CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde barış akademisyenlerinin tamamını iade edeceğiz. Farklı düşünceden diye bir adam üniversiteden mi atılır? Böyle rezalet mi olur?” dedi. göçmen sorununu iki yıl içinde çözebileceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Hepimiz sakin olmalıyız. Bunları demokratik yollarla göndermek zorundayız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Van’da sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya geldi. Edremit’teki Şahmaran Otel’de düzenlenen toplantıya, kentte faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, CHP’li milletvekilleri, ile CHP ve İYİ Parti Van İl Başkanları katıldı.
Sığınmacılar en temel sorunumuz şuanda. Söyledim, Suriyeli kardeşlerim ırkçılık yapmadan, onların hakkını yemeden, onların evlerini, yollarını, okullarını, hastanelerini, kreşlerini yaptıktan sonra memleketlerine göndereceğim. Hiçbir tereddüdüm yok bu konuda. En geç iki yıl içinde bunu yapacağım. Kendi ülkelerine gitsinler kardeşim. Yolun mu var buyur sana, evin mi var buyur sana. Diyorlar ki, gitmezler. Oturacağız bununla ilgili. Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Bu dış politika Türkiye’nin başına bela. Birilerinin talimatıyla dış politikayı oluşturuyorlar. Niye birilerinin talimatıyla oluşturuyorsunuz? Suriyelilerle niye kavga ediyoruz, niye birbirimizi öldürüyoruz? Bakın Suriye gerçeğine bakalım. İki taraf var değil mi iki taraf? İki tarafta Müslüman mı? Müslüman. İki tarafta birbirini nasıl öldürüyor? Allah Allah diye. O da Allah Allah bu da Allah Allah. Ellerindeki silahlar? Egemen güçlerin. Niye buna izin veriyoruz, neden izin veriyoruz? Oturacağız Suriye’yle barışacağız, büyükelçiliği göndereceğiz onlarda gönderecekler. Buradan gidecek olan Suriyelilerin can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Onları şöyle veya böyle şiddetin ortasına atmayacağız. Ayrıca biz kendi işadamlarımıza diyeceğiz ki, gidin kardeşim Anteplilere, sanayicilere gidin kardeşim orada yeni fabrikalar kurun. Bütün Suriyeliler gitsin o fabrikalarda çalışsınlar, hepsi üretsinler. Mallarını gerekirse biz satın alacağız. Efendim bu olmaz. Niye olmaz kardeşim? Yapacağım. En geç iki yıl içinde ben bunu yapacağım. Yetki verirseniz tabi en geç iki yıl içinde yapacağım hepsi.
Şimdi Afganistan’dan geliyorlar. Sürüler halinde geliyorlar, binlerce kişi geliyorlar. Kimden talimat aldılar? Tartışma bir twitimle başladı. Bir twit attım. Biden’le Erdoğan konuşuyorlar, Erdoğan’ın yanında bir kadın kardeşimiz var tercüme işini o yapıyor ama dışişleri mensubu değil. Devletin geleneği şöyle, 27,5 yılını devlete veren artı pek çok uluslararası sözleşmeye de katılan bir kişi olarak. Devletin geleneği şöyleydi bizim zamanımızda. Giderdik heyetler karşılanırdı, bizi götürürlerdi otele, ertesi gün heyetler karşılıklı otururdu, bizim bayrağımız olurdu, onların bayrağı olurdu, heyet başkanları karşılıklı otururdu, Dışişleri Bakanlığından bizden bir kişi olurdu bizim Dışişleri Bakanlığından. Onların Dışişleri Bakanlığından da birisi olurdu, görüşmeleri onlar raporlarlardı ve Ankara’ya gönderirlerdi. Şimdi devletin geleneği budur. Bütün dünyada devletlerin geleneği budur. Dışişleri Bakanlıkları devletin dış politikasını belirlemezler oradaki bütün hareketleri, görüşmeleri alırlar, raporlarlar oraya. Bizde ise Dışişleri Bakanlığı tamamen devre dışı bırakıldı. Erdoğan Biden’le yaptığı görüşmede Afganların Türkiye’ye gelmesini kabul etti. Sonra bunu gizlediler uzun süre. Bir baktık ABD’den bir yetkili açıklama yaptı Afganlıların kendileri Afganistan’dayken kendilerine yardım eden Afganlılarla işbirliği yapmışlar, o işbirliği yapan Afganlılardan 1 milyon kişi gelecek, bunlar Türkiye’ye gelecekler, Türkiye’de bir süre kalacaklar… Türkiye demiyor üçüncü ülke diyor. Kalacaklar orada ve bir süre sonra bunların içinden seçecekler bazılarını götürecekler. Diğerleri? Bizim başımızda kalacak. Niye kardeşim? Burası sömürge deposu mu, burası sığınmacı deposu mu? Efendim onlar bize para vereceklermiş. Ne diyor Erdoğan? Efendim finans işini iyi ayarlarsak kabul ediyoruz. Ne demek finans işini? Köleliği parayla mı yapacaksın arkadaş? Devletin itibarını, devletin saygınlığını parayla mı satacaksın? Şimdi geliyorlar yeni açıklamalar yapıyorlar. Bakın, daha ABD Dışişleri Sözcüsünün yaptığı açıklama. Türk müttefiklerimizle en üst düzeylerde dahil olmak üzere yani Erdoğan’da dahil olmak üzere tartıştığımız bir konu Afgan mültecileri. Başkan Biden tabi ki bunu muadili Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Dışişleri Bakanlığı bunu çeşitli düzeylerde tartıştı. Şimdi esas olarak Savunma Bakanlığının öncülük ettiği bir tartışma var, her zaman yaptığımız gibi bu tartışmaları gizli tutuyoruz. Ancak Türkiye’nin önemli bir rol üstlenme konusundaki istekliliğini takdir ediyoruz. İlla bize Kabil’e bizi gönder. Gideceğiz orada Taliban’la biz mücadele edeceğiz. Sana ne kardeşim? Bakın, gencecik insanlar Afganistan’dan çıkıyorlar 2 bin 400 kilometre yolu aşıyorlar, Türkiye’ye geliyorlar, Türkiye’de yerleşiyorlar, otobüslerle, tırlarla geliyorlar sözde sınır kapınız kapalı değil mi? Hikaye. O kapı kapalı bütün sınır açık. Devletin gözetiminde yani bu hükümetin gözetiminde geliyorlar tamamı. Yerleştiriliyorlar içlerinde bir kadın yok, bir çocuk yok, bir fakir yok, bir yaşlı yok hepsi genç. Askerlikten yeni gelmiş gibi. Peki biz ne yapıyoruz bunun karşılığında? Oradan kaçanlar buraya geliyor, bizde diyoruz ki, pırıl pırıl evlatlarımıza, gençlerimize sizde gidin Kabil’e. Niçin? Orada savaşın. Onlar buraya çalışmaya, biz oraya ölmeye gidiyoruz niçin? Hangi akıl bunu kabul eder, hangi mantık bunu kabul eder? Ki bizim Afganistan’la tarihsel dostluğumuz var. Biz Afganistan’ın kendi iç işlerinde barış için girebiliriz, tarafları barıştırabiliriz ama kavganın parçası olmak son derece yanlıştır. Bütün Afganistan’ı karşımıza alırız. Bunu söylüyorum. Bu yanlış bir politikadır, bedeli çok ağırdır. Erdoğan istiyorsa bizim evlatlarımızı değil, kendisini bir ara havaalanında karşılayan gençler vardı, kefen giyen gençler vardı onları göndersin onlara bir şey demem. Madem ölümü göze almışlar Erdoğan için gitsinler Afganistan’a onları göndersin. Eğer gidiyorlarsa. Ama bizim askerimizi göndermesin niçin gidiyorlar? Suriye’de başımıza gelen var, şimdi Afganistan’da var. Daha gelecekler. 1 milyondan daha fazla gelecek. 2 bin 400 kilometrelik yolu aşıp Türkiye’ye gelecekler. Oturup İran’la konuşmuyor ya arkadaş sen bunu niye gönderiyorsun demiyor. Geri İran’a iade edebilir uluslararası sözleşmeye göre onu da iade etmiyor. Türkiye’nin başına önümüzdeki süre içinde büyük felaketler gelebilir, büyük iç çatışmalar olabilir. Hepimiz sakin olmalıyız. Karıştırmak isteyebilirler Türkiye’yi sakin olmalıyız. Bunları demokratik yollarla göndermek zorundayız. Sandığa gideceğiz ve bunları göndereceğiz. Sonra Türkiye’ye huzuru getireceğiz. Bunu yapmak zorundayız. Diyorum ya 180 derece dış politikayı değiştireceğim. Biz dış politikayı barış üzerine inşa edeceğiz niye kavga ediyoruz. Suriye’yle, Irak’la kavga etmediğimiz kimse kalmadı. Mısır’la bile kavga ettik. Niye kavga ettin Mısır’la kardeşim? Tarihsel bağlarımız vardı. El Ezher Üniversitesinin Şeyhine hakaretler ettiler. El Ezher Üniversitesinin Ortadoğu’da özel bir ağırlığı vardır. El Ezher Üniversitesinin Mısır için çok önemli bir ağırlığı vardır. Şimdi siz kalkıyorsunuz hakaret ediyorsunuz. Sindiremez bunu. İlk ne yaptılar? Roro seferlerini iptal ettiler. Şimdi yalvarıyorlar barışalım diye yok diyor. Benim şartlarımı kabul edersen barışırım diyor. Geldiğimiz nokta bu yani.
TARIM VE HAYVANCILIK
2 saat önceDÜNYA
3 saat önceGÜNDEM
7 saat öncePOLİTİKA
8 saat önceEKONOMİ
8 saat önceGÜNDEM
8 saat önceBÖLGE
8 saat önce