DOLAR 38,6465 0.05%
EURO 43,7930 -0.4%
ALTIN 4.186,24-1,84
BITCOIN 37083801.00811%
Trabzon
18°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

ÖZGÜR ÖZEL : BİZ KİMSEYE KİN GÜTMEYİZ

ÖZGÜR ÖZEL : BİZ KİMSEYE KİN GÜTMEYİZ

ABONE OL
6 Mayıs 2025 21:46
ÖZGÜR ÖZEL : BİZ KİMSEYE KİN GÜTMEYİZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup toplantısında gündem hakkında açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Dayanışma duygularınız için, gösterdiğiniz yoldaşlık için, kardeşlik için, bizi bağrınıza bastığınız için ve bunun; Cumhuriyet’in kurucu partisinin Genel Başkanı’na sahip çıkmanın Cumhuriyet’e, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak demek olduğu için hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun” diyerek sözlerine başlayan  Özel, sonrasında şunları söyledi:

“SALDIRI SORUŞTURMASINDA BÜYÜK BİR SINAV VERECEKLER”

“Ne diyeceksin saldırıya? Açık olmak, net olmak lazım. Saldırı bize, bana, size hepimize yazılmış bir açık mektuptur. Bir ihtar çektiler. İlk gün dediğim yerdeyim. Hiçbir siyasi partiyi, oluşumu bu işten doğrudan sorumlu tutmuyorum. ‘Şu yapmıştır, bu yaptırmıştır’ asla demem. Kimin yaptığını araştırmak, savcının, polisin ve devletin görevidir. Bütün bağlantılarına ulaşmak görevleridir. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi, iktidarının 23’üncü yılında bir büyük sınav verecek. Eğer bu işin uzandığı her yere kadar dosdoğru bir soruşturma ve kovuşturma yapılırsa, ne ala. Hiçbir problem yok. O güne kadar ben bu yükü kimsenin sırtına vuramam. Ama işin ucu bir yerlere gittiğinde tıkanırsa, o zaman o bir yeri de bunun üstüne gitmeyeni de konuşmak benim hakkım olur.

“İKTİDARIN ÖZELEŞTİRİYLE DEMOKRATLARIN SAFINA KATILMA İMKANI VAR”

“Tabii içinde bulunduğumuz süreçte arkadaşlar gereğini yapacaklar, derhal bekliyoruz. Ama eğer üzerinde mutabakata vardığımız gibi yapılan saldırı, siyaset kurumuna yapılıyorsa… Yani siyasetin sözle yapılmasına bir ölüm tehdidiyle ayar verilmeye çalışılıyorsa, yapılacağı yere ayar verilip, ‘Buradan çekilin, bu şehre gelmeyin, miting yapmayın’ deniyorsa, bu şiddete hep birlikte karşıysak yargı şiddetine de yargı tacizine de yargı eliyle siyaset dizaynına da… İstanbul’un bundan bir seçim önce, daha bir yıl önce seçilmiş belediye başkanına ve 15,5 milyonun ilan ettiği Cumhurbaşkanı adayına, geleceğin Cumhurbaşkanı’na yapılan darbeye de aynı samimiyetle meydan okumak gerekir. Bu milletin 200 yıllık demokrasi kültürü var. Bu milletin Ata’sından emanet sandığa sahip çıkışı var. Aç kalıyor susuyor bazen. İşsiz kalıyor, susuyor. Dünya kadar haksızlığa susuyor. Ama biri gelip sandığı almaya kalktı mı? Orada ayağa kalkıyor. Niye? Biliyor ki sandık olmazsa kimse dönüp onun yüzüne bakmaz. Sandık olmazsa teba o. Sandık varsa vatandaş, sandık varsa millet, sandık varsa eninde sonunda bir hesap görebileceği, hesap sorabileceği yer var. Bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün boynunda idam fermanıyla, ölümü göze alarak, bütün Türkiye’yi önce kurtuluşa, sonra kuruluşa ikna edip, ‘Her yetkiyi verelim’ dediklerinde ‘Yetki milletindir’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sarılıyor, sandığa sarılırken, mirasına. O yüzden Sayın Erdoğan’ın bu darbe sürecinde bu vakitten sonra eğer bu millete bir saygısı varsa, siyaset kurumuna saygısı varsa, hızla tutuksuz yargılamayı savunup, bu konuda bir kere kendi görüşünü netleştirip… Herkes konuşuyor. Tutuksuz yargılamayı savunup. Adil yargılamanın önündeki en büyük engel. Kendi deyimiyle; artık bakanlar teknik, yardımcıları siyasi. Siyasetçi birinin yaptığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının olduğu yerde adil yargılama olmuyor ne bize, ne bir başkasına. O yüzden tutuksuz yargılamayı savunup, adil yargılama için gereğini yapıp, elini – kolunu yargının üzerinden çekip, siyasi rakipleriyle sandıkta hesaplaşmaya varsa, ben de diyorum ki: İşte şimdi oldu Erdoğan, şimdi demokrasi emareleri göstermeye başladın.

“DÜŞMANIMIZ KİNDİR BİZİM, BİZ KİMSEYE KİN TUTMAYIZ”

“Şimdi çolukla, çocukla, gençle uğraşmak doğru iş değil. Biz 86 milyona söz veriyoruz, iktidarımızda kimse bizden böyle şeyler görmeyecek. Bir kere tarafsız Cumhurbaşkanına yazılmış madde, taraflı Cumhurbaşkanına uygulanmayacak. Bu kolaycılığa kaçılmayacak. Mümkün olan en kısa zamanda Cumhurbaşkanı yeniden tarafsız olacak, güçlü bir parlamenter sistem kurulacak. Güçlü parlamenter sistemde; medya da güçlü olacak yargı da güçlü olacak, sendikalar da güçlü olacak, hepsi bağımsız olacak. Herkesin içi rahat, gönlü huzur içinde olacak. Bir kişinin suçu, günahı ne olursa olsun anası, babası, eşi bu suçtan sorumlu tutulmayacak. Rehin alınmayacak. Rahatsız edilmeyecek. Eşi KHK’lı diye diğer eş, eşinin bir örgütle ilgisi var diye diğer eş işinden edilip aile açlığa sürüklenmeyecek. KHK’lılar, mahkemede yargılanıp da beraat edenler, hakkında kovuşturmaya gerek yok kararı verilenler, hiç soruşturma açılmayanlar, hatta yargılanıp da ‘Adil yargılanmadım’ diyenlere de bir yargılanma hakkı daha verilip artık kimse, ama kimse eşinin, dostunun, uzak akrabasının temasından dolayı bir örgüt mensubu diye yaftalanıp bir kayıp nesil, bir kayıp kuşak yaratılmaya çalışılmayacak. Ha FETÖ, o örgütün başındakiler, darbeyi yapanlar, finanse edenler, bu kumpasları kuranlar geçmişten ne istediyse alanlar cezalarını alacaklar, çekecekler. Onlarla hiçbir işimiz yok. Hiçbir işimiz yok. Ama iktidar değişimini rakiplerin dövüleceği bir sopayı ele geçirmek olarak gören varsa dosta düşmana diyorum ki; o sopayı da 40 yerinden kıracağım, 40 yerinden. Ne diyor Yunus? Yunus Emre? ‘Adımız miskindir bizim, düşmanımız kindir bizim. Biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize.’ Bizim yönetim anlayışımız budur.”

“DARBEYE DİRENİYOR, İKTİDARA YÜRÜYORUZ”

“Son sözüm şudur, 18 Mart’tan 49 gün sonra, yarın, bu darbenin başladığı günden 49 gün sonra, ‘Bu darbeyi püskürteceksek sembol mekan Saraçhane’ye sahip çıkalım’ deyip gittiğimizde, ‘Bütün İstanbul’u buraya çağırıyorum’ dediğimizde, İstanbul Valiliği ‘Toplanamazsınız, gidemezsiniz. Beş gün süreyle yasakladım’ dediğinde, metrolar kapandığında, köprüler kalktığında, vapurlar zincirlendiğinde, seferleri iptal edildiğinde, ‘Ne olacaksa bu gece olacak, ya bu meydan dolacak ya bu darbe başarılı olacak’ dediğimizde Beyazıt Meydanı’nda İstanbul Üniversitesi, İstanbul işgaline ilk direnenler, ilk mitingleri tertip edenler, önlerindeki engelleri, bariyerleri yıkıp şarkılarla, marşlarla Saraçhane’ye girmişlerdi. Onların adımları üstüne, Vatan Emniyetin önündeki 5 bin CHP’li de o taraftan Saraçhane’ye girdiler. O ilk gelen 7-8 bin kişinin o meydandan ‘Buradayız, bekliyoruz’ dedikten sonra bütün İstanbul geldi, aktı. O meydanda 150 bin de olduk, 550 bin de olduk, nihayet bir milyon 200 bin kişi de olduk. Orayı kayyıma teslim etmedik, bir seçilmişe teslim ettikten sonra da köprüyü geçip Maltepe’de kalabalık bir fotoğraf çektirdik. Anadolu’ya gidiyoruz, her Çarşamba geri geliyoruz. Bir elimiz, bir ayağımız Anadolu’da, hep beraber bazen CHP’nin güçlü olduğu yerlerde bazen oyumuzun yüzde 2 olduğu yerlerde, şehre saygılı, vatandaşla kucaklaşan, derdimizi anlatan işler yapıyoruz. Şimdi yarın Saraçhane’ye Beyazıt’ta toplanıp gelenlere iadeyi ziyarete gidiyoruz. Diplomanın iptaline karşı davayı açtığımız gün, Ekrem Başkan’ın mazbatasını iptal ettiklerinde, ceketi çıkarıp, kolları sıvayıp, ‘Gençliğimiz var’ dediği günün yıldönümünde, o gün yola çıktığı yolculuğun yıldönümünde bu sefer Saraçhane’de toplanıyoruz, Beyazıt’a, İstanbul Üniversitesi’ne, o diplomayı iptal eden hadsizlere haddini bildiren İstanbul’un gençleriyle kucaklaşmaya gidiyoruz. Yarın Beyazıt’tayız, Cumartesi Van’dayız, yan yanayız, omuz omuzayız, teslim olmuyoruz. Darbeye direniyor, iktidara yürüyoruz. Yolumuz açık olsun. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r
error: Content is protected !!