MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanı adaylığına çok istekli olan Kılıçdaroğlu’na partisinden ve ittifak ortaklarından yükselen itirazlar sinir sistemini laçkalaştırmakla kalmamış, histeri nöbetleri yaşamasına da yol açmıştır.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ülkenin hiçbir yerinde “zillet ittifakı”nın iddia ettiği gibi bir Türkiye tablosu olmadığını, siyasetlerini yalan ve riyayla mayalandıran, tezvirat ve tefrikayla maskaralaştıran çürük çarık zihniyetlerin hiçbir açıklamasının doğru olmadığını söyledi.
Yalnızca göz boyamak ve çalışıyor imajı uyandırmak amacıyla üç beş esnaf gezip fitne fücur teşrifatçılığı yapanların ipliğinin artık pazarda olduğunu, ikinci ele düştüğünü belirten Bahçeli, “Kameralara yansıtılan sipariş görüntüler, sahnelenen sahte mağdur tiyatroları, duyguları istismar eden taktik beyanatlar, kurmaca ve kumanda edilen karşılıklı diyaloglar hiç kimseyi inandıramaz.” diye konuştu.
Bahçeli, milletin siyasi sahtekarlara, siyaset kalpazanlarına dün olduğu gibi bugün de yarın da prim vermeyeceğini, şans tanımayacağını dile getirerek, “Yüzlerine sahte bir gülümseme iliştirip kalabalıkların içine giren samimiyetsiz ve kifayetsiz siyasetçilerin, herkesi kendileri gibi ahmak ve gafil zannetmeleri tam bir çarpıklıktır.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, MHP’nin, 18 Şubat 2022 tarihinden bugüne kadar 493 ilçeyi heyetler halinde ziyaret ettiğini kaydetti.
Gittikleri her yerde “2023 yılında Cumhur İttifakı’nın açık ara farkla sandıktan başarıyla çıkacağı” gerçeğini gördüklerini söyleyen Bahçeli, “Zillet ittifakının şapkadan çıkaracağı aday kim olursa olsun Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan muazzam bir irade gücüyle, yüzde 50’yi fersah fersah aşan bir oy çokluğuyla yeniden Cumhurbaşkanı seçilecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Zillet ittifakının nasıl bir adayı vardır ki yıpranmasın diye açıklamaktan imtina ediliyor? Son düzlüğe girilirken, bu korkakça yaklaşımın ardında; acaba bilinçli ve taktik bir geciktirme mi söz konusudur?” sorusunu yönelten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yoksa 6+1 formatlı masaya hakim olduğu anlaşılan derin bir çatlak mı etkilidir? Çıkarsınlar adaylarını, görsünler Hanya’yı Konya’yı. Demokrasi er meydanıdır, bu meydana çıkmaya yüzleri olmayanların konuşmaya hakları bile yoktur. Kolayca yıpranacak, an itibariyle meçhul ve müphem olan bir adayı çok arayıp aramadıkları, böylesi bir akıl tutulmasına nasıl düşüp kör çıkmazlara yuvarlandıkları da bir diğer muamma olarak karşımızdadır.
‘Demir gibi sinirim var. Kasım’da seçim olabilir.’ diyen Kılıçdaroğlu, ya kendi kendini kandırıyor ya da hayal aleminde paraşütsüz uçuş dersleri alıyor. Cumhurbaşkanı adaylığına çok istekli olan Kılıçdaroğlu’na partisinden ve ittifak ortaklarından yükselen itirazlar sinir sistemini laçkalaştırmakla kalmamış, histeri nöbetleri yaşamasına da yol açmıştır. Bizim tavsiyemiz, en yakın kliniğe müracaat etmesi ve çok fazla gecikmeye mahal vermeden tedavi altına alınmasıdır. Yüksek beklentilerin gerçekleşmemesi durumunda yaşanacak ileri düzeyli hayal kırıklıkları Kılıçdaroğlu’nu elinden oyuncağı alınmış çocuğa dönüştürecek, mızmızlanması da hiçbir işe yaramayacaktır.
Türkiye’miz üzerinde hesabı olanlardan kim varsa, Rum’u, Ermeni’si, eşkıyası, teröristi, haçlısı, Müslüman katili, Türk düşmanı, insanlık kasabının hepsi zillet ittifakının arkasında sıraya girmiştir. Milletimizden ve coğrafyamızdan intikam almak isteyenlerin tamamı Kılıçdaroğlu’nun arkasında kuyruğa dizilmiştir. Henüz ortak bir aday üzerinde anlaşamayan, birbirine çalım atmaktan özel bir haz alan, birbirlerinin aleyhine kulisleri kaynatan, lobilerin eline geçen, ortak gayeleri dış güçlerin emellerine hizmet olan siyasi partilere Türkiye’mizin emanet edilmesi istikbalimizin hiçe sayılmasıdır. Böylesi bir zillete ne Allah razı gelecek ne de milletimiz rıza gösterecektir.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın belirsizliği aşacak, belaları söküp atacak, iç barış ortamını, ekonomik güvenliği ve toplumsal huzuru sağlam esaslara bağlayacak irade olduğunu vurgulayarak, “Önündeki her taşa takılan, geleceğe teleskobun yanlış ucundan bakan, ortak anlam ve amaçtan tamamıyla uzaklaşmış zillet ittifakı akıntıda sürüklenen bir saldır, devlet ve millet düşmanlarıyla sembiyotik ilişki kurmuş, yani bağımlılık halinde yaşayan, kirli bir kumpanyadır.” dedi.
Eski tarz siyasetle, eski tezgahlarda üretilen mallarla, yeniye direnen eski kafayla, eskide kalmış yönetim sistemleriyle yeni dünyada varlık hükmünün ibrasının imkansız olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, “Türkiye, dünyanın tüm projektörlerinin çevrili olduğu bir coğrafyanın ağırlık merkezidir. Akıl ve iradeleri ambargo altında olanlar bu gerçeği algılayamaz. Elinde sadece bir çekiç olanların karşılaştığı bütün engelleri çivi olarak görmesi dar görüşlülüğün, mantık süzgecindeki tıkanıklığın sonucudur. Eğer bizim elimizde bir çekiç olursa, ille de bir çivi çakmamız icap edecekse, bu çiviyi tahtaya değil, zalimlerin, hainlerin, teröristlerin kafalarının tam orta yerine çakacağımızı da herkesin bilmesinde yarar olacaktır.” diye konuştu.
Bahçeli, konuşmasında, bugünkü şartlarda küresel ekonominin, fırtınalı havada, bozuk pusulayla yolunu bulma çabasında olduğunu ifade etti.
Stagflasyon ve resesyonun, “ihtimal olmaktan çıktığını” vurgulayan Bahçeli, neredeyse fiyat artışlarından yakınmayan ülke kalmadığını; hayat pahalılığının kartopu gibi birike birike çığa dönüştüğünü ve insanlığın üzerine yuvarlandığını söyledi.
Bahçeli, gıda sorunu yaşanıyorsa, bunun öncelikle suçlusunun, barışçıl arayışları köstekleyen, kurulan müzakere masalarını dinamitleyen küresel emperyalizm olduğunu belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın aktif girişimi sayesinde vücut bulan ‘tahıl koridoru’ inşasıyla ilgili çabalara destek verilmesi gerekirken, Fransa Cumhurbaşkanı’nın, Almanya ve İtalya başbakanlarıyla birlikte bir tren yolculuğuna çıkıp Kiev’e gitmesi, bu vesileyle Romanya üzerinde bir güzergah açılmasını istemesi bize göre aleni fırsatçılık, aynı zamanda siyasi yamyamlıktır.” görüşlerini dile getirdi.
Son seçimlerde Meclis çoğunluğunu kaybeden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Türkiye ile Rusya arasında yapılan tahıl güvenliği anlaşmasını yok saymasının, asıl gündeminin barış ve huzur olmadığını iyice netleştirdiğini söyleyen Bahçeli, “İnsanlar aç kalmış, açıkta yatmış, sözde gelişmiş ülkelerin umurunda değildir. Batı’nın, Rusya’ya yönelik yaptırımlarla zorlayıcı diplomasiden medet umması hezeyandır, barış umutlarını zedelemektedir.” dedi.
Türkiye ekonomisinde sanal korkular oluşturup pireyi deve yapan siyasi sefillerin bir defa dünyanın nereden nereye geldiğini göremediklerini, böyle bir analitik ve milli akla sahip olmadıklarını vurgulayan Bahçeli, Türkiye’nin, dünyanın yaşadığı ortak sorundan pozitif olarak ayrışırken, yatırım, üretim, ihracat ve istihdam alanlarında bir adım öne çıktığını ifade etti.
Anadolu’nun tahıl ambarı olduğuna işaret eden Bahçeli, üreterek, çiftçiyi destekleyerek, ekim alanlarını genişleterek gıda krizinin Türkiye’ye yansımasını en aza çekmelerinin mümkün olduğunu bildirdi.
Bahçeli, “Günün sonunda bozguncuların kaybetmesi mahut siyaset ve hayat gerçeği olarak bir kez daha teyit edilecektir. Patates, soğan, domates, patlıcan fiyatlarını abartıp milletimize kötümserlik aşılayan bedhahlara diyorum ki; biraz insafınız varsa, biraz vicdanınız kaldıysa, bir parça da haysiyetiniz bulunuyorsa, kimin tarafında olduğunuzu açıklayınız. Kimlerin değirmenine su taşıdığınızı söyleyiniz. Delikanlıca ortaya çıkıp kimlerin nam ve hesabına iş birlikçilik yaptığınızı da itiraf ediniz.” değerlendirmesinde bulundu.
TÜSİAD Başkanı’nın işi gücü bırakıp İsveç ve Finlandiya’nın yanında saf tuttuğunu ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin haklı sıkıntı ve taleplerinin müzakere yoluyla, karşılıklı anlayışı geliştirerek ve ittifak ruhuna uygun şekilde çözülmesini tavsiye etmiş. Neymiş, geleneksel politikalara dönmeliymişiz, üstelik fakirleşerek büyüyormuşuz. TÜSİAD’ın menşei ve mensubiyet duyduğu ülke neresidir? Bir kez olsun milli olun, bir kez olsun Türkiye’nin meşru tezlerine ve politikalarına destek verin. Haydi vermiyorsunuz, güç ve çıkar odaklarına boyun eğdiniz, bari objektif konuşun, dürüst konuşun, adam gibi konuşun, konuşun da biz de size müteşekkir olalım. ‘Benim Osmanlılığım Osmanlı Bankası kadardır.’ diyen Meşrutiyet yıllarının mebusu, aynı şekilde müfterisi ve müfsidi Boşo Efendi’den ne farkınız vardır? Boş yapmayın, Boşo olmayın, Türk de olamıyorsanız bari insan olun.
TÜSİAD’ın göz kırpıp selam durduğu mesela İsveç, Kandil’in finans koridoruna dönüşmüştür. İmralı canisinin fotoğrafı ve PKK paçavraları geçen günlerde devlet binalarına ışıklarla yansıtılarak terörizmin şovu yapıldı, TÜSİAD bundan memnun mudur? Bir şey diyecek midir? İsveç Dışişleri Bakanı ‘manipülasyon’ dese de bu ülke bölücü terör örgütünün kuzey Avrupa kampı haline gelmiştir, sorarım, zillet ittifakıyla TÜSİAD bu rezaletten mutlu mudur? Bu aşamada, İsveç’in NATO’ya girmesi, terörün pençesindeyken üyeliğinin konuşulması züldür, zulümdür, tarihi bir hatadır.”
Bahçeli, Brüksel’de toplanan NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda, PKK’nın elindeki İsveç yapımı AT-4 tanksavarların seri numaralarıyla birlikte fotoğraflarının da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar eliyle muhataplarına gösterilmesinin, ihanetin ve husumet cephesinin nerelere ulaştığının delili olduğunu kaydetti.
İsveç’in terörden arınması, terörle arasına kırmızı bir şerit çekmesinin şart olduğuna dikkati çeken Bahçeli, “Buna niyetleri varsa, terörün baskı ve dayatmasından kurtulmak için fırsat arıyorlarsa, yeter diyorlarsa, artık çekemiyoruz noktasına gelmişlerse, temennimiz Türkiye’nin terörle mücadelesini örnek almaları, dağ tepe demeden hainlerin alayını birden silindir gibi ezip geçmeleridir. İsveç yönetimi aklından bir an olsun çıkarmasın ki korkaklar her gün ölür, kahramanlar ise bir defa ölür.” dedi.
Bahçeli, bazı dizilerin, gösterişe ve mübalağaya yaslanmış magazin programlarının, karamsarlık servis eden haberlerin, herkesi rahatsız ettiğini dile getirdi.
“Sabahın en erken saatlerinden gecenin geç vakitlerine kadar kavgadan, kargaşadan, kutuplaşmadan, değerlerimize yönelik linç girişimlerinden başka ekranlarda hiçbir şey göze çarpmamaktadır.” diyen Bahçeli, gidişatın iyi olmadığını; şiddeti aşağı çekmek amacıyla konunun uzmanları ve muhatapları tarafından iştirak edilecek, geniş katılımlı bir şura toplantısı başta olmak üzere, her çareye başvurulması gerektiğini vurguladı.
Bahçeli, “Netflix’de küfür ve en seviyesiz esprilerin yer aldığı, şarlatanlıktan öte bir meziyeti olmayan sözde komedyenlerin rol aldığı diziler artık haddi aşmıştır. Aile hayatı son sığınaktır. Bu sığınağın yağmalanması için planlı bir propaganda devrededir. Küfür etmenin neresine güleceğiz? Kadını metalaştıran, erkeği yozlaştıran ucube dizi sahnelerinin neresini beğenip takdir edeceğiz?” diye sordu.
Bir yanda magazin programlarıyla gözlerinin içine sokulan bohem ve aşağılık hayatlar varken, diğer yanda bu hayatları yaşayanların özgürlükçü ve hümanist poz vermelerinin, “çelişki, alçak bir kumpas” olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
“Sebze ve meyve fiyatlarını eleştirip, mesela lüks bir mekanda veya tatil beldesinde, dar gelirli bir ailenin neredeyse bir aylık mutfak masrafına eş değer bir parayı bir saatte harcayıp gününü gün eden ve kursaklarını dolduranların ya da geceliği bir memurun aylık maaşına eş değer bir otelde keyif sürüp ‘ne olacak bu memleketin hali?’ diye gevşek gevşek konuşup, vur patlasın çal oynasın havasıyla har vurup harman savuranların veya ön kapıda mağdur, arka kapıda mağrur; görünüşte düşünceli ve duyarlı, esasta fırsatçı, faizci ve fazilet yoksunu tatlı su solcularının, meyhane devrimcilerinin, merdane gibi dönen devşirmelerin, ‘böyle ekonomi olur mu, bu fiyat artışları ne olacak?’ diye sorup arkaya dolandıktan sonra yatlarla dolaşan, katlara doluşan, sonradan cebi para görmüş üçkağıtçı demokratların bize anlatacak, bizimle paylaşacak hiçbir şeyleri olamaz.”
Bahçeli, 16 Kasım 2021’de Meclis Grup Toplantısı’nda, toplumsal şiddetin engellenmesi, cinayetlere son verilmesiyle ilgili dile getirdiği önerileri anımsatarak, şöyle sıraladı:
“Ailenin korunması, şiddetin önüne geçilmesi konusunda kapsamlı bir Ruh Sağlığı Yasası’na ihtiyaç duyulduğu tartışmasızdır.
Şiddeti durdurmak maksadıyla hem güvenlik önlemleri hem de cezai müeyyideyeler derinliğine ve genişliğine arttırılarak hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Çocuk istismarı, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı, kalıcı ve kapsayıcı sonuçlar alabilmek için gerekirse idam cezası bile tartışmaya açılmalıdır.
Medyada kadınlara yönelik cinayetlerin tekrar tekrar gösterim ve ifşasına kesinlikle son verilmeli, şiddeti özendirip teşvik edecek her türlü yayın ve haberden kaçınılmalıdır.
Bizi bize anlatan, değerlerimizle beslenen, aldatmanın, cinayetin, şiddet dilinin gösterilmediği dizi filmlerin hazırlanması aynı zamanda senaristlerin, oyuncuların, ajansların ve medya patronlarının yegane sorumluluğudur.”
DÜNYA
Az öncePOLİTİKA
21 saat önceGÜNDEM
22 saat önceGÜNDEM
22 saat önceBÖLGE
22 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
2 gün önceDÜNYA
2 gün önce