Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Geciken adalet, adalet değildir ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devletimizde hayata geçirmeye çalıştık. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihî adımlar attık” dedi.
Seçim atmosferinin geride bırakılmasını, yargı sisteminin hızlı ve etkin işleyişi bakımından önemsediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İnşallah önümüzdeki dönemde tüm yargı organlarımız milletimizin adalet talebinin karşılanmasına daha rahat odaklanabilecek. Biz de bu süreçte devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin başta olmak üzere Anayasamızın Cumhurbaşkanlığı makamına verdiği görev ve yetkileri harfiyen yerine getirmeye devam edeceğiz. Uyumun güçlendirilmesi için şayet atılması gereken hukuki adımlar varsa Meclisimizle birlikte bunları da inşallah yerine getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez kavramların bulunduğunu, bunların en başında da adaletin yer aldığını belirtti.
“TARİH BOYUNCA KURDUĞUMUZ DEVLETLERİN TAMAMI ADİL YÖNETİMLERİYLE TEBARÜZ ETMİŞTİR”
Mahkeme salonlarının duvarlarında yazan “Adalet mülkün temelidir” ifadesinin, devletin adalet üzere ayakta durduğunun sembolü ve delili olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazreti Ömer’e atfedilen bu hikmetli sözün, devletin orduyla değil, güçle parayla maddi imkânlarla değil adaletle yaşadığını hatırlattığını kaydetti.
İslam medeniyetinin ayırıcı vasfının adalet olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin tamamı adil yönetimleriyle tebarüz etmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toprağı orduların kontrol altına aldığına, ancak gönülleri ahlak, vicdan ve adalet gibi yüce değerlerin fethettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Merhum Sultan Birinci Murat’ın Hacı Gazi Evrenos Bey’e gönderdiği mektuptaki şu tavsiyeleri hepinize hatırlatmak istiyorum. 4 Kasım 1386 tarihli mektubunda Murat Hüdavendigar şunları söylüyor: ‘Kardeşim Emir Sultan Gazi ile Rumeli bölgesine geçip vilayetler fetheden gazilerin ve mücahitlerin lideri Hacı ve Gazi Evrenos Bey sana bildiririm ki; kılıcınla ele geçirdiğin bölgeyi tek bir sancak kabul edip sana verdim. Ama sakın Rumeli vilayetlerini kendi kılıcımla ele geçirdim diye gururlanma. Bunu iyi bil ki, o vilayetler Allahutaala hazretlerinin ve ondan sonra Resulü’nündür. Allahutaala hazretlerinin rızasının emrinin ve onun yüce Peygamberi’nin buyruğunun dışına çıkma. Ve bunu da bilmelisin ki birçok vilayetlere hâkim olup elde tutmak iki kefeli bir teraziye benzer.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir kefesi cennet ve bir kefesi cehennemdir. Ne yaparsan yap, gözleri uyusa da gönülleri uyanık olan kimselerden ol. Bütün eylemlerin en faziletlisi ve kaynağı, adalettir. Daima adaletle davran, zira Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam, adaletin her bir günü bin yıllık ibadetten faziletlidir diye buyurmuştur.’ Osmanlı’yı küçük bir beylikten üç kıta yedi iklimde hakimiyet kurmuş bir cihan imparatorluğu hâline getiren ve altı asır yaşatan formül işte budur” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Farabi’den Kınalızade’ye kadar devlet idaresine yön veren hukukçu, âlim ve filozofların da adalet üzerine tefekkür ettiklerinin, eserler verdiklerinin, düşünce dünyalarının temeline adalet idealini koyduklarının görüldüğünü kaydederek, Kınalızade Ali Çelebi’nin, Ahlak-ı Alai adlı meşhur eserinde “Adalettir dünyanın nizamını ve kurtuluşunu sağlayan” diyerek başladığı daireyi, “Halkı idare altına alan ancak adalettir” tespitiyle tamamladığını söyledi.
“TOPLUMDA HUZURU SAĞLAMANIN, REFAH TOPLUMUNU İNŞA ETMENİN YOLU ADALETTEN GEÇER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o büyük âlimin, toplum ve devlet hayatının başına da sonuna da adaleti yerleştirdiğini dile getirdi.
Farabi’nin ise insanın biyolojik varlığının bile belirli bir adalet yani itidal, denge içinde yaratıldığını ifade ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şeyin yerli yerine konulması demek olan adalet, toplumsal birliğin, bütünlüğün, ahengin korunmasının da güvencesidir. Gerek kendi külliyatımıza, gerekse insanlığın ortak birikimine baktığımızda devlet ve toplum hayatında adaletin yerine dair benzer tespitlere rastlıyoruz. Tüm bu tespitlerin özeti şudur: Devletin temel direği, varlık sebebi, meşruiyet kaynağı adalettir. Toplumda huzuru sağlamanın, insanları barış içinde yaşatmanın, refah toplumunu inşa etmenin yolu da yine adaletten geçer. Tabii burada adalet konusunda şu ince ayrımı da yapmamız gerekiyor. Kanun, hukuk ve adalet birbiriyle bağlantılı kavramlar olmakla birlikte aynı manaya gelmez. Hukuk, toplumun temel değerlerini koruyan bir kılavuzken adalet ise hukukun doğru tatbikinin ödülüdür. Bu bakımdan adalet yalnızca bir kavram değil, toplumun tüm dinamiklerini şekillendiren bir ülküdür, yüce bir idealdir.”
“İNSANI MERKEZE ALAN, HIZLI VE ETKİLİ İŞLEYEN BİR SİSTEM KURMAK ADALET POLİTİKALARIMIZIN EN ÖNEMLİ HEDEFİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıl önce Türkiye’ye hizmet yolculuğuna başlarken siyasetin merkezine kalkınmayla birlikte adaleti yerleştirdiklerini, partinin ismini belirlerken de yine bu anlayışla hareket ettiklerini söyledi.
Aziz milletin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde Türkiye’yi üzerinde yükseltecekleri dört sütundan birinin adalet olduğunu ilan ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 22 yıla ulaşan iktidarları boyunca bu önceliğe hep sadık kaldıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir yandan milletin sofrasındaki ekmeğini büyütüp refahını artırırken, diğer yandan devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirmenin, toplumsal barışı tahkim etmenin çabasında olduk” diye konuştu.
“Geciken adalet, adalet değildir” ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devlette hayata geçirmeye çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihî adımlar attık. Bu hedef doğrultusunda son 22 senede yaptığımız reform, düzenleme ve yatırımlara sizler zaten yakinen vakıfsınız. Bunları uzun uzadıya anlatmaya gerek duymuyorum. Hedef süre uygulamasından hâkim ve savcı sayılarının arttırılmasına, adliye saraylarımızdan yüksek yargı organlarımızın yeni hizmet binalarına kavuşturulmasına, mahkeme sayılarının çoğaltılmasından SEGBİS, UYAP, elektronik tebligat, elektronik duruşma gibi uygulamalara, arabuluculuk, uzlaştırma gibi alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden yargıdaki vesayetçi yapıların tasfiyesine, velhasıl hukuk ve yargı sistemimizi insana hizmet eder hâle getirmek için akla gelebilecek her başlıkta çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. İstinaf yargısıyla 2 dereceli yargılamadan, 3 dereceli yargılamaya geçtik. Bölge Adliye ve İdare Mahkemeleri sayesinde Yargıtay ve Danıştay’ın iş yükünü azalttık. Ayrıca zamanın gerisinde kalan, artık güncel ihtiyaçları karşılamayan mevzuat hükümlerini gözden geçirdik, pek çok temel kanunu yeniledik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyla hak ve özgürlüklerin hukuki himayesini kuvvetlendirdiklerini, Kamu Denetçiliği kurumuyla idarenin demokratik denetimini başlattıklarını da söyledi.
“Burada saymaya kalksak saatler alacak iyileştirme, düzenleme ve yeniliği adalet sistemimize kazandırdık” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunu çok net ifade etmek isterim, toplumda adalete olan güveni arttıracak her çaba önemlidir. Birileri ısrarla küçümsemeye çalışsa da modern adalet sarayları önemlidir. Teknolojik yeniliklerden istifade edilmesi önemlidir. Mahkemelerin sayısının artması adaletin tecellisine katkı yapan çok kritik hamlelerdir. Ama kabul edelim ki bunların hiçbiri adaletin garantisi değildir. Asıl olan vicdanların sükûn bulması, huzur bulması, teskin olmasıdır. Hayata dair her husus gibi adalet de insanla kaimdir, insan içindir, insanı yaşatmak içindir. Kamu vicdanını teskin ettiğimiz ölçüde adaleti tesis edeceğimiz bu gerçeği bir an olsun aklımızdan çıkarmıyoruz. İnsanı merkeze alan, hızlı ve etkili işleyen bir sistem kurmak adalet politikalarımızın en önemli hedefidir.”
Yeni teknolojilerin de etkisiyle toplumun hızla değişip dönüştüğünü, talep ve isteklerinin farklılaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplumun devletten, özellikle yargı kurumundan beklentileri artmakta, hızlı ve etkin adalet talebi yükselmektedir” dedi.
“HÂKİM VE SAVCILARIMIZ ÇOK DAHA DONANIMLI, TECRÜBELİ OLARAK YETİŞECEK”
Vatandaşların adalet arayışlarında karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla yeni adımlar attıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu yıl, 2 yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Bunlardan ilki Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavıdır. Bu sınavda avukat, hâkim, savcı ve noter olacak kişilerin mesleki niteliklerinin arttırılmasını hedefliyoruz. İlk sınavı 29 Eylül günü gerçekleştireceğiz. Uygulamasına bu yıl başlayacağımız bir diğer önemli müessese, Hâkim ve Savcı Yardımcılığı kurumudur. Şimdiye kadar 2 yıl süren hâkim ve savcı adaylığı sistemi yerine 3 yıllık bir modeli devreye alıyoruz. Yaklaşık 1 yılı Adalet Akademisinde, geri kalan 2 yılı deneyimli hâkim ve savcıların mahiyetinde usta çırak ilişkisiyle geçecek olan bu sistemle hâkim ve savcılarımız çok daha donanımlı, tecrübeli olarak yetişecek. Genç hâkim ve savcılarımız, meslek hayatları boyunca devam edecek adalet sınavını böylece daha rahat verecek. Müspet etkilerini pratikte de göreceğimize inandığım bu sistemin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.”
Vatandaşların hak ve hürriyetlerini genişletecek reform iradesini diri tuttuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla ilgili bir süredir yürüttüğümüz çalışmalarda artık sona geldik. 2024-2028 yıllarını kapsayan Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgemizi ve Türkiye Yüzyılı İnsan Hakları Eylem Planımızı önümüzdeki süreçte milletimizle paylaşacağız” dedi.
“ÖNGÖRÜLEBİLİR VE ÇÖZÜM MERKEZLİ ADALET ÖNCELİĞİMİZ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki belgenin hazırlığında evrensel kriterlerle birlikte, milletin demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini göz önüne aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı’nın yargı vizyonunu, hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen, güven veren, öngörülebilir bir adalet sistemi olarak belirledik” diye konuştu.
“Makul süre, öngörülebilir ve çözüm merkezli adalet önceliğimiz olacak” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek kanun değişiklikleri gerekse idari faaliyetlerle sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçler oluşturacaklarını bildirdi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NI ADALETİN DE YÜZYILI YAPMA HEDEFİMİZİ YENİ SİVİL BİR ANAYASAYLA TAÇLANDIRMAK İSTİYORUZ”
Adalete kolay erişimle, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını sisteme kazandıracaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Adalet hizmetleriyle adli birimlerde dijital dönüşümü hızlandıracağız. Hukuk eğitimini daha da geliştirecek, buna yönelik adımlar atacağız. İnsan hakları eylem planıyla daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi oluşturacak, adil yargılanma hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesine hizmet edecek düzenlemeler yapacağız. Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapma hedefimizi yeni sivil bir anayasayla taçlandırmak istiyoruz. Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin bunu yapabilecek imkân, olgunluk ve iradeye ziyadesiyle sahip olduğunu görüyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla toplumumuzun farklı kesimlerinin katkısını alarak, ortak akılla bu süreci yönetmek arzusundayız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin siviller eliyle yapılacak yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya hazır olduğunu ifade etti.
Bu konunun sık sık gündeme gelmesinin gerisinde, toplumun ve siyaset kurumunun bunu yapabilecek yetkinliğe erişmiş olmasının bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engelin ön yargılar olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle muhalefet çevreleri sivillerin anayasayı yapması hususunda tam manasıyla bir öğrenilmiş çaresizlik durumu yaşıyorlar. Öz güven eksikliğinin işaretlerine her tavır ve söylemlerinde şahit oluyoruz. Yeni anayasa konusunda maalesef sağlıklı bir tartışma değil, kemikleşmiş ön kabullerden kaynaklı bir kakofoni yürüyor. Yeni yasama yılında inşallah siyasi partiler arasındaki diyalog zeminini güçlendirerek, esasında hiç olmaması gereken bu sıkıntıyı aşacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
“SORUNLARIMIZI KAVGA EDEREK DEĞİL ANCAK KONUŞARAK ÇÖZEBİLİRİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasaya sadece “kuru bir hukuki belge” olarak değil; hakları, özgürlükleri, sorumlulukları, bu topraklar üzerindeki ezelî ve ebedî kardeşliklerini temsil eden bir toplum sözleşmesi olarak baktıklarını kaydederek, şunları söyledi: “Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatindeyiz. Bu sürecin her adımında milletimizin muazzez iradesi yegâne rehberimiz olacaktır. Hep birlikte hiçbir ayrım gözetmeksizin ortak değerlerimiz etrafında kenetlenerek ülkemizi geleceğe taşıyacak bir anayasa hazırlayacağız. Parti, Cumhur İttifakı ve yürütme olarak biz bu konuda samimiyiz, kararlıyız. Millî iradenin temsilcisi olarak yasama çatısı altında bulunan diğer siyasi partilerin de aynı hüsnüniyeti sergilemelerini temenni ediyoruz. Sorunlarımızı kavga ederek değil ancak konuşarak çözebiliriz. Siyaset kurumunun görevi statüko bekçiliği yapmak değil, ülkenin ve milletin önünü açacak işlere liderlik etmektir. Bölgemizi çepeçevre saran istikrarsızlık ve çatışma iklimi ortadadır. Gerilimi körükleyen, kutuplaştırmayı derinleştiren, 85 milyonun fertleri arasına nifak duvarları ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Son günlerde altı harlanan nefret ve kavga siyasetinin ne demokrasimize ne de milletimize hiçbir fayda sağlamadığını artık herkesin görmesi, kabullenmesi ve buna göre siyaset üretmesi gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçanları, millete hakaret edenleri kahramanlaştıranları milletin asla affetmeyeceğini kaydetti.
Türkiye’yle ilgili karanlık senaryolara bilerek veya bilmeyerek figüranlık yapanları necip Türk milletinin hiçbir zaman affetmeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset başta olmak üzere her alanda nezakete, iş birliğine, diyaloğa çok fazla ihtiyaç duyulan günlerden geçildiğini ifade etti.
“YARGININ GÜCÜNÜ, BAĞIMSIZLIK VE TARAFSIZLIĞINDAN ALDIĞININ FARKINDAYIZ”
Bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya devam edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yargı mensuplarımızın bağımsızlığı ve tarafsızlığını korumak, kararlarını sadece hukukun ve vicdanlarının sesine dayanarak almalarını sağlamak için gerekli tüm desteği veriyoruz. Yargının gücünü, bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz. Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde, yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebilir. Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl mahkemelerde 12 milyon dosyayla ilgili karar verildiğini, bunların içerisinde zaman zaman “Bu nasıl karar” denilebilecekler olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Hiç arzu etmesek gelecekte de olabilir, insanın olduğu her yerde hata olur, yanlış olur, eksik, kusur, hatta istismar olur. Önemli olan telafisi imkânsız hasarlar oluşmadan bunların giderilmesidir. Ancak adalete karşı duyulan husumet kabul edilemez bir tutumdur. Kamuoyuna da yansıyan bazı kararlar bahane edilerek maalesef tüm yargımız, hâkimlerimiz, savcılarımız hedef tahtasına konuluyor. Çoğu zaman hukuk bilgisi ya hiç olmayan ya da sınırlı kişiler tarafından koskoca bir camia örseleniyor. Bilhassa, sosyal medya mecraları organize kötülüğün vasatı hâline getirildi. Hemen her gün bir kişi ya linç ediliyor ya da itibar suikastına uğruyor. Karşılıklı siper almış infaz mangalarının kurbanı kimi zaman ekonomimiz, vergi rekortmeni iş adamlarımız oluyor, kimi zaman siyasetçiler ve siyaset kurumu oluyor, kimi zaman güvenlik kuvvetlerimiz, kimi zaman hâkim ve savcılarımız oluyor. Oysa yanlış olduğu düşünülen bir karar varsa, hukuk sistemimizde buna karşı pek çok imkân da var. İtiraz, istinaf, temyiz gibi kanun yolları var, bölge adliye ve idare mahkemeleri var, Yargıtay, Danıştay var. Tüm bunlara ilaveten hukuk sistemine bizim kazandırdığımız Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuki yollar tüketilmeden, henüz karar kesinleşmeden yapılan haksız eleştirilerin toplumdaki adalet algısına da zarar verdiğini, bir kısmı iyi niyetli olsa da bunu yanlış bulduklarını ifade etmek istediğini vurguladı.
Toplumda adalete, yargıya ve mahkemelere duyulan güveni sarsmanın ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eksiklerimizi tabii ki söyleyeceğiz, sıkıntılarımızı tabii ki dile getireceğiz, sorun alanlarını tabii ki konuşacağız ama bunları yaparken adaletin tecellisi için gayret gösteren yargı erkini yıpratmamaya gayret göstereceğiz. Türk yargısı bağımsızlık ve tarafsızlık vasfını koruyarak yargı yetkisini anayasamızın amir hükümlerine göre Türk milleti adına kullanmaktadır. İnşallah bundan sonra da görevini bu yüksek şuurla sürdüreceğinden hiçbir şüphemiz yoktur” diye konuştu.
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİ YERİNE ÜSTÜNLERİN HUKUKUNU GERİ GETİRMEYE ÇALIŞANLARA MÜSAADE ETMEDİK”
Burada tüm yargı mensuplarına da önemli sorumluluklar düştüğünü, milletin mahkemelerden beklentisinin, ihtilafları büyütmek değil adil bir yargılama ile anlaşmazlıkların giderilmesi olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargımızın verdiği kararlarla yeni tartışmaları alevlendirmek yerine bunları söndürmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin daha yakın tarihinde vicdanlarını kiraya verenlerin milletimize nasıl büyük acılar yaşattığını gayet iyi hatırlıyoruz. Aklı ve muhakemeyi değersizleştirip yerine ideolojiyi koyanların işlediği hukuk cinayetlerine 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta şahit olduk. Partimize karşı açılan kapatma davasında aynı şekilde hukuksuzluğun ne demek olduğunu bizzat tecrübe ettik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yargıyı tahakküm aracı olarak kullananların gerçek yüzünü önce 17-25 Aralık’ta ardından 15 Temmuz’da hep birlikte gördük. Tüm bu acı tecrübelerden gerekli dersleri çıkardık. Türkiye’yi bir daha asla bu tür sınamalarla karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Her türlü vesayetle sonuna kadar mücadele edecek, devlet organlarının millî iradenin kapsama alanının dışına çıkmasına izin vermeyeceğiz. Hukukun üstünlüğü ilkesi yerine üstünlerin hukukunu geri getirmeye çalışanlara müsaade etmedik, etmeyeceğiz. İnşallah bunu da sizlerle birlikte başaracağız. Bu duygularla bir kez daha yeni adli yılın yargı ve hukuk camiamızın tüm tarafları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye’nin dört bir yanında adaletin tecellisine hizmet eden hâkimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza, yargı çalışanlarımıza kolaylıklar diliyorum.”
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı organları üyeleri de katıldı.
GÜNDEM
6 saat önceEKONOMİ
7 saat önceBÖLGE
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün önceMAGAZİN
1 gün önceGÜNDEM
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün önce