03 Aralık 2024 Salı
Azmi Karamahmutoğlu;Orta Doğu'da Türkiye'yi Hedefine Alan Siyasi Bir Dönüşüm Uygulanmaya Çalışılıyor
ŞEN(OL)'A TRABZON ŞEN(OL)A
Ruh Sağlığı Okur Yazarlığını Artırmalıyız!
BURHAN GÜNER;YANLIŞ 11 YANLIŞ TAKTİK
Alışık Değildi, Çekip Gitti
İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Türkiye’de çiftçilerin tarımsal üretimde birçok riskle karşı karşıya kaldığını belirterek, “Sadece doğal afetler değil; hükümetin neden olduğu plansız ve programsız üretim, yüksek maliyetler, yetersiz desteklemeler, pazarlama sorunları ve fiyat dalgalanmaları da çiftçi için birer ‘afet’ haline gelmiş durumda. Çiftçilerimiz hem doğal afetlerle hem de hükümetin sebep olduğu afetlerle mücadele etmek zorunda kalıyor” dedi.
Bir açıklama yapan DEVA Partili Hasan Karal, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan kuraklık raporlarına göre Türkiye’nin büyük bölümünün, özellikle Ekim ayında ciddi kuraklık (Acil Durum) seviyesine ulaştığını söyledi.
“Kuraklık riski tarımsal üretim için büyük tehlike”
Ege, Marmara, Akdeniz, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yağış eksikliği nedeniyle ekim faaliyetlerinin aksadığını belirten Karal, “Kuraklık sadece çiftçileri değil, aynı zamanda tarımsal üretime bağlı olan tüm kesimleri doğrudan etkiliyor. Gıda güvenliği ve tarımsal ürünlerde arz-talep dengesinde büyük bir tehdit oluşturuyor. Kuraklık riski çiftçilerimizin maliyetlerini artırırken, gelir kaybına sebep oluyor” diye konuştu.
“Yüksek maliyetler de çiftçi için bir afet, yetersiz desteklemeler de bir afet”
Milletvekili Karal, Türkiye’nin tarımsal üretimi ve gıda güvenliği için kuraklık riskinin bir öncelik olarak ele alınması ve çiftçilerin üretimdeki kırılganlığını azaltacak kapsamlı politikalar geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Çiftçilerin sadece doğal afetlerle değil, hükümetin sebep olduğu birçok sorunla da karşı karşıya kaldığını ifade eden Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çiftçilerimiz tarımsal üretimde birçok riskle karşı karşıya. Kuraklık riski artıyor, yetersiz yağışlar ekili etkiliyor. İklim değişikliği tarımı her geçen gün daha kırılgan ve öngörülemez bir hale getiriyor. Çiftçi sadece kuraklıkla, don olaylarıyla, susuzlukla, aşırı sıcaklarla, hastalıklarla, zararlılarla, doğal afetlerle mücadele etmiyor. Hükümetin sebep olduğu afet niteliği taşıyan birçok sorunla da mücadele ediyor. Plansız, programsız üretim de çiftçi için bir afet. Yüksek maliyetler de çiftçi için bir afet. Yetersiz desteklemeler de çiftçi için bir afet. Kırsaldan kente göç de bir afet. Pazarlama sorunu da bir afet, fiyat dalgalanmaları da bir afet. Bu nedenle hükümet köstek olmak yerine destek olmalı, çiftçinin emeğinin hakkını vermeli. Tarımsal üretimi ve gıda güvenliği için üretimdeki kırılganlığını azaltacak kapsamlı politikalar geliştirilmeli.”