23 Kasım 2024 Cumartesi
Güvenlik kaynakları, İsrail’in Hizbullah’a karşı saldırılarını sürdürdüğü sırada cumartesi sabahı güçlü bir İsrail hava saldırısının Beyrut’un merkezini hedef aldığını ve saldırının Lübnan başkentini sarstığını söyledi .
İsrail ordu sözcüsü Avichai Adraee’nin bu sabah Hadath ve Choueifat Al-Amrousiya sakinlerine yaptığı uyarıların ardından Beyrut’un güney banliyösüne baskınlar düzenlemeye başladığını açıkladı
Beyrut ve çevresinde sesi duyulan Choueifat Al-Amrousiya’ya yönelik üç şiddetli baskın düzenlendi ve bu baskınlardan biri Lübnan Üniversitesi’nin yakınlarına geldi.
Beyrut’ta bu sabah yaklaşık olarak saat 4 civarında yaşanan patlamalarda gelen ilk bilgilere göre ölü sayısının 4 olduğu, 23 kişinin de yaralandığı şeklinde
Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, fındık bahçelerine zarar veren kahverengi kokarca ile mücadele başlattıklarını bu kapsamda yaptığı açıklamada ise “Birlikte, toplu olarak mücadele edersek başaracağız. Paylaşalım, paylaştıralım; hep beraber bu mücadeleyi kazanalım,” ifadelerini kullandı.
Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atatkan Akça sisleme yöntemiyle yapılan bu mücadelenin, kahverengi kokarca tehdidini azaltmada etkili olduğunu belirtti.
Başkan Akça yaptığı açıklamada ; Altınordu Ziraat Odası olarak söz verdiğimiz gibi,Altınordu ve Gülyalı ilçelerimizde “KOKARCA” ile kışlaklarda”SİSLEME YÖNETİMİ”ile yapacağımız mücadele için ekiplerimizi oluşturduk.
Kokarca mücadelesi tüm vatandaşlarımızın katılımıyla daha etkili ve çözüm odaklı olacaktır.
12 kişilik ekibimizle mahallelerimizde,muhtarlarımızın ve aza arkadaşlarımızın büyük özverileriyle,ilaçlanması gereken her yapıyı hiç atlamadan ilaçlıyoruz. dedi
İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Kemal Kılıçdaroğluna destek verdi Ekrem İmamoğlu Açıklamasında “Sn. Kılıçdaroğlu bugün mahkemede gerekenleri söyledi. Yargı sopasıyla mesajlar vermek, siyaseti dizayn etmek isteyen akıllara bu millet pabuç bırakmaz.” dedi
7. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik açılan davanın hukuki saiklerle açılmadığını tüm toplum biliyor. Sn. Kılıçdaroğlu bugün mahkemede gerekenleri söyledi. Yargı sopasıyla mesajlar vermek, siyaseti dizayn etmek isteyen akıllara bu millet pabuç bırakmaz. pic.twitter.com/bN9CKdDUfL
— Ekrem İmamoğlu (@ekrem_imamoglu) November 22, 2024
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde Anadolu Ajansı’nın (AA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde, “Ortak Gelecek, Ortak Hedefler” teması ile düzenlediği İstanbul Enerji Forumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
“ENERJİ, ULAŞTIRMA VE HABERLEŞME İLE BİRLİKTE KALKINMANIN LOKOMOTİFİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında ; “Enerji, ulaştırma ve haberleşme ile birlikte kalkınmanın lokomotifidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanayileşme ve gelişmenin de temel şartı yine enerjidir. Yeterli miktarda, kaliteli ve temiz enerjinin, uygun fiyatlarla ve kesintisiz olarak temin edilmesi, yani ‘enerji arz güvenliği’, gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkeler için kritik önemdedir” dedi.
Yakın tarihte bölgede patlak veren krizlerin, enerji arz güvenliğinin ülke ekonomileri için ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rusya-Ukrayna arasında bininci gününü geride bırakan savaş, özellikle enerji alanında dışa bağımlılığın risklerini göstermiştir. Türkiye, savaşan her iki tarafla kurduğu dengeli ilişkiler sayesinde, bu sancılı dönemi en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Buna mukabil Avrupalı dostlarımız, savaşın tetiklediği enerji krizini ilk elden hissettiler ve çok ciddi sıkıntılarla karşılaştılar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunu bir defa görmemiz gerektiğine inanıyorum. Her ne kadar günümüzde enerji arzında bir kriz yaşanmıyorsa da, enerji arz güvenliğinin temini noktasında her zaman hazırlıklı olmak önemlidir. Biz de bu anlayışla enerji politikamızı, çocuklarımızın emaneti olan tabiata zarar vermeden enerji arz güvenliğimizin sağlanması üzerine bina ettik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide sürdürülebilirliğin sağlanmasına, dışa bağımlılığın azaltılmasına, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerinde oluşturduğu baskının mümkün olduğunca hafifletilmesine büyük önem verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, etrafındaki birçok ülkenin aksine kullandığı enerjinin çoğunu dışarıdan satın almak mecburiyetinde olduğunu dile getirerek, “Bakınız burada fikir vermesi açısından sadece geçen yılki enerji faturamızı sizlerle paylaşmak istiyorum. 2023 yılında ham petrol ve petrol ürünleri ithalatımız 49 milyon tona, LPG ithalatımız 4 milyon tona, doğal gaz ithalatımız 50 milyar metreküpe ulaştı. Tüm bu alımlar için ödediğimiz rakam ise yaklaşık 70 milyar dolardır. Dış ticaret açığımızın en büyük nedeni, sadece bizim için değil, her ülke için ciddi bir tutar olan işte bu enerji faturasıdır. Böyle ağır bir ithalat kalemiyle sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı ve gelişmeyi sağlamak, açık söylüyorum, her babayiğidin harcı değildir. Türkiye zor olanı başarmış ve son 20 yılda senede ortalama yüzde 5,4 oranında büyüyerek farkını ortaya koymuştur” diye konuştu.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE BÜYÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Bölgede ve küresel ekonomide yaşanan tüm sıkıntılara rağmen, 14 yıldır kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde büyüdüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah önümüzdeki dönemde dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi büyüdükçe, nüfusumuz çoğaldıkça, milletimizin refah düzeyi ve sanayileşmemiz arttıkça, buna bağlı olarak enerji ihtiyacımız da yıldan yıla artıyor. Ekonomik büyümeden, milletimizin refahından, ülkemizin sanayileşme ve kalkınmasından taviz veremeyeceğimize göre, elimizin altındaki bütün kaynakları harekete geçirmekten başka bir çıkış yolumuz görünmüyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak bu gerçekler temelinde madenden petrol ve doğal gaza, rüzgârdan güneş enerjisine kadar her başlıkta ülkenin potansiyelinden en üst düzeyde istifade etmenin çabasında olduklarını belirterek, şöyle devam etti: “Enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefiyle hiçbir alanı ihmal etmeden, çevreci görünümlü marjinal yapılardan gelen baskılara ve eleştirilere aldırmadan yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Şunun bilinmesini isterim, kim ne derse desin enerji dahil hiçbir alanda ülkemizi muhannete muhtaç etmemekte kararlıyız. Allah’ın izniyle bundan da geri adım atmayacağız. Örneğin madencilik alanında ülkemizin sahip olduğu imkânları ekonomiye kazandırmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. 2002’ye kadar yılda ortalama 55 bin metre sondaj yapılmışken, son 10 yılda ortalama 670 bin metre sondaj gerçekleştirdik. Madencilik sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içindeki hacmini 4 kattan fazla artışla 2023 yılında 270 milyar liraya çıkardık. Son 22 yılda maden ihracatımız 7 kat artışla 5,7 milyar dolara yükseldi. Malumunuz, bor madeninde dünyadaki rezervin yüzde 73’üne biz sahibiz. Bu alanda yüzde 60’ın üzerinde pazar payıyla küresel ölçekte liderliğimizi koruyoruz.”
“GABAR’DAKİ KUYULARIMIZDAN GÜNLÜK 57 BİN VARİLİN ÜZERİNDE PETROL ÇIKARIYORUZ”
Türkiye’nin yanı sıra sınırların ötesinde de doğal gaz ve petrol arama çalışmalarının sürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Oruç Reis gemimiz, Somali denizlerindeki 3 sahada faaliyetlerine başladı. İnşallah bu çalışmalardan da müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum. Petrolde ise daha önce terör nedeniyle arama yapamadığımız bölgelerden Gabar’da tarihimizin en büyük petrol keşfine imza attık. Rezerv ve kalite bakımından üst seviyede olan Gabar’daki kuyularımızdan günlük 57 bin varilin üzerinde petrol çıkarıyoruz. 2024 yılında Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamladık, bu sayede 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. Yurt dışındaki sahalarımızdan gelen 40 bin varille ülkemizin günlük petrol üretimi 155 bin varilin üzerindedir. Bunu düzenli olarak her yıl artırarak, hedeflediğimiz yere varacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arz güvenliği kadar, temiz enerji, verimlilik, iklim değişikliği ve çevre kirliliğinin de artık tüm insanlığın gündemini meşgul eden hususlardan olduğunu kaydetti.
Bakü’de düzenlenen COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde çevre ve iklim değişikliği meselelerinin vardığı ürkütücü boyutları bir kez daha yakından gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne pahasına olursa olsun ekonomik büyüme anlayışının kültürümüzde de, medeniyetimizde de yeri yoktur. Geçtiğimiz yüzyılda ‘bir damla petrolü, oluk oluk akan insan kanından daha değerli’ gören materyalist zihniyetin elinden dünyamız çok çekti” diye konuştu.
Afrika’dan Asya ve Latin Amerika’ya gittikleri her bölgede, gözünü para, altın ve petrol bürümüş anlayışın geride bıraktığı derin acılara rastladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sömürgeciler sadece insanları katletmediler, milyonlarca masumla birlikte büyük bir çevre katliamı da gerçekleştirdiler. Zümrüt yeşili ormanları, gürül gürül akan nehirleri, gölleri, havayı, suyu maddi menfaatleri uğruna ya yok ettiler, ya zehirlediler, ya da kirlettiler” ifadelerini kullandı.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında siyasi yasak ve 11 yıl 8 ay hapis istenen dava kapsamında bugün hakim karşısına çıktı.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şikâyetiyle11 yıl hapis ve siyasi yasak istemiyle kendisine açılan davanın bugünkü duruşmasında hakim karşısına çıktı.
Kılıçdaroğlu’nun savunması şöyle:
* Konuşmama başlamadan önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Birincisi, ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim. İkincisi, maruz bırakıldığım bu hukuksuzluğun öznesi ve sebebi olmadığınızı biliyorum. Söyleyeceklerimin hiçbirisinin şahsınızla bir ilgisi yoktur. Ancak bilmenizi isterim ki sizinle ortak bir noktada buluştuk.
* Tarih, bana gerçekleri söyleme görevi verdiği gibi size de bu gerçekleri kayıt altına alma fırsatı sunmuştur. Sanırım, açılan davaların ve mahkemeye çıkmamın nedeni; Erdoğan’a “Başçalan, Hırsız ve Başhırsız” demiş olmamdır. Öncelikle ispatlarla sabit olan bu gerçekleri dile getirdiğim için hiçbir pişmanlığımın olmadığını söylemek isterim.
* Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, “Rüşvet suçundan” çıkmadım. Ne mutlu ki bana, “Yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız” olarak karşınıza çıkmadım Ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza “Vatana ihanetten” de çıkmadım.
* Karşınıza sayın yargıç, “Hırsıza hırsız” dediğim için çıktım. Sizlerin ve aziz milletimin huzurunda ve tarih önünde tekrar söylüyorum; “Oğlum evdeki paraları sıfırladın mı” diyen adam hırsızdır.
* “Bir tek yüzüğüm var, zengin olursam bilin ki çalmışımdır” diyen adam zengin olmuşsa sayın yargıç, buradan tekrar söylüyorum başçalandır – hırsızdır.
* Sayın yargıç, ben Kemal Kılıçdaroğlu..! Maliye Bakanlığında hesap uzmanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığında Daire Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumunda Genel Müdürlük ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Müsteşar yardımcılığı yaptım. Siyaset arenasına girmeden önce üniversitede ders verdim. Milletvekilliği ve Grup Başkan Vekilliği yaptım.
* Daha sonra üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinde genel başkanlık görevini 13 yıl boyunca yerine getirdim.
‘Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim’
* Sayın yargıç, bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim. 10 binlerce memura amirlik yaptım.
* Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim. Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur. Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim sayın yargıç.
* 68 Kuşağında Denizlere, Mahirlere ve Hüseyinlere yoldaşlık ettim. İdamlara tanıklık ettim. Daha sonraları anladım ki, sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyen kardeşler olduğunu. Düşmanlarımızınsa tek olduğunu.
* Aslında, bu ülkeyi bölmek ve bizleri kendilerine köle yapmak için amansızca çalışan emperyalistlerdi bizim tek düşmanımız. O kara günler geçtikten sonra, darbeler ve idamlar sürecini çok düşündüm ve tek bir şeye İnandım…
* “Biz; sağcı-solcu, seküler-dindar, Alevi-Sünni, Türk-Kürt “ değildik. Biz, dünyanın en güzel toprakları olan bu vatanda, barış, kardeşlik, huzur ve bereket İçerisinde yaşama mücadelesi veren ama işgalci güçler ve onların içimizdeki işbirlikçileri eliyle birbirini öldüren…
* Gençlerini uyuşturucu baronlarının eline terk etmiş, çocuklarının eğitim-sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan, gelişmiş dünyanın çoktan unuttuğu saçma konular yüzünden kutuplaşmış, emeklisi aç,
hastası tedavi edilemeyen, sınırları korunamayan, emeği sömürülen, insanlık onuruna yakışan bir hayattan çok uzaklaşmış, ağız dolusu gülmeyi unutmuş, 85 milyon ve tek millet olan kardeşler olduğumuza inandım.
* Anlatacağım sayın yargıç, sizde bunu aziz millet adına ve tarih önünde kayıtlara geçirin.
Herkes iyi dinlesin! Bu sözlerime kulak versin!
‘Büyük Ortadoğu Projesinin ikinci fazına geçildi’
* Sayın yargıç bu anlatacaklarımın dava konusu ile ne alakası var demeyin! Bakın yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor!
* Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varlığının hesabını veremeyenler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.
* Bakınız, Büyük Ortadoğu Projesinin ikinci fazına geçildi! Emperyalistlerin, işgalcilerin ve
vatanımızda, çocuklarımızda, geleceğimizde ve canımızda gözü olan düşman cephesinin kurduğu planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ikinci aşaması uygulamaya kondu…
85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum; Büyük Ortadoğu Projesinin ilk aşaması şudur; rüşvet ve yolsuzluk yoluyla zenginleştirdikleri, teröre ve uluslararası suç teşkil edecek işlere girmesini sağladıkları, ülkeyi toprak tavizleri vermek zorunda bırakacak kadar borçlandıracak ‘tek adam’ rejimi kurmaktı.
* Ve en önemlisi; ülkedeki bütün güçleri ‘teslim alabilecekleri’ bir tek adamda birleştirmekti. İlk faz tamamlandı.
* Teslim aldıkları ve bütün güçleri üzerinde birleştirdikleri ‘tek adam ve saray rejimi’ni kurdular. Hatırlayın! Çıkarlarımız gereği kabul etmediğimiz ilk tekliflerinde Trump, Erdoğan’a ne dedi? “Mal varlığını araştırırım”, teslim alınmış ve bütün yetkileri elinde bulunduran ‘saray’ ne yaptı? İstediklerini derhal yerine getirdi.
* Hatırlayın sayın yargıç! “Bu can bu bedende olduğu sürece o papazı vermem” diyen Erdoğan, ne oldu da bir anda çark etti? Henüz mahkeme saati dahi gelmemişken, Rahip Brunson’ı götürecek uçağı kapımıza yollamışlardı bile…
* Sayın yargıç, Erdoğan ailesinin mal varlığı dolayısıyla dönemin ve şimdinin ABD başkanı Trump tarafından tehdit edildiğini ve Erdoğan’ın bu tehdide hemen boyun eğdiğini sadece biz değil bütün dünya biliyor. Egemen güçler tarafından teslim alınan bir devlet başkanı ülkesine hizmet edemez.
* Bu da tarihin önümüze koyduğu bir başka gerçektir. IŞİD terör örgütüyle petrol alışverişi yapan damadına ait TIR konvoyunun uydu görüntüleri ve ticaret yaptıkları belgelerde bir başka devlet tarafından kullanılarak tavizler alınıyor.
* Damadı üzerinden Putin’in, çocukları üzerinden Trump’ın, çeteleri yüzünden İsrail’in teslim aldığı bir Erdoğan ve ilk aşaması tamamlanmış bir B.O.P var karşımızda.
* Hiç kimse unutmasın ki; yolsuzluklarla, devleti soyanlara suskun kalanlar onurlarını kaybederler. Biz onurlu insanlarız. Yolsuzluklar karşısında suskun kalamayız. Beni en iyi devleti soyanlar tanır. Çünkü onlar beni susturmak için yedi sülalemi araştırdılar…
* Sayın yargıç; siyaset kurumu devleti soymanın bir aracı değildir. Siyaset halka hizmet etmektir. Sayın yargıç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölme ve parçalama projesinin ikinci aşaması başlıyor.
* Bakınız, BOP’un ikinci aşaması sürecinde Türkiye alenen bir sığınmacı deposu haline getirilmiştir? Ne acıdır ki para uğruna Türkiye’ye ‘Geri Kabul Anlaşması’ imzalatılmıştır.
* Sayın Yargıç Unutmayın, bir ülkeyi bölmek için önce o ülkeyi sığınmacı nüfus olarak büyütüp, ekonomik olarak küçültürseniz, yani yoksulluğu yaygınlaştırırsanız emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer ve emellerine hizmet etmiş olursunuz. Açıkça söylüyorum bugün için yapılan budur.
* Bakınız bugün devletimiz borçlandığı her 100 lira karşılığında 135 lira faiz ödüyor. Bakınız! Lütfen dikkat ediniz, Bunu herkesin duyması ve bilmesi gerekiyor!
* Her 100 lira için 135 lira faiz ödüyoruz. Çok değil daha bir kaç yıl önce, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından 128 Milyar dolar buharlaştırıldı.
* Sayın Yargıç, tekrar ediyorum. Millete ait 128 Milyar Dolar para, yandaşa ve 5’li çetelere arka kapıdan satılarak yok edildi. Bir vatansever için ne kadar acı bir tablo değil mi?
* Borçlanıyor ve borcumuzu ödeyemez hale geliyoruz. Bunun ekonomi bilimindeki
en basit karşılığı şudur; “Para alan, emir alır.”
‘Kıbrıs ve Ege’de taviz verecek’
* Ödeyecek paranız yoksa elinizdeki toprakları vermek zorunda kalırsınız.
* Kısa, öz ve direk söylüyorum! Erdoğan, Kıbrıs ve Ege de taviz ve toprak verecek. Kendisi daha ilk yıllarında dahi bu amacını dile şöyle dile getirmişti!
* Hatırlayın! “Gerekirse Kıbrıs’tan bir kısım toprakta verilebilir” diyen Erdoğan, “Emir komuta merkezim isterse Papaz elbisesi giyerim” diyen Erdoğan, “Hem laik hem Müslüman olunmaz” diyen Erdoğan, “Valilere çukurlar eşilirken, dokunmayın talimatını ben verdim” diyen Erdoğan, “Ne istediler de vermedik, bitsin bu hasret dön gel” diyen Erdoğan, kurucu irademiz ve liderlerimize, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Ayyaş” diyen Erdoğan…
* Dolayısıyla Erdoğan, ülkemiz, devletimiz, birliğimiz ve geleceğimiz için bir tehdit ve tehlikedir. BOP’un ikinci aşaması Kıbrıs ve Ege’den toprak ve taviz vererek tamamlanmayacak sayın yargıç! Devam edecek.
* Ülkemize sokulan ve sayısı belli olmayan ama on milyonlarla ifade edilen, geri kalmış dünyanın hemen her tarafından yurdumuza gelen, eğitimsiz, kayıtsız, geçmişi bilinmeyen ve içerisinde çok sayıda cihatçı olduğu tahmin edilen, milyonlarca sığınmacı, emperyalistlerin Erdoğan eliyle ülkemiz üzerinde kurduğu korkunç tablo bir beka sorunudur.
* Sayın yargıç, lütfen söylediklerimi dikkatlice kayıt altına alın! İç karışıklık, dış müdahale zemini oluştur.
* Bu yakın tarihte her zaman böyle olmuştur. Ekonomisi zayıflamış hatta çökmüş, sınırlarını koruyamayan, adalet sistemi tek adama bağlanmış, denetleme mekanizması yok edilmiş, şeffaflık ve hesap sorabilirliği olmayan, liyakat ve ehliyete göre değil, biat ve itaat edenlerin devlet kademelerine geldiği bir sistem sürdürülebilir değildir.
* Irak’ın işgalini hatırlayın lütfen! O dönem ülkemizde başkanlık sistemi denen ucube saray rejimi henüz yoktu. Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’ı işgal etme talebi Türkiye Büyük Millet Meclisimiz tarafından reddedilmiş, Amerikan askerlerinin ülkemize girişi engellenmişti. O dönem güçler ayrılığı vardı ve tek adam rejimi yoktu. Peki, o dönem şu anki başkanlık rejimi olsa ve Erdoğan başkan olsaydı, sizlere, vicdanlarınıza ve kamuoyuna soruyorum, Erdoğan bu tezkereye “Hayır” diyebilir miydi? Tabi ki hayır.
* Tekrar hatırlayın beyefendi o dönem “Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyordu.”
* Güçler ayrılığı olmayan ve teslim alınabilecek -tekrar ediyorum- yasadışı malvarlığı dolayısıyla teslim alınabilecek tek bir kişi üzerine inşa edilen bu ucube sistem ülkemiz için beka sorunudur.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu! 75 yaşındayım. Hayatım boyunca alnımın teriyle kazandım, çocuklarımı helal lokmayla büyüttüm. Maaşımdan biriktirdiklerimle satın aldığım ve hali hazırda içinde yaşadığım evimin dışında, kooparetife girerek edindiğim Ankara’nın Büğdüz köyündeki evimden başka bir mal varlığım yoktur. Çok büyük bütçeler yönettim. Her zaman ve her adımımda fakir-fukaranın parasını ve çıkarını gözettim. Milletimi ve devletimi her zaman sevdim, onlara sadakatten hiç ayrılmadım. Bütün yaşamım boyunca parayla hiç işim olmadı, dönüp yüzüne bile bakmadım.
* Terör örgütü PKK tarafından kurşunlandım, kucağımda şehit verdim. Defalarca suikastlara, linçlere ve saldırılara uğradım.
* Canımla sınandım geri adım atmadım. Ailemle ve çocuklarımla tehdit edildim oralı bile olmadım.
Para ve zengin bir hayat vaat ettiler, satılmadım-satın alınamadım. Hiçbir zaman teslim alınmadım sayın yargıç.
Bunu aziz milletimiz bilsin, devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu, hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu? Tabi ki var.
* Sayın yargıç, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak “Kılıçdaroğlunu aileme emanet ediyorum” diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandım hata ettim. Evet hatalıyım. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim..
* Pişmanım. Kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım, milletimizi ikna edemedim, sahte videolarla sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim.
* Üzgünüm sayın yargıç. Çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı tok olan anneler için üzgünüm.
* Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve yatağa aç giren her bir evladımız için üzgünüm, kahroluyorum, yüreğime ağır geliyor.
* Torunlarına mahçup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için üzgünüm.
* Evet, üzgünüm sayın yargıç, daha bir kaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can veren 5 evladımız için üzgünüm. Gece mesailerinde çalışan, orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna götüren, gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu uyumuş olan ve sabah erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü göremeyen emekçi anne-babalarımız için üzgünüm. Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin genç için üzgünüm. Onlar bizim geleceğimiz sayın yargıç!
* Onları “Giderlerse gitsinler” diyen Erdoğan’a mecbur bıraktığım için çok üzgünüm. Okumuş, yetişmiş, zeki, pırıl pırıl 300 bin genç sayın yargıç. Peki, yerine gelen kim? Ne idiğü belirsiz milyonlarca eğitimsiz sığınmacı. Emperyalistler çocuklarımızı bile elimizden aldı. Afrika kabilelerinde bir söz vardır.
* Derler ki “Köyün ve ailesinin sevgisini alamayan bir çocuk, ısınmak için o köyü yakar.” İşte sayın yargıç, o çocukları tekrar kazanamazsak bizi yakarlar. Sizlerin ve tarihin önünde ifade etmek istiyorum.
* Kararlıyım! Bu devleti ve devletin asıl sahibi milletimizi, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla mücadele etmeye kararlıyım.
* Herkes bilsin ki, bu aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim. Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür.
* Konuşmamı bitirirken sayın yargıç, şunu herkes bilsin ki; 100 yıl sonra bir kere daha söylüyoruz, ne bu devleti ne de bu milleti ‘Köhne Bizans’ın Yıldız Burcunda oturan baykuş’ özentilerine bırakmayacağız.
* Ve buradan milyonlar adına sesleniyorum, başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kuvvacı kahramanlara selam olsun, selam olsun, devletin bekası-milletin selahiyeti için canını hiçbir zaman sakınmamış bütün vatanseverlere…
* Atatürk ve Cumhuriyet’e bağlılık yemini ettiği için ihraç edilen genç teğmenlere, yurtdışına çıkmış ama geri döneceklerine inandığım 300 bin gencimize, ulusal kurtuluşumuza, gel ve aydınlık günlere selam olsun.
* Yaşasın Türkiye, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
Gazeteci Barış Yarkadaş duruşmada yaşananları tv100’de Kübra Par ile Ana Haber’de aktardı.
KİMLER DESTEK VERDİ?
Duruşmaya gelen isimlerle ilgili konuşan Yarkadaş, “Tarihi bir güne tanıklık ettik. Mersin Asliye ceza mahkemesinin verdiği talimatla Ankara’da duruşmada başladı. Talimatla ifade alındı ve 6 Şubat 2025 tarihine ertelendi. Bundan sonraki soruşmalara avukatı Celal Çelik katılacak. Baktığımızda Özgür Özel CHP Genel başkanı olarak geldi. Mansur Yavaş ile beraber girdiler. Yanlarında Ankara İl Başkanı Ümit Erkol vardı. Peşlerine Muharrem İnce geldi. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş geldi. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ geldi. Deva Partisi’nden İdris Şahin, Gelecek Partisi’nden Selçuk Özdağ geldi. Adalet Partisi’nin Genel başkanı Vecdet Öz, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı, Balıkesir Büyükşehir Başkanı ve CHP’nin çok sayıda eski ve yeni milletvekili vardı. CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, çok sayıda eski il ve yeni il başkanları vardı. Kadın kolları gençlik kolları başkanları vardı” dedi.
Kaynak:Diken