeği sadece biz görmüyoruz, herkes bunun farkında. Böyle olduğu için de biz tüm gücümüzle ülkemizi 2053 vizyonu yolunda tutmaya çalışırken birileri de aynı şiddet ve hırsla öteki yolu zorluyor.” ifadelerini kullandı.
Son 8 yıldır kesintisiz bir şekilde yaşanılan siyasi, sosyal, ekonomik, askeri sorunların tesadüf olarak görülemeyeceğini belirten Erdoğan, bunların hepsinin aynı amaca yönelik girişimler olduğunu söyledi.
Gezi olaylarından itibaren yaşanılan sosyal ve siyasi saldırıların ekonomik sonuçlarının bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Milletimizle birlikte bilhassa 15 Temmuz’un ardından bu kirli kanalları kapatınca bu defa ekonomimiz doğrudan saldırı altına alındı. Öyle ki 2018 Ağustos’undan itibaren Türk ekonomisini tamamen çökertmeyi hedefleyen, rasyonel hiçbir izahı ve gerekçesi olmayan nice hadiseler yaşadık. Türkiye’ye siyasi, sosyal ve askeri alanda diz çöktürmeyi başaramayanların tek umudunun ekonomi kaldığını gördük. Neyse ki küresel salgın krizinin tetiklediği gelişmeler bize bu tuzakları kuranları, daha beter durumlara düşürmüştür. Siz bakmayın herkesi kuyruğu dik tutmaya çalıştığına.”
Erdoğan, “Gelişmiş ülkeler 2. Dünya Savaşı sonrasının en büyük ekonomik buhranının eşiğindedir. Bunu sosyal ve siyasi krizlerin izleyeceği aşikardır.” değerlendirmesini yaptı.
AK Parti’nin son 19 yılda kazandırdığı güçlü altyapı sayesinde Türkiye’nin üretim, ihracat ve istihdamda iyi bir yerde olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Reel ekonominin içinde olan ve dünya ile teması bulunan herkes bu gerçeği görüyor, biliyor.” diye konuştu.
“2022 ve 2023’ü herhangi bir kırılmaya meydan vermeden, hedeflerimiz doğrultusunda ilerleyerek geride bırakabilirsek önümüzde hakikaten çok parlak bir gelecek bizi bekliyor.” ifadesini kullanan Erdoğan, mevcut sorunlara imkanlar çerçevesinde acil çözüm getirilebilecek konularda gereken adımların atıldığına dikkati çekti.
Salgın döneminde tüm ihtiyaç sahibi vatandaşların yanında yer aldıklarını dile getiren Erdoğan, hem de üretim ve istihdamın en az zararla süreci geçirmesini sağlayacak tedbirleri aldıklarını anlattı.
Küresel düzeydeki fahiş artışlar sebebiyle birim maliyetleri döviz bazında 3-4 kat artan doğal gaz, akaryakıt, elektrik gibi ürünlerin fiyatlarını kontrol altında tuttuklarını belirten Erdoğan, “Doğal gazı maliyetinin dörtte birine, elektriği maliyetinin yarısına hanelere ulaştırıyoruz. Bay Kemal bunu niye konuşmuyorsunuz? Bunları niye söylemiyorsunuz?” dedi.
Erdoğan, şu şöyle devam etti:
“Dövizle aldığımız petrolden üretilen akaryakıtı Avrupa’nın en ucuz fiyatlarıyla vatandaşlarımıza biz sunuyoruz. Bu niye söylemiyorsunuz? Kamu işçilerine ve memurlarına verdiğimiz yüksek oranlı zamlarla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek için gereken çabayı gösteriyoruz. İnşallah asgari ücreti de benzer bir anlayışla tespit ederek, dar gelirlerinin üzerindeki yükü olabildiğince hafifleteceğiz. Küresel ekonomik sistemin yeniden yapılandığı bir dönemde Türkiye, tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir cazibe merkezi haline gelme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Sadece bölgemizin değil tüm dünyanın tasarım, üretim, lojistik yetişmiş insan gücü merkezi olmamızı sağlayacak bir sürece girdik. Biraz daha metanetle, biraz daha fazla gayretle, biraz daha fedakarlıkla bu süreci zaferle sonuçlandırmamızın önünde hiçbir engel yoktur.”
Erdoğan, enflasyon nedir, yüksek faiz nedir bilmeyen ülkelerin, çift haneli fiyat artışları ve bozulan dengeler karşısında şaşkına döndüğü bir dönemde, Türkiye’nin de bu yaşananların tamamen dışında kalmasının mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye’yi diğer ülkelerden ayıran önemli bir farkın olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Onlar giderek daha çok sıkıntıya girerken biz ise önümüzdeki yıldan itibaren ferahlamaya başlayacağız. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunu farklı yere çevirme gayretine girenlere diyorum ki boşuna uğraşmayın. Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdirmeyiz. Bunu kabulleneceğiz, bunun başka çıkışı olamaz. Salgın döneminde tüm ülkeler kepenkleri indirirken bizim yatırımlarımıza kesintisiz devam etmemiz, açılıştan açılışa, temel atmadan temel atmaya koşmamız bunun en somut örneğidir, ispatıdır. Hala kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusur bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam” değerlendirmesini yaptı.
DÜNYA
7 saat önceGENEL
9 saat öncePOLİTİKA
10 saat önceDÜNYA
10 saat önceEKONOMİ
1 gün önceAKTÜEL
1 gün önceSAĞLIK
1 gün önce