DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN
BITCOIN 34171820.90838%
Trabzon
20°

AÇIK

17:47

AKŞAMA KALAN SÜRE

Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

09 Ekim 2024 Çarşamba

VATAN’IMDA YABANCIYIM

VATAN’IMDA YABANCIYIM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İlk hatırladığım, 1989 yıllında Bulgaristan’dan Müslüman Türkler yoğun olarak vatanlarına, Türkiye’ye göç etmişlerdi. Çoğu belki okuryazar değildi. Ancak çok çalışkan, becerikli idiler. Kalabalık aile olduklarından düşük maaş onlar için sorun olmamıştı. İşverenler tercih etmiş, Lakin birçok yurttaşımız da işsiz kalmıştı. Nüfusumuz 53 milyon 65 bin kişi idi. Huzurluyduk.
Ülkemize göçler, Romanya, Suriye, Arap ve Afganlılarla devam ediyor. Huzurlu değiliz.
Göçmenleri, sigortasız ve düşük ücretle çalıştıran, işveren mutlu,
Vatandaş yapıldılar. Oy aldılar. Siyasiler mutlu.
İşçimizin hakkı istenilen düzeye ulaşamadı, mutsuz.
Nüfus, 83 milyon 614 oldu. Huzurumuz kalmadı.

Keşke bunlarla kalsalardı iyi idi de, maalesef öyle olmadı, olmuyor.
Ülkede bu kadar işsizlik varken, göçmenler için, “Bu insanlar vatandaşlık alsın ki kurum ve kuruluşlara işe girsin.” Söylemi olmayan keyfimizi iyice kaçırdı.

Daha vahim olan ise, ülkemizde bize diklenebiliyorlar. Yarım yamalak konuştukları dilimizle “Türkçe konuş” cesaretini dahi gösteriyorlar.

Trafikte kuralı ihlal ederler, daha “Ne yapıyorsun” diye soramadan, ya silah çekerler ya baltayla saldırırlar.
Gecenin bir vakti eline ne geçirirse saydırmaya başlarlar.
Sayıyorum 1,2,3,4,5,6,7,8 bitmiyor.
Hastaneler de, kurumlarda aklınıza gelebilecek her yerde öncelikli göçmenler. Vergisini ödeyen bizler ise ikinci vatandaş. Saygımız kalmadı.
Sokağa çıkınca kendi yurttaşımızdan çok onlarla karşılaşıyor olduk.
Bildiğiniz, Vatanımızda yabancı olduk vesselam.
Mesele AB’den alınan 3 milyar Euro ise, peşin alınan vergilerimiz ve Atalarımızın toprak için aldığı, verdiği canlar ile kendi topraklarını savunmayı bırakıp rahatları düşünüp kaçıp geldikleri unutulmasın…
Keyiflerine göre Vatanımızda can almalarına, huzursuzluk yaratmamalarına çareler bulunmalı.
Her gün, göçmenlerin yaptıkları gasplar, çocuk istismarları, kavgalar, cinayetler duyuyoruz.
Aman ses çıkartmayın paraları var. Esnaf iş yapar. Evlerimizi 3 kat fazlasına satarız. Kira bedelleri 3 kat artar dedik. Araplara ülkenin her yerini sattık.
Yurttaşım,
İşsiz, çöpten yiyecek topluyor.
Üniversiteyi çileyle, krediyle bitiren genç, sürünüyor.
Atanamayan öğretmen, sağlıkçı intihar, ediyor.
Geçim derdindeki polis buhran geçirip, şakağına beylik tabancasını, dayıyor.
Doktor, hemşire dayak yiyor.
Bakkal, vay nasıl veresiye vermedin, linç ediliyor.
Şortla sokağa çıkan kadın, taciz ediliyor.
On yaşındaki çocuklarımızın başörtüsü yok, aşağılanıyor.

Diğer taraftan,
Van’da tarlayı ezen, Afganlı.
İstanbul, Moda’da Taliban bayrağı açan, Afganlı.
Kazlı Çeşme’de kamuflajla dolaşan, Afganlı.
Sokaklarda dilenen Suriyeli.
Evlere, dükkânlara giren hırsız Suriyeli.
Otoparklarda da değnekçiler yapan Suriyeli.
Mağazalara da çalışanları aşağılayan, İranlı.
Lüks arabalar kiralayıp çarpıp kaçan, İranlı.
Sahillerde, ellerinde şişelerle, yüksek sesle müzik dinleyen, İranlı.

AB’den üç kuruş para alınıyor diye, vatanımız da bizleri değersizleştirmeye hiç kimsenin hakkı yok.

Yarın, daha önce yapıldığı gibi kilit noktalarına bunları da getirir. Yıllarca bizi yıkmak isteyenlerin yapamadıklarını bunlara yaptırırız.

Allah korusun işte o vakit Vatanımıza tamamen yabancı olur. “Komşii paşaport” denirse şaşırmayalım.

Garip olan, Afganlılar, Suriyelilerden, Suriyeliler Afganlardan, İranlı her ikisinden memnun değil.

Vallahi, Vatanımızda yabancı olduk.

Kıssadan hisse;
Mustafa Kemal, Suriye cephesinde Yıldırım orduları komutanı iken, Mondros imzalanmıştır.
13 Kasım 1918’ de İstanbul’a çağrılan Mustafa Kemal, geldiği vatan sularında itilaf donanmalarını görünce, yanındaki endişeli yaverine, sakin bir o kadar öfkeli ve azimli sesle, “Evet gelirler, gelirler ama bir gün de geldikleri gibi giderler” der.

error: Content is protected !!