Saraçhane sen nelere kadirsin!
Kapı eşiğini kimler aşındırdı da eskitemedi. Yıllar içinde büyüdükçe yükün hiç ağır gelmedi.
Adı boşuna Belediye Binası değil de Belediye Sarayı konulmamış.
Yirmi asil, altı vekil başkanı ağırladın.
Yılların eskitemediği bakıştığın bentler gibi dayanaklısın.
İnkâr edemezsin son üç yıl senin için çok eğlenceli geçmiştir.
Görmek isteyip de gelemeyenlere bu dönemde ev sahipliği yaptın. Sanatçılar hiç böyle keyifli sana gelmemiştir.
Üzüldüğün zamanlar çok olmuştur.
Alnındaki T.C’yi kaldırmalarına, sana başkanlık yapacak kişinin kazandığı seçimin iptal edilmesiyle yaralandın da gıkın çıkmadı.
O iki ayda öylesine mutlu olmuş olmasın ki kazanmış adayı seçenleri o gün bir başka karşıladın.
Sen bu kişiyi içsel öyle bir istedin ki, dudaklar da mutluluk şarkıları yükseldikçe sessiz gücünle bereket yağdırdın.
Yedi tepeli kadim şehir, İstanbul sokaklarına karınca yuvası gibi bırakılan sandıklar oy ile doldu. Sen istedin ya her şey güzel oldu.
Şimdiler de için kıpır kıpırdır.
Şunun şurasında birkaç ay kaldı 70. yaşını kutlamaya. 1953 yılında ulusal yarışma sonucunda mimar Nevzat Erol’un projesi olarak girdin bu kadim şehrin hayatına.
Çok çileler çektin amma en son binlerce kişiyi ağırladığın da hepsini unutmuş gibiydin. Gençleşmiş, yeni imajında yakışmış gördük.
Farkındasın adın bugünlerde olmadığın kadar popüler oldu. Özellikle gençler tarafından çok seviliyorsun Saraçhane çokk!
Bizi soracak olursan, kıymetini bilemeyenlerin, düşünmeden yaptıkları eylem sonucu
biraz incindik.
Sağır sultanı oynama, o bile duydu…
Sen bile binlerce kez, yollarını kirleten, sigarasını, meyve kabuklarını yere atan, tüküren, anlamsızca korna çalanlara, ezan okunurken müzik sesini açanlara “ahmak” demişsindir.
Sen, sen ol küfür et, beddua oku bir daha o kelimeyi anma.
Küfre, aşağılayıcı kelimelere ceza yok. Ahmak kelimesine artık iki yıl yedi ay on beş gün hapis cezası var.
Bunun üzerine söylenecek çok söz var ama… Konu şimdi sensin Saraçhane…
Kıskanılıyorsun…
Sana dedik, başındaki adama söyle. Böyle şeyler yapmasın…
Ne o öyle, kreşler açmalar, metrolar inşa etmeler, öğrencilere burs vermeler…
Yetmemiş gibi bir de Taksi meselesini halletti.
Yetmedi, Vakıfların, derneklerin, cemaatlerin gelirleri kesti, çocuklara süt dağıttı. Yaşlıların ücretsiz seyahat etmelerini sağladı.
Neymiş o öyle ucuz olsun diye kent lokantaları açmak.
Sana ne, otur oturduğun yerde, sen de sustun uyarmadın. Demedin ki bu işler böyle olmaz. Bir İstanbulluya, üç kendine yapacaksın demedin.
Bu ceza aslında Ekrem İmamoğlu’na değil sayende İstanbulluya yani Türk Adalet’ine verildi.
Yargı, adalet dağıtan değil. Korku dağıtan araç haline getirildi.
Ne mi olacak, onu sen bizlerden çok daha iyi biliyorsun da susuyorsun.
Sorarsan zamanı geldi. Türkiye bu sistemi değiştirecek her şey çok daha güzel olacak.
Fakat sen bu aralar çok yorulacaksın!
Görmediğin öyle yüzler, çehreler göreceksin ki “bu insanlar nerede idi yetmiş yıldır” diyeceksin. Hayır, son gördüğün bir şey değil.
Çok misafir ağırlayacaksın çook…
Sen bu yükün altında kalkarsın, biz de bu günleri unuturuz da…
Asıl mesele seçilmiş belediye başkanına yapılanı yönelten kişinin mağduru oynayarak yargıyı yanıltması ne olacak.
İki kez seçilerek belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu siyasi yasaklı olursa ne olacak?
Yol belli mi?
Bu ülkede, Ecevit, Demirel, Türkeş, Erbakan’da mı siyasi yasaklı olmuştu. Sonra da başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı mı yapmışlardı.
Bütün bunlar doğru.
Yargılanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ne mi dedi?
“Halkın verdiği yetkiyi bir avuç insan alamaz. Mücadelemiz daha güçlü başlıyor Allah’ın izniyle” dedi
Yani seni küçümsemeyelim. O yol senden geçiyor.
Aslında haklı olabilirsin. O gün sırtını, dağı olan sana yaslayan İmamoğlu binlerce kişiye,
“Hangi çılgın millete ait herhangi bir sürecin önüne set koyabilirmiş, hangi çılgın zincir vurabilirmiş?” Diye sorduğunda aldığı cevap “Hiç kimse” olduğunda anladık.
Sen çok güçlüsün SARAÇHANE…
EKONOMİ
21 saat önceSPOR
24 saat önceTARIM VE HAYVANCILIK
24 saat önceGÜNDEM
1 gün önceBÖLGE
1 gün öncePOLİTİKA
2 gün önceTARIM VE HAYVANCILIK
2 gün önce