MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize ziyaretinde yaşanan olaylara ilişkin, “Bizi asıl düşündüren İP’in Başkanı tarafından üstlenilen provokatörlük rolüdür. Geçen haftaki grup konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı’nı katil Netanyahu’ya benzeten ve Siyonizme gülücükler saçan bu şahsın, birkaç gün sonra Rize’yi ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi çok yönlü incelenmeli ve mercek altına yatırılmalı.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, bugüne kadar akıntıya kapılıp, onun bunun dolduruşuna gelerek siyaset yapmadıklarını, bundan sonra da bunu yapmalarını kimsenin beklememesi gerektiğini söyledi.
Dibi görünmeyen kuyulardan su içmediklerini, muhatabı kargalar olan korkulukları taşa tutmadıklarını, korkuya hiç rehin düşmediklerini dile getiren Bahçeli, “Samanlıkta, olmayan iğneyi arayanlarla lafla peynir gemisi yürütme gayretkeşliği içinde olan şaşkınları ciddiye almadan, onları ipin üzerinde yürüyen cambazlarıyla şimdiye kadar baş başa bıraktık. Yine aynısını yapacağız ancak Türkiye’yi yakın markaja alarak karanlık operasyonların hedef ülkesi haline getirmek için ellerini ovuşturanlara, fırsat kollayanlara, zemin yoklayanlara taviz veremeyiz, buyur edemeyiz, göz yumamayız.” diye konuştu.
Tam tersi olursa milletin yüzüne bakamayacaklarını, şehitlerin haklarını ödeyemeyeceklerini belirten Bahçeli, “Mahkeme-i Kübra’da bu zilletin, rezilliğin, vebalin altından imkanı yok kalkamayız. Telaşa kapılmadan, duygularımızın yoğun telkinine kanmadan, tezvirat borsasının yükseliş trendine aldanmadan, daha soğuk kanlı, daha sağduyulu davranmak mecburiyetindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin çevresindeki sinsi ve sisli kuşatmanın sertleştiğine, emel sahiplerinin kartlarını açık oynadığına işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu:
“Asıl mesele gündemi işgal eden iddia ve isnatların hem taraftarlarından hem de cesametinden çok daha ötesidir. Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar tacizlerine, tahriklerine, tahrip gücü yüksek şer kampanyalarına şu günlerde hız vermişler, derinlik katmışlardır. Herkesi uyarıyorum, hedef Türkiye’mizdir, son yurdumuzdur, milli birlik ve huzur ortamımızdır. Surda gedik açmak gayesiyle hatta kale duvarlarımızı yıkmak maksadıyla sinerjisini ve sistemsel enerjisini Türk ve Türkiye düşmanlığından alan bir tezgah kurulmuştur. Bu menfur tezgahın siyaset taşeronları, medya tefrişatçıları, sivil toplum tertipçileri, suç ve terör örgütü temincileri, özellikle de dış tedarikçileri vardır ve bellidir.”
Türkiye’nin üzerine gölge düşmesi, siyasi ve hukuki çözülme yaşaması konusunda alçak bir rekabetin devrede olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
“Amaç, Türkiye’nin uluslararası camiada itibarını lekelemek, Türkiye’nin mukavemetini kırarak her türlü müdahaleye açık hale getirmektir. Daha vahimi ise devlet ile millet arasındaki güven bağlarının kopuşuna, hizmetle birlikte nihai aşamada doğal veya doğacak şikayetlerin birbirlerine eklemlenmesini kışkırtıp devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini teşkil etmektir. CHP bu pis senaryonun alt yüklenicisi, üst figüranıdır. 6 ay içinde başka bir Türkiye’nin görüleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, kaosun bekçisi, krizin çeşnicisi konumundadır. HDP derseniz Türkiye’nin kalbine hançer sokmak için tetikte bekleyen fitnedir. Bizi asıl düşündüren İP’in Başkanı tarafından üstlenilen provokatörlük rolüdür. Geçen haftaki grup konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı’nı katil Netanyahu’ya benzeten ve Siyonizme gülücükler saçan bu şahsın, birkaç gün sonra Rize’yi, ilçeleri İkizdere ve Çayeli’ni ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi çok yönlü incelenmeli ve mercek altına yatırılmalıdır.
Söz konusu ilçe belediyelerinin MHP yönetiminde bulunduğu göz önüne alındığında nasıl bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığı da bariz olarak fark edilecektir. Gerek ilçe başkanlarımız gerekse de belediye başkanlarımız gerginlikleri yatıştırmak için yöre halkını sabır ve sağduyuya davet ederek, teenniyle hareket etmişler ve asla tuzağa düşmemişlerdir. İP Başkanı’nın bile bile, inadına yapar gibi, sanki toplumsal huzursuzluğun fitilini tutuşturmak için Rize’ye gitmesi yalnızca düşüncesizlikle, sorumsuzlukla, öngörüsüzlükle izah edilemez. Siyasi hayatı kumpaslarla, yalanlarla, çıkar hesaplarıyla heba olmuş bu şahsın, Netanyahu benzetmesinden sonra Rize’yi ziyareti anlaşılıyor ki baştan aşağıya olay çıkarmak üzere planlanmıştır. Arkasından haklı tepkilere küstahça tepki göstermesi, etrafındaki çapulcuların vatandaşlarımıza, esnaflarımıza Vandalca saldırması ağır bir provokasyon halidir. ‘Esnaf geziyorum.’ diyenler, esnafa tekme tokat musallat olmuşlardır. İP’in Başkanı Rizeli vatandaşlarımızın hassasiyetlerini kaşımanın yanı sıra ateşle oynamış, siyasi öfkeyi körükleyerek şiddet zincirinin tıpkı 1959 Uşak Olayları’nda olduğu gibi ilk halkası olmak için podyuma çıkmış, daha doğrusu çıkarılmıştır.”
Bahçeli, partisinin Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada, Anadolu Ajansının kuşkulu bir muhabiri tarafından, İçişleri Bakanı’yla ilgili hükümetin iki üyesine yöneltilen ısmarlama sorunun, birden bire gündeme oturduğunu söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine ilişkin genelgeleri haksız ve hukuksuz şekilde eleştirerek, sosyal medyadan açıklamalarda bulunan, bu suretle görevinin sınırlarını katbekat aşan Viranşehir Savcısı’nın durumunun da bir başka üzerinde durulması gereken muammalı konular arasında olduğunu belirten Bahçeli, adeta düğmeye basılmışçasına şaibeli ve şüphe uyandıran olayların üst üste çakıştığını, biri biterken diğerinin tedavüle sokulduğunu vurguladı.
Özellikle FETÖ’ye, PKK’ya ve milli bekayı tehdit eden ülkelere yönelik sağlam duruşlarının, iç ve dış işgal cephesinin safında toplananları rahatsız ettiğini ifade eden Bahçeli, devleşmiş millet iradesinin çözülmek ve dağıtılmak istendiğini dile getirdi.
-“Oyun büyüktür, kirlidir”
Bahçeli, son zamanlarda ortaya çıkan mesnetsiz iddiaların, gündeme taşınan melun iftiraların, Türkiye aleyhine icra edilen bölgesel ve küresel operasyonlardan bağımsız ele alınmasının mümkün olmadığını bildirerek, şöyle devam etti:
“Lütfen dikkat buyurunuz; terörle mücadele kahramanca devam ederken, vatan savunması tehditlerin doğduğu alanlarda cesaretle yapılırken, bu mücadelenin içinde yer alan asker ve sivil devlet adamlarını itibarsızlaştırma çabaları hain bir amaca matuftur. Hiç kimse aklımızla alay etmesin, sabrımızı yanlışa yormasın, zira biz her şeyin farkındayız. Devletin hükmü şahsiyetini, milletin kutlu varlığını uçuruma çekmek üzerine ifa edilen şirret kampanyayı görüyor ve takip ediyoruz. Türkiye’nin önünü kesmek için yarış halinde olanlarla, karar ve irade organlarına ambargo koymak maksadıyla algı düzenekleri kuranlar, herkes bilsin ki, ele ele vermişler, yıkım ittifakının potasında birleşmişlerdir.
Tekraren uyarıyorum; oyun büyüktür, oyun kirlidir, oyun karanlıktır, çok boyutlu ve çok aktörlüdür. Libya’daki müessir varlığımızın rövanşını almaya çalışıyorlar. Milli davamız Kıbrıs’taki mukavemetimizin, eşit ve egemen iki devlet kararlılığımızın hesabını sormaya kalkıyorlar. Doğu Akdeniz’deki tavizsiz duruşumuzdan korkuyorlar, intikam taassubuyla yanıp kavruluyorlar. Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde bölücü terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye dünyayı zindan etmemizden dolayı üstümüze geliyorlar, güney sınırlarımız boyunca hayalini kurdukları terör devletinin suya düşmesinden ileri düzeyde gocunuyorlar.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye’nin mazlum toplumlara, masum çocuklara, hakkı gasbedilmiş gariplere vicdan seferberliğiyle kol kanat germesinden memnuniyetsizlik duyulduğunu anlatarak, “Boyun eğmediğimiz, ‘tamam’ demediğimiz, alttan almadığımız, al bayrağın solmasına müsaade etmediğimiz için deliye dönüyorlar, sürekli açığımızı ve zaaf anımızı kolluyorlar. Terörist elebaşları Sofi Nurettin ile Aydın Şimşek’i gömdük ya, işte bunu hazmedemiyorlar.” dedi.
Allah’ın izniyle Kandil’e Türk bayrağını dikeceklerini dile getiren Bahçeli, “İşte bunun için çıldırıyorlar, çılgınlık peşinde koşuyorlar. Siyasi taşeronlarına, ‘128 milyar dolar nerede sorusunu sorun’ dediler, tutmadı. 104 emekli amirale bildiri yayınlattılar, hiç kimse yemedi. Kovid-19 salgınıyla mücadeleyi sekteye uğratmak için her yolu deneyin talimatı verdiler, olmadı. Cumhur İttifakı’nı karalayın, Türkiye’yi kötüleyin, ekonomiyi kötümserliğin tüneline sokun diye iş birlikçilerine tembihte bulundular, küçük bir azınlık haricinde inanan çıkmadı. Şahsım hükümeti, tek adam rejimi, otoriter sistem, yönetilemeyen ülke propagandalarını servis ettiler, başaramadılar.” diye konuştu.
Bahçeli, çabaların boşuna, heveslerin beyhude olduğunu çünkü Türk milletinin, Cumhurbaşkanı’nın, devletinin, hükümetinin, egemenlik haklarının sonuna kadar destekçisi olduğunu belirtti.
“Türkiye; sömürge devleti, karpuz cumhuriyeti, aşiretler koalisyonu, kabileler toplamı, suç ve cinayet örgütlerinin tasallutu altındaki bir ülke değildir, hiçbir zaman da olmamış ve olmayacaktır. ” ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hakikaten bir suç varsa, bu suç tevsik edilmişse, suçluların objektif delil ve belgelerle tespiti yapılmışsa adres bağımsız Türk mahkemeleridir. Bundan ürkmeye, çekinmeye gerek de yoktur. Ancak karambolde siyasi fırsatçılığa kalkışanlar, zalimlerin dolduruşuna gelip, ülkemizin haysiyetini iki paralığa çevirmek için konuşan ve konuşturulanlar iki dünyada bunun hesabını muhakkak vereceklerdir. Bundan kaçış ve kurtuluş imkansızdır.
İkazen diyorum ki; hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Yine hiç kimse TSK’nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. Terörle mücadelede destan yazan bir hükümetin, kahraman TSK’nın ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını özellikle ve önemle ifade ediyorum. Konu, devlet-i ebed müddet irademizin korunmasıdır. Konu, devletimizin saygınlığı ve üzerinde titrediğimiz bekasıdır. Herkes yerini yurdunu bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video kayıtlarıyla rehin alınamaz, sosyal medya iftiralarıyla ele geçirilemez.
TBMM Başkanlığı görevini üstlenmiş, ilaveten Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı unvanını taşıyan Sayın Binali Yıldırım’ı evladıyla birlikte töhmet altında bırakmak, uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendirmek tek kelimeyle müfteriliktir. Bu meselede tarafsız kalmak, köhne köhne tribünde oturup üç maymunu oynamak Türkiye’ye kastetmek için kullanılan ve kiralanan çevrelere destek vermektir. Buna da vatan ve millet sevgisiyle bezenmiş hiç kimsenin hakkı yoktur.”
Bahçeli, partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada, her nifak ve dedikoduya can havliyle sarılan CHP yönetiminin siyasetinin ayıplı, ahlaksız, tamı tamamına çukur siyaseti olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu’nun rotasının yanlış, siyasi dili ve üslubunun yozlaşmış olduğunu dile getiren Bahçeli, “CHP, Türkiye üzerinde emelleri olan küresel emperyalizmin kanlı limanına yanaşıp tahkimat yapacak kadar Türkiye muhalifidir.” diye konuştu.
“İP, bu limana çoktan varmış, demir atacak iskele aramaya başlamıştır.” ifadesini kullanan Bahçeli, “Milletin hür iradesiyle ve tertemiz oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek, Türkiye’yi deforme etmek için faal halde olanlara alimallah, bedeli ne kadar ağır olsa bile izin verilmeyecektir. Biden lobisinin zehir ve zillet saçan niyetleri ne yaparsa yapsın billahi Türkiye Cumhuriyetini düşüremeyecektir.” değerlendirmesini yaptı.
Bahçeli, şunları kaydetti:
“CHP’nin bu lobiye ümit bağlaması, sırtını emperyalizme dayaması, demokrasi dışı müdahalelere çanak tutması tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda düşmana hizmet edip ganimet olmakla birdir, aynıdır. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır; milli ve egemen bir devlettir. Biden’in muhalefeti pışpışlayıp Cumhuriyeti ve Cumhur İttifakı’nı hedef alması sonu hüsran olacak bir maceraya atılmaktır.
İktidar ruhsatını ABD değil, kovboylar değil, kulisler değil, güç odakları değil, büyük Türk milleti vermektedir. İhanete teşne olanların bu gerçeği akıllarından çıkarmaması tavsiyemdir. Türkiye’yi siyasi, hukuki ve toplumsal alanlarda taşeronlar vasıtasıyla düğümleyip seçime veya başka arayışlara zorlamak demokrasi ve milli irade düşmanlığının kesif bir yansımasıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye, bir hukuk devletidir. Bizim açımızdan, milletin vermediği bir yetkiyi zalimlerin elinden almak için heyecana kapılmak soysuz bir beklentidir. Arka arkaya ortaya çıkan, birbiriyle bağ ve bağlantısı kesin olan olaylar manzumesinin kaynağında Türkiye’yi çökertme hesapları ve dayatmalara rıza gösterme beklentisi yatmaktadır. Fakat unuttukları Türk milletinin kudreti, kuvveden fiile çıkan korkusuz duruşudur. Türkiye sokakta bulunmadı, harita üzerinde kurulmadı. Türk milleti tesadüfen bir araya gelmedi, bağımsızlık hediye alınmadı. Üzerinde yaşadığımız topraklara boşuna vatan denmedi, sınırlarımız icazetle çizilmedi. Varsa kendine güvenen çıksın karşımıza. Varsa yüreği yeten haydi buyursun er meydanına. Eğer demokrasimizi, eğer devletimizi, eğer hürriyetimizi, eğer milletimizin tarihi haklarını, eğer milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu can pahasına savunamazsak bu hayat, bu can, bu beden hepimize haram olsun. Kahraman şehitlerimizin ve aziz ceddimizin emaneti olan milli varlığımıza operasyon çekenlerin, devletimizin çatısını uçurmak için gizli saklı plan yapanların bu cüretkarlıklarını burunlarından fitil fitil getireceğiz. Bu nedenle, yaşanan sürece ve yaklaşan tehlikelere karşı tüm vatandaşlarımın dikkatini hassaten çekiyorum. Kalbinde bayrak sevgisi olan herkesi vatan ortak paydasında, cumhurun muazzez irade vasfında buluşmaya, zulme ve zillete açık tavır almaya davet ediyorum. Gün bugündür. Millet varlığına karşı husumete yeltenenleri de tahrikleri bırakarak, girdikleri ihanet yolculuğundan derhal dönmeleri konusunda bir kez daha uyarıyorum.”
Kimden ve nereden gelirse gelsin, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini tartışmaya açmanın, siyasi rant hesabıyla dış tazyik ve tertiplere kuryelik yapmanın “devletin ve milletin izmihlaline onay” olacağını belirten Bahçeli, “Bize göre bunun adı da ihanettir. MHP ve Cumhur İttifakı bu emelleri besleyenlere hiçbir şart altında geçit vermeme konusunda manevi ve iradi söz birliği etmiştir. Bu bakımdan hiç kimse hayal peşinde koşmamalı, Türk milletinin gücünü ve Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in sabrını test etmek gibi bir gaflete düşmemelidir.” diye konuştu.
İçinden geçilen nazik dönemde herkesin sağduyunun rehberliğinde hareket etmesinin, ihanet girişimlerine karşı milli duruş sergilemesinin, toplumsal huzurun tesisi ve korunması hususunda sorumlu davranmasının tarihi bir görev olduğunu dile getiren Devlet Bahçeli, “Biz bu görevin şuuruyla hükümetimizin yanındayız. Devletimizin arkasındayız. Sokak çetelerinin, terör örgütlerinin, yedi düvelin karşısındayız. Çünkü biz Cumhur İttifakı’yız. Çünkü biz ‘vatanın ha ekmeğini yemişim ha kurşununu’ diyen serdengeçli ruhlu MHP’yiz” dedi.
Bahçeli, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda kabul edilen 2019-2020 Türkiye Raporu’nda, AB ve üye ülkelere “Ülkücü hareketi terör örgütleri listesine ekleme ihtimalini araştırma, dernekleri yasaklama ve faaliyetlerini yakından izleme çağrısının” ayaklarının altında çiğnenmeye müstahak olduğunu belirtti.
Buram buram Türk ve Türkiye karşıtlığıyla bezenmiş bu sipariş raporun 19 Mayıs’ta kabul edilmesini de manidar bulduklarını söyleyen Bahçeli, “PKK/YPG/PYD’ye müsamahalı davranıp FETÖ’yü koyunlarında besleyen ülkelerin bize karşı ilkel önyargılarını silah gibi kullanmaları basitliktir, değersizdir, acziyettir.” diye konuştu.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Irkçılığın, İslamofobinin, yabancı düşmanlığının hakim olduğu bir coğrafyada Milliyetçi Ülkücü Hareketi terörle bağdaştırma hazırlığı cinnet hali olduğu kadar tarih ve medeniyet cinayetidir. Teröristleri ülkelerinde ağırlayan, ayaklarının altına kırmızı halılar seren ülkelerin akıl ve vicdan tutulması yaşadıkları açıktır.
Miilliyetçi Ülkücü Hareketi terörle anmak, sadece teröristlerin ve terör sevicilerin harcıdır. Türkiye’nin AB üyeliğini stratejik hedef olarak gördüğü, ilişkilerin müspet yönde ilerlediği bir dönemde yayımlanan rapor Avrupa değerlerinin inkarıdır. Baştan ayağa haksız, hayasız ve hasmane şekilde Türkiye eleştirisinin yer aldığı mezkur raporu kabul etmediğimizi, gıyaben kendilerine iade ettiğimizi, çok net olarak da kınadığımızı millet huzurunda söylemek boyun borcumuzdur.
Tek taraflı, temelsiz, yanlı, objektiflikten uzak, hiçbir dayanağı olmayan, Türkiye’nin ve Türk milletinin egemenlik haklarını baskılamaya çalışan rapor bir Haçlı organizasyonudur ve bizim nezdimizde yok hükmündedir. MHP’nin demokrasi ve insanlık değerleri konusunda sahip olduğu ilkeler ve müktesebatla hiçbir Avrupa ülkesi boy ölçüşemeyecektir. Onların baktığı yer PKK’nın, YPG’nin, FETÖ’nün sığınıp ikmal yaptığı yılan deliğidir.
Çok şükür, oradan bakınca Milliyetçi Ülkücü Hareket’ten rahatsızlık duyulması bizim doğru yolda bulunduğumuzun karinesidir. Biz hakkın yanındayız, halkın yanındayız, hakikatin çizgisindeyiz. Kem gözler, kötü sözler, kötürüm emeller ne söylerse söylesin, gelecek ay yıldızlı al bayrağın altındadır. Türkiye’nin birliği, refahı ve istikbalinin güvencesi ortak değerler etrafında birleşmekten geçmektedir. Bu milletin şerefi ve haysiyeti, kardeşlik ve kahramanlık üzerine inşa edilmiş milli birliği, milli kimliğidir. Bu değerlerimiz yara alır, kardeşlik ruhumuz sarsılırsa, tezahür edecek sonuçlar çok vahim ve tehlikeli olacaktır. Türk milleti yapay ayrımlara, tehdit saçan çabalara fırsat vermeyerek beraberliğini sonsuza kadar sürdürecektir. Gün, saflarımızı sıklaştırma günüdür. Gün, kucaklaşma günüdür. Kucaklaşmanın adresi cumhurun muhteşem varlığı, Türk milletinin ta kendisidir.”
“Husumet cephesi kalabalıktır.” diyen Bahçeli, nefret salgınının Avrupa’ya vebadan daha şiddetli hasar verdiğini söyledi.
Paşevik’e “Pomak Köyü”, Türk çocuklarına da “Yunan çocukları” diyen Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in halt ettiğini, hezeyan girdabına düştüğünü dile getiren Bahçeli, “O çocuklar Türk çocuklarıdır. Paşevik de Pomak değildir. Yunanistan hükümetinin bu asimilasyoncu ve faşist politikalarına Avrupa Parlamentosu ne diyecektir? Türk çocuklarına Yunan çocukları demenin ırkçılık olduğu tasdik ve teyit edilmeyecek midir? Mesele Müslüman oldu mu, mesele Türk oldu mu gözleri öfkeyle perdelenenlerin insanlığa söyleyecekleri hiçbir şey yoktur.” diye konuştu.
21 Mayıs 2021 tarihinde Gazze’de ateşkes ilanından önce 11 gün devam eden İsrail saldırılarında 66’sı çocuk, 39’u kadın olmak üzere 243 masumun ölümüne ses çıkaran, itiraz eden, lanetleyen kaç AB üyesi ülke olmuştur?” sorusunu yönelten Bahçeli, “Güçlünün haklı, haklının güçsüz değerlendirildiği sakat ve sancılı küresel düzen kesinlikle sorgulanmalıdır. Adalet ve hakkaniyet üzerine inşa edilmiş, adil ve eşit paylaşımın esas alındığı, mazlumların ölmediği, coğrafyaların sömürülmediği bir dünya düzeni geleceğin huzuru için şarttır. Türkiye meşru insani ve beşeri talepleri seslendirdiği için hedef haline gelmiştir.” dedi.
Bahçeli, “Bölge ülkeleri İsrail’in bağımsız Yahudi bir devlet olarak var olma hakkını tanıyana kadar barış olmayacak.” diyen Biden ve zihniyetinin, insanlık karşısında mahcup, hatta mağlup olmadıkça, asıl dünyanın barışa hasret kalacağını söyledi.
EKONOMİ
9 saat önceSPOR
11 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
12 saat önceGÜNDEM
20 saat önceBÖLGE
23 saat öncePOLİTİKA
1 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
1 gün önce